أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن الزهري قال : أخبرني عبد الله بن عامر بن ربيعة عن حارثة بن النعمان قال : مررت على رسول الله صلى الله عليه وسلم ومعه جبريل جالس في المقاعد ، فسلمت عليه ثم أجزت ، فلما رجعت وانصرف النبي صلى الله عليه وسلم قال لي : هل رأيت الذي كان معي ؟ قلت : نعم ، قال : فإنه جبريل ، وقد رد عليك السلام.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
89481, MA020545
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن الزهري قال : أخبرني عبد الله بن عامر بن ربيعة عن حارثة بن النعمان قال : مررت على رسول الله صلى الله عليه وسلم ومعه جبريل جالس في المقاعد ، فسلمت عليه ثم أجزت ، فلما رجعت وانصرف النبي صلى الله عليه وسلم قال لي : هل رأيت الذي كان معي ؟ قلت : نعم ، قال : فإنه جبريل ، وقد رد عليك السلام.
Tercemesi:
Bize Abdurrezzak, ona Ma’mer, ona Zührî, ona da Abdullah b. Amir b. Rabia‘, Harise b. Nu‘man (r.a.)’ın şöyle dediğini rivayet etti.
“Rasûlullah (s.a.v.)’e rastladım, Makaid’da oturuyordu yanında da Cibril vardı, . Ona selam verdim ve geçip gittim. Döndüğümde Rasûlullah döndü ve bana,
-Benimle birlikte olanı gördün mü? Dedi.
-Evet, dedim.
- O Cibrildir ve selamına selamla karşılık veriyor, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Câmi' 20545, 11/282
Senetler:
1. Ebu Abdullah Harise b. Numan el-Ensarî (Harise b. Numan b. Rafi' b. Zeyd)
2. Ebu Muhammed Abdullah b. Amir el-Anezî (Abdullah b. Amir b. Rabî'a b. Malikb. Amir)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Abdullah ez-Zührî (Muhammed b. Abdullah b. Müslim b. Ubeydullah)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
Konular:
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
KTB, SELAM
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Selam, aynı şekilde veya daha güzeliyle karşılık vermek
Selam, meleklerin insanlarla selamlaşması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
276558, N000077-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَلْقَمَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ يَجِدُوا مَاءً فَأُتِىَ بِتَوْرٍ فَأَدْخَلَ يَدَهُ فَلَقَدْ رَأَيْتُ الْمَاءَ يَتَفَجَّرُ مِنْ بَيْنِ أَصَابِعِهِ وَيَقُولُ « حَىَّ عَلَى الطَّهُورِ وَالْبَرَكَةِ مِنَ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ » . قَالَ الأَعْمَشُ فَحَدَّثَنِى سَالِمُ بْنُ أَبِى الْجَعْدِ قَالَ قُلْتُ لِجَابِرٍ كَمْ كُنْتُمْ يَوْمَئِذٍ قَالَ أَلْفٌ وَخَمْسُمِائَةٍ .
Tercemesi:
Bize İshâk b. İbrahim, ona Abdürrezzâk, ona Süfyân (es-Sevrî), ona el-A’meş, ona İbrahim (en-Nehaî), ona Alkame, ona da Abdullah (b. Mesud) şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Nebî (sav) ile birlikteydik. (İnsanlar abdest almak için) su bulamadılar. Bunun üzerine bir kap getirildi. (Allah’ın Rasulü) elini ona koydu. "Haydi suya ve Allah (azze ve celle)nin bereketine gelin!" buyururken Onun (sav) parmaklarının arasından suyun kaynadığını gördüm. A'meş, Salim b. Ebu Ca'd bana şöyle rivayet etmiştir, dedi: Cabir'e "(O gün) kaç kişiydiniz?" diye sordum. "Bin beş yüz kişiydik" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Tahâret 61, /2091
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Salim b. Ebu Ca'd el-Eşceî (Salim b. Rafi')
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Bereket, yiyecek ve içeceklerin bereketlenmesi
KTB, ABDEST
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2878, B004101
Hadis:
حَدَّثَنَا خَلاَّدُ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ بْنُ أَيْمَنَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أَتَيْتُ جَابِرًا - رضى الله عنه - فَقَالَ إِنَّا يَوْمَ الْخَنْدَقِ نَحْفِرُ فَعَرَضَتْ كُدْيَةٌ شَدِيدَةٌ ، فَجَاءُوا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا هَذِهِ كُدْيَةٌ عَرَضَتْ فِى الْخَنْدَقِ ، فَقَالَ « أَنَا نَازِلٌ » . ثُمَّ قَامَ وَبَطْنُهُ مَعْصُوبٌ بِحَجَرٍ ، وَلَبِثْنَا ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ لاَ نَذُوقُ ذَوَاقًا ، فَأَخَذَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم الْمِعْوَلَ فَضَرَبَ ، فَعَادَ كَثِيبًا أَهْيَلَ أَوْ أَهْيَمَ ، فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ائْذَنْ لِى إِلَى الْبَيْتِ . فَقُلْتُ لاِمْرَأَتِى رَأَيْتُ بِالنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم شَيْئًا ، مَا كَانَ فِى ذَلِكَ صَبْرٌ ، فَعِنْدَكِ شَىْءٌ قَالَتْ عِنْدِى شَعِيرٌ وَعَنَاقٌ . فَذَبَحْتُ الْعَنَاقَ وَطَحَنَتِ الشَّعِيرَ ، حَتَّى جَعَلْنَا اللَّحْمَ فِى الْبُرْمَةِ ، ثُمَّ جِئْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم وَالْعَجِينُ قَدِ انْكَسَرَ ، وَالْبُرْمَةُ بَيْنَ الأَثَافِىِّ قَدْ كَادَتْ أَنْ تَنْضَجَ فَقُلْتُ طُعَيِّمٌ لِى ، فَقُمْ أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَرَجُلٌ أَوْ رَجُلاَنِ . قَالَ « كَمْ هُوَ » . فَذَكَرْتُ لَهُ ، قَالَ « كَثِيرٌ طَيِّبٌ » . قَالَ « قُلْ لَهَا لاَ تَنْزِعُ الْبُرْمَةَ وَلاَ الْخُبْزَ مِنَ التَّنُّورِ حَتَّى آتِىَ » . فَقَالَ « قُومُوا » . فَقَامَ الْمُهَاجِرُونَ وَالأَنْصَارُ ، فَلَمَّا دَخَلَ عَلَى امْرَأَتِهِ قَالَ وَيْحَكِ جَاءَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِالْمُهَاجِرِينَ وَالأَنْصَارِ وَمَنْ مَعَهُمْ . قَالَتْ هَلْ سَأَلَكَ قُلْتُ نَعَمْ . فَقَالَ « ادْخُلُوا وَلاَ تَضَاغَطُوا » . فَجَعَلَ يَكْسِرُ الْخُبْزَ وَيَجْعَلُ عَلَيْهِ اللَّحْمَ ، وَيُخَمِّرُ الْبُرْمَةَ وَالتَّنُّورَ إِذَا أَخَذَ مِنْهُ ، وَيُقَرِّبُ إِلَى أَصْحَابِهِ ثُمَّ يَنْزِعُ ، فَلَمْ يَزَلْ يَكْسِرُ الْخُبْزَ وَيَغْرِفُ حَتَّى شَبِعُوا وَبَقِىَ بَقِيَّةٌ قَالَ « كُلِى هَذَا وَأَهْدِى ، فَإِنَّ النَّاسَ أَصَابَتْهُمْ مَجَاعَةٌ » .
Tercemesi:
Bize Hallâd b. Yahya, ona Abdülvâhid b. Eymen, ona da babası (Eymen b. Ümmü Eymen) şöyle rivayet etmiştir:
Câbir'in (ra) yanına geldim. O da anlatmaya başladı:
Bizler Hendek günü (hendek) kazıyorduk. Sert bir yer peydâ oldu. (İnsanlar) Nebî'ye (sav) gelip ''hendekte sağlam bir yer belirdi'' dediler. Hz. Peygamber (sav), ''ben inerim'' buyurdu. Ardından, karnı taşla bağlı olduğu halde kalktı. Bizler üç gün (boyunca) bir şey yememiştik. Rasulullah (sav) balyozu aldı ve darbe indirdi de (zemin) kum gibi parçalandı. Ben, ''yâ Rasulullah! Bana izin ver de evime (gideyim)'' dedim. Hanımıma, ''Rasulullah'ı (sav) (o hâlde) gördüm. Buna dayanamam! Yanında (yiyecek) bir şey var mı'' dedi. (Hanımı), ''yanımda arpa ve kuzu var'' dedi. Ben kuzuyu kestim, o da arpayı öğüttü. Nihayet eti çömleğe koyduk. Daha sonra ben, hamur (fırına girmeye) hazır çömel de (altında) taşlar (pişmeye) hazır iken, Nebî'ye (sav) gelip ''az bir yemeğim var. Yâ Rasulullah! Sen ve bir ya da ikim adam kalkıp (gelin)'' dedim. O, ''(yemeğin) ne kadardır'' buyurdu. Ben de ona (miktarını) söyledim. O, ''çok ve hoş (bir yemek)!'' buyurdu. Hz. Peygamber (sav), ''ben gelene dek hanımına çömleği tandırdan, ekmeği de fırından almamasını söyle'' buyurdu. (Sonra da, ''haydi) kalkın!'' buyurdu. Muhacirler ve Ensar kalktılar. Câbir, hanımının yanına girince ''bittik! Nebî (sav), Muhacirlerle Ensar'ı ve onlarla beraber olanları getirdi'' dedi. (Hanımı), ''Hz. Peygamber (sav), sana (yemeği) sordu mu'' dedi. Ben de ''evet, (sordu)'' dedim. Rasulullah (sav), ''(eve) girin ve birbirinizi sıkıştırmayın'' buyurdu. Ekmeği kesip eti üzerine koymaya başladı. (Her) aldığında çömlek ve tandırı kapatıyor ve ashabına sunup ardından geri alıyordu. (İnsanlar) doyana dek ekmek ve yemek azalmadı ve yemekten de arttı. Rasulullah (sav), (Câbir'in hanımına), ''bunu sen ye ve (başkalarına da) ikram et. İnsanlar açtırlar'' buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 29, 2/71
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Eymen b. Ümmü Eymen el-Habeşî (Eymen b. Ubeyd)
3. Ebu Kasım Abdulvahid b. Eymen el-Mahzumi (Abdulvahid b. Eymen)
4. Ebu Muhammed Hallad b. Yahya es-Sülemî (Hallad b. Yahya b. Safvan)
Konular:
Bereket, yiyecek ve içeceklerin bereketlenmesi
HENDEK SAVAŞI
Hz. Peygamber, Kişiliği, Hayatı ve Örnekliği
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Siyer, Hendek günü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
72017, HM022913
Hadis:
حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَبَاحٍ عَنْ أَبِي قَتَادَةَ قَالَ
كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي سَفَرٍ فَقَالَ إِنَّكُمْ إِنْ لَا تُدْرِكُوا الْمَاءَ غَدًا تَعْطَشُوا وَانْطَلَقَ سَرَعَانُ النَّاسِ يُرِيدُونَ الْمَاءَ وَلَزِمْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَمَالَتْ بِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَاحِلَتُهُ فَنَعَسَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَدَعَمْتُهُ فَأَدْعَمَ ثُمَّ مَالَ فَدَعَمْتُهُ فَأَدْعَمَ ثُمَّ مَالَ حَتَّى كَادَ أَنْ يَنْجَفِلَ عَنْ رَاحِلَتِهِ فَدَعَمْتُهُ فَانْتَبَهَ فَقَالَ مَنْ الرَّجُلُ قُلْتُ أَبُو قَتَادَةَ قَالَ مُذْ كَمْ كَانَ مَسِيرُكَ قُلْتُ مُنْذُ اللَّيْلَةِ قَالَ حَفِظَكَ اللَّهُ كَمَا حَفِظْتَ رَسُولَهُ ثُمَّ قَالَ لَوْ عَرَّسْنَا فَمَالَ إِلَى شَجَرَةٍ فَنَزَلَ فَقَالَ انْظُرْ هَلْ تَرَى أَحَدًا قُلْتُ هَذَا رَاكِبٌ هَذَانِ رَاكِبَانِ حَتَّى بَلَغَ سَبْعَةً فَقَالَ احْفَظُوا عَلَيْنَا صَلَاتَنَا فَنِمْنَا فَمَا أَيْقَظَنَا إِلَّا حَرُّ الشَّمْسِ فَانْتَبَهْنَا فَرَكِبَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَسَارَ وَسِرْنَا هُنَيْهَةً ثُمَّ نَزَلَ فَقَالَ أَمَعَكُمْ مَاءٌ قَالَ قُلْتُ نَعَمْ مَعِي مِيضَأَةٌ فِيهَا شَيْءٌ مِنْ مَاءٍ قَالَ ائْتِ بِهَا فَأَتَيْتُهُ بِهَا فَقَالَ مَسُّوا مِنْهَا مَسُّوا مِنْهَا فَتَوَضَّأَ الْقَوْمُ وَبَقِيَتْ جَرْعَةٌ فَقَالَ ازْدَهِرْ بِهَا يَا أَبَا قَتَادَةَ فَإِنَّهُ سَيَكُونُ لَهَا نَبَأٌ ثُمَّ أَذَّنَ بِلَالٌ وَصَلَّوْا الرَّكْعَتَيْنِ قَبْلَ الْفَجْرِ ثُمَّ صَلَّوْا الْفَجْرَ ثُمَّ رَكِبَ وَرَكِبْنَا فَقَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ فَرَّطْنَا فِي صَلَاتِنَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا تَقُولُونَ إِنْ كَانَ أَمْرَ دُنْيَاكُمْ فَشَأْنُكُمْ وَإِنْ كَانَ أَمْرَ دِينِكُمْ فَإِلَيَّ قُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ فَرَّطْنَا فِي صَلَاتِنَا فَقَالَ لَا تَفْرِيطَ فِي النَّوْمِ إِنَّمَا التَّفْرِيطُ فِي الْيَقَظَةِ فَإِذَا كَانَ ذَلِكَ فَصَلُّوهَا وَمِنْ الْغَدِ وَقْتَهَا ثُمَّ قَالَ ظُنُّوا بِالْقَوْمِ قَالُوا إِنَّكَ قُلْتَ بِالْأَمْسِ إِنْ لَا تُدْرِكُوا الْمَاءَ غَدًا تَعْطَشُوا فَالنَّاسُ بِالْمَاءِ فَقَالَ أَصْبَحَ النَّاسُ وَقَدْ فَقَدُوا نَبِيَّهُمْ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِالْمَاءِ وَفِي الْقَوْمِ أَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ فَقَالَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمْ يَكُنْ لِيَسْبِقَكُمْ إِلَى الْمَاءِ وَيُخَلِّفَكُمْ وَإِنْ يُطِعْ النَّاسُ أَبَا بَكْرٍ وَعُمَرَ يَرْشُدُوا قَالَهَا ثَلَاثًا فَلَمَّا اشْتَدَّتْ الظَّهِيرَةُ رَفَعَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلَكْنَا عَطَشًا تَقَطَّعَتْ الْأَعْنَاقُ فَقَالَ لَا هُلْكَ عَلَيْكُمْ ثُمَّ قَالَ يَا أَبَا قَتَادَةَ ائْتِ بِالْمِيضَأَةِ فَأَتَيْتُهُ بِهَا فَقَالَ احْلِلْ لِي غُمَرِي يَعْنِي قَدَحَهُ فَحَلَلْتُهُ فَأَتَيْتُهُ بِهِ فَجَعَلَ يَصُبُّ فِيهِ وَيَسْقِي النَّاسَ فَازْدَحَمَ النَّاسُ عَلَيْهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَحْسِنُوا الْمَلَأَ فَكُلُّكُمْ سَيَصْدُرُ عَنْ رِيٍّ فَشَرِبَ الْقَوْمُ حَتَّى لَمْ يَبْقَ غَيْرِي وَغَيْرُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَصَبَّ لِي فَقَالَ اشْرَبْ يَا أَبَا قَتَادَةَ قَالَ قُلْتُ اشْرَبْ أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ إِنَّ سَاقِيَ الْقَوْمِ آخِرُهُمْ فَشَرِبْتُ وَشَرِبَ بَعْدِي وَبَقِيَ فِي الْمِيضَأَةِ نَحْوٌ مِمَّا كَانَ فِيهَا وَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَلَاثُ مِائَةٍ
قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فَسَمِعَنِي عِمْرَانُ بْنُ حُصَيْنٍ وَأَنَا أُحَدِّثُ هَذَا الْحَدِيثَ فِي الْمَسْجِدِ الْجَامِعِ فَقَالَ مَنْ الرَّجُلُ قُلْتُ أَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَبَاحٍ الْأَنْصَارِيُّ قَالَ الْقَوْمُ أَعْلَمُ بِحَدِيثِهِمْ انْظُرْ كَيْفَ تُحَدِّثُ فَإِنِّي أَحَدُ السَّبْعَةِ تِلْكَ اللَّيْلَةَ فَلَمَّا فَرَغْتُ قَالَ مَا كُنْتُ أَحْسِبُ أَنَّ أَحَدًا يَحْفَظُ هَذَا الْحَدِيثَ غَيْرِي قَالَ حَمَّادٌ وَحَدَّثَنَا حُمَيْدٌ الطَّوِيلُ عَنْ بَكْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْمُزَنِيِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَبَاحٍ عَنْ أَبِي قَتَادَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِمِثْلِهِ وَزَادَ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا عَرَّسَ وَعَلَيْهِ لَيْلٌ تَوَسَّدَ يَمِينَهُ وَإِذَا عَرَّسَ الصُّبْحَ وَضَعَ رَأْسَهُ عَلَى كَفِّهِ الْيُمْنَى وَأَقَامَ سَاعِدَهُ
Tercemesi:
Ebû Katâde' den (Radıyallahu anh):
Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte yolculukta beraberdik ve şöyle dedi:
"Eğer yarın suya ulaşamazsanız susuz kalırsınız."
İnsanların hızlıları/öncüleri su aramak için ayrıldı, Rasûlullah'ın yanından ayrılmadım. Bineği Rasûlullah'ı hafifçe eğdi, Rasûlullah uyukluyordu. Ben (düşmesin diye) onu doğrulttum ve o doğruldu. Sonra tekrar eğildi, ben doğrulttum, o da doğruldu, sonra tekrar eğildi, hatta neredeyse bineğinden düşecekti, ben tekrar doğrulttum ve uyandı, şöyle dedi:
"Kim bu kişi?" Ben:
'Ebû Katâde' dedim.
"(Benimle olan) yolculuğun ne zamandan beri devam ediyor?"
'Geceden beri.' ,
"O'nun Peygamberi'ni koruduğun gibi Allah da seni korusun!" dedi. Sonra şöyle buyurdu:
"Dinlenmek için konaklasak herhalde (daha iyi olacak),"
Bir ağaç tarafına yöneldi, orada konakladı. Sonra bana dedi ki:
"Bak bakalım, (bizden gelen) birini görüyor musun?" Ben:
'İşte şu bir süvari, şu iki süvari...' diye saydım ve gelenler yedi kişiye
ulaştı. Rasûlullah:
"(Nöbetçi bırakarak) namazımızı koruyun!" dedi.
Biz uykuya (öyle) dalmışız ki ancak güneşin ısısı bizi uyandırdı.
Kalktık, Rasûlullah bineğine bindi ve yürüdü, biz de yürüdük az bir süre.
Sonra bineğinden indi ve:
"Yanınızda su var mı?" deyince ben:
'Evet, içinde biraz su olan bir kap (abdest kırbası) var' dedim.
Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Onu bana getir!"
Kabı kendisine getirince (topluluğa) dedi ki:
"o kaptan hafif abdest alın, o kaptan alın!"
Topluluk ondan abdest aldı ve kapta az bir su kaldı, Rasûlullah:
"Ey Ebû Katâde! O kabı sakla/gözetle, ilerde ona ihtiyaç duyulacak"
dedi. Sonra Bilal ezan okudu, sabah namazından önce iki rekat kıldılar, sonra da sabah namazını kıldılar ve Rasûlullah bineğine bindi, biz de bineklerimize bindik. Oradakiler birbirlerine:
'Namazımızda kusurlu/ihmalkar davrandık' deyince Rasûlullah şöyle
buyurdu:
"Ne diyorsunuz? Dünya ile ilgili konu ise sizi ilgilendirir, dininizle ilgili bir konu da beni." Biz:
'Namazımızda kusurlu/ihmalkar davrandık' deyince Rasûlullah:
"Uykudaki durum kusur sayılmaz, ancak uyanıkken olursa kusur
sayılır. Durum böyle olduğunda o namazın (kazasını) kılın, ertesi günü de
namazı vaktinde kllın!"dedi. Sonra ekledi:
"Halkın görüşü nedir, tahmin edin!"
Orada bulunanlar:
'Sen dün, insanlar suyla beraberken eğer siz suya ulaşamazsanız susuz
kalacaksınız' demiştin, (şu anda) insanlar suya muhtaç, (diye hatırlattılar.)
(Ebû Katâde) anlatmaya devam etti:
İnsanlar Peygamberlerini gözden kaybettikleri bir halde sabaha ulaştılar ve birbirlerine şöyle dediler:
'Rasûlullah suyla beraber (herhalde).'
Orada Ebû Bekir ve Ömer de vardı, onlar:
'Ey İnsanlar! Rasûlullah sizden önce o suyu kullanacak ve sizi geride bırakacak birisi değildir.' .
(Oradakiler: Rasûlullah aranızda,) eğer insanlar Ebû Bekir ile Ömer' e uyarlarsa doğruya ulaşırlar, dedi. Bunu üç kere tekrarladı.
Öğle sıcağı arttığında Rasûlullah onların yanına çıkageldi. Dediler ki:
. 'Ey Allah'ın Rasûlü! Boyunlar kopacak şekilde susuzluktan helak olduk.' Rasûlullah:
"Helak olmayacaksınız" dedi ve ekledi:
"Ey Ebû Katâde! Kabı getir!"
Ben kendisine kabı getirdim. Bana:
"Bana su kabını aç/çöz!" dedi.
Kabı açıp, kendisine getirdim. Rasûlullah suyu dökmeye, insanlara su
ikram etmeye başladı. İnsanlar bir anda hücum ettiler. Rasûlullah:
"Ey İnsanlar! Başkalarını da düşünün! Hepiniz kabımdan bu suya
ulaşacaksınız (korkmayın)" dedi.
Oradaki herkes sudan içti, sonunda ben ve Rasûlullah kaldık.
Rasûlullah benim için suyu döktü ve :
"İç, Ey Ebû Katâde!" dedi. Ben de: .
'Sen iç, Ey Allah'ın Rasûlü!' diye cevap verinçe şöyle buyurdu: "Topluluğa su ikram eden en son (içer)."
Ben o sudan içtim. Benden sonra Rasûlullah içti. Onlar o gün üç yüz
kişi oldukları halde kapta önceki su öylece duruyordu (eksilmemişti).
(Ravi) Abdullah şöyle dedi: Ben hadisi büyük mescidde naklederken beni İmran b. Husayn dinledi ve şöyle dedi:
'Kim bu kişi?' Ben de:
'Abdullah b. Rebah el-Ensarî'yim' dedim. İmran:
'Bu topluluk, hadislerini daha iyi bilir. Nasıl naklettiğine dikkat et! O gece orada bulunan yedi kişiden birisiydim. Ben sözümü bitirince o şöyle dedi:
'Benden başka birinin bu hadisi ezberlediğini zannetmiyordum.'
Ebû Katâde' den başka yolla gelen rivayette de benzeri nakledildi,
ziyade olarak:
Rasûlullah yolculukta gece istirahat edeceğinde sağ kolunu yastık yapardı (ve uyurdu), sabah(a yakın) istirahat ettiğinde ise başını sağ avucuna koyar ve kolunu da dikerdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Katade el-Ensarî 22913, 7/502
Senetler:
()
Konular:
Hadis Rivayeti, ihtiyat
Hadis, ezberde korunması
Hadis, öğrenimi/öğretimi
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, Kişiliği, Hayatı ve Örnekliği
Hz. Peygamber, mucizeleri
Hz. Peygamber, örnekliği
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, yatış şekli
İnsan, Uyku, mahiyeti ve uyku halinde sorumluluk/sorumsuzluk
İslam, kolaylık dinidir
Müslüman, peygamber sevgisi
Namaz, kaza etmek
Namaz, mekruh vakitler
Namaz, sabah namazı
Namaz, seferde kılmak, cemaatle yetişmiş olmak vs
Namaz, seferde namazları kısaltmak
Namaz, uyuyarak geçirmek,
Namaz, vakti geçmiş namazı cemaatle kılmak
Namaz, vakti geçtikten sonra kılmak
Namaz,seferde Sünnet namazlar, nafile, vs
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Sahâbe, sahabiler ve hadîs
Sorumlululuk, herkes konumuna göre
عبد الرزاق عن ابن عيينة عن عاصم بن سليمان عن بكر ابن عبد الله بن المزني أن رجلا أتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال : يا رسول الله رأيت كأن رجلا يكتب القرآن وشجرة حذاءه فلما مر بموضع السجدة التي في ص سجدت ، وقالت : اللهم أحدث لي بها شكرا ، وأعظم لي بها أجرا ، واحطط بها وزرا ، فقال النبي صلى الله عليه وسلم فنحن أحق من الشجرة .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
72890, MA005869
Hadis:
عبد الرزاق عن ابن عيينة عن عاصم بن سليمان عن بكر ابن عبد الله بن المزني أن رجلا أتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال : يا رسول الله رأيت كأن رجلا يكتب القرآن وشجرة حذاءه فلما مر بموضع السجدة التي في ص سجدت ، وقالت : اللهم أحدث لي بها شكرا ، وأعظم لي بها أجرا ، واحطط بها وزرا ، فقال النبي صلى الله عليه وسلم فنحن أحق من الشجرة .
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Fedâilü'l-Kur'an 5869, 3/337
Senetler:
()
Konular:
Kur'an, tilavet secdesi
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Secde
عبد الرزاق عن ابن عيينة عن أبي الزبير أنه سمع جابر بن عبد الله يقول : لما أراد معاوية أن يجري الكظامة قال : من كان له قتيل فليأت قتيله يعني قتلى أحد ، قال : فأخرجهم رطابا يتثنون ، قال : فأصابت المسحاة رجل رجل منهم فانفطرت دما ، فقال أبو سعيد : لا ينكر بعد هذا منكر أبدا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
95573, MA006656
Hadis:
عبد الرزاق عن ابن عيينة عن أبي الزبير أنه سمع جابر بن عبد الله يقول : لما أراد معاوية أن يجري الكظامة قال : من كان له قتيل فليأت قتيله يعني قتلى أحد ، قال : فأخرجهم رطابا يتثنون ، قال : فأصابت المسحاة رجل رجل منهم فانفطرت دما ، فقال أبو سعيد : لا ينكر بعد هذا منكر أبدا .
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Cenâiz 6656, 3/547
Senetler:
()
Konular:
KTB, ŞEHİT, ŞEHİTLİK
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Siyer, Uhud savaşı / gazvesi
عبد الرزاق عن ابن عيينة عن اسماعيل بن أبي خالد عن قيس بن أبي حازم قال : رأى بعض أهل طلحة بن عبيدالله أنه رآه في النوم فقال : إنكم قد دفنتموني في مكان قد أتاني فيه الماء فحولوني منه ، فحولوه ، فأخرجوه كأنه سلقه لم يتغير منه شئ إلا شعرات من لحيته.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
95576, MA006657
Hadis:
عبد الرزاق عن ابن عيينة عن اسماعيل بن أبي خالد عن قيس بن أبي حازم قال : رأى بعض أهل طلحة بن عبيدالله أنه رآه في النوم فقال : إنكم قد دفنتموني في مكان قد أتاني فيه الماء فحولوني منه ، فحولوه ، فأخرجوه كأنه سلقه لم يتغير منه شئ إلا شعرات من لحيته.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Cenâiz 6657, 3/547
Senetler:
()
Konular:
KTB, ŞEHİT, ŞEHİTLİK
Rüya, rüya ile amel
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
عبد الرزاق عن الثوري عن الاسود [ عن نبيح ] عن جابر بن عبد الله قال : كنا حملنا القتلى يوم أحد لندفنهم ، فجاء منادي النبي صلى الله عليه وسلم فقال : ادفنوا القتلى في مصارعهم فرددناهم.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
95580, MA006658
Hadis:
عبد الرزاق عن الثوري عن الاسود [ عن نبيح ] عن جابر بن عبد الله قال : كنا حملنا القتلى يوم أحد لندفنهم ، فجاء منادي النبي صلى الله عليه وسلم فقال : ادفنوا القتلى في مصارعهم فرددناهم.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Cenâiz 6658, 3/548
Senetler:
()
Konular:
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Şehit, gömülmesi
Siyer, Uhud savaşı / gazvesi