80 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik, ona da Nafi', "Abdullah b. Ömer'in (ra) fitne zamanında umre yapmak üzere çıktı. Eğer Beyt'e ulaşmam engellenirse biz de Rasulullah (sav) ile yaptığımız gibi yaparız dedi. Bir umre yapmak niyetiyle ihrama girdi. Bir süre yoluna devam etti. Nihâyet el-Beydâ'ya çıktığı vakit arkadaşlarına dönerek; her ikisinin (haccın ve umrenin) durumu aynıdır. Benim umre ile hac yapmayı da (niyet ederek) kendime vacip kıldığıma sizleri şahit tutuyorum dedi ve yoluna devam etti. Nihâyet Beyt'e /Kâbe'ye varınca etrafında yedi şavt yaparak tavaf etti. Safa ile Merve arasında yedi defa sa'y yaptı. Buna da daha fazla bir şey katmadı. Bunun kendisine kâfi geleceği kanaatine varıp kurbanını kesti."
Bize Yakub b. İbrahim, ona İbn Uleyye, ona Eyyub, ona da Nâfi şöyle rivâyet etmiştir: İbn Ömer’in (r.anhumâ) oğlu Abdullah b. Abdullah içeri girdi, o sırada (hac yolculuğu için hazırlanan) bineği de evin içinde idi. Abdullah (babasına) “bu yıl insanlar arasında bir savaş olacağından dolayı, ben senin Kâbe’ye varmana engel olacaklarından endişe ediyorum. Keşke kalıp gitmesen” dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Ömer “Rasulullah (sav), umre yapmak üzere yola çıktı, Kureyş kâfirleri O'nun Kabe'ye varmasına engel oldular. Eğer Kabe'ye varmama engel olunursa ben de Rasulullah’ın yaptığı gibi yaparım” dedi, sonra da "And olsun Allah’ın Rasulü’nde sizin için uyulacak güzel bir örnek vardır" (Ahzab, 21) ayetini okudu ve “ben umre ile birlikte bir hac yapmayı kendime vacip kıldığıma (niyet ettiğime) sizi şahit tutuyorum” dedi. (Oğlu Abdullah) der ki: Sonra Mekke’ye geldi, her ikisi için bir tek tavaf yaptı.
Bize Ebu Numan, ona Hammâd, ona Eyyub, ona Nâfi‘in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Abdullah b. Abdullah b. Ömer (r.anhum) babası İbn Ömer'e “Burada kal, gitme. Ben senin Kabe'ye varmana engel olunmayacağı konusunda emin değilim” dedi. Abdullah b. Ömer de şöyle cevap verdi: O halde ben de Rasulullah’ın (sav) yaptığı gibi yaparım. Zaten yüce Allah da "And olsun ki Allah’ın Rasulü’nde sizin için uyulmaya değer güzel örnekler vardır" (Ahzab, 21) buyurmuştur. Sizleri, kendime umre yapmayı vacip kıldığıma şahit tutuyorum” diyerek umre niyetiyle ihrama girdi ve yola çıktı. Beydâ denilen yere varınca hem hac hem umre yapmak niyetiyle ihrama girdi ve “Hac ile umrenin durumu ancak aynıdır” dedi, ardından Kudeyd’den hediyelik kurbanlığını satın aldı ve daha sonra (Mekke’ye) varıp, her ikisi için bir tek tavaf yaptı. Her ikisinin ihramından birlikte çıkacağı vakte kadar da ihramdan çıkmadı.
Bize İbrahim b. Münzir, ona Ebu Damra, ona Musa b. Ukbe, ona da Nâfi‘in şöyle dediğini rivayet etmiştir: İbn Ömer (r.anhumâ), Abdullah b. Zübeyir (r.a) döneminde, Hârûrâlıların hac ettiği sene hac yapmak istedi. Kendisine “İnsanlar kaendi aralarında savaşa tutuşacaklar. Seni hacdan alıkoymalarından korkarız” denildi. Bunun üzerine İbn Ömer "And olsun ki sizin için Rasulullah’da güzel bir örnek vardır" (Ahzab, 21) ayetini okudu ve “O halde ben de O'nun yaptığı gibi yapar, Umre yapmayı kendime vacip kıldığıma sizi şahit tutarım” dedi. Nihâyet Beydâ’nın yüksek yerine geldiğinde “hac ile umrenin durumu aynıdır, aralarında hiçbir fark yoktur. Benim umre ile birlikte bir hac yapmayı da niyet ettiğime sizi şahit tutarım” dedi ve satın aldığı gerdanlıklı bir hayvanı da hedy (kurbanlık) olarak götürdü. Mekke’ye gelince Kabe'yi tavaf etti, Safa ile Merve arasında sa’y yaptı, bundan fazla bir şey yapmadı. Nahr (kurban bayramı birinci) gününe kadar da ihram yasaklarına uydu. İhramdan çıkınca saçlarını tıraş etti, kurbanını kesti ve yapmış olduğu ilk tavaf ile hac ve umrenin tavafını da yerine getirmiş olduğuna hükmetti. Sonra da “İşte Nebi (sav) da böyle yapmıştı” dedi.