Öneri Formu
Hadis Id, No:
158446, BS21699
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو الْحَسَنِ : عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ الْمُقْرِئُ أَنْبَأَنَا الْحَسَنُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ حَدَّثَنَا يُوسُفُ بْنُ يَعْقُوبَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِى بَكْرٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنِ ابْنِ عَجْلاَنَ حَدَّثَنِى سَعِيدُ بْنُ أَبِى سَعِيدٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : جَعَلَ رَجُلٌ يَشْتِمُ أَبَا بَكْرٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ وَرَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- جَالِسٌ فَجَعَلَ يَعْجَبُ وَيَتَبَسَّمُ فَلَمَّا أَكْثَرَ ذَلِكَ رَدَّ عَلَيْهِ أَبُو بَكْرٍ بَعْضَ قَوْلِهِ فَغَضِبَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- وَقَامَ فَلَحِقَهُ أَبُو بَكْرٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ كَانَ يَشْتِمُنِى وَأَنْتَ جَالِسٌ فَلَمَّا رَدَدْتُ عَلَيْهِ بَعْضَ قَوْلِهِ غَضِبْتَ وَقُمْتَ قَالَ :« فَإِنَّهُ كَانَ مَعَكَ مَنْ يَرُدُّ عَنْكَ فَلَمَّا رَدَدْتَ عَلَيْهِ قَعَدَ الشَّيْطَانُ فَلَمْ أَكُنْ لأَقْعُدَ مَعَ الشَّيْطَانِ ». ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« يَا أَبَا بَكْرٍ مَا مِنْ عَبْدٍ ظُلِمَ مَظْلِمَةً فَيُغْضِى عَنْهَا لِلَّهِ عَزَّ وَجَلَّ إِلاَّ أَعَزَّ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ بِهَا نَصْرَهُ ». {ت} رَوَاهُ اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ سَعِيدٍ الْمَقْبُرِىِّ عَنْ بَشِيرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- فِى قِصَّةِ أَبِى بَكْرٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ مُرْسَلاً دُونَ مَا فِى آخِرِهِ مِنَ التَّرْغِيبِ فِى الإِغْضَاءِ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Aclân el-Kuraşî (Muhammed b. Aclân)
4. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
5. Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî (Muhammed b. Ebu Bekir b. Ali b. Ata b. Mukaddem)
6. Yusuf b. Yakub el-Kâdı (Yusuf b. Yakub b. İsmail b. Hammad b. Zeyd)
7. Hasan b. Muhammed el-Ezherî (Hasan b. Muhammed b. İshak b. İbrahim b. Ezher)
8. Ali b. Muhammed el-Mukrî (Ali b. Muhammed b. Ali b. Humeyd)
Konular:
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, kızması
Müslüman, müslümana sövmek, hakaret etmek
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
Teşvik edilenler, Zulme mani olmak
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا عبد الأعلى بن مسهر أو بلغني عنه قال حدثنا سعيد بن عبد العزيز عن ربيعة بن يزيد عن أبي إدريس الخولاني عن أبى ذر عن النبي صلى الله عليه وسلم عن الله تبارك وتعالى قال : يا عبادي إني قد حرمت الظلم على نفسي وجعلته محرما بينكم فلا تظالموا يا عبادي إنكم الذين تخطئون بالليل والنهار وأنا أغفر الذنوب ولا أبالى فاستغفرونى أغفر لكم يا عبادي كلكم جائع إلا من أطعمته فاستطعموني أطعمكم كلكم عار إلا من كسوته فاستكسونى أكسكم يا عبادي لو أن أولكم وآخركم وإنسكم وجنكم كانوا على قلب أتقى عبد منكم لم يزد ذلك في ملكي شيئا ولو كانوا على أفجر قلب رجل لم ينقص ذلك من ملكى شيئا ولو اجتمعوا في صعيد واحد فسألونى فأعطيت كل إنسان منهم ما سأل لم ينقص ذلك من ملكى شيئا إلا كما ينقص البحر أن يغمس فيه المخيط غمسة واحدة يا عبادي إنما هي أعمالكم أجعلها عليكم فمن وجد خيرا فليحمد الله ومن وجد غير ذلك فلا يلوم إلا نفسه كان أبو إدريس إذا حدث بهذا الحديث جثا على ركبتيه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164687, EM000490
Hadis:
حدثنا عبد الأعلى بن مسهر أو بلغني عنه قال حدثنا سعيد بن عبد العزيز عن ربيعة بن يزيد عن أبي إدريس الخولاني عن أبى ذر عن النبي صلى الله عليه وسلم عن الله تبارك وتعالى قال : يا عبادي إني قد حرمت الظلم على نفسي وجعلته محرما بينكم فلا تظالموا يا عبادي إنكم الذين تخطئون بالليل والنهار وأنا أغفر الذنوب ولا أبالى فاستغفرونى أغفر لكم يا عبادي كلكم جائع إلا من أطعمته فاستطعموني أطعمكم كلكم عار إلا من كسوته فاستكسونى أكسكم يا عبادي لو أن أولكم وآخركم وإنسكم وجنكم كانوا على قلب أتقى عبد منكم لم يزد ذلك في ملكي شيئا ولو كانوا على أفجر قلب رجل لم ينقص ذلك من ملكى شيئا ولو اجتمعوا في صعيد واحد فسألونى فأعطيت كل إنسان منهم ما سأل لم ينقص ذلك من ملكى شيئا إلا كما ينقص البحر أن يغمس فيه المخيط غمسة واحدة يا عبادي إنما هي أعمالكم أجعلها عليكم فمن وجد خيرا فليحمد الله ومن وجد غير ذلك فلا يلوم إلا نفسه كان أبو إدريس إذا حدث بهذا الحديث جثا على ركبتيه
Tercemesi:
— Ebû Zer, Peygamber (Sallaîîahü Aleyhi ve SeJlem)'den, Peygamber de Allah (Tebareke ve Teâlâ)'dan aldığına göre, Allah şöyle buyurdu :
«— Ey kullarım! Ben zulmü kendimden kaldırdım ve sizin aranızda da onu haram kıldım; artık birbirinize zulmetmeyiniz.
— Ey kullarım! Siz gece ve gündüz günah işlersiniz; ben ise günahları bağışlarım ve beis görmem. O halde benden mağfiret dileyin, sizi bağışlıyayım.
— Ey kullarım! Ben doyurmazsam, hepiniz açsınız, O halde benden rızık isteyin, sizi doyurayım. Ben giydirmezsem, hepiniz çıplaksınız. O halde benden giyim isteyin, sizi giydireym.
— Ey kullarım! Eğer sizden öncekiler ve sonrakiler, insanlarınız ve cinleriniz, sizden en takva sahibi bir kulun kalbinde bulunsalar, bu benim mülkümde bir şey çoğaltmaz ve eğer en facir bir adamın kalbinde bulunsalar, bu da benim mülkümden bir şey azaltmaz. Eğer bir arazi üzerinde toplanıp da benden isteseler, ben de onlardan her insana istediğini versem, bu benim mülkümden bir şey azaltmaz; ancak denize bir defa batırılan iğnenin denizi azaltması kadar azaltır.
— Ey kullarım! İşte tu ameiierinizdir ki, onları size karşı tespit ederim, hesaba geçiririm. O halde kim amellerinde hayır bulursa, Allah'a hamd etsin. Kim de bundan başkasını k ulursa, neuinden îıaşkasuu kötülemesin, (suç nefsinindir).»
Ebu İdris, bu kudsî hadîsi anlattığı zaman, dizleri üzere çökerek otururdu.[956]
Peygamber (Sallaliahü Aleyhi veSetle/n)'\n Allah Tealâya nispet ederek buyurdukları Kur'ân'dan ve daha önceki kitaplardan olmayan kelâma «Kudsî Hadîs» denir. Bir de kudsî hadîs şöyle tarif edilir: Peygamber (Sailattahü Aıeyhi ve Setlem) "\n manasını Allah Katından alıp da, lâfızlarını kendisi ifadelendirdiği kelâma «Kudsi Hadîs» denir. Fakat bu ikinci tarif hadîs âlîmîerince muteber sayılmamaktadır; Çünkü Peygamber kendiliğinden hiç bir dinî hüküm söylemez, ancak Allah'dan vahy edileni bildirir. Böyle olunca diğer bütün hadîsler de bu tarifin İçine girmiş olurlar.
Kur'ân'la Kudsî hadîsin arası şöyle ayrılır: Melek Cebrail tarafından tilâvet edilerek (okunarak) Peygambere gelen vahy ki, bunlar Kur'ân âyetleridir. Tilâvet edilmeyerek (okunmayarak) kalbe vahyedilerek bırakılan manalar ki, bunlar da kudsî hadîslerdir. (Kale Allahu) ve (Yekûlü Allahu) kelâmı ile Peygamber in kelâma başladığı hadîslerdir. Bunların sayısı yüzden fazladır. Ebu Zer hazretlerinden rivayet edilen bu kudsî hadîs en meşhurlarıdır.
Allah Tealâ Hazretlerine nispet edilen kelâmlar üç kısma ayrılır:
1— Kur'ân : İlâhî kelâmların en şereflisi Kur'ân'dır; çünkü lâfız ve ma-nasİyle kıyamete kadar bâkİ kalacak olan ve insanları her devirde acziyete düşüren icazkâr kelâmdır. Tahrif ve tebdilden korunmuştur. Abdestsİzlerin ona dokunması ve cünub olanların onu okuması haramdır. Namaz, ancak ondan bir kısım okumakla sıhhat bulur. Şüphe ve tereddüde yer vermeyecek bir nakil olan tevatür yolu ile gelmiştir.
2— Daha önceki Peygamberlere gelen ve değişikliğe uğramadan önce olan kitaplar.
3— Ahad yolu ile bize kadar nakledilen Kudsî hadîsler.
Bu Kudsî Hadîs, zulüm bölümünde getirilmiştir; çünkü baş tarafında zulmün haram olduğuna işaret vardır. Zulüm iki nevidir; biri, insanın kendi nefsine zulmetmesi ki, bunun en büyüğü şirk ve küfür haline düşmesidir.
Sonra bunu takiben gelen diğer günahları işlemesidir. İkincisi, insanın başkasına zulüm etmesidir ki, burada bahis konusu olan zulüm bu ikinci nevidir. Kimse kimseye zulüm etmesin, haksızlık ve tecavüzde bulunmasın. Zulüm günahı hem Peygamberlik, hem de velîlik rütbesine engeldir.
Kudsî hadîsin 2. bölümü, istiğfar ve dua ile ilgilidir. Beşeriyet İcabı, İnsanlar gece ve gündüz çeşitli günah İşlemekten kurtulamazlar. Bundan kurtuluş çaresi, kulun kendini muhasebe ederek günah ve sevabların düşünüp Allah'dan mağfiret dilemesi ve bir daha o günaha dönmemeye azmetmesidİr.
Duaya gelince : Allah Tealâ bütün İhtiyaçlar için kulların kendisinden talepte bulunmalarını ve istemelerini sever, buna rıza gösterir. İhtiyaçların dünya ve âhiret işlerine ait olmalarında bir ayrılık yoktur; her ikisi İçin dua edilir. Allah'dan hidayet, mağfiret dilendiği gibi, yemek, içmek ve ıgiymek gibi ihtiyaçlar için dua edilir. Peygamber (Sallallahü Aleyhi vs Selltm) bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurdular:
«— Sizden her biriniz, Rabbinden bütün ihtiyaçlarım istesin; ayakkabınızın kesilen kayışına varmaya kadar...»
Ashabı kiramdan bir kısmı, hayvanlarının yemine ve yemeklerinin tuzuna varıncaya kadar ihtiyaçlarını Allah'dan İsterlerdi, (Fadlu'llah: C. 1, s. 575)
Allah Tealâ nin hazineleri sonsuz ve tükenmez olduğu için, insanların bütününe vereceği şeyler, onun mülkünden hiç bir şey eksiltmez. Bunun için denize batırılan iğnenin, deniz suyundan azaltması gibi bir benzerlik yapılmıştır.[957]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 490, /385
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu İdris el-Havlanî (Aizullah b. Abdullah b. Amr)
3. Rabi'a b. Yezid el-İyadî (Rabi'a b. Yezid el-İyadî)
4. Said b. Abdülaziz et-Tennuhi (Said b. Abdülaziz b. Ebu Yahya)
5. Ebu Müshir Abdula'la b. Müshir el-Ğassani (Abdula'la b. Müshir b. Abdula'la)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın ihsanı ve nimetleri
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Hadis, Kudsi Hadis
Tevbe, önemi ve tevbeye teşvik
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا أبو النعمان قال حدثنا أبو عوانة عن زياد بن علاقة عن أسامة بن شريك قال : كنت عند النبي صلى الله عليه وسلم وجاءت الأعراب ناس كثير من ها هنا وههنا فسكت الناس لا يتكلمون غيرهم فقالوا يا رسول الله أعلينا حرج في كذا وكذا في أشياء من أمور الناس لا بأس بها فقال يا عباد الله وضع الله الحرج إلا أمرءا افترض أمرءا ظلما فذاك الذي حرج وهلك قالوا يا رسول الله أنتداوى قال نعم يا عباد الله تداووا فإن الله عز وجل لم يضع داء إلا وضع له شفاء غير داء واحد قالوا وما هو يا رسول الله قال الهرم قالوا يا رسول الله ما خير ما أعطى الإنسان قال خلق حسن
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164104, EM000291
Hadis:
حدثنا أبو النعمان قال حدثنا أبو عوانة عن زياد بن علاقة عن أسامة بن شريك قال : كنت عند النبي صلى الله عليه وسلم وجاءت الأعراب ناس كثير من ها هنا وههنا فسكت الناس لا يتكلمون غيرهم فقالوا يا رسول الله أعلينا حرج في كذا وكذا في أشياء من أمور الناس لا بأس بها فقال يا عباد الله وضع الله الحرج إلا أمرءا افترض أمرءا ظلما فذاك الذي حرج وهلك قالوا يا رسول الله أنتداوى قال نعم يا عباد الله تداووا فإن الله عز وجل لم يضع داء إلا وضع له شفاء غير داء واحد قالوا وما هو يا رسول الله قال الهرم قالوا يا رسول الله ما خير ما أعطى الإنسان قال خلق حسن
Tercemesi:
— Üsame îbni Şerîk (Radiyalîahu anh) 'den rivayet edildiğine göre, şöyle anlatmıştır:
(Hac esnasında) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanında idim. Öteden beriden kalabalık insanlar, Bedeviler geldi. (Daha önce mevcut) insanlar sustu, (bu gelenlerden) başkası konuşmuyordu. Onlar şöyle dediler:
— Ey Allah'ın Resulü! Kendilerinde bir beis olmayan insanların işlerinden ibaret şu ve şu işlerde bize güçlük var mı, (bunlar bizi günaha götürür mü)?
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Ey Allah'ın kullan! Allah güçlüğü kaldırdı; ancak bir insana gıybet suretiyle tecavüz eden kimse müstesnadır, (bunun hareketinde günah vardır). İşte bu kimse, mahrum olup helak olandır.» Sordular:
— Ey Allah'ın Resulü! Tedavi olalım mı? Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«— Evet, ey Allah'ın kulları! Tedavi olun. Çünkü Allah yarattığı her hastalık için bir ilâç halketmiştîr; ancak bir hastalık müstesnadır, (onun devası yoktur),» dedi. Sordular:
— Nedir o? Ey Allah'ın Resulü! Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Sellem) :
«t— İhtiyarlıktır,» dedi. Sordular :
— Ey Allah'ın Resulü! İnsana ihsan edilen şeylerin hayırlısı hangisidir?
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«— Güzel ahlâktır,» dedi.[578]
Bir hac mevsiminde, Hz. Peygamber in huzuruna loplu bîr halc'e ge!en sahra müslümantarından ibaret şahısların sorularından şu hükümler çıkmaktadır :
1— İnsanlar, aralarında şundan ve bundan, günlük işlerinden ve çalışmalarından bahsederek aralarındaki konuşmalarda ve sohbetlerinde günah yoktur. Ancak bir müslüman kardeşinin arkasında, hoşlanmayacağı bîr takım sözler söylemek, onu çekiştirmek haramdır ve bu bir hakka tecavüz ve zulümdür. Bunun günahı büyük olması itibariyle insanı helake götürür. Ancak bir kimsenin fesadından ve zararından insanlar: korumak için, kötü hareketi söylenebilir.
2— Hastalıklardan dolayı doktora müracaat etmek, ilâç kullanmak gerektiğini Peygamberimiz beyan buyurmaktadır. Her hastalığa, Allah bir şifa ve ilâç yarattığına göre, onu arayıp bulmak ve kullanmak mubah olan çalışmalardır. Yalnız şunu bilmek lâzımdır ki, ilâç ve vasıtalar bizatihi, kendiliklerinden şifa veremez. Tesiri yaratacak, şifayı verecek Allah dır. Bunlar birer vasıtadır. Esbaba tevessül eimek de tevekküle mani1 değildir. Tedavi daima Allah'ın helâl kıldığı gıda ve maddelerle yapılmalıdır. Haram şeylerle tedavi caiz değildir. Zira Peygamber Efendimiz : Haramı kullanmak ancak şu durumda caiz olur:
«— Allah sizin şifanızı haram şeylerde yaratmadı,» buyurmuştur.
a— Ölüm tehlikesi ile karşı karşıya gelen aç veya susamış bir Kimse, şaraptan veya domuz etinden başka yiyecek ve içecek bulamazsa, hayatını kurtaracak kadar bunlardan yiyip içebilir. Bu kimseye hayatını kurtarmak için, haram şeyleri yemek ve içmek mubahtır. Ancak hududu geçmemek şarttır.
b— Bir hastalığın tedavisi temiz ve helâl maddelerden karşılanamıyor da, mütehassıs inanç sahibi doktor bu hastalığın ancak haram veya temiz olmayan bir madde ile tedavi edilebileceğini iddia ediyorsa, bu takdirde o ilâç kullanılabilir. Bazı fakîhlere göre ise, haram ve pis şeylerle asla tedavi caiz değildir.
3— Tedavisi mümkün olmayan hastalık İhtiyarlıktır. Bundan da anlaşılıyor ki, zamanımızda henüz devası bulunmamış olan kanser hastalığının da bir ilâcı vardır. Onu arayıp bulmak İçin, zamana ve çalışmaya ihtiyaç vardır. Keşfedilmiş veya keşfedilmemiş hastalıklar hakkında deva araştırmaya, hadîs-i şerîf bizi sevk ediyor ve tababetin inkişafına yol açıyor. İhtiyarlıktan başka her hastalık için ilâç arama, imal etme kapıları açıktır. Bu çalışmaları iktisadî baskı İçin değil, insanlığın sıhhatine fayda temin etmek için yapmalıdır.
4— İnsana verilen şeylerin hayırlısı güzel ahlâktır. Zira daha önceki hadîs-i şeriflerde buyurulduğu g'bi, güze! ahlâk, sahibini Cennete götürür. Ona ebedî kurtuluşu sağladığı için, ondan daha hayırlı ne olabilir? Allah güzel ahlâkla ahlâklanmayı bütün beşeriyete müyesser kılsın.[579]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 291, /257
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri
Seçki, Güzel ahlak
Tedavi, hastalıkları tedavi etmek
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا حاتم قال حدثنا الحسن بن جعفر قال حدثنا المنكدر بن محمد بن المنكدر عن أبيه عن جابر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : يكون في آخر أمتى مسخ وقذف وخسف ويبدأ بأهل المظالم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164673, EM000484
Hadis:
حدثنا حاتم قال حدثنا الحسن بن جعفر قال حدثنا المنكدر بن محمد بن المنكدر عن أبيه عن جابر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : يكون في آخر أمتى مسخ وقذف وخسف ويبدأ بأهل المظالم
Tercemesi:
— Cabir demiştir ki:
— Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Selkm) şöyle buyurdu:
— Ümmetimin sonunda çirkin şekil alma, atma ve yere batma alacaktır. (Bu felâketlerin uygulanmasına) Önce «uhnedenlerle başlanacaktır.»[947]
Peygamber en son ümmet olarak gelecekler arasında çirkin şekillere bürünmeler, atılmalar ve yere geçmeler olacaktır. Bu felâketler ilk önce zulmeden zalimlerin başına gelecektir. -
Çirkin şekil almalar, kıyafet değişiklikleri İle olabileceği gibi,,ilâhî nurun yüzlerden silinmesi ile de olur. Atma ve atılmalar çeşitli sifonlarla vuku bulabilir ve trafik kaaafarı da olabilir. Yere batıp göçmeler ise, zelzele ve seylâb musibetleri sayılabilir. Zulüm günahı başta gelen günah olduğu için, bu korkunç felâketler önce zalimin başına gelecektir.[948]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 484, /381
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
Kıyamet, sıkıntıları
Mesh, maymun ve domuz suretine vd. tebdil
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا أحمد بن يونس قال حدثنا عبد العزيز بن الماجشون قال أخبرني عبد الله بن دينار عن بن عمر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : الظلم ظلمات يوم القيامة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164676, EM000485
Hadis:
حدثنا أحمد بن يونس قال حدثنا عبد العزيز بن الماجشون قال أخبرني عبد الله بن دينار عن بن عمر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : الظلم ظلمات يوم القيامة
Tercemesi:
— îbni Ömer'den, Peygamber (Sallaîlahü Aleyhi ve Selîem) 'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu :
«— Zulüm, kıyamet günü karanlıklardır.»[949]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 485, /382
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, ahvali
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا مسدد وإسحاق قالا حدثنا معاذ قال حدثني أبى عن قتادة عن أبى المتوكل الناجي عن أبى سعيد عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : إذا خلص المؤمنون من النار حبسوا بقنطرة بين الجنة والنار فيتقاصون مظالم بينهم في الدنيا حتى إذا نقوا وهذبوا أذن لهم بدخول الجنة فوالذى نفس محمد بيده لأحدهم بمنزله أدل منه في الدنيا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164677, EM000486
Hadis:
حدثنا مسدد وإسحاق قالا حدثنا معاذ قال حدثني أبى عن قتادة عن أبى المتوكل الناجي عن أبى سعيد عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : إذا خلص المؤمنون من النار حبسوا بقنطرة بين الجنة والنار فيتقاصون مظالم بينهم في الدنيا حتى إذا نقوا وهذبوا أذن لهم بدخول الجنة فوالذى نفس محمد بيده لأحدهم بمنزله أدل منه في الدنيا
Tercemesi:
— Ebû Saîd, Resûlüllah (SailallohÜ Aleyhi ve Sellem) 'den rivayet ettiğine göre, Hazret! Peygamber şöyle buyurdu :
— Müminler ateşten kurtuldukları zaman, Cennet'le Cehennem arasındaki bir köprüde tutuklanırlar da, dünyada aralarında geçen zulümlerden Ötürü birbirlerinden hak alırlar, (aralarında kısasîaşırlar). Ne zaman ki, (günahlarından ödeşerek) temizlenir ve pâklaşırlarsa, ceunet'e girmelerine izin verilir. Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Allah'a yemin ederim! Onlardan her biri, Cennet'deki yerinde, dünyadaki yerinden daha selâmettedir.»[950]
Zalim ile mazlum, dünyada helâllaşrnadan âMrete göçerlerse, dünyada geçen haksızlıkların hesabına,,fca^yşgcaklardır. Orada mazlumun hakjq zp-limden alınacak ve aralarında ödeşme yapılarak gerçek adalet tecelli edecektir. Birbirlerine karşı hakların ödenmesi ve kalberden kinin silinmesi keyfiyeti özerinde çeşitli görüşler varsa da, kesinlik ifade etmediklerinden keyfiyeti Allah Tealâ'nın ilmine bırakmak en doğrusudur.
Bu hadîs-i şerîften de anlaşılıyor ki, zulüm büyük bir haksızlıktır ve onun hesabı verilmeksizin Cennet'e girmek olamaz.[951]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 486, /382
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, ahvali
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن بن عجلان عن سعيد بن أبى سعيد المقبري عن أبيه عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إياكم والظلم فإن الظلم ظلمات يوم القيامة وإياكم والفحش فإن الله لا يحب الفاحش المتفحش وإياكم والشح فإنه دعا من كان قبلكم فقطعوا أرحامهم ودعاهم فاستحلوا محارمهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164680, EM000487
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا يحيى عن بن عجلان عن سعيد بن أبى سعيد المقبري عن أبيه عن أبى هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إياكم والظلم فإن الظلم ظلمات يوم القيامة وإياكم والفحش فإن الله لا يحب الفاحش المتفحش وإياكم والشح فإنه دعا من كان قبلكم فقطعوا أرحامهم ودعاهم فاستحلوا محارمهم
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Zulümden sakınınız; çünkü zulüm, kıyamet günü karanlıklardır. Kötü şeylerden de sakınınız; çünkü Allah kötü söyleyeni ve kötülüğe teşvik edeni sevmez. Bahillikten de sakınınız; çünkü o, sizden öncekileri sürükledi de akrabalık bağlarını kestiler ve onları, haram olan şeylerini helâl kabul etmeye götürdü.»[952]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 487, /383
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Aclân el-Kuraşî (Muhammed b. Aclân)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, sosyolojik tespitleri
Kıyamet, ahvali
Kötülük
Toplumsal Düzen, sosyolojik tespitler
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا عبد الله بن مسلمة قال حدثنا داود بن قيس عن عبيد الله بن مقسم عن جابر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إياكم والظلم فإن الظلم ظلمات يوم القيامة واتقوا الشح فإنه أهلك من كان قبلكم وحملهم على أن سفكوا دماءهم واستحلوا محارمهم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164682, EM000488
Hadis:
حدثنا عبد الله بن مسلمة قال حدثنا داود بن قيس عن عبيد الله بن مقسم عن جابر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : إياكم والظلم فإن الظلم ظلمات يوم القيامة واتقوا الشح فإنه أهلك من كان قبلكم وحملهم على أن سفكوا دماءهم واستحلوا محارمهم
Tercemesi:
— Câbir, PeygambeT (Sallalkıhü Aleyhi ve Üeilem) 'den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Zulümden sakınınız; çünkü zulüm, kıyamet günü karanlıklardır, (felâketlere sebeptir). Bahillikten de sakınınız; çünkü o, sizden öncekileri helak etmiştir ve onları, kanlarını akıtmaya, haramlarını helâl kabul etmeye götürmüştür.»[953]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 488, /383
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ubeydullah b. Miksem el-Kuraşi (Ubeydullah b. Miksem)
3. Ebu Süleyman Davud b. Kays el-Kuraşi (Davud b. Kays)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, sosyolojik tespitleri
Kıyamet, ahvali
Toplumsal Düzen, sosyolojik tespitler
Zulüm / Zalim, zulmetmek
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا فطر عن أبى يحيى قال سمعت مجاهدا عن بن عباس قال : لو أن جبلا بغى على جبل لدك الباغى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164850, EM000588
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا فطر عن أبى يحيى قال سمعت مجاهدا عن بن عباس قال : لو أن جبلا بغى على جبل لدك الباغى
Tercemesi:
İbni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«— Eğer bir dağ, bir dağa azgınlık ve zulüm edeydi, azgınlık eden parça parça edilirdi.»[1142]
Hudodu aşmanın ve başkasına tecavüz etmenin dehşetinr" beyan için dağlar misal' olarak verilmiştir. Bİr dağ diğer bir dağa haksızlık eder ve ona tecavüzde bulunursa, İlâhî adalet tecavüzde bulunan azgını yer ile bir eder. Bu vahim akıbetten insanoğlu ibret alarak hiç bir zaman tecavüze yeltenmemeli ve adaleti çiğneyerek başkalarına zulmetmemelİdir.[1143]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 588, /466
Senetler:
()
Konular:
Zulüm / Zalim, zulmetmek