Giriş

Bize Ebû Ahmed ez-Zübheyrî, ona Ebân b. Abdullah, ona da Ebû Müslim rivâyet etti: "Ebû Ümâme'nin (ra) yanına girdim, kendisi mescitte böcekleri alıp çakılların içine gömüyordu. Ona dedim ki: "- Ey Ebû Ümâme! Biri bana, senin 'Rasûlullah'tan (sav) duydum' diyerek naklettiğin şu hadisi rivâyet etti: "Kim güzelce abdest alır, suyu uzuvlara iyice ulaştırır; elini, yüzünü yıkar, başını, kulaklarını mesh eder, sonra kalkıp farz olan namazı kılarsa, Cenâb-ı Hak onun o gün ayaklarının yürüyerek, ellerinin tutarak, kulaklarının işiterek, kalbinin içinden geçirerek işlediği (küçük) günahlarını bağışlar." Bunun üzerine Ebû Ümâme (ra), "Vallahi, bunu Allah Rasûlü'nden sayamayacağım kadar çok kez işittim" dedi.


Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte sahihtir.

    Öneri Formu
71357 HM022628 İbn Hanbel, V, 264

Bize Ahmed b. Abdülmelik, ona Sehl b. Ebî Sadaka, ona Kesîr Ebû'l-Fadl et-Tafâvî, ona da Yusuf b. Abdullah b. Selâm rivâyet etti: "Vefatı ile neticelenen hastalığı sırasında Ebû'd-Derdâ'yı (ra) ziyaret etmiştim. Banja; "- Ey kardeşimin oğlu! Seni bu şehre getiren nedir -ya da seni buraya ne getirdi- ? " diye sordu. Ben; "- Sadece seninle babam Abdullah b. Selam arasında olan olan dostluk sebebiyle sıla yapmak için geldim" dedim. Ebû'd-Derdâ (ra) dedi ki: "- Şu an yalan söylenecek bir zaman değil, (onun için dediklerimi iyi dinle). Ben Rasûlullah'ın (sav) şöyle dediğini işittim: "Her kim güzelce abdest alır, sonra kalkar iki -ya da dört- (Burada râvî Sehl iki ile dört arasında tereddüt etti) rekât namaz kılar ve bu namazda zikrini ve huşûunu güzelce yapar, sonra da sonra Azîz ve Celîl olan Allah'tan mağfiret dilerse, Allah da onun günahlarını bağışlar."


Açıklama: Ravilerin birinin isimlendirilmesinde vehim olmak üzere isnadı hasendir. Ahmed b. Abdilmelik, "Sadaka b. Ebî Sehl"i "Sehl b. Ebî Sadaka" olarak vehmetmiştir.

    Öneri Formu
77512 HM028096 İbn Hanbel, VI, 449

Bize Muhammed b. Abdurrahîm, ona Ebû Seleme el-Huzâî Mansur b. Seleme, ona Süleyman b. Bilâl, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesâr ona da İbn Abbas'ın (ra) rivâyet ettiğine göre; İbn Abbas'ın kendisi ab­dest aldı, yüzünü yıkadı. Şöyle ki, bir avuç su alıp ağzını çalkaladı ve burnuna su çekti. Sonra bir avuç su alıp onunla şöylece, yani bir avucunu diğer avucu ile birleştirip yüzünü yıkadı. Yine bir avuç su alıp sağ kolunu yıkadı. Yine bir avuç su alıp sol kolunu yı­kadı. Sonra başını mesh etti. Sonra bir avuç su aldı ve sağ ayağını yıkayıncaya kadar onu azar azar üzerine döktü. Sonra bir avuç daha su aldı ve onunla ayağını, yani sol ayağını yıkadı. Ondan sonra da, "Ben Rasûlullah'ın (sav) böyle abdest aldığını gördüm" dedi.


    Öneri Formu
2765 B140 Buhari, Vudu, 7

Bize Abdülvehhâb b. Abdülhakem el-Bağdâdî el-Verrâk ve Ebu Ammâr Hüseyin b. Hureys, onlara Yahya b. Süleym, ona İsmail b. Kesîr, ona Âsım b. Lakît b. Sabre, ona da babası (Lakît b. Âmir) şöyle rivayet etmiştir: Ben, "Yâ Rasulullah! Bana abdestten bahset" dedim. Hz. Peygamber (sav), "Abdesti layıkıyla alıp parmaklar arasını hilalle ve oruçlu olmadığın(da) da burnuna epeyice su çek (istinşâk)" buyurdu. Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. İlim ehli, oruçlunun (burundan) ilaç alma(sını) kerih görüp bunun orucunu bozacağını benimsemiştir. Bu hadiste, onların görüşlerini destekleyecek (bilgi) vardır.


    Öneri Formu
14394 T000788 Tirmizi, Savm, 69

Bize Hafs b. Ğiyâs, ona Abdülmelik, ona Atâ şöyle dedi: "İnsan abdestte başını mesh etmeyi unutur da sakalında ıslaklık görürse, o ıslaklıkla başını mesh etmesi yeterlidir."


    Öneri Formu
96058 MŞ215 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Taharat, 20

Bize Muhammed b. Bekir, onja Meymûn Ebû Muhammed el-Merenî et-Temîmî, , ona Yahya b. Ebî Kesîr, ona da Yusu b. Abdullah b. Selam rivâyet etti: "Bir şeyler öğrenmek için Ebû'd-Derdâ'nın (ra) yanına gidiyordum. Öleceği vakit bana, 'İnsanlara ölüm anında olduğumu haber et!' dedi. Ben de gittim ve insanlara bu sahabinin ölüm anında olduğunu haber verdim. Döndüğümde evinin içi ve dışı ziyaretçilerle dolmuştu. Kendisine, 'Ölüm halinde olduğunu insanlara haber verdim, şimdi de evin içi ve dışı ziyaretçilerle doldu' deyince; 'Beni onların yanına götür!' dedi. Kendisini insanların yanına çıkardık, 'Beni oturtun!' dedi, hemen oturttuk. Orada; 'Ey İnsanlar! Ben Rasûlullah'ın (sav) şöyle dediğini duymuştum' dedi: "Her kim, suyu uzuvlarına iyice ulaştırarak güzelce abdest alır, sonra iki rekat namaz kılar ve bunu eksiksiz olarak tamamlarsa, Allah ona istediğini hemen (dünyada) ya da daha sonra (ahirette) mutlaka verir." Ebû'd-Derdâ (ra) sözüne şöyle devam etti: "- Ey İnsanlar! Namazda başka tarafa dönmeyin, zira başka tarafa dönenin namazı kabul olmaz. Nâfile namazda böyle bir şey yapacak olsanız bile farz namazlarda sakın yapmayın!"


    Öneri Formu
77399 HM028045 İbn Hanbel, VI, 443

Bize Zeyd b. el-Hubâb, ona Muaviye b. Salih, ona Rabîa b. Yezîd, ona Ebû7 İdris el-Havlânî ile Ebû Osman, onlara Cübeyr b. Nüfeyr b. Malik el-Hadramî, ona da Ukbe b. Âmir el-Cühenî (ra), Rasûlullah'ın (sav), "Bir insan güzelce abdest alır, sonra kalbiyle ve bedeniyle kendini vererek iki rekât namaz kılarsa, cennet ona vacip olur" buyurduğunu rivâyet etti. Bunu duyan Hz. Ömer (ra), "Bundan önceki söylediği daha güzeldi, sen herhalde yeni geldin. Hz. Peygamber (sav) şunu söyledi" dedi: "Her kim abdest alır ve sonra 'Eşhedu en lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh. Ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve rasûluh' (Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur, O tektir, eşi-ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve rasûlüdür) derse, onun için cennetin sekiz kapısı birden açılır ve hangisinden isterse oradan cennete girer."


    Öneri Formu
95862 MŞ000021 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Taharat, 4

Bize Abdullah ve Saîd b. Ebî'r-Rabî' es-Semmân, ona Sadaka b. Ebî Sehl el-Hünânî şöyle dedi: Abdullah ve Ahmed b. Abdülmelik, şeyhin isminde yanıldılar. Sehl b. Ebî Sadaka dedi ki: O ancak Sadaka b. Ebî Sehl el-Hünânî'dir.


Açıklama: Ravilerin birinin isimlendirilmesinde vehim olmak üzere isnadı hasendir. Ahmed b. Abdilmelik, "Sadaka b. Ebî Sehl"i "Sehl b. Ebî Sadaka" olarak vehmetmiştir.

    Öneri Formu
77514 HM028097 İbn Hanbel, VI, 449

Bize Ebû'l-Hasan Ali b. Muhammed b. Ali el-Mukrî, ona el-Hasan b. Muhammed b. İshak, ona Yusuf b. Yakub el-Kadî, ona Muhammed b. Ebî Bekir ile Yahya b. Habîb b. Arabî, onlara Hammâd b. Zeyd, ona Ebû Cehdam Musa b. Salim, ona Abdullah b. Ubeydullah b. el-Abbas şöyle rivâyet etti: "Benû Hâşim fitnesi sırasında İbn Abbas'ın (ra) huzurunda oturuyorduk. Bir ara şöyle dedi: Vallahi Rasûlullah (sav), diğer insanlardan farklı, sadece bize mahsus olan üç şeyden söz etti: Bize (ehl-i beytine) abdest uzuvlarımızı yıkarken geniş tutmayı, sadaka malını yememeyi ve eşeği ata çekmemeyi emretti."


Açıklama: Ulemadan bazıları bu rivâyete dayanarask eşeği ata çekmeyi mekruh görmüşlerdir. Ancak çoğunluk bunu caiz görür ve eşeği ata çekmek caiz olmasaydı, bu ilişkiden doğacak olan katıra binmek de caiz olmazdı, halbuki böyle bir şey söz konusu değildir, derler.

    Öneri Formu
150257 BS13365 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VII, 45

Bize Ebû Bekir Ahmed b. el-Hasan el-Kadî ile Ebû Zekeriya b. Ebî İshak el-Müzekkî, onlara Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona er-Rabî' b. Süleyman, ona eş-Şâfiî, ona Yahya b. Süleym, ona Ebû Hâşim İsmail b. Kesîr, ona Asım b. Lakît b. Sabra, ona da babası şöyle anlattı: "Ben, Müntefik oğullarının Rasûlullah'a (sav) gönderdiği elçisi -veya Müntefik oğullarının heyeti içinde bulunyor- idim. Hz. Peygamber'e geldik, ama O'nu bulamadık. Hz. Âişe'yi (ra) gördük. Âişe bize, içinde hurma bulunan bir örtü (kınâ') getirdi. -Buradaki kınâ' kelimesi tabak demektir-. Bizim için hazîra (su, kuşbaşı et ve undan yapılan bir yemek) yapılmasını emretti. Yemek yapıldı, sonra yemeği yedik. Çok geçmeden Rasûlullah (sav) da geldi: "- Bir şeyler yediniz mi? Sizin için bir şeyler yapılması emredildi mi?" diye sordu. "- Evet" dedik. Çok geçmeden çoban koyun sürüsünü getirdi. Bir kuzunun melediğini gördük. Hz. Peygamber çobana, "- Ne doğurttun, ey çoban?" diye sordu. Çoban, "- Dişi bir yavru" dedi. Hz. Peygamber, "- Onun yerine bize bir koyun kes!" dedi. Sonra bana döndü ve dedi ki: "- Sakın bunu senin için kestiğimizi sanma! -Burada Hz. Peygamber zannetmek anlamına gelen fiili "tehsebenne" şeklinde değil, "tehsibenne" diye telaffuz etti-. Bizim yüz tane koyunumuz var, artık çoğalmasını istemiyoruz. Bu yüzden ne zaman çoban bir yavru doğurtursa, onun yerine bir koyun keseriz." "- Ey Allah'ın Rasûlü, benim karımın dilinde bir problem var" dedim, yani ağzının bozuk olduğunu söylemek istiyor. Hz. Peygamber, "- Öyleyse boşa onu!" buyurdu. "- Ama ondan çocuklarım var ve onun sohbeti iyidir" dedim. "- Öyleyse ona emret. -Nasihat et demek istiyordu-. Eğer senin için onda bir hayır varsa kabul et, ama sakın câriyeni döver gibi onu dövme!" dedi. "- Ey Allah'ın Rasûlü, bana abdesti anlat!" dedim. "- Suyu organlarına iyice ulaştır, parmaklarının arasını hilâlle ve eğer oruçlu değilsen suyu burnuna iyice çek!" buyurdu.


    Öneri Formu
151876 BS14887 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VII, 479