Bize Süfyan b. Vekî, ona Hafs b. Gıyâs, ona Haccâc [b. ertât], ona Mekhul [b. Ebu Müslim], ona Ebu Şimâl [b. Zibâb], ona Ebu Eyyûb [Zeyd b. Halid el-Ensârî], Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Dört şey, tüm peygamberlerin sünnetlerindendir. Utanma duygusu, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek."
Tirmizî: Bu konuda Osman [b. Affân], Sevbân [b. Bücdüd], [Abdullah] b. Mes'ûd, Aişe [bt. Ebu Bekir], Abdullah b. Amr, Ebu Necîh [Irbâz b. Sâriye], Câbir [b. Abdullah] ve Akkâf [b. Vâdiye]’den da hadis rivayet edilmiştir. Tirmizî: Ebu Eyyûb hadisi hasen-garibtir.
Bize Mahmud b. Hıdaş el Bağdadî, ona Abbâd b. el-Avvâm, ona Haccâc [b. ertât], ona Mekhûl [b. Ebu Müslim], Ebu Şimâl [b. Zibâb], ona Ebu Eyyûb [Zeyd b. Halid el-Ensârî], Hafs rivâyetinin bir benzerini rivâyet etmiştir.
Tirmizî: Bu hadisi Hüşeym [b. Beşîr], Muhammed b. Yezîd el-Vâsitî, Ebu Muaviye [muhammed b. Hâzim] ve pek çok râvi, Haccac, Mekhûl senediyle Ebu Eyyûb’den rivâyet etmişler ancak senedinde Ebu Şimâl’i zikretmemişlerdir. Hafs b. Gıyas ve Abbâd b. Avvâm hadisi daha sahihtir.
Açıklama: Hadisin açıklamasında geçen hasen-garîb terimleri Tirmizî'nin kullandığı hadis usulü kavramlarıdır. Tirmizî hadisleri değerlendirirken zaman zaman “hasen-sahih”, “hasen-garîb”, “sahih-hasen-garîb” şeklinde ikili ya da üçlü ifadeler kullanır. Kendisi tarafından açıkça belirtilmediği için bu terimlerin anlamları hakkında farklı yorumlar yapılmıştır. (İsmail L. Çakan, "el-Câmiu’s-Sahîh" Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1993, 7:129-132). Tirmizî’nin hasen hadis kavramı ile ilgili bilgiler için Suyûtî’nin Tedrîbu’r-râvî’sine bakılabilir.(Suyûtî, Tedrîbu’r-râvî, Lübnan 1417/1996, 1:76-89)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16530, T001080
Hadis:
حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ وَكِيعٍ حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ عَنِ الْحَجَّاجِ عَنْ مَكْحُولٍ عَنْ أَبِى الشِّمَالِ عَنْ أَبِى أَيُّوبَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: "أَرْبَعٌ مِنْ سُنَنِ الْمُرْسَلِينَ الْحَيَاءُ وَالتَّعَطُّرُ وَالسِّوَاكُ وَالنِّكَاحُ ." قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ عُثْمَانَ وَثَوْبَانَ وَابْنِ مَسْعُودٍ وَعَائِشَةَ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو وَأَبِى نَجِيحٍ وَجَابِرٍ وَعَكَّافٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى أَيُّوبَ حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ . حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ خِدَاشٍ الْبَغْدَادِىُّ حَدَّثَنَا عَبَّادُ بْنُ الْعَوَّامِ عَنِ الْحَجَّاجِ عَنْ مَكْحُولٍ عَنْ أَبِى الشِّمَالِ عَنْ أَبِى أَيُّوبَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَ حَدِيثِ حَفْصٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَرَوَى هَذَا الْحَدِيثَ هُشَيْمٌ وَمُحَمَّدُ بْنُ يَزِيدَ الْوَاسِطِىُّ وَأَبُو مُعَاوِيَةَ وَغَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الْحَجَّاجِ عَنْ مَكْحُولٍ عَنْ أَبِى أَيُّوبَ وَلَمْ يَذْكُرُوا فِيهِ عَنْ أَبِى الشِّمَالِ وَحَدِيثُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ وَعَبَّادِ بْنِ الْعَوَّامِ أَصَحُّ .
Tercemesi:
Bize Süfyan b. Vekî, ona Hafs b. Gıyâs, ona Haccâc [b. ertât], ona Mekhul [b. Ebu Müslim], ona Ebu Şimâl [b. Zibâb], ona Ebu Eyyûb [Zeyd b. Halid el-Ensârî], Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Dört şey, tüm peygamberlerin sünnetlerindendir. Utanma duygusu, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek."
Tirmizî: Bu konuda Osman [b. Affân], Sevbân [b. Bücdüd], [Abdullah] b. Mes'ûd, Aişe [bt. Ebu Bekir], Abdullah b. Amr, Ebu Necîh [Irbâz b. Sâriye], Câbir [b. Abdullah] ve Akkâf [b. Vâdiye]’den da hadis rivayet edilmiştir. Tirmizî: Ebu Eyyûb hadisi hasen-garibtir.
Bize Mahmud b. Hıdaş el Bağdadî, ona Abbâd b. el-Avvâm, ona Haccâc [b. ertât], ona Mekhûl [b. Ebu Müslim], Ebu Şimâl [b. Zibâb], ona Ebu Eyyûb [Zeyd b. Halid el-Ensârî], Hafs rivâyetinin bir benzerini rivâyet etmiştir.
Tirmizî: Bu hadisi Hüşeym [b. Beşîr], Muhammed b. Yezîd el-Vâsitî, Ebu Muaviye [muhammed b. Hâzim] ve pek çok râvi, Haccac, Mekhûl senediyle Ebu Eyyûb’den rivâyet etmişler ancak senedinde Ebu Şimâl’i zikretmemişlerdir. Hafs b. Gıyas ve Abbâd b. Avvâm hadisi daha sahihtir.
Açıklama:
Hadisin açıklamasında geçen hasen-garîb terimleri Tirmizî'nin kullandığı hadis usulü kavramlarıdır. Tirmizî hadisleri değerlendirirken zaman zaman “hasen-sahih”, “hasen-garîb”, “sahih-hasen-garîb” şeklinde ikili ya da üçlü ifadeler kullanır. Kendisi tarafından açıkça belirtilmediği için bu terimlerin anlamları hakkında farklı yorumlar yapılmıştır. (İsmail L. Çakan, "el-Câmiu’s-Sahîh" Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1993, 7:129-132). Tirmizî’nin hasen hadis kavramı ile ilgili bilgiler için Suyûtî’nin Tedrîbu’r-râvî’sine bakılabilir.(Suyûtî, Tedrîbu’r-râvî, Lübnan 1417/1996, 1:76-89)
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Nikah 1, 3/391
Senetler:
1. Ebu Eyyüb el-Ensari (Halid b. Zeyd b. Küleyb b. Salabe b. Abd)
2. Ebu Şimâl b. Zibâb (Ebu Şimâl b. Zibâb)
3. Mekhul b. Ebu Müslim eş-Şâmî (Mekhul b. Ebu Müslim Şehrab b. Şazel eş-Şamî)
4. Ebu Ertat Haccac b. Ertat en-Nehai (Haccac b. Ertat b. Sevr b. Hübeyre b. Şerahil)
5. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
6. Ebu Muhammed Süfyan b. Veki' er-Ruâsî (Süfyan b. Veki' b. Cerrâh b. Melîc b. Adî)
Konular:
Evliliğin Mahiyeti
Müslüman, haya sahibidir
Nikah,
Sünnet, Peygamberlerin
Süslenme, Koku sürünmek
Temizlik, Misvak, diş ve ağız temizliği
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Bedel b. el-Muhabber, ona Şube, ona Şuayb er-Razi'nin kardeşinin oğlu el-Alâ, ona İsmail b. İbrahim, ona da Süleym oğulanndan bir adam şöyle rivayet etmiştir:
"Ben, Abdülmuttalib'in kızı Ümame'yi Hz. Peygamber'den istedim. O da bana onu teşehhütsüz (nikâh hutbesi okumadan) nikâhladı."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12163, D002120
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا بَدَلُ بْنُ الْمُحَبَّرِ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنِ الْعَلاَءِ ابْنِ أَخِى شُعَيْبٍ الرَّازِىِّ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ رَجُلٍ مِنْ بَنِى سُلَيْمٍ قَالَ
"خَطَبْتُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أُمَامَةَ بِنْتَ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ فَأَنْكَحَنِى مِنْ غَيْرِ أَنْ يَتَشَهَّدَ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Bedel b. el-Muhabber, ona Şube, ona Şuayb er-Razi'nin kardeşinin oğlu el-Alâ, ona İsmail b. İbrahim, ona da Süleym oğulanndan bir adam şöyle rivayet etmiştir:
"Ben, Abdülmuttalib'in kızı Ümame'yi Hz. Peygamber'den istedim. O da bana onu teşehhütsüz (nikâh hutbesi okumadan) nikâhladı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Nikah 33, /492
Senetler:
1. Racül (Racül)
2. İsmail b. İbrahim (İsmail b. İbrahim)
3. Alâ el-Becelî (Alâ)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Münîr Bedel b. Mubahher et-Temimi (Bedel b. Muhabber b. Münebbih)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Nikah,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26944, N003229
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ خَالِدٍ قَالَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ قَالَ أَخْبَرَنَا الْمُسْتَلِمُ بْنُ سَعِيدٍ عَنْ مَنْصُورِ بْنِ زَاذَانَ عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ قُرَّةَ عَنْ مَعْقِلِ بْنِ يَسَارٍ قَالَ جَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ إِنِّى أَصَبْتُ امْرَأَةً ذَاتَ حَسَبٍ وَمَنْصِبٍ إِلاَّ أَنَّهَا لاَ تَلِدُ أَفَأَتَزَوَّجُهَا فَنَهَاهُ ثُمَّ أَتَاهُ الثَّانِيَةَ فَنَهَاهُ ثُمَّ أَتَاهُ الثَّالِثَةَ فَنَهَاهُ فَقَالَ « تَزَوَّجُوا الْوَلُودَ الْوَدُودَ فَإِنِّى مُكَاثِرٌ بِكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Abdurrahman b. Halid, ona Yezid b. Harun, ona el-Müstelim b. Said, ona Mansur b. Zâzân, ona Muaviye b. Kurra, ona da Ma'kıl b. Yesar'dan (ra) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasulullah'a (sav) gelerek; 'Ben asil ve soylu bir kadın buldum fakat kısırdır, çocuk doğurmuyor. Onunla evlenebilir miyim?' diye sordu. Rasulullah (sav), onunla evlenmekten onu yasakladı. Adam ikinci defa geldi, üçüncü defa geldi. Rasulullah (sav) yine yasakladı ve şöyle buyurdu:
"Doğurucu ve sevimli kadınlarla evlenin zira ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla övüneceğim."
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren farklı lafızlı kısım: عليكم بالولود الودود
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Nikah 11, /2296
Senetler:
1. Ebu Abdullah Ma'kıl b. Yesar (Ma'kıl b. Yesar b. Abdullah b. Muabbir b. Harak)
2. Ebu İyas Muaviye b. Kurra el-Müzenî (Muaviye b. Kurra b. İyas b. Hilal b. Riâb b. Ubeyd)
3. Mansur b. Zâzân el-Vasıtî (Mansur b. Zâzân)
4. Müstelim b. Said es-Sekafî (Müstelim b. Said)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
6. Abdurrahman b. Halid er-Rakki (Abdurrahman b. Halid b. Yezid)
Konular:
Nikah,
حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِىِّ حَدَّثَنَا عَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ تَزَوَّجْتُ امْرَأَةً عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَقِيتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « أَتَزَوَّجْتَ يَا جَابِرُ » . قُلْتُ نَعَمْ . قَالَ « أَبِكْرًا أَوْ ثَيِّبًا » . قُلْتُ ثَيِّبًا . قَالَ « فَهَلاَّ بِكْرًا تُلاَعِبُهَا » . قُلْتُ كُنَّ لِى أَخَوَاتٌ فَخَشِيتُ أَنْ تَدْخُلَ بَيْنِى وَبَيْنَهُنَّ . قَالَ « فَذَاكَ إِذًا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17873, İM001860
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِىِّ حَدَّثَنَا عَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ تَزَوَّجْتُ امْرَأَةً عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَقِيتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « أَتَزَوَّجْتَ يَا جَابِرُ » . قُلْتُ نَعَمْ . قَالَ « أَبِكْرًا أَوْ ثَيِّبًا » . قُلْتُ ثَيِّبًا . قَالَ « فَهَلاَّ بِكْرًا تُلاَعِبُهَا » . قُلْتُ كُنَّ لِى أَخَوَاتٌ فَخَشِيتُ أَنْ تَدْخُلَ بَيْنِى وَبَيْنَهُنَّ . قَالَ « فَذَاكَ إِذًا » .
Tercemesi:
Bize Hannad b. es-Serî, ona Abde b. Süleyman, ona Abdülmelik, ona Atâ, ona da Câbir b. Abdullah şöyle demiştir: Rasulullah (sav) hayatta iken bir kadınla evlendim. Sonra Rasulullah'a (sav) rastladım. Buyurdular ki:
"Evlendin mi Yâ Câbir?" Ben: Evet (evlendim) diye cevap verdim. Buyurdu ki:
"Bakire (kız) mı, yoksa dul mu? (aldın.)" Ben: Dul (aldım), diye cevap verdim. Buyurdu ki:
"Niçin birbirinizle oynaşacağınız bir kızla evlenmedin?" Ben: (Bakımları bana ait olan) kız kardeşlerim vardı. Benimle kız kardeşlerim arasına, (bir genç) kızın girmesinden korktum, dedim. Buyurdu ki:
"Gayen bu olunca, dul alman daha iyidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Nikah 7, /298
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
3. Ebu Süleyman Abdülmelik b. Meysera el-Fezârî (Abdülmelik b. Meysera)
4. Ebu Muhammed Abde b. Süleyman el-Kufî (Abdurrahman b. Süleyman b. Hacib b. Zürare)
5. Ebu Serî Hennâd b. Serî et-Temîmî (Hennad b. Serî b. Musab b. Ebu Bekir)
Konular:
Evlilik, dul ve bekarın
Nikah,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17876, İM001862
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا سَلاَّمُ بْنُ سَوَّارٍ حَدَّثَنَا كَثِيرُ بْنُ سَلِيمٍ عَنِ الضَّحَّاكِ بْنِ مُزَاحِمٍ قَالَ سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « مَنْ أَرَادَ أَنْ يَلْقَى اللَّهَ طَاهِرًا مُطَهَّرًا فَلْيَتَزَوَّجِ الْحَرَائِرَ » .
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammar, ona Sellam b. Sevvar, ona Kesir b. Selim, ona ed-Dahhak b. Mezâhim, ona da Enes b. Mâlik şöyle demiştir: Ben, Rasulullah'tan (sav) işittim, buyurdu ki:
"Pak ve temizletilmiş olarak Allah'a kavuşmak İsteyen kimse, hür kadınlarla evlensin."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Nikah 8, /298
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Kasım Dahhak b. Müzahim el-Hilalî (Dahhak b. Müzahim)
3. Kesir b. Süleym ed-Dabbi (Kesir b. Süleym)
4. Selam b. Sevvar es-Sekafi (Selam b. Süleyman b. Sevvar)
5. Hişam b. Ammar es-Sülemî (Hişam b. Ammar es-Sülemî)
Konular:
Evlilik, ideal evlilikte aranan vasıflar
Nikah,
- حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا عَنْبَسَةُ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ بْنِ نَوْفَلٍ الْهَاشِمِىُّ أَنَّ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ بْنَ رَبِيعَةَ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ أَخْبَرَهُ أَنَّ أَبَاهُ رَبِيعَةَ بْنَ الْحَارِثِ وَعَبَّاسَ بْنَ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ قَالاَ لِعَبْدِ الْمُطَّلِبِ بْنِ رَبِيعَةَ وَلِلْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ ائْتِيَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُولاَ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ بَلَغْنَا مِنَ السِّنِّ مَا تَرَى وَأَحْبَبْنَا أَنْ نَتَزَوَّجَ وَأَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَبَرُّ النَّاسِ وَأَوْصَلُهُمْ وَلَيْسَ عِنْدَ أَبَوَيْنَا مَا يُصْدِقَانِ عَنَّا فَاسْتَعْمِلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ عَلَى الصَّدَقَاتِ فَلْنُؤَدِّ إِلَيْكَ مَا يُؤَدِّى الْعُمَّالُ وَلْنُصِبْ مَا كَانَ فِيهَا مِنْ مِرْفَقٍ. قَالَ فَأَتَى إِلَيْنَا عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ وَنَحْنُ عَلَى تِلْكَ الْحَالِ فَقَالَ لَنَا إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"لاَ وَاللَّهِ لاَ نَسْتَعْمِلُ مِنْكُمْ أَحَدًا عَلَى الصَّدَقَةِ." فَقَالَ لَهُ رَبِيعَةُ هَذَا مِنْ أَمْرِكَ قَدْ نِلْتَ صِهْرَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ نَحْسُدْكَ عَلَيْهِ . فَأَلْقَى عَلِىٌّ رِدَاءَهُ ثُمَّ اضْطَجَعَ عَلَيْهِ فَقَالَ أَنَا أَبُو حَسَنٍ الْقَرْمُ وَاللَّهِ لاَ أَرِيمُ حَتَّى يَرْجِعَ إِلَيْكُمَا ابْنَاكُمَا بِجَوَابِ مَا بَعَثْتُمَا بِهِ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . قَالَ عَبْدُ الْمُطَّلِبِ فَانْطَلَقْتُ أَنَا وَالْفَضْلُ إِلَى بَابِ حُجْرَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى نُوَافِقَ صَلاَةَ الظُّهْرِ قَدْ قَامَتْ فَصَلَّيْنَا مَعَ النَّاسِ ثُمَّ أَسْرَعْتُ أَنَا وَالْفَضْلُ إِلَى بَابِ حُجْرَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ يَوْمَئِذٍ عِنْدَ زَيْنَبَ بِنْتِ جَحْشٍ فَقُمْنَا بِالْبَابِ حَتَّى أَتَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَخَذَ بِأُذُنِى وَأُذُنِ الْفَضْلِ ثُمَّ قَالَ أَخْرِجَا مَا تُصَرِّرَانِ ثُمَّ دَخَلَ فَأَذِنَ لِى وَلِلْفَضْلِ فَدَخَلْنَا فَتَوَاكَلْنَا الْكَلاَمَ قَلِيلاً ثُمَّ كَلَّمْتُهُ أَوْ كَلَّمَهُ الْفَضْلُ - قَدْ شَكَّ فِى ذَلِكَ عَبْدُ اللَّهِ - قَالَ كَلَّمَهُ بِالأَمْرِ الَّذِى أَمَرَنَا بِهِ أَبَوَانَا فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم سَاعَةً وَرَفَعَ بَصَرَهُ قِبَلَ سَقْفِ الْبَيْتِ حَتَّى طَالَ عَلَيْنَا أَنَّهُ لاَ يَرْجِعُ إِلَيْنَا شَيْئًا حَتَّى رَأَيْنَا زَيْنَبَ تَلْمَعُ مِنْ وَرَاءِ الْحِجَابِ بِيَدِهَا تُرِيدُ أَنْ لاَ تَعْجَلاَ وَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى أَمْرِنَا ثُمَّ خَفَّضَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَأْسَهُ فَقَالَ لَنَا
"إِنَّ هَذِهِ الصَّدَقَةَ إِنَّمَا هِىَ أَوْسَاخُ النَّاسِ وَإِنَّهَا لاَ تَحِلُّ لِمُحَمَّدٍ وَلاَ لآلِ مُحَمَّدٍ ادْعُوا لِى نَوْفَلَ بْنَ الْحَارِثِ." فَدُعِىَ لَهُ نَوْفَلُ بْنُ الْحَارِثِ فَقَالَ
"يَا نَوْفَلُ أَنْكِحْ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ." فَأَنْكَحَنِى نَوْفَلٌ ثُمَّ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"ادْعُوا لِى مَحْمِيَةَ بْنَ جَزْءٍ." وَهُوَ رَجُلٌ مِنْ بَنِى زُبَيْدٍ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم اسْتَعْمَلَهُ عَلَى الأَخْمَاسِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِمَحْمِيَةَ
"أَنْكِحِ الْفَضْلَ." فَأَنْكَحَهُ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"قُمْ فَأَصْدِقْ عَنْهُمَا مِنَ الْخُمُسِ كَذَا وَكَذَا."
[لَمْ يُسَمِّهِ لِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18491, D002985
Hadis:
- حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا عَنْبَسَةُ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ بْنِ نَوْفَلٍ الْهَاشِمِىُّ أَنَّ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ بْنَ رَبِيعَةَ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ أَخْبَرَهُ أَنَّ أَبَاهُ رَبِيعَةَ بْنَ الْحَارِثِ وَعَبَّاسَ بْنَ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ قَالاَ لِعَبْدِ الْمُطَّلِبِ بْنِ رَبِيعَةَ وَلِلْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ ائْتِيَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُولاَ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ بَلَغْنَا مِنَ السِّنِّ مَا تَرَى وَأَحْبَبْنَا أَنْ نَتَزَوَّجَ وَأَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَبَرُّ النَّاسِ وَأَوْصَلُهُمْ وَلَيْسَ عِنْدَ أَبَوَيْنَا مَا يُصْدِقَانِ عَنَّا فَاسْتَعْمِلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ عَلَى الصَّدَقَاتِ فَلْنُؤَدِّ إِلَيْكَ مَا يُؤَدِّى الْعُمَّالُ وَلْنُصِبْ مَا كَانَ فِيهَا مِنْ مِرْفَقٍ. قَالَ فَأَتَى إِلَيْنَا عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ وَنَحْنُ عَلَى تِلْكَ الْحَالِ فَقَالَ لَنَا إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"لاَ وَاللَّهِ لاَ نَسْتَعْمِلُ مِنْكُمْ أَحَدًا عَلَى الصَّدَقَةِ." فَقَالَ لَهُ رَبِيعَةُ هَذَا مِنْ أَمْرِكَ قَدْ نِلْتَ صِهْرَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ نَحْسُدْكَ عَلَيْهِ . فَأَلْقَى عَلِىٌّ رِدَاءَهُ ثُمَّ اضْطَجَعَ عَلَيْهِ فَقَالَ أَنَا أَبُو حَسَنٍ الْقَرْمُ وَاللَّهِ لاَ أَرِيمُ حَتَّى يَرْجِعَ إِلَيْكُمَا ابْنَاكُمَا بِجَوَابِ مَا بَعَثْتُمَا بِهِ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . قَالَ عَبْدُ الْمُطَّلِبِ فَانْطَلَقْتُ أَنَا وَالْفَضْلُ إِلَى بَابِ حُجْرَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى نُوَافِقَ صَلاَةَ الظُّهْرِ قَدْ قَامَتْ فَصَلَّيْنَا مَعَ النَّاسِ ثُمَّ أَسْرَعْتُ أَنَا وَالْفَضْلُ إِلَى بَابِ حُجْرَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ يَوْمَئِذٍ عِنْدَ زَيْنَبَ بِنْتِ جَحْشٍ فَقُمْنَا بِالْبَابِ حَتَّى أَتَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَخَذَ بِأُذُنِى وَأُذُنِ الْفَضْلِ ثُمَّ قَالَ أَخْرِجَا مَا تُصَرِّرَانِ ثُمَّ دَخَلَ فَأَذِنَ لِى وَلِلْفَضْلِ فَدَخَلْنَا فَتَوَاكَلْنَا الْكَلاَمَ قَلِيلاً ثُمَّ كَلَّمْتُهُ أَوْ كَلَّمَهُ الْفَضْلُ - قَدْ شَكَّ فِى ذَلِكَ عَبْدُ اللَّهِ - قَالَ كَلَّمَهُ بِالأَمْرِ الَّذِى أَمَرَنَا بِهِ أَبَوَانَا فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم سَاعَةً وَرَفَعَ بَصَرَهُ قِبَلَ سَقْفِ الْبَيْتِ حَتَّى طَالَ عَلَيْنَا أَنَّهُ لاَ يَرْجِعُ إِلَيْنَا شَيْئًا حَتَّى رَأَيْنَا زَيْنَبَ تَلْمَعُ مِنْ وَرَاءِ الْحِجَابِ بِيَدِهَا تُرِيدُ أَنْ لاَ تَعْجَلاَ وَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى أَمْرِنَا ثُمَّ خَفَّضَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَأْسَهُ فَقَالَ لَنَا
"إِنَّ هَذِهِ الصَّدَقَةَ إِنَّمَا هِىَ أَوْسَاخُ النَّاسِ وَإِنَّهَا لاَ تَحِلُّ لِمُحَمَّدٍ وَلاَ لآلِ مُحَمَّدٍ ادْعُوا لِى نَوْفَلَ بْنَ الْحَارِثِ." فَدُعِىَ لَهُ نَوْفَلُ بْنُ الْحَارِثِ فَقَالَ
"يَا نَوْفَلُ أَنْكِحْ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ." فَأَنْكَحَنِى نَوْفَلٌ ثُمَّ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"ادْعُوا لِى مَحْمِيَةَ بْنَ جَزْءٍ." وَهُوَ رَجُلٌ مِنْ بَنِى زُبَيْدٍ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم اسْتَعْمَلَهُ عَلَى الأَخْمَاسِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِمَحْمِيَةَ
"أَنْكِحِ الْفَضْلَ." فَأَنْكَحَهُ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"قُمْ فَأَصْدِقْ عَنْهُمَا مِنَ الْخُمُسِ كَذَا وَكَذَا."
[لَمْ يُسَمِّهِ لِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ.]
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese (b. Halid el-Kuraşi), ona Yunus (b. Yezid el-Eyli), ona (Muhammed) İbn Şihab (ez-Zührî), ona Abdullah b. Haris b. Nevfel el-Haşimî ona da Abdulmuttalib b. Rabî'a b. Haris b. Abdulmuttalib'in rivayet ettiğine göre babası Rabî'a b. Haris ile Abbas b. Abdulmuttalib (oğulları) Abdulmuttalib b. Rabî'a ile Fadl b. Abbas'a dediler ki: Rasulullah'ın (sav) yanına varın ve ona deyin ki Ey Allah (cc) Rasul'ü (sav), gördüğün üzere şu yaşa geldik ve evlenmek niyetindeyiz. Sen ise Ya Rasulullah (sav) insanlar arasında yakınlarına karşı en iyi davranan ve gözetensin. Bizim babalarımızın ise adımıza mehir olarak verebilecekleri bir şey yok. Ya Rasulullah (sav), bizi zekât toplama işinde görevlendir. Biz de zekât toplayıcılarının sana verdiklerini sana teslim edelim ve bu işten (zekât toplama ücreti ile zekât dışından verilen hediye gibi) elde edilen faydalardan da nasiplenelim. (Abdulmuttalib b. Rabî'a) dedi ki: Biz bu hal üzere iken yanımıza Ali b. Ebu Talib geldi ve Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu söyledi:
"Hayır. Vallahi sizden birinizi zekât toplamak için görevlendirmeyiz." Bunun üzerine Rabî'a (b. Haris) ona şöyle dedi: Bu senin işindir. Sen Hz. Peygamber'in (sav) damatlığını elde ettiğin de biz bunu senden kıskanmadık. Bunun üzer Ali cübbesini alıp üstüne oturdu ve dedi ki: Ben Ebu'l-Hasen'im, tecrübe ve söz sahibiyim. Vallahi evlatlarınız Hz. Peygamber'den (sav) talep ettiğiniz şeyin cevabı ile dönmeden buradan ayrılmayacağım. Abdulmuttalib (b. Rabî'a) dedi ki: Bunun üzerine ben ile Fadl (b. Haris) Hz. Peygamber'in (sav) evinin kapısına varmak üzere yola çıktık ki vardığımızda öğle namazına durulmuştu. Ben ile Fadl (b. Haris) cemaatle namazı kıldıktan sonra hızlıca Hz. Peygamber'in (sav) evinin kapısına yöneldik. O gün O (sav) Zeyneb bt. Cahş'ın yanında idi. Hz. Peygamber (sav) gelinceye kadar kapının önünde beklemeye koyulduk. Geldiğinde kulağımdan ve Fadl'in (b. Haris) kulağında tuttu ve dedi ki: Gönlünüzde ne sakladığınızı söyleyin. Daha sonra haneye girip, bana ile Fadl'a (b. Haris) girmemiz için izin verdi. Bunun üzerine içeri girdik ve az bir süre sözü birbirimizin üzerine atıp durduk. Daha sonra ben yahut Fadl anlatmaya başladık- aktarırken Abdullah (b. Haris) burada emin olamadı. (Abdulmuttalib (b. Rabî'a) dedi ki: (Fadl) babalarımızın bize buyurdukları meseleyi (Hz. Peygamber'e (sav)) arz etti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bir müddet sustu ve gözünü evin tavanına doğru çevirdi. Uzun süre öyle kalınca bize bir şey demeyeceğini sanacaktık ki Zeyneb'in örtünün arkasından bize eliyle acele etmeyin, Hz. Peygamber (sav) sizin meseleyi bekliyor diye işaret ettiğini gördük. Daha sonra Hz. Peygamber (sav) başını eğdi ve bize buyurdu:
"Bu zekât insanların kiridir. Ne Muhammed'e ne de Muhammed'in ailesine helal değildir. Bana Nevfel b. Haris'i getirin." Nevfel b. Haris huzuruna getirilince buyurdu:
"Ey Nevfel (b. Haris), Abdulmuttalib'i (b. Rabî'a) evlendir." Bunun üzerine Nevfel (b. Haris) beni evlendirdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "bana Mahmiye b. Cez'i çağırın" diye buyurdu. O Rasulullah'ın (sav) humuslarla ilgilenmek üzere görevlendirdiği kişiydi. Rasulullah (sav) "Mahmiye'ye (b. Cez) 'Fadl'i (b. Haris) evlendir" diye buyurdu. O da onu evlendirdi. Bunun üzerine Rasullullah (sav) şöyle buyurdu:
"Kalk ve onların yerine mehir olarak humus'tan şu kadar ödemede bulun."
[(Muhammed b. Şihab ez-Zührî) dedi ki: Abdullah b. Haris bana mehrin miktarını belirtmedi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 20, /696
Senetler:
1. Abdulmuttalib b. Rabî'a el-Haşimî (Abdulmuttalib b. Rabî'a b. b. Haris b. Abdulmuttalib)
2. Ebu Muhammed Abdullah b. Haris el-Haşimî (Abdullah b. Haris b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Anbese b. Halid el-Kuraşi (Anbese b. Halid b. Yezid b. Ebu Nicad)
6. Ebu Cafer Ahmed b. Salih el-Mısrî (Ahmed b. Salih)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Hz. Peygamber, ihtiyaçlarını karşılamak için kadın ve fakirlerle ilgilenmesi
Nikah,
Yardımseverlik, evleneceklere yardım etmek
Zekat, Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'ine haram olması
Zekat, memuruna ücret tahsis etmek
حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدِ بْنِ كَاسِبٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ الْمَخْزُومِىُّ عَنْ طَلْحَةَ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « انْكِحُوا فَإِنِّى مُكَاثِرٌ بِكُمْ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17878, İM001863
Hadis:
حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدِ بْنِ كَاسِبٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ الْمَخْزُومِىُّ عَنْ طَلْحَةَ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « انْكِحُوا فَإِنِّى مُكَاثِرٌ بِكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Ya'kub b. Humeyd b. Kasib, ona Abdullah b. el-Haris el-Mevzumî, ona Talha, ona Atâ, ona da Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurdu, demiştir:
"(Çok çocuk doğurucu kadınla) evleniniz. Çünkü ben (kıyamet günü) sizin çokluğunuzla iftihar ediciyim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Nikah 8, /299
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
3. Talha b. Amr el-Hadrami (Talha b. Amr b. Osman)
4. Ebu Muhammed Abdullah b. Hâris el-Kuraşî (Abdullah b. Haris b. Abdulmelik)
5. Ebu Yusuf Yakub b. Kasib el-Medenî (Yakub b. Humeyd b. Kasib)
Konular:
Evlilik, Hz. Peygamber'in teşviki
Nikah,
عبد الرزاق عن أبي معشر أنه سمع سعيد بن [ أبي ] سعيد يحدث عن أبي هريرة قال : المكاتب معان ، والناكح معان ، والغازي معان ، ضامن على الله ما أصاب من أجر أو غنيمة ، حتى ينكفئ إلى أهله ، وإن مات دخل الجنة.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
80064, MA009541
Hadis:
عبد الرزاق عن أبي معشر أنه سمع سعيد بن [ أبي ] سعيد يحدث عن أبي هريرة قال : المكاتب معان ، والناكح معان ، والغازي معان ، ضامن على الله ما أصاب من أجر أو غنيمة ، حتى ينكفئ إلى أهله ، وإن مات دخل الجنة.
Tercemesi:
Bize Abdürrezzak, ona Ebu Ma'şer, ona Saîd b. Ebu Saîd, ona Ebu Hüreyre nakletti: Mükâtib'e (köle veya câriyesini bir bedel karşılığında azat etmek için yazılı bir metin üzerinde anlaşma yapan kişi) ve nikahlanan kişiye [Allah tarafından] yardım edilir. Savaşa çıkan kişiye yardım edilir. Elde ettiği sevap ve ganimet ailesine dönene kadar Allah'ın garantisindedir. Eğer ölürse cennete girer.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Cihâd 9541, 5/259
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cihad, fazileti
Miras, mükateb kölenin
Nikah,
Şehit, mükafatı
عبد الرزاق عن ابن جريج عن عطاء قال : قلت لعطاء : رجل بت أمة ، ثم ابتاعها ، ولم تنكح بعده أحدا ، أتحل له ؟ قال : نعم ، كان ابن عباس يقوله ، قال عطاء : وإن كان أصابها حين ابتاعها ، ثم أعتقها ، فلينكحها قبل أن تنكح زوجا غيره ، وإن لم يصبها فلا.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
80744, MA012990
Hadis:
عبد الرزاق عن ابن جريج عن عطاء قال : قلت لعطاء : رجل بت أمة ، ثم ابتاعها ، ولم تنكح بعده أحدا ، أتحل له ؟ قال : نعم ، كان ابن عباس يقوله ، قال عطاء : وإن كان أصابها حين ابتاعها ، ثم أعتقها ، فلينكحها قبل أن تنكح زوجا غيره ، وإن لم يصبها فلا.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Talak 12990, 7/245
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
Konular:
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
KTB, NİKAH
Nikah,
Nikah, kölenin