253 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyan, ona Ebu Malik el-Eşca'i, ona Ebu Hazim, ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Namazda noksanlık ve selam vermek olmaz". [Ahmed şöyle demiştir: Bana göre bunun manası şudur: Namazda selam vermemen, sana da selam verilmemesidir. Kişi namazını eksik kılar ve şüphe içinde namazından ayrılır.]
Açıklama: Metindeki mana Ahmed b. Hanbel'in açıklaması dikkate alarak verilmiştir. Teslim kelimesi kesra okunduğunda mana Namazda (erkanı, kılınışında) noksanlığın yapılmayacağı, selamı alırken de eksik ifadelerin kullanılamayacağı şeklindedir. Yani selam veren kişiye "ve aleyküm selam/sana da selam olsun" yerine sadece "ve aleyke/sana da" denmeyeceği anlatılmak istemiştir. Ancak 'teslim' kelimesi üstün okunursa namazda noksanlık ve selam verme yoktur şeklinde anlaşılır. İlgili kelimenin harekesi her iki şekilde de okunmuştur (İbnü'l-Esîr, Nihâye, III, 661). لاَ غِرَارَ فِى تَسْلِيمٍ وَلاَ صَلاَةٍ "Selam vermede ve namazda noksanlık olmaz" hadisi de ilk mananın daha doğru olduğuna işaret eder (Azimabadi, Avnu'l-ma'bûd, III, 196).
Bize Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Asım b. Behdele, ona da Ebu Vail, Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Bizler namazda iken konuşurduk. Bir ara Hz. Peygamber'e (sav) geldim, (namaz kılıyordu), selam verdim, selamımı almadı. İçimi bir üzüntü kapladı. Hz. Peygamber (sav) (namazı bitirince) şöyle buyurdu:"Allah, Peygamberine (verdiği hükümden) dilediğini yeniler. Allah'ın yenilediği emirlerden biri de 'namazda konuşmayın' emri olmuştur."
Açıklama: mütabileri ile sahihtir.
Bize Mahmud b. Gaylan, ona Zeyd b. el-Hubab ve Kabîsa, onlara Süfyan, ona Dahhak b. Osman, ona Nafi', ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber küçük abdest bozarken birisi rast geldi ve ona selam verdi. Rasulullah (sav) onun selamını almadı."
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Muaz b. Muaz, ona Saîd, ona Katade, ona Hasan, ona Hudayn Ebu Sâsân, Muhacir b. Kunfuz'ün şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber küçük abdest bozarken el-Muhacir b. Kunfüz ona rast geldi ve selam verdi. Rasulullah (sav) onun selamını abdest alıncaya kadar iade etmedi. Abdest alınca selamını aldı."
Bize Abdulmelik b. Şuayb b. Leys, ona babası Şuayb b. Leys, ona babası Leys b. Sa'd, ona Cafer b. Rabî'a, ona Abdurrahman b. Hürmüz, ona İbn Abbas'ın azatlısı Umeyr'in rivayet ettiğine göre o şöyle demiştir: "Ben ve Hz. Peygamber'in hanımı Meymûne'nin azatlısı Abdullah b. Yesar gelip Ebu'l-Cüheym b. el-Haris b. es-Sımme el-Ensârî'nin yanına girdik. Ebu'l-Cüheym şöyle dedi: Rasulullah (sav), (Medine'nin yakınındaki) Bi'r-i Cemel tarafına geldi. Bir adam ona rastlayıp selam verdi. Hz. Peygamber (sav) onun selamını almadı. Bir duvara gelip yüzünü ve kollarını meshetti, sonra adamın selamını aldı."
Bize Cafer b. Müsafir, ona Abdullah b. Yahya el-Burullesî, ona Hayve b. Şurayh, ona İbnü'l-Had, ona da Nafi', İbn Ömer'in (ra) şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (sav) defi hacetten dönerken cemel kuyusunun yanında bir adamla karşılaştı. Adam selam verdi, fakat Rasulullah (sav) onun selamına karşılık vermeden bir duvara doğru gitti, elini duvarın üzerine koydu, sonra yüzünü ve ellerini meshetti. (Bundan) sonra da Rasulullah (sav) adamın selamını aldı."