Giriş

Müslim der ki: İsa b. Hammad Zuğbe el-Mısrî'ye şefaat konusundaki bu hadisi okudum ve ona “bu hadisi senden rivayet ediyorum. Sen de onu Leys b. Sa'd'dan rivayet ediyorsun değil mi?” diye sordum, “evet” diye cevap verdi. İsa b. Hammad'a şöyle dedim: Size Leys b. Sa'd, ona Halid b. Yezid, ona Said b. Ebu Hilal, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona Ebu Said el-Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Bir gün 'Ey Allah'ın Rasulü! Rabbimizi görecek miyiz?' diye sorduk. Rasulullah (sav) 'Havanın açık olduğu bir günde güneşi görür müyüz diye tartışıyor musunuz?' diye sordu, biz de 'hayır' diye cevap verdik...." (Müslim der ki:) Sonra hadisi Hafs b. Meysere'nin hadisi gibi sonuna kadar aktardım. İsa b. Hammâd "Yaptıkları bir amel veya sundukları bir hayır olmaksızın" sözünden sonra "Onlara şöyle denir: Gördükleriniz ve bir misli size verilecektir." ifadesini ekledi. Ebu Said der ki: Bana ulaştığına göre köprü kıldan ince kılıçtan keskindir. Leys'in hadisinde "Rabbimiz bize alemlerde başkasına vermediklerini verdin" kısmı yoktur. Bundan sonrasını İsa b. Hammâd da aynı şekilde aktarmaktadır.


Açıklama: Hadisin metni için M000454 numaralı rivayete bakınız.

    Öneri Formu
1180 M000455 Müslim, İman, 302

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Muhammed b. Ziyad, ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah'ı (sav) şöyle derken işittim diyerek Rabi'in hadisinin benzerini söylemiştir.


    Öneri Formu
1514 M000521 Müslim, İman, 368

Bana Züheyr b. Harb, ona Cerir, ona Umare b. Ka'kâ, ona Ebu Zür'a, ona Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'ın (sav) önüne bir tabak tirit ve et konuldu. Etin but kısmından aldı. Koyunun en çok budunu severdi. Bir lokma ısırdı ve 'ben kıyamet günü insanların efendisi olacağım' buyurdu. Bir kere daha ısırdı ve 'Ben kıyamet günü insanların efendisi olacağım' buyurdu. Ashabının kendisine bu konuda bir şey sormadığını görünce 'nasıl olacaksın, diye sormayacak mısınız?' buyurdu. 'Ey Allah'ın Rasulü! Nasıl olacaksınız?' diye sordular. 'İnsanlar âlemlerin rabbinin huzurunda ayakta duracaklar...' buyurdu." Ravi bu hadisi Ebu Hayyan'ın, Ebu Zür'a'dan naklettiği gibi aktardı. İbrahim kıssasına ilavede bulundu ve onun yıldız hakkında “bu benim Rabbimdir” dediğini, kavminin ilahları hakkında “bu işi onların büyüğü yaptı” ve “ben hastayım” şeklindeki sözlerini ilave etmiştir. Hz. Peygamber (sav) söze devamla "Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki! Cennet kapılarının iki kanadıyla pervazlarının arası Mekke ile Hecer yahut Hecer ile Mekke arası kadar vardır" buyurdu.


Açıklama: hadisin tamamı için M000480 numaralı rivayete bakınız.

    Öneri Formu
1387 M000481 Müslim, İman, 328

Bize Abdullah b. Muhammed, ona Abdurrezzak, ona Ma‘mer, ona Hemâm b. Münebbih ona da Ebu Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Nebî (sav) şöyle buyurdu: "Cennet ve cehennem münakaşa ettiler. Cehennem: Ben kibirliler ve zorba kimselerle tercih olundum (onlara tahsis edildim) dedi. Cennet de: Bana ne oldu ki, bana insanların yalnız zayıfları ve düşükleri giriyor? dedi. Allah tebâreke ve teâlâ da cennete şöyle buyurdu: Sen benim rahmetimsin, ben seninle kullarımdan dilediğime rahmet ederim. Cehenneme de şöyle dedi: Sen benim azabımsın, ben seninle kullarımdan dilediğime azap ederim. Cennet ve cehennemden her biri dolacaktır. Fakat cehennem dolmak bilmez, en son Allah ona ayağını koyar. O da: Bana yeter, bana yeter, bana yeter! der. İşte o zaman cehennem dolar, birbirine büzülür. Allah (ac), yarattıklarından hiçbir kimseye zulmetmez. Cennete gelince, Allah (ac), onun için (onun boşluklarını doldurmak için) yeniden birtakım kimseler yaratır."


Açıklama: Hadiste geçen Yüce Allah'ın ayağını cehenneme koymasının manası hakkında bazı alimler bir takım teviller sunmuşlardır. Bazı alimler ise bu tür konuları tevil yoluna gitmeden Kur'ân-ı Kerîm ve hadislerde nasıl geçiyorsa öyle kabul etmeyi, bununla beraber Cenâb-ı Hakk'ı bildiğimiz tarzda el ve ayak gibi uzuvlardan tenzih etmeyi, bunların keyfiyyeti konusunda görüş belirtmemeyi en uygun yol olarak bildirmişlerdir.

    Öneri Formu
32995 B004850 Buhari, Tefsir, (Kâf) 1

Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülaziz -b. Ebu Hâzım-, ona Ebû Hazim, ona Sehl b. Sa'd'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden yetmiş bin veya yedi yüz bin kişi -Ebû Hazim bu ikisinden hangisini söylediğini bilemedi- cennete girecektir. Bunlar birbirine tutunacak, sondakiler girmeden öndekiler girmeyecek şekilde (yani aynı anda) yüzleri dolunay gibi parlayarak cennete gireceklerdir."


    Öneri Formu
1538 M000526 Müslim, İman, 373

Bize Muhammed b. Mukatil, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebuû Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cennete ilk giren zümrenin yüzleri ayın on dördüncü gecesindeki dolunay gibi parlaktır. Onlar tükürme, sümkürme, ve dışkı çıkarma ihtiyacı duymazlar. Onların cennette kapları altın, tarakları altın ve gümüş, buhurdanlıkları uluvve (Hind udu), terleri misktir. Her bir kişi için, güzelliğinden dolayı etinin arkasından baldır kemiğinin iliği görünen, iki eş vardır. Onların arasında çekişme ve düşmanlık yoktur. Kalpleri bir kalptir. Sabah akşam Allah'ı tesbih ederler."


    Öneri Formu
32538 B003245 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 8

Bize İbrahim b. Münzir, ona Muhammed b. Fuleyh, ona babası (Fuleyh b. Süleyman), ona Abdurrahman b. Ebu Hamza, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Cennete girecek ilk zümre, dolunay gibi parlak olacaktır. Ardından girecekler ise, gökteki en güzel, inci gibi parlak bir yıldız gibi olacaklar. Onların kalpleri, kin duymayan, haset etmeyen bir adamın kalbi olacak. Her birisi için, kemik ve etin arkasından baldırlarının iliği görülen, ahu gözlü dilberlerden iki eş vardır."


    Öneri Formu
32568 B003254 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 8

Bize Ebu Yemân, ona Şuayib, ona Ebu Zinâd, ona A'rac, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cennete ilk girecek zümre, ayın on dördüncü gecesindeki dolunay gibi parıldayacak, ardından girenler de en parlak yıldız gibi olacaklar. Onların kalbi, bir kişinin kalbi gibi olup aralarında ihtilaf ve kin olmayacak. Her bir kişi için, güzellik ve latifliğinden dolayı etinin ardından baldırının iliği, görülen iki eş vardır. Cennetlikler sabah akşam Allah'ı tesbih ederler. Hasta olmaz, sümkürme ve tükürme ihtiyacı duymazlar. kapları altın ve gümüş, tarakları altın, buhurdanlıklarının yakıtı uluvve -Ebu Yemân der ki: Ûd ağacı-, terleri de misktir." Mucâhid der ki: "îbkâr" fecrin başlangıcı; "Aşıyy" ise güneşin, batma anında gördüğün meylidir.


    Öneri Formu
32539 B003246 Buhari, Bed'ü'l-Halk, 8

Bize Kuteybe b. Saîd, ona Cerîr, ona Umâra, ona Ebu Zur'a, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Cennete ilk girecek olan zümre, dolunay gibi parlak olacak. Ardından girecek olanlar da gökte en parlak yıldız gibi parıldayacak. Onların küçük veya büyük abdeste çıkma, tükürme ve sümkürme ihtiyaçları olmaz. Tarakları altın, terleri misk, buhurdanlıklarının yakıtı Uluvve ve Uncûc denilen güzel kokulu bir çubuk, eşleri iri ve şahin gözlü dilberlerdir. Onlar bir tek erkeğin, babaları Adem'in suretinde olup boyları altmış ziradır."


    Öneri Formu
32809 B003327 Buhari, Ehadisü'l-Enbiya, 1


    Öneri Formu
24226 B006488 Buhari, Rikâk, 29