209 Kayıt Bulundu.
Bize Amr en-Nakıd ve Züheyr b. Harb, o ikisine Süfyan b. Uyeyne, ona Zührî, ona da Urve, Hz. Aişe'nin şöyle dediğini rivayet etti: Bir grup Yahudi Rasulullah'ın (sav) yanına girmek için izin istedi ve essâmü aleyküm (ölüm üzerinize olsun) dedi. Hz. Aişe de (onlara); bilakis ölüm sizin üzerinize olsun, lanet de karşılığını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav); "ey Aişe! Şüphesiz Allah (ac), bütün işlerde yumuşaklığı sever" buyurdu. Aişe; onların dediklerini işitmedin mi deyince, Hz. Peygamber; "Ben de onlara ve aleyküm (sizin üzerinize olsun) dedim ya" buyurdu.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الرِّفْقَ فِى الأَمْرِ كُلِّهِ
Bize Hasan b. Ali el-Hulvânî ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona Salih; (T) Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzak, ona Mamer, onlara da (Mamer ve Salih'e) Zührî bu isnadla rivayet etmiştir. Her ikisinin hadisinde de Rasulullah (sav); (onlara) "aleyküm (Sizin üzerinize olsun) dedim ya" buyurdu ifadesi vardır. (Burada sadece 'aleyküm' demek suretiyle) vâv harfini zikretmemişlerdir.
Açıklama: "ve aleyküm" dendiğinde mana "Sana da olsun" demek iken "vav" harfi zikredilmediği zaman "sana olsun" anlamına gelmektedir. Bununla birlikte buradaki "vav"ı isti'naf olarak kabul eden bazı alimlere göre ise Hz. Peygamber onlara "sizin üzerinize olsun" diyerek "hak ettiğiniz şey sizin başınıza gelecek" demek istemiştir. Ancak "vav"ın isti'naf olması bazı alimlere göre doğru bulunmamıştır (Zürkânî, Şerhu'l-Muvatta, IV, 458), "vav"ın atıf kabul edildiği rivayetlerde "ölüm benim üzerime olduğu gibi senin de üzerine olsun" anlamı çıktığı için bunun ne manaya geldiği tartışılmış fakat bu hadisin başka bir rivayetinde yer alan "Onların bedduaları kabul olmaz ama bizim ki kabul olur" açıklamasına istinaden Yahudilerin sözlerinin boş olduğu belirtilmiştir. Ayrıca ölüm müslümanın zihninde kötü bir son değilken Yahudiler için ölüm ayetin de belirttiği gibi (Cum'a, 62/6-7) kesinlikle istenilen bir şey değildir (Zürkânî, Şerhu'l-Muvatta, IV, 458).
Bize İshak b. İbrahim, ona Ya'lâ b. Ubeyd, ona da A'meş hadisi bu isnadla nakletti. Ancak orada (farklı olarak) şu ifadeler bulunmaktadır: Aişe (r.anha) onların niyetlerini anladı ve onlara kötü söz söyledi. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "yavaş ol ey Aişe! Şüphesiz Allah (cc) çirkin işi ve kötü sözü sevmez" buyurdu. (Ayrıca rivayetin sonuna) Şöyle bir ilavede bulundu: Bunun üzerine Allah (cc); "Sana geldiklerinde Allah'ın seni selamlamadığı bir şekilde seni selamlarlar." [(Mücadele, 58/8)] ayetini (sonuna kadar) indirdi'.
Açıklama: Hadiste geçen fuhş, söz olsun, fiil olsun her türlü kötülüğü kapsamaktadır. Tefehhuş ise bunları bilerek yapmak anlamına gelir (Azîmâbâdî, Avnu'l-ma'bûd, XI, 100). Hadiste geçen diyalog dikkate alındığında Allah Resûlü'nün (sav) öncelikli amacı kötü sözden sakındırmak olsa da onun bu vesileyle muhatabını ve tüm mü'minleri her türlü kötülükten men ettiği anlaşılır.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, ona Veki', ona Süfyan; (T) Bize Züheyr b. Harb, ona Cerir, onlara da Süheyl (hadisi) bu isnadla rivayet etmiştir. [Veki'nin hadisinde; yahudilerle karşılaştığınız zaman' ifadesi vardır.] [İbn Cafer'in Şube'den yaptığı rivayette; ehl-i kitap olduğunu söylemiştir.] [Cerir'in hadisinde de onlarla karşılaştığınız zaman' ifadesi bulunmaktadır. Fakat müşriklerin (olan grupların) hiçbirinin ismi verilmemiştir.]
Açıklama: Yahudilerle yaşananlar ve onların 'es-sâm aleyküm' demek suretiyle ihanetlerini, asgari beşeri ilişki olarak görülebilecek selama da teşmil etmeleri, sözün politikasında bir değişikliği zorunlu kılmıştır. Müslümanlar tarafından selam aracılığı ile kendilerine dua edilirken, onların nefretlerini selam benzeyen bir kelime ile dile getirmeleri, özel bir politika geliştirmeyi zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla selamda söze başlayan olmamak ve yollarda ana unsur olmadıklarını kendilerine hissettirecek bir tavır sergilenmesi istenmiştir.
Bize Yahya b. Yahya, Yahya b. Eyyüb, Kuteybe ve İbn Hucr, onlara İsmail b. Cafer, ona Abdullah b. Dinar, ona da İbn Ömer, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şüphesiz Yahudiler size selam verdikleri zaman onlardan biri es-Sâmu aleyküm (Ölüm üzerinize olsun) der. Sen de (ona); aleyke (senin üzerine olsun) de!"
Bize Züheyr b. Harb, ona Abdurrahman, ona Süfyan, ona Abdullah b. Dinar, ona da İbn Ömer, Peygamber'den (sav) bu hadisin bir benzerini rivayet etti. Ancak rivayette (farklı olarak) Hz. Peygamber (sav); "siz de (onlara) ve aleyküm (sizin üzerinize de olsun) deyin" buyurmuştur (ifadesi yer almaktadır).
Bize Ebu Küreyb, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Müslim, ona da Mesruk, Aişe'nin (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Bir grup Yahudi Rasulullah'ın (sav) yanına girdi ve O'na es-Sâmü aleyke yâ Ebe'l-Kâsım (ölüm üzerine olsun ey Ebu'l-Kasım dedi. Aişe şöyle demiştir: Ben bunu anladım ve onlara; aleykümü's-sâmü ve'z-zâmu (ölüm sizin üzerinize olsun, yergi de dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "ey Aişe! Kötü olma" buyurdu. Aişe; ey Allah'ın Elçisi! Söylediklerini işitmedin mi deyince de Rasulullah (sav); "Ben de onlara söylediklerini karşılık olarak vermedim mi? Aleyküm (sizin üzerinize olsun)' dedim ya" buyurdu.
Bize Harun b. Abdullah ve Haccac b. eş-Şair, o ikisine Haccac b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona da Ebu Zübeyr, Cabir b. Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etti: Yahudilerden bazı insanlar Rasulullah'a (sav) es-Sâmü aleyke yâ Ebe'l-Kâsım (ölüm üzerine olsun ey Ebu'l-Kâsım) diyerek selam verdi. Hz. Peygamber de "ve aleyküm (sizin üzerinize olsun)" diyerek onlara karşılık verdi. Hz. Aişe kızgın bir şekilde; onların ne dediğini duymadın mı deyince, Allah Elçisi (sav); "evet, duydum. Ben de söylediklerini onlara iade ettim. Bizim onlar hakkında yaptığımız dua kabul edilir ama onların (aleyhimize olan) bizimle alakalı duaları kabul görmez" buyurdu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülaziz ed-Derâverdî, ona Süheyl, ona babası, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulüllah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti. "Yahudi ve Hıristiyanlara selam vermeyi önce siz başlatmayın. Onlardan biriyle yolda karşılaştığınız zaman onu yolun dar yerinden yürümeye zorlayın."