74 Kayıt Bulundu.
Bize Yakub b. İbrahim, ona ibn Uleyye, ona Süleyman et-Teymî, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Bedir günü "Ebu Cehil'in ne yaptığını kim bir bakıp araştırır?" buyurdu. Bunun üzerine İbn Mesud gitti ve Afra kadının oğullarının (Muâz ve Muavviz) vurduğu Ebu Cehil'i ölmek üzereyken buldu ve "Ebu Cehil sen misin?" diye sordu. İbn Uleyye der ki: Süleyman ibn Tarhân'ın Enes'ten rivayetine göre İbn Mesûd bu şekilde "Ebu Cehil sen misin?"? diye sordu, Ebu Cehil de "sizin vurduğunuz dışında kimse var mı" ya da "kendi kavminin vurduğundan başka bir kimse var mı" dedi Ebu Miclez der ki: Ebu Cehil "Keşke beni bir çiftçiden başkası öldürseydi" dedi
Açıklama: Bu tarikin mürsel olduğuna dair bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, Dârü'l-Ma'rife, VII, 295.
Bize Yakub b. İbrahim, ona ibn Uleyye, ona Süleyman et-Teymî, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Bedir günü "Ebu Cehil'in ne yaptığını kim bir bakıp araştırır?" buyurdu. Bunun üzerine İbn Mesud gitti ve Afra kadının oğullarının (Muâz ve Muavviz) vurduğu Ebu Cehil'i ölmek üzereyken buldu ve "Ebu Cehil sen misin?" diye sordu. İbn Uleyye der ki: Süleyman ibn Tarhân'ın Enes'ten rivayetine göre İbn Mesûd bu şekilde "Ebu Cehil sen misin?"? diye sordu, Ebu Cehil de "sizin vurduğunuz dışında kimse var mı" ya da "kendi kavminin vurduğundan başka bir kimse var mı" dedi Ebu Miclez der ki: Ebu Cehil "Keşke beni bir çiftçiden başkası öldürseydi" dedi
Bize Müsedded, ona Yusuf b. Mâcişûn, ona Salih b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf, ona babası (İbrahim b. Abdurrahman b. Avf), ona da dedesi (Abdurrahman b. Avf) şöyle demiştir: Bedir günü, harp düzeninde iken, sağıma soluma baktım, gözüme Ensar'dan genç yaşta iki delikanlı ilişti. Ben bunlardan çok daha güçlü ve yapılı iki kimse arasında olmayı diledim. Bu iki gençten biri beni gözü ile sözdü ve “ey amca, Ebu Cehil'i tanır mısın?” diye sordu. Ben de “evet tanırım, ey kardeşim oğlu, Ebu Cehil'i ne yapacaksın?” diye sordum. da “duydum ki o Rasulullah'a (sav) sövüyormuş. Hayatım elinde olana yemin olsun ki, eğer onu görürsem artık aramızda eceli gelen ölünceye kadar, gölgem onun gölgesinden ayrılmayacaktır” dedi. Ben bu (cesarete) hayret ettim. Sonra diğer genç de beni süzdü ve anı şeyi söyledi. Tam da bu sırada, insanlar arasında oradan oraya koşuşturup duran Ebu Cehil'i gördüm ve “delikanlılar, şu öteye beriye koşuşturan kişi, bana sormuş olduğunuz Ebu Cehil'dir” dedim. Onlar da çabucak kılıçlarına sarılıp öldürünceye kadar Ebu Cehil'e kılıçlarıyla vurdular. Sonra dönüp Rasulullah'ın huzuruna gelip olan biteni haber verdiler. Rasulullah (sav) "Ebu Cehil'i hanginiz öldürdü?" diye sordu. Bunlardan her biri “ben öldürdüm” dedi. Rasulullah "Kılıçlarınızı sildiniz mi?" diye sordu. Onlar “hayır silmedik” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) kılıçlarına baktı ve "onu her ikiniz öldürmüşsünüz. Ebu Cehil'in ele geçen eşyası Muâz b. Amr b. Cemûh'a aittir" buyurdu. Bu iki delikanlı Muâz b. Afra ile Muâz b. Amr b. Cemûh idi.
Bana Yakub, ona İbrahim b. Sa'd, ona babası (Sa'd b. İbrahim), ona dedesi (İbrahim b. Abdurrahman) ona da Abdurrahman b. Avf şöyle demiştir: Ben Bedir günü harp düzeninde iken şöyle göz gezdirdim, bir de baktım ki sağımda ve solumda yaşları küçük iki genç duruyor. Onların durumları bana çok güven vermedi gibi. Derken onlardan biri kendi arkadaşının haberi olmadan bana gizlice “ey amca, Bana Ebu Cehil'i göster” dedi. Ben de ona “ey kardeşim oğlu, sen Ebu Cehil'i ne yapacaksın?” dedim. “Ben Allah'a söz verdim. Eğer onu görürsem ya onu öldüreceğim yahut da onun karşısında öleceğim” dedi. Diğer genç de, yine gizli olarak, arkadaşının söylediğinin benzerini söyledi. Abdurrahman der ki: Böyle iki genç kişi arasında bulunmaktan çok da mutlu olmadım. Onlara Ebu Cehil'i işaret edip gösterdim. Onlar da derhâl iki doğan kuşu gibi Ebu Cehil'in üzerine atılıp onu kılıçlarıyla vurup öldürdüler. Bu iki genç, Afra kadının oğulları Muâz ve Muavviz idi.
Bize Yahya, ona Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Abdulkerîm el-Cezerî, ona İkrime, ona da İbn Abbâs (r.anhuma) şöyle demiştir: Bir gün Ebu Cehil “Eğer Muhammed'i Ka'be yanında namaz kılarken görürsem, muhakkak boynu üzerine ayağımla basıp çiğneyeceğim” demişti. Bu haber Peygamber'e (sav) ulaşınca "eğer Ebu Cehil bunu yapmaya davransaydı, muhakkak onu melekler yakalayacaktı" buyurdu. Amr b. Hâlid, bu hadisi Ubeydullah'tan, o da Abdülkerim'den rivayet ederek Abdurrezzâk'a, mutâbaat etmiştir.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona İbn Ebu Adiyy, ona Süleyman et-Teymî, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Bedir günü "Ebu Cehil'in ne yaptığını kim bir bakıp araştırır?" buyurdu. Bunun üzerine İbn Mesud gitti ve Afra kadının oğullarının (Muâz ve Muavviz) vurduğu Ebu Cehil'i ölmek üzereyken buldu ve sakalından tutarak "Ebu Cehil sen misin?" diye sordu. Ebu Cehil de "kendi kavminin vurduğundan başka bir kimse var mı" ya da "sizin vurduğunuz dışında kimse var mı" dedi Bana İbn Müsennâ, ona Muâz b. Muâz, ona Süleyman ona da Enes b. Mâlik bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Bize Yahya, ona Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Abdulkerîm el-Cezerî, ona İkrime, ona da İbn Abbâs (r.anhuma) şöyle demiştir: Bir gün Ebu Cehil “Eğer Muhammed'i Ka'be yanında namaz kılarken görürsem, boynuna ayağımla basıp çiğneyeceğim” demişti. Bu haber Peygamber'e (sav) ulaşınca "eğer Ebu Cehil bunu yapmaya davransaydı, muhakkak onu melekler yakalayacaktı" buyurdu. Amr b. Hâlid, bu hadisi Ubeydullah'tan, o da Abdülkerim'den rivayet ederek Abdurrezzâk'a, mutâbaat etmiştir.