832 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Ebu Ömer el-Mekkî, ona Mervan b. Muaviye el-Fezârî, ona Yezid b. Keysan, ona Ebu Hazim el-Eşcaî, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav); bugün sizden kim oruç tutmaya niyetlendi diye sorduğunda, Ebu Bekir, ben dedi. Bugün sizden kim bir cenazeye katıldı diye sorduğunda, Ebu Bekir, ben cevabını verdi. Bugün sizden kim bir fakiri doyurdu diye sorduğunda, Ebu Bekir, ben diye cevap verdi. Peki bugün hanginiz bir hastayı ziyaret etti dediğince, Ebu Bekir yine ben cevabını verdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav); bunlar kimde bir araya gelirse, o kişi mutlaka cennete girer" buyurdu.
İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, Allah onların mükâfatlarını eksiksiz verecektir. Allah zalimleri sevmez.
Bana Ebu Ğassân el-Mismeî, Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr b. Osman -hadisin lafızları Ebu Ğassân'a ve İbn Müsennâ'ya aittir-, onlara Muaz b. Hişam, ona babası (Hişam b. Ebu Abdullah), ona Katâde (b. Diâme), ona Mutarrif b. Abdullah b. Şıhhîr, ona da İyâz b. Hımâr el-Mücâşi'î, Rasulullah'ın (sav) bir gün hutbede iken şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Dikkat edin, Rabbim benden bana öğrettiklerinden sizin bilmediğiniz bazı şeyleri bugün size öğretmemi istedi. (Buyurdu ki) kuluma verdiğim her mal helaldir. Ben kullarımın hepsini hanif (tevhide yatkın) olarak yaratmışımdır. Ama (insanlardan, cinlerden) bazı şeytanlar gelerek onları dinlerinden uzaklaştırıp, benim kendilerine helal kıldıklarımı haram etmişler ve benim hakkında hiçbir delil indirmediğim şeyleri, bana ortak koşmalarını onlara emretmişlerdir. Sonuçta Allah yeryüzü halkına bakarak, ehl-i kitaptan bazı kimseler hariç onların Arabına da Acemine de buğzetmiştir. Ayrıca (bana) şöyle buyurdu: Ben seni ve seninle de başkalarını imtihan edeyim diye peygamber olarak gönderdim. Sana uyurken de uyanıkken de okuyabileceğin, suyla yıkanıp silinemeyecek bir kitap indirdim. Allah bana Kureyş'i cayır cayır yakmamı da emretti. Ben 'Yâ Rabbi! O zaman benim başımı yarar ve onu (dilimlenmiş) bir ekmek parçasına çevirirler' dediğimde, 'Onlar seni nasıl memleketinden çıkardılarsa sen de onları çıkar. Onlara savaş aç ki, sana yardım edelim. İnfakta bulun, biz de sana lütuf ve keremde bulunalım. Sen bir ordu gönder. Biz (katımızdan) onun beş mislini gönderelim. Sana itaat edenlerle birlikte, isyan edenlere karşı savaş' buyurdu. Allah (cc) cennetliklerin de üç kısım olduğunu söyledi: Adaletli olan, insanlara iyilikte bulunup bu isteğine muvaffak kılınan iktidar sahipleri. Her bir akrabasına ve müslümana karşı merhametli ve ince kalpli olan kimseler. Bir de çoluk çocuk sahibi olup iffetli (harama bulaşmayan) ve onurlu davranan (ailesi için kimseye el açmayan) kimseler. Cehennemliklerin de şu beş kısım olduğunu (bana) bildirdi: Hiç bir aile ve mal edinmeden aranızda yaşayan ve sınır tanımadan haram işlemekten kaçınmayan zayıf kimseler. İlk fırsatta ihanetini açığa vuracak olan, aç gözlülüğü aşikar hainler. Sabah akşam seni ailen ve malın hakkında aldatmaya çalışan (onlarda gözü olan) kimseler. Allah (cc) bunlar arasında cimriliği yahut yalanı da zikretmiş, son olarak da kötü huylu küfürbaz kimselerdir demiştir." [Ebu Ğassân 'İnfak et, biz de sana infak edeceğiz' cümlesini rivayet etmemiştir.]
Bize Muhammed b. Miskin el-Yemâmî, ona Yahya b. Hassan, ona Süleyman b. Bilal, ona Şerik b. Ebu Nemir, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Musa el-Eş'arî şöyle rivayet etmiştir: Evden abdestli olarak evden çıkıp kendi kendime; bugün Rasulullah'tan hiç ayrılmayacağım, hep onunla birlikte olacağım dedim. Ravi der ki: Ebu Musa bu niyetle mescide geldi ve Peygamber'i (sav) sordu. Oradakiler; Peygamber (sav) mescitten çıktı ve şu tarafa yönelip gitti dediler. (Ebu Musa der ki:) Mescitten çıkıp Peygamber'i (sav) sora sora izini takip edip gittim ve onu Erîs Kuyusu (bostanına) girmiş olarak buldum. Ben de Bostanın hurma dalından yapılmış olan kapısında oturdum. Nihayet Rasulullah ihtiyacını giderip abdest aldı. Ben de kalkıp O'nun yanına vardım ve gördüm ki Rasulullah (sav) Erîs Kuyusu'nun ağzında oturmuş ve iki baacağını açarak kuyuya sarkıtmıştı. Varıp selam verdim. Sonra geri dönüp kapının yanına oturdum ve kendi kendime; bugün ben muhakkak Rasulullah'ın (sav) kapıcısı olacağım dedim. Bu sırada Ebu Bekir geldi, kapıya vurdu. Ben kimdir o diye sordum. Ebu Bekir dedi. Biraz bekle dedim. Sonra gittim ve ey Allah'ın Rasulü! Şu bekleyen Ebu Bekir, girmek için izin istiyor dedim. Rasulullah (sav); "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Hemen geri döndüm ve Ebu Bekir'e buyur gir, Rasulullah (sav) seni cennetle müjdeliyor dedim. Ebu Bekir içeriye girdi ve kuyu başında Rasulullah'ın sağ yanına oturdu ve Rasulullah'ın (sav) yaptığı gibi bacaklarını açarak ayaklarını kuyuya sarkıttı. Ben dönüp yerime oturdum. Ben kardeşimi abdest alıp arkamdan bana yetişmek üzere geride bırakmıştım. -kardeşini kastederek- Allah falanca kuluna hayır dilerse, şimdi o da buraya gelir dedim. Bu sırada biri kapıya vurdu. Kimdir o dedim. Ömer b. Hattab girmek için izin istiyor dedi. Ben de biraz bekle dedim. Sonra Rasulullah'a gelip selâm verdim ve Ömer b. Hattab, yanınıza girmek için izin istiyor dedim. Rasulullah (sav); "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Geldim ve Ömer'e buyur gir, Rasulullah (sav) seni cennetle müjdeledi dedim. Ömer de girdi ve kuyu başında Rasulullah'ın sol tarafına oturdu. ve iki ayağını kuyuya sarkıttı. Ben kapı yanındaki yerime dönüp oturdum ve -kardeşini kastederek- eğer Allah falanca kimseye hayır dilemişse, o da buraya gelir dedim. Yine biri gelip kapıyı vurdu. Kimdir o dedim. Osman b. Affan dedi. Biraz bekle dedim ve gelip haber verdim. Rasulullah (sav); "ona izin ver ve kendisine, erişecek belâ ve imtihan üzerine onu cennetle müjdele" buyurdu. Ben de geldim ve Osman'a buyur gir, Rasulullah (sav) sana erişecek belâ ve musibet üzerine cennetle müjdeledi dedim. O da girdi, ancak kuyu başı dolmuş olduğu için Rasulullah'ın (sav) karşısında başka tarafa oturdu. [Şerik der ki: Said b. Müseyyeb; bu oturuş tarzını onların kabirleri şeklinde yorumladım demiştir.]