237 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Abde ed-Dabbî, ona Ziyâd b. Abdullah, ona Mansûr b. Mu'temir, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona da İbn Abbâs, Hz. Peygamber'in (sav) Mekke'nin fethi günü şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Fetihten sonra hicret yoktur. Ancak cihad ve niyet vardır. Savaşa çağrıldığınızda orduya katılın." (Tirmizî) der ki: Bu konuda Ebu Said, Abdullah b. Amr ve Abdullah b. Hubşî'den de rivayet vardır. Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bu hadisi Süfyân es-Sevrî, Mansûr b. Mu'temir'den benzer şekilde aktarmıştır.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لا هجرة بعد الفتح
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, ona Cerir, ona Mansur, ona Mücahid, ona Tâvus, ona da İbn Abbas'ın (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) Mekke'yi fethettiği gün şöyle buyurdu: "Artık hicret yoktur. Fakat cihat ve niyet vardır. Cihada davet edildiğinizde hemen icabet ediniz." Yine Mekke'nin fethi gününde Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Allah Mekke beldesini gökleri ve yeri yarattığı günden beri harem kılmıştır. Bu şehir, Allah'ın harem kılması sebebiyle kıyamet gününe kadar harem kalacaktır. Benden önce burada savaş hiçbir kimse için helal olmamıştır. Benim için de gündüzün bir saati dışında helal olmamıştır. Bu belde Allah'ın harem kılması ile kıyamet gününe kadar haremdir. Buranın dikeni kesilmez. Av hayvanı ürkütülmez, buluntu malına sahibini arayacak olan kimseden başkası el uzatıp alamaz, yeşil otları koparılmaz." Hutbenin akabinde Abbas; ey Allah'ın Rasulü! Izhır bitkisi bu yasaktan müstesna olsun. Çünkü ızhır, Mekkelilerin demircileri ve evleri için gereklidir dedi. Peygamber de (sav) "ızhır müstesnadır" buyurdu.
Bize Seleme b. Şebîb, ona Muhammed b. Yusuf el-Firyâbî, ona Kays b. Rabî, ona Ağarr b. Sabbâh, ona Halife b. Husayn, ona da Ebu Nasr şöyle rivayet etmiştir: Yüce Allah'ın "Ey iman edenler! Mü’min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman imanları hususunda onları imtihan edin"(Mümtahine, 10) buyruğu hakkında İbn Abbâs şöyle demiştir: Rasulullah (sav), kendisine bir kadın hicret edip müslüman olmak üzere geldiğinde ondan, Allah adına şöyle yemin alırdı: “Ben kocamı sevmediğimden dolayı değil sadece Allah ve Rasulünü sevdiğimden dolayı hicret edip geldim.” Tirmizî der ki: Bu hadis garibtir.
Bize Muhammed b. Dâvûd, ona Muallâ b. Esed, ona Vüheyb b. Hâlid, ona Abdullah b. Tâvûs, ona babası (Tâvûs b. Keysân), ona da Safvân b. Ümeyye şöyle rivayet etmiştir: Ben, “Yâ Rasulullah, cennete sadece muhacirlerin gireceğini söylüyorlar” dedim. Hz. Peygamber (sav) de "Mekke'nin fethinden sonra hicret yoktur, ama cihad ve niyet vardır. Savaşa çağrıldığınızda orduya katılın" buyurdu.
Bize Amr b. Ali, ona Abdurrahman, ona Şu'be, ona Yahya b. Hânî, ona da Nuaym b. Dicâce şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Hattâb “Rasulullah'ın (sav) vefatından sonra hicret yoktur” derdi.
Bize Amr b. Ali, ona Yahya, ona Süfyân, ona Mansûr, ona Mücahid, ona Tâvûs, ona da İbn Abbas (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "(Mekke'nin) fethinden sonra hicret yoktur. Yalnız, cihad ve niyet vardır. Savaşa çağrıldığınızda savaşa çıkın."
Bize İshak b. Yezid ed-Dımaşkî, ona Yahya b. Hamza, ona Ebu Amr el-Evzâî, ona Abde b. Ebu Lübâbe, ona da Mücâhid b. Cebr el-Mekkî şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Ömer (ra), “(Mekke'nin) fethinden sonra hicret yoktur” derdi.
Bana Evzâî, ona Atâ b. Ebu Rebâh şöyle demiştir: Ben Ubeyd ibn Umeyr el-Leysî ile beraber Âişe'yi ziyaret ettik ve ona hicreti sorduk, şöyle cevap verdi: Bu gün (Mekke fethinden sonra) hicret yoktur. Müminlerden herhangi biri, kendisinin bir sıkıntıya düşeceğinde korksa, dinini koruyabilmek için Yüce Allah'a ve O'nun Rasülü'ne kaçıp gelirdi. Bu gün ise Allah İslâm'ı zafere ulaştırıp üstün kılmıştır. Bu gün mümin istediği yerde Rabb'ine ibadet ediyor. Bugün artık sadece cihâd ve niyet vardır.
Bize Ubeydullah b. Musa, ona İsrâîl, ona Mansûr, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona da İbn Abbâs şöyle rivayet etmiştir: Mekke'nin fethi gününde Hz. Peygamber (sav), "Fetihten sonra hicret yoktur. Ancak cihad ve niyet vardır. Savaşa çağrıldığınızda orduya katılın!" buyurdu.