354 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be bu isnadla bu hadisin benzerini rivayet etmiş, rivayetinde "أَلاَ أَدُلُّكُمْ" ifadesini kullanmıştır.
Açıklama: Hadisin tam metni için M007187 numaralı hadise bakınız.
Bize Kuteybe ve Ahmed b. Abde ed-Dabbî el-Basrî, onlara Abdülaziz b. Muhammed, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona da Muaz b. Cebel şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) 'Ramazan orucunu tutan, beş vakit namazı kılan, Beyt’i hac eden –zekâtı zikredip etmediğini bilmiyorum- için yüce Allah’ın ona mağfiret etmesi bir haktır. Allah yolunda ister hicret etmiş olsun, ister doğduğu yerinde kalmaya devam etmiş olsun' buyurmuştur. Muâz der ki: Ben 'bunu insanlara haber vereyim mi?' dedim. Rasulullah (sav) 'bırak insanları da amel etsinler. Çünkü cennette yüz derece vardır ki, her iki derece arasındaki uzaklık sema ile yer arasındaki kadardır. Firdevs ise cennetin en üst ve en orta yeridir. Onun üstünde ise Rahman’ın Arşı vardır. Cennetin ırmakları oradan kaynar. Bu sebeple Allah’tan dileyecek olursanız ondan Firdevs’i isteyiniz' buyurdu." [Ebu İsa der ki: Bu hadis, bu şekilde Hişam b. Sa‘d,, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona Ubade b. es-Samit'ten rivayet edilmiştir. Ravi Ata, Muaz b. Cebel’e yetişmemiştir. Muaz, erken zamanda, Ömer’in (r.a) halifeliği döneminde vefat etmiştir.]
Açıklama: Rivayet munkatıdır. Ata b. Yesar ile Muaz b. Cebel arasında inkıta' vardır.
Bize Kuteybe ve Ahmed b. Abde ed-Dabbî el-Basrî, onlara Abdülaziz b. Muhammed, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona da Muaz b. Cebel şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) 'Ramazan orucunu tutan, beş vakit namazı kılan, Beyt’i hac eden –zekâtı zikredip etmediğini bilmiyorum- için yüce Allah’ın ona mağfiret etmesi bir haktır. Allah yolunda ister hicret etmiş olsun, ister doğduğu yerinde kalmaya devam etmiş olsun' buyurmuştur. Muâz der ki: Ben 'bunu insanlara haber vereyim mi?' dedim. Rasulullah (sav) 'bırak insanları da amel etsinler. Çünkü cennette yüz derece vardır ki, her iki derece arasındaki uzaklık sema ile yer arasındaki kadardır. Firdevs ise cennetin en üst ve en orta yeridir. Onun üstünde ise Rahman’ın Arşı vardır. Cennetin ırmakları oradan kaynar. Bu sebeple Allah’tan dileyecek olursanız ondan Firdevs’i isteyiniz' buyurdu." [Ebu İsa der ki: Bu hadis, bu şekilde Hişam b. Sa‘d,, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona Ubade b. es-Samit'ten rivayet edilmiştir. Ravi Ata, Muaz b. Cebel’e yetişmemiştir. Muaz, erken zamanda, Ömer’in (r.a) halifeliği döneminde vefat etmiştir.]
Açıklama: Rivayet munkatıdır. Ata b. Yesar ile Muaz b. Cebel arasında inkıta' vardır.
Bize Ömer b. Hafs, ona babası, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zerr Rebeze denilen yerde yemin ederek şöyle söylemiştir: Ben bir yatsı vaktinde Nebi (sav) ile beraber Medine'nin dışındaki Harre denilen yerde yürüyordum. Karşımıza Uhud dağı çıkınca Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurdu: "Ey Ebu Zerr! Ben Uhud dağının benim için altın olmasını ve borç ödemek için hazırladığım bir dinar hariç yanımda bu altınların olduğu halde bir veya üç gece geçmesini asla arzu etmezdim. Muhakkak bu altınları Allah'ın kullarına şöyle, şöyle, şöyle harcar infak ederdim." Ravi dedi ki Ebu Zerr "Şöyle, şöyle, şöyle" sözleriyle Hz. Peygamber'in ne kastettiğini eliyle bize gösterdi. Sonra Rasulullah (sav) yine "Ey Ebu Zerr!" diye seslendi. Ben de 'Buyur Ey Allah'ın Rasulü!' dedim. O da (sav) "Mallarını şöyle, şöyle (hayırda) harcayanlar hariç malı çok olanların sevapları azdır." buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) bana "Ey Ebu Zerr! Ben dönünceye kadar yerinde kal, hiçbir yere ayrılma!" dedi. Yanımdan ayrıldı ve gözden kayboldu. Bu sırada ben bir ses işittim de Rasulullah'ın (sav) bir tehlikeye maruz kalmasından endişe ederek O'nun yanına doğru gitmek istedim. Sonra Rasulullah'ın (sav) sözünü hatırladım ve yerimde bekledim. Rasulullah (sav) gelince 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben bir ses işittim ve senin bir tehlikeye maruz kalmandan korktum. Yanına da gelmek istedim ancak bana söylediğin sözü hatırlayarak yerimde bekledim.' dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) bana; "Bu, Cibril idi. Bana geldi ve ümmetimden Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ölen kimsenin cennete gireceğini haber verdi." buyurdu. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! O kul zina etse ve hırsızlık yapsa da mı' dedim. Hz. Peygamber (sav) "Zina etmiş olsa da, hırsızlık yapmış olsa da!" buyurdu. Ravi A'meş, Zeyd b. Vehb'e 'Bana bu hadisin ravisinin Ebu'd-Derdâ olduğu haberi ulaştı' dedi. Bunun üzerine Zeyd 'Şehadetle yemin ederim ki, bu hadisi bana Rebeze köyünde muhakkak Ebu Zerr rivayet etti' dedi. A'meş 'Ebu Salih de bana Ebu'd-Derdâ'dan bunun benzerini rivayet etti' dedi. Ebu Şihâb'ın A'meş'ten rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) "O altının yanımda üç günden fazla kalmasını istemezdim" demiştim.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ebu Şihâb arasında inkıta vardır.
Bize Yakub b. İbrahim Ed-Devrakî, ona İsmail b. Uleyye, ona Hişam Destevâî, ona Ebu Zübeyir, ona da Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: Rasulullah (sav) zamanında pek sıcak bir günde güneş tutuldu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ashabına namaz kıldırdı. Amma kıyamı uzattı. O derecedeki, ashâb (yorgunluktan) düşmeye başladılar. Sonra rükûa gitti onu da uzattı. Sonra rükûdan başını kaldırdı, kıyamı da uzattı. Sonra (tekrar) rükûa vardı, onu da uzattı. Sonra rükûdan başını kaldırdı ve kıyamı yine uzattı. Sonra iki secde yaptı. Sonra kalkarak yine bu şekilde hareket etti. Böylece namaz dört rükû ve dört secde ile kılındı. Sonra şöyle buyurdu: "Şu muhakkak ki, sizin gireceğiniz her yer bana arz olundu. Ezcümle bana cennet arz olundu. O derece (yaklaştırıldı) ki, ondan bir salkım koparmak için elimi uzatsam onu koparıp alırdım, -ya da bir salkım üzüm koparmaya uzandım da koparmaya elim varmadı.- Bana cehennem de arz olundu, orada İsrail oğullarından kedisi yüzünden azap olunan bir kadın gördüm. (Vaktiyle) hayvanı bağlamış da doyurmamış. Yerin haşeratından yemesine de müsaade etmemiş. Ebu Sümame Amr b. Malik'i de gördüm, cehennemde bağırsaklarını sürükleyip duruyordu. Bunlar 'Şüphesiz güneşle ay yalnız bir büyüğün vefatından dolayı tutulur' derlerdi. Güneş ve ay Allah'ın size gösterdiği ayetlerinden iki ayettirler. Bunlar tutuldukları vakit, açılıncaya kadar siz namaz kılın."
Bize Ömer b. Hafs, ona babası, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zerr Rebeze denilen yerde yemin ederek şöyle söylemiştir: Ben bir yatsı vaktinde Nebi (sav) ile beraber Medine'nin dışındaki Harre denilen yerde yürüyordum. Karşımıza Uhud dağı çıkınca Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurdu: "Ey Ebu Zerr! Ben Uhud dağının benim için altın olmasını ve borç ödemek için hazırladığım bir dinar hariç yanımda bu altınların olduğu halde bir veya üç gece geçmesini asla arzu etmezdim. Muhakkak bu altınları Allah'ın kullarına şöyle, şöyle, şöyle harcar infak ederdim." Ravi dedi ki Ebu Zerr "Şöyle, şöyle, şöyle" sözleriyle Hz. Peygamber'in ne kastettiğini eliyle bize gösterdi. Sonra Rasulullah (sav) yine "Ey Ebu Zerr!" diye seslendi. Ben de 'Buyur Ey Allah'ın Rasulü!' dedim. O da (sav) "Mallarını şöyle, şöyle (hayırda) harcayanlar hariç malı çok olanların sevapları azdır." buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) bana "Ey Ebu Zerr! Ben dönünceye kadar yerinde kal, hiçbir yere ayrılma!" dedi. Yanımdan ayrıldı ve gözden kayboldu. Bu sırada ben bir ses işittim de Rasulullah'ın (sav) bir tehlikeye maruz kalmasından endişe ederek O'nun yanına doğru gitmek istedim. Sonra Rasulullah'ın (sav) sözünü hatırladım ve yerimde bekledim. Rasulullah (sav) gelince 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben bir ses işittim ve senin bir tehlikeye maruz kalmandan korktum. Yanına da gelmek istedim ancak bana söylediğin sözü hatırlayarak yerimde bekledim.' dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) bana; "Bu, Cibril idi. Bana geldi ve ümmetimden Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ölen kimsenin cennete gireceğini haber verdi." buyurdu. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! O kul zina etse ve hırsızlık yapsa da mı' dedim. Hz. Peygamber (sav) "Zina etmiş olsa da, hırsızlık yapmış olsa da!" buyurdu. Ravi A'meş, Zeyd b. Vehb'e 'Bana bu hadisin ravisinin Ebu'd-Derdâ olduğu haberi ulaştı' dedi. Bunun üzerine Zeyd 'Şehadetle yemin ederim ki, bu hadisi bana Rebeze köyünde muhakkak Ebu Zerr rivayet etti' dedi. A'meş 'Ebu Salih de bana Ebu'd-Derdâ'dan bunun benzerini rivayet etti' dedi. Ebu Şihâb'ın A'meş'ten rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) "O altının yanımda üç günden fazla kalmasını istemezdim" demiştim.
Bize Ömer b. Hafs, ona babası, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zerr Rebeze denilen yerde yemin ederek şöyle söylemiştir: Ben bir yatsı vaktinde Nebi (sav) ile beraber Medine'nin dışındaki Harre denilen yerde yürüyordum. Karşımıza Uhud dağı çıkınca Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurdu: "Ey Ebu Zerr! Ben Uhud dağının benim için altın olmasını ve borç ödemek için hazırladığım bir dinar hariç yanımda bu altınların olduğu halde bir veya üç gece geçmesini asla arzu etmezdim. Muhakkak bu altınları Allah'ın kullarına şöyle, şöyle, şöyle harcar infak ederdim." Ravi dedi ki Ebu Zerr "Şöyle, şöyle, şöyle" sözleriyle Hz. Peygamber'in ne kastettiğini eliyle bize gösterdi. Sonra Rasulullah (sav) yine "Ey Ebu Zerr!" diye seslendi. Ben de 'Buyur Ey Allah'ın Rasulü!' dedim. O da (sav) "Mallarını şöyle, şöyle (hayırda) harcayanlar hariç malı çok olanların sevapları azdır." buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) bana "Ey Ebu Zerr! Ben dönünceye kadar yerinde kal, hiçbir yere ayrılma!" dedi. Yanımdan ayrıldı ve gözden kayboldu. Bu sırada ben bir ses işittim de Rasulullah'ın (sav) bir tehlikeye maruz kalmasından endişe ederek O'nun yanına doğru gitmek istedim. Sonra Rasulullah'ın (sav) sözünü hatırladım ve yerimde bekledim. Rasulullah (sav) gelince 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben bir ses işittim ve senin bir tehlikeye maruz kalmandan korktum. Yanına da gelmek istedim ancak bana söylediğin sözü hatırlayarak yerimde bekledim.' dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) bana; "Bu, Cibril idi. Bana geldi ve ümmetimden Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ölen kimsenin cennete gireceğini haber verdi." buyurdu. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! O kul zina etse ve hırsızlık yapsa da mı' dedim. Hz. Peygamber (sav) "Zina etmiş olsa da, hırsızlık yapmış olsa da!" buyurdu. Ravi A'meş, Zeyd b. Vehb'e 'Bana bu hadisin ravisinin Ebu'd-Derdâ olduğu haberi ulaştı' dedi. Bunun üzerine Zeyd 'Şehadetle yemin ederim ki, bu hadisi bana Rebeze köyünde muhakkak Ebu Zerr rivayet etti' dedi. A'meş 'Ebu Salih de bana Ebu'd-Derdâ'dan bunun benzerini rivayet etti' dedi. Ebu Şihâb'ın A'meş'ten rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) "O altının yanımda üç günden fazla kalmasını istemezdim" demiştim.