Giriş

Bize Kuteybe b. Said, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim, onlara Cerir b. Abdulhamid, ona Musa b. Ebu Aişe, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas; "dilini onu ezberlemek için hareket ettirme" ayeti hakkında şöyle rivayet etmiştir: "Cebrail kendisine vahiy getirdiğinde, Hz. Peygamber (sav) dilini ve dudaklarını (aceleyle) hareket ettirirdi. Vahiy ona ağır gelir, bu durum, onun halinden anlaşılırdı. Bu yüzden Aziz ve Celil Allah 'Onu acele ile okumak (almak) için dilini kıpırdatma. Onu (kalbinde) toplamak da, okutmak da Bize aittir.' [Kıyame, 75/16-17] (Yani) Biz onu senin kalbinde toplarız, sen de onu okursun. Bu sebeple 'Biz onu sana okuduğumuzda, sen okunuşuna uy.' [Kıyame, 75/18] Yani indirdiğimizde onu dinle 'Sonra onu açıklamak da Bize aittir.' [Kıyame, 75/19] Yani, onu senin dilin ile açıklarız ayetlerini indirdi. (Bundan sonra) Cebrail kendisine geldiğinde Hz. Peygamber (sav) susar (ve vahyi dinler), gittiğinde ise Allah'ın kendisine vaat ettiği üzere onu okurdu."


    Öneri Formu
3632 M001004 Müslim, Salât, 147

Bize Şeyban b. Ferruh, ona Ebu Avane, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr, ona İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ne cinlere Kur'an okudu, ne de onları gördü. Rasulullah (sav), ashabından birkaç kişi ile Ukâz panayırına gitmek üzere yola çıktı. Bu sırada şeytanlar ile gökyüzü arasında engel konmuş, (semadan haber almalarına da engel olunmuş) ve üzerlerine gökten alevli ateşler de gönderilmişti. Şeytanlar kavimlerinin yanına döndüklerinde 'neyiniz var?' diye sordular. Onlar da 'semadan haber almamıza engel olundu ve üzerlerimize gökten alevli ateş gönderildi' dediler. Bunun üzerine kavimleri 'Bu olsa olsa daha önce görülmedik bir şey dolayısıyla olmuştur. Haydi, yeryüzünün doğularına batılarına gidiniz, semadan haber almamıza engel olan bu şeyin ne olduğuna bir bakınız' dediler. Onlar da yeryüzünün doğularına, batılarına dağıldılar. Tihâme tarafına giden topluluk, Ukâz panayırına doğru gitmekte iken Nahl'da bulunan ve ashabına sabah namazını kıldırmakta olan Rasulullah'ın (sav) yanından geçtiler. Kur'an'ı işitince ona kulak verdiler ve 'işte, bizim semadan haber almamıza engel olan budur' dediler. Kavimlerinin yanına geri dönerek 'ey kavmimiz 'gerçekten biz hayrete düşüren bir Kur'an dinledik, o doğruya götürüyor, bundan ötürü ona iman ettik, Rabbimize hiçbir kimseyi ortak tutmayacağız' (Cin 72/1-2) dediler. Aziz ve Celil Allah da Nebisi Muhammed’e (sav) 'de ki: Cinlerden bir topluluğun beni dinlediği bana vahyolundu' (Cin 72/1) ayetini indirdi."


    Öneri Formu
3640 M001006 Müslim, Salât, 149

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Hafs, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona Ubeyde, ona da Abdullah şöyle demiştir: Rasulullah (sav) "bana Kur'an oku" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü! Kur'an sana indirilmişken sana Kur'an mı okuyayım?” dedim. "ben onu başkasından da dinlemeyi arzu ediyorum" buyurdu. Bununüzerine Nisâ suresini okudum ve "her ümmetten birer şahit getirip bunlara karşı da seni şahit getireceğimiz zaman halleri nice olur" (Nisa 4/41) ayetine gelince başımı kaldırdığımda, –ya da yanımdaki bir adamın beni dürtmesi üzerine başımı kaldırınca- Rasulullah'ın (sav) gözyaşlarının aktığını gördüm.


    Öneri Formu
6754 M001867 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 247

Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus, ona Züheyr, ona da Ebu İshak şöyle rivayet etmiştir: Bir adamın mescitte Kur'an-ı Kerim öğretmekte olan Esved b. Yezîd'e soru sorarak "Sen şu "فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ" ayetindeki harfi dâl ile mi okuyorsun yoksa zâl ile mi okuyorsun? O (Esved b. Yezîd) "Hayır, dâl ile okurum." dedi ve daha sonra şöyle dedi: "Ben Abdullah b. Mesud'u şöyle derken işittim: "Hz. Peygamber (sav), [Kamer Sûresi’nin 17. ayetini] 'Fe-hel min müddekir' şeklinde (dâl harfi) ile okudu."


    Öneri Formu
6820 M001914 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 280

Bize Muhammed b. el-Müsennâ ve İbn Beşşâr, İbnü’l Müsennâ'ya Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Ebu İshâk, ona el-Esved, ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav), [Kamer Sûresi’nin 17. ayetini] "Fe-hel min müddekir" şeklinde (dâl harfi) ile okudu."


    Öneri Formu
6821 M001915 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 281

Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Ebu Ahmed ez-Zübeyrî, ona Süfyân, ona Ebu İshâk, ona Esved b. Yezîd, ona da Abdullah b. Mes'ûd şöyle rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav) [Kamer Sûresi’nin 17. ayetini] "Fe-hel min müddekir" şeklinde (dâl) ile okudu." Ebu İsa (Tirmizî) dedi ki: "Bu, hasen sahih bir hadistir."


    Öneri Formu
16815 T002937 Tirmizi, Kıraat,4

Bize Muhammed b. el-Müsennâ ve İbn Beşşâr, İbnü’l Müsennâ'ya Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Ebu İshâk, ona el-Esved, ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav), [Kamer Sûresi’nin 17. ayetini] "Fe-hel min müddekir" şeklinde (dâl harfi) ile okudu."


    Öneri Formu
287365 M001915-2 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 281

Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. İbrahim, ona Davud, ona Şa‘bî, ona da Alkame şöyle demiştir: "Ben, İbn Mes'ûd’a (ra) 'Cin (olayı) gecesinde, içinizden hiç kimse Nebî'ye (sav) arkadaşlık etti mi?' diye sordum, şöyle dedi: Bizden hiç kimse ona arkadaşlık etmedi. Ancak, bir gece, Mekke’de iken, kendisini kaybettik. (Kendi kendimize) 'Acaba suikasta mı uğradı, yoksa (cinler tarafından) uçuruldu mu? Ona ne oldu?' dedik ve bir topluluğun geçirdiği en kötü geceyi geçirerek sabahladık. Sabah olduğunda –yahut sabaha karşı– bir de baktık ki Hz. Peygamber (sav), Hirâ tarafından geliyor. Topluluk içinde bulunduğu hâli kendisine anlattı. Hz. Peygamber (sav) 'Bana cinlerin davetçisi geldi, ben de onlara gittim ve onlara Kur’ân okudum' buyurdu. Sonra kalktı, bize onların izlerini ve ateşlerinin izlerini gösterdi. Şa‘bî der ki: Arap Yarımadası cinleri Rasulullah’tan (sav) azık talebinde bulundu. Rasulullah (sav) da 'Üzerinde Allah’ın ismi anılmamış her kemik, sizin elinize geçtiğinde, eskisinden daha çok etli olarak (size yiyecek olur); her dışkı ve tezek de binek hayvanlarınız için yemdir' buyurdu. Sonra da bize 'Sizler bunlarla (yani kemik ve tezek ile) taharetlenmeyin. Zira bunlar, cinlerden kardeşlerinizin azığıdır' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir.]


    Öneri Formu
19245 T003258 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 46

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Hafs, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona Ubeyde, ona da Abdullah şöyle demiştir: Rasulullah (sav) "bana Kur'an oku" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü! Kur'an sana indirilmişken sana Kur'an mı okuyayım?” dedim. "ben onu başkasından da dinlemeyi arzu ediyorum" buyurdu. Bununüzerine Nisâ suresini okudum ve "her ümmetten birer şahit getirip bunlara karşı da seni şahit getireceğimiz zaman halleri nice olur" (Nisa 4/41) ayetine gelince başımı kaldırdığımda, –ya da yanımdaki bir adamın beni dürtmesi üzerine başımı kaldırınca- Rasulullah'ın (sav) gözyaşlarının aktığını gördüm.


    Öneri Formu
288672 M001867-2 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 247