حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا شعبة عن قتادة سمعت مطرفا عن حكيم بن قيس بن عاصم : أن أباه أوصى عند موته بنيه فقال اتقوا الله وسودوا أكبركم فان القوم إذا سودوا أكبرهم خلفوا أباهم وإذا سودوا أصغرهم أزرى بهم ذلك في أكفائهم وعليكم بالمال واصطناعه فإنه منبهة للكريم ويستغنى به عن اللئيم وإياكم ومسألة الناس فإنها من آخر كسب الرجل وإذا مت فلا تنوحوا فإنه لم ينح على رسول الله صلى الله عليه وسلم وإذا مت فادفنونى بأرض لا تشعر بدفنى بكر بن وائل فإني كنت أغافلهم في الجاهلية
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164366, EM000361
Hadis:
حدثنا عمرو بن مرزوق قال حدثنا شعبة عن قتادة سمعت مطرفا عن حكيم بن قيس بن عاصم : أن أباه أوصى عند موته بنيه فقال اتقوا الله وسودوا أكبركم فان القوم إذا سودوا أكبرهم خلفوا أباهم وإذا سودوا أصغرهم أزرى بهم ذلك في أكفائهم وعليكم بالمال واصطناعه فإنه منبهة للكريم ويستغنى به عن اللئيم وإياكم ومسألة الناس فإنها من آخر كسب الرجل وإذا مت فلا تنوحوا فإنه لم ينح على رسول الله صلى الله عليه وسلم وإذا مت فادفنونى بأرض لا تشعر بدفنى بكر بن وائل فإني كنت أغافلهم في الجاهلية
Tercemesi:
— Hakîm'den rivayet edildiğine göre, babası Kays Ibni Asım, ölümü zamanında oğullarına vasıyyet edip, şöyle dedi:
— Allah'dan korkunuz, (takva sahibi kimseler olunuz) ve büyük olanınızı yüceltiniz. Çünkü bir toplum, büyüğünü yüceltince, babaları yerine geçer, (onlar da hürmete lâyık olurlar). Küçüklerini de yüceltince, bu hareket, onları, emsalleri arasında hakarete düşürür. Siz iyilik yapmak için mal kazanın. Çünkü mal, iyi kimse için şeref sebebidir ve onun sayesinde şerefsizlerden müstağni kalınır. İnsanlardan istemekten sakının; çünkü istemek, insanın en son kazancıdır, (çaresiz kalan insan ancak dilenir ve insanlardan ister ki, bu şekildeki kazanç en son baş vurulacak bir geçim yoludur). Ben öldüğüm zaman avazla ağlamayınız; çünkü Resûlüllah (Salîaîîahü Aleyhi ve Selîem) üzerine bağıra çağıra ağlanmamıştır. Ben ölünce de beni bir yere gömün ki, Bekir İbni Vâil gömüldüğüm yeri bümeşin; çünkü ben, cahiliyet zamanında, onlar habersizken onlara saldırıp zarar veriyordum.»[710]
Ashab-ı kiramdan olup, ileride hal tercemesi verilecek Kay s ibnİ Ası m 'in oğullarına vasiyeti münasebeti ile Peygamber Efendimizin :
«Ölülere avazla ağlamayınız».
Hadîs-i şeriflerini nakletmişlerdîr. Kay s hazretlerinin oğullarına vasiyetini madde madde ele alalım :
1— Allah'dan korkunuz ve büyüklerinizi yüceltiniz, onlara saygı gösteriniz : Allah Tealâ hazretlerinden korkmak, onun emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından sakınmak manasını taşıdığından takvanın karşılığı olarak ifade edilmiştir ki, Islâmda takva esastır ve manevî derece bununla ölçülür. Zira Cenab-i Hak :
«— Allah katında sizin en iyiniz, en ziyade takvası olandır.» Buyu-ruyOr. Bu bakımdan vasiyetin başında zikredilmesi, önemine binaendir.
Büyüklere saygı beslemek ve onları üstün tutmak bir edeb İşi olmakla beraber, cemiyet içinde disiplinin kurulması ve bir otorite etrafında birle-şilmesİ bakımından da önemlidir. Büyüklerine hürmet edenler, onların yerine geçerler ve kendileri de aynı şekilde hürmet görürler.
Küçüklerine saygı gösterip onları yüceltenler İse, aksine olarak emsalleri yanında, hakarete uğrarlar ve alay mevzuu olurlar. Böylece ahlâk dü-şöklüğü baş gösterir.
2— Mal kazalımız ve onunla hayır işleyiniz, iyilik ediniz : Ahlâkı düzgün ve iyî kimseler elinde mal, insana şeref kazandırır; çünkü iyi kimseler sahibi bulundukları malı hayır işlerinde harcarlar, haramda İsraf etmezler. Kendİ şeref ve vakarlarını korudukları gibi, başkalarının da hizmetinde bulunarak, onların da takdir ve hürmetlerini elde ederler. Böylece şerefleriyle yaşarlar. Kötü ruhlu ve bayağı kimselerin saldırılarından da mal sayesinde korunulur. Onlara yapılacak ikram, kötülüklerine engel teşkil eder.
3— İnsanlardan istemeyiniz ve dilenmeyiniz : Muztar duruma düşmeden İstemek ve ihtiyaç göstermek,, Islâmda yasaktır, haram kısmına girer. Mükellef olan her erkek hem kendi nafakasını, hem de geçimi ile yükümlü bulunduğu kimselerin nafakasını kazanmak zorundadır. Çalışıp da idaresini temin yolunu tutmayan günah işlemiş olur. Bununla beraber başkalarından istemek, onların minneti altına girmek demektir. Şerefli insanlar için bu bir züldür, insanı küçük düşürür. Bu duruma düşmemek İçin çalışıp kazanmak ve ihtiyaçları giderecek kadar mal sahibi olmak bir vazifedir.
Hastalık ve sakatlık gibi çaresiz durumlarda dilenmenin cevazı vardır. İşte en son baş vurulacak hal budur.
4— Dlünce, bağıra çağıra arkamdan ağlamayınız : Islâmdan önce cahiliyet devrinde ölüler arkasında ağlamak için özel kadınlar temin edilir ve kiralanırdı. Ölü arkasında bağıra çağıra mersiyeler okunur, elbise ve yakalar yırtılır, yüzlere vurulurdu. Peygamber Efendimiz bütün bu hareketleri yasaklamış olduğundan Kay s hazretleri de ölümünden sonra arkasından bağıra çağıra ağlanmamasını vasiyet etmiştir. Buna da delil, Peygamber Efendimizin hadîslerini göstermişlerdir.
Şüphesiz ki ölüm, İnsanlara üzüntü ve keder veren bir dehşet halidir. Bu üzüntü ağlamayı gerektirir. Ancak hududu aşmamak, çırpınıp döğünmemek, elbise ve yaka yırtmamak, elleri ve yüzü çırpmamak icab eder.
Kays ibni Âsim kimdir?:
Künyesi Ebû AIİ olup Temîm kabilesindendir ve güzel ahlâkı İle şöhret bulan ashab-ı kiramın büyüklerindendir. Daha cahiliyet zamanında şarabın kendisine verdiği sarhoşluktan ötürü içine düştüğü zararı anlayarak onu kendine haram kılmıştı.
Hicretin dokuzuncu yılında kendi kabilesinden bir heyetle Hz. Pey-gamber'in huzuruna gelerek İslâm'ı kabul etmiş ve Peygamber'in irtihalin-den sonra uzun zaman yaşamıştır. Hem cahiliyet zamanında, hem de İslâm devrinde cesur, cömert, halım, vakur ve şerîf durumunu devam ettirmiş, savaşlarında hep başarı sağlamıştır. Oğlu Ahnef, yumuşak huyluluğu Üe soğukkanlılığını şöyle anlatmıştır:
«Bir gün Kays'ı gördüm ki, evinin bahçesinde kılıcını kuşanmış oturuyor ve etrafındaki insanlara söz söylüyor. O sırada elleri arkasına bağlanmış bîr adamla bir ölü getirildi. Kays'a dendi ki:
— Şu gördüğün kardeşinin oğlu, senin oğlunu öldürdü.
Hâdiseyi anlatan diyor ki:
— Vallahi Kays ne oturuş halini değiştirdi, ne de sözünü kesti. Sözünü tamamaldıktan sonra, diğer oğluna döndü ve ona şöyle dedi :
— Yavrum kalk, kardeşini göm ve amcanın oğlunun ellerini çoz. Annene de diyet olarak yüz deve götür; çünkü o garip bir kadındır.
Kardeşinin oğluna da şöyle hİtab etti:
— Kardeşimin oğlu, ne kötü iş yaptın! Rabbine âsi oldun, akrnbalık bağlarını kopardın, amcanın oğlunu öldürdün, fakat kendi nefsini helak etmiş oldun.
Rivayete göre otuz iki kişiden ibaret olan çocuklarını ölümünden önce toplamış ve onlara şu nasihatte bulunmuştur:
— «Şu birbirine bağlı otuz oku kırınız.
Evlâtları toplu halde bunları kıramayınca, onları çözüp dağıtrvş ve :
— Teker teker bunları kırın, demiş.
Çocukları da bu okları teker teker kırmışlar. Bunun üzerine çocuklarına hitaben :
— Siz de böylesiniz, toplu olursanız kırılmaz ve yıkılmazsınız. Ayrı ayrı parçalara bölünürdeniz, kırılır ve yok olursunuz.» dedi.
Basra'da bir ev edindi ve hicretin 42. yılında orada vefat etti. Allah ondan razı olsun.[711]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 361, /302
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Kays b. Asım et-Temimî (Kays b. Asım b. Sinan b. Halid b. Minkar)
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Cahiliye
Cenaze, arkasından ağlamak, feryat etmek
Cenaze, defni
Dilencilik, dilencilikten uzak durmak
Dünya, mal ve ömür sevgisi / hırsı
Mal, mal - mülk hırsı
Saygı, büyüklere karşı saygılı, küçüklere karşı şefkatli olmak
Vasiyet, İslam'ın ilk zamanlarında
Yönetim, yöneticilikte ehliyet
حدثنا آدم بن أبى إياس قال حدثنا بن أبى ذئب قال حدثنا سعيد بن سمعان قال : سمعت أبا هريرة يتعوذ من إمارة الصبيان والسفهاء فقال سعيد بن سمعان فاخبرني بن حسنة الجهني أنه قال لأبى هريرة ما آية ذلك قال أن تقطع الأرحام ويطاع المغوى ويعصى المرشد
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163375, EM000066
Hadis:
حدثنا آدم بن أبى إياس قال حدثنا بن أبى ذئب قال حدثنا سعيد بن سمعان قال : سمعت أبا هريرة يتعوذ من إمارة الصبيان والسفهاء فقال سعيد بن سمعان فاخبرني بن حسنة الجهني أنه قال لأبى هريرة ما آية ذلك قال أن تقطع الأرحام ويطاع المغوى ويعصى المرشد
Tercemesi:
— (22-s) Saîd îbni Sem'an dedi ki:
«— Çocukların ve sefihlerin başa çıkmasından (onların kumandan olmasından), Ebû Hüreyre'nin Allah'a sığındığını işittim.» Saîd İbni Sem'an yine şöyle dedi:
— İbni Hasene El-Cühenî, Ebû Hüreyre'ye şunu sorduğunu bana anlattı :
«— Bunun (çocukların ve sefihlerin başa çıkmasının) alâmeti nedir?»
Ebû Hüreyre cevab verdi:
«— (Bunun alâmetleri), sılâ-i rahimlerin terk edilmesi, azgına itaat edilir olması ve ^mürşide (ilim ve hak yol öğretene) işyarı olmamasıdır.»[132]
Buradaki lâfızlar her ne kadar Ebû Hüreyre 'den naklediliyor-sa da, başka muhaddislerce Ebû Hüreyre 'den Hazret! Peygamber e kadar yükseltiliyor ve merfu hadîs oluyor.
. Çocukları başa çıkarmak demek, onların dediğini yapmak ve onlara İtaat eylemektir ki, bu takdirde insanlar bilhassa din işlerinde helak olmuşlar demektir. Sefihlere itaat da yine böyledir. Sefih, hafif akıllıya, aklı noksan olana denir. Bu gibilere itaatin doğuracağı zararlar aşikârdır. Zamanımızda da çocuklara ve sefihlere yapılan itaatin cemiyete, şahıslara getirmiş olduğu zararlar birer vakıa olarak gözükmektedir.
Bu felâketi doğuran sebepleri de Ebû Hüreyre üç maddede toplamıştır:
1— Sılâ-i rahmin terk edilmesi. Akrabalık bağlarını kesmek, büyüklere hürmet ve itaati terk etmek olur. Hürmet terk edilince de çocuk başa çıkar.
2— Azgına itaat olunmak. Hududu aşan, düzen ve nizam tanımayan azgına itaat edildiği takdirde, bunlara müsamaha gösterilince, İlk yardımcıları ve organları çocuklar ve sefihler olacaktır ki, burada da çocukların ve sefihlerin başa çıkması vardır.
3— Hak ve hakikati öğreten mürşide isyan etmek. İlmin değerini an-lamayıp ilim ve hak yol öğretene isyan etmek, bâtıla ve sapıklığa yardım etmek demektir. Bunu ayırt edemeyenler de çocuklarla hafif akıllılar olur ve bunlar ön bulmuş olurlar. Böylece bu üç sebep tahakkuk ettiği zaman, cemiyetin bünyesi tahrip edilmiş ve helaki için zemin hazırlanmış olduğu gerçeği meydana çıkar.
Eserin raviİerinden S a î d i b n. 4 S e m ' a n , tâbİİ olup, mevsuktur.[133]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 66, /106
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Sem'ân el-Ensarî (Said b. Sem'ân)
3. İbn Ebu Zi'b Muhammed b. Abdurrahman el-Amiri (Muhammed b. Abdurrahman b. Muğîre el-Kureşî el-Âmirî)
4. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Yönetici, iyisi-kötüsü
Yönetim, Yöneticilik
Yönetim, yöneticilikte ehliyet
أخبرنا عبد الرزاق قال : أخبرنا معمر عن الاعمش عن زيد بن وهب : إذا كنتم في سفر ثلاثة ، فأمروا أحدكم ، وإذا مررتم براع فنادوا ثلاثا ، فإن أجابكم أحد ، وإلا فانزلوا فحلوا ، واحلبوا ، واشربوا ، ثم صروا.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
79230, MA009268
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق قال : أخبرنا معمر عن الاعمش عن زيد بن وهب : إذا كنتم في سفر ثلاثة ، فأمروا أحدكم ، وإذا مررتم براع فنادوا ثلاثا ، فإن أجابكم أحد ، وإلا فانزلوا فحلوا ، واحلبوا ، واشربوا ، ثم صروا.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Menâsik 9268, 5/168
Senetler:
()
Konular:
Yönetim, yöneticilikte ehliyet
عبد الرزاق عن معمر عن ليث عن واصل الاحدب عن المعرور بن سويد عن عمر بن الخطاب قال : من دعا إلى إمارة نفسه أو غيره من غير مشورة من المسلمين فلا يحل لكم إلا أن تقتلوه .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
81107, MA009759
Hadis:
عبد الرزاق عن معمر عن ليث عن واصل الاحدب عن المعرور بن سويد عن عمر بن الخطاب قال : من دعا إلى إمارة نفسه أو غيره من غير مشورة من المسلمين فلا يحل لكم إلا أن تقتلوه .
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Meğâzî 9759, 5/445
Senetler:
()
Konular:
Yargı, Hadler-Cezalar
Yönetim, yönetici olmada istekli olmamak
Yönetim, yöneticilikte ehliyet
عبد الرزاق عن معمر عن الزهري قال : أمر رسول الله صلى الله عليه وسلم أسامة بن زيد على جيش فيهم عمربن الخطاب ، والزبير ، فقبض النبي صلى الله عليه وسلم قبل أن يمضي ذلك الجيش ، فقال أسامة لابي بكر حين بويع له - ولم يبرح أسامة حتى بويع لابي بكر - فأمر فقال : إن النبي صلى الله عليه وسلم وجهني لما وجهني له ، وإني أخاف أن ترتد العرب ، فإن شئت كنت قريبا منك حتى تنظر ، فقال أبو بكر : ما كنت لارد أمرا أمر به رسول الله صلى الله عليه وسلم ، ولكن إن شئت أن تأذن لعمر فافعل ، فأذن له ، وانطلق أسامة بن زيد ، حتى أتى المكان الذي أمره رسول الله صلى الله عليه وسلم ، قال : فأخذتهم الضبابة ، حتى جعل الرجل منهم لا يكاد يبصر صاحبه ، قال : فوجدوا رجلا من أهل تلك البلاد ، قال : فأخذوه يدلهم الطريق حيث أرادوا ، وأغاروا على المكان الذي أمروا ، قال : فسمع بذلك الناس ، فجعل بعضهم يقول لبعض : تزعمون أن العرب قد اختلفت ، وخيلهم بمكان كذا وكذا ؟
قال : فرد الله تبارك وتعالى بذلك عن المسلمين ، فكان يدعى بالامارة حتى مات ، يقولون : بعثه رسول الله صلى الله عليه وسلم ولم ينزعه حتى مات.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
81230, MA009777
Hadis:
عبد الرزاق عن معمر عن الزهري قال : أمر رسول الله صلى الله عليه وسلم أسامة بن زيد على جيش فيهم عمربن الخطاب ، والزبير ، فقبض النبي صلى الله عليه وسلم قبل أن يمضي ذلك الجيش ، فقال أسامة لابي بكر حين بويع له - ولم يبرح أسامة حتى بويع لابي بكر - فأمر فقال : إن النبي صلى الله عليه وسلم وجهني لما وجهني له ، وإني أخاف أن ترتد العرب ، فإن شئت كنت قريبا منك حتى تنظر ، فقال أبو بكر : ما كنت لارد أمرا أمر به رسول الله صلى الله عليه وسلم ، ولكن إن شئت أن تأذن لعمر فافعل ، فأذن له ، وانطلق أسامة بن زيد ، حتى أتى المكان الذي أمره رسول الله صلى الله عليه وسلم ، قال : فأخذتهم الضبابة ، حتى جعل الرجل منهم لا يكاد يبصر صاحبه ، قال : فوجدوا رجلا من أهل تلك البلاد ، قال : فأخذوه يدلهم الطريق حيث أرادوا ، وأغاروا على المكان الذي أمروا ، قال : فسمع بذلك الناس ، فجعل بعضهم يقول لبعض : تزعمون أن العرب قد اختلفت ، وخيلهم بمكان كذا وكذا ؟
قال : فرد الله تبارك وتعالى بذلك عن المسلمين ، فكان يدعى بالامارة حتى مات ، يقولون : بعثه رسول الله صلى الله عليه وسلم ولم ينزعه حتى مات.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Meğâzî 9777, 5/482
Senetler:
()
Konular:
Savaş, ordu komutanlığı, komutanlar
Yönetim, yöneticilikte ehliyet
حدثنا علي بن عبد الله قال حدثنا المغيرة بن سلمة أبو هشام المخزومي وكان ثقة قال حدثنا الصعق بن حزن قال حدثني القاسم بن مطيب عن الحسن البصري عن قيس بن عاصم السعدي قال أتيت رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال : هذا سيد أهل الوبر فقلت يا رسول الله ما المال الذي ليس علي فيه تبعة من طالب ولا من ضيف فقال رسول الله نعم المال أربعون والكثرة ستون وويل لأصحاب المئين إلا من أعطى الكريمة ومنح الغزيرة ونحر السمينة فأكل وأطعم القانع والمعتر قلت يا رسول الله ما أكرم هذه الأخلاق لا يحل بواد أنا فيه من كثرة نعمي فقال كيف تصنع بالعطية قلت أعطي البكر وأعطي الناب قال كيف تصنع في المنيحة قال إني لأمنح المائة قال كيف تصنع في الطروقة قال يغدو الناس بحبالهم ولا بوزع رجل من جمل يختطمه فيمسك ما بدا له حتى يكون هو يرده فقال النبي صلى الله عليه وسلم فمالك أحب إليك أم مال مواليك قال مالي قال فإنما لك من مالك ما أكلت فأفنيت أو أعطيت فأمضيت وسائره لمواليك فقلت لا جرم لئن رجعت لأقلن عددها فلما حضره الموت جمع بنيه فقال يا بني خذوا عني فإنكم لن تأخذوا عن أحد هو أنصح لكم مني لا تنوحوا علي فإن رسول الله صلى الله عليه وسلم لم ينح عليه وقد سمعت النبي صلى الله عليه وسلم ينهى عن النياحة وكفنوني في ثيابي التي كنت أصلي فيها وسودوا أكابركم فإنكم إذا سودتم أكابركم لم يزل لأبيكم فيكم خليفة وإذا سودتم أصاغركم هان أكابركم على الناس وزهدوا فيكم وأصلحوا عيشكم فان فيه غنى عن طلب الناس وإياكم والمسألة فإنها آخر كسب المرء وإذا دفنتموني فسووا علي قبري فإنه كان يكون شيء بيني وبين هذا الحي من بكر بن وائل خماشات فلا آمن سفيها أن يأتي أمرا يدخل عليكم عيبا في دينكم قال علي فذاكرت أبا النعمان محمد بن الفضل فقال أتيت الصعق بن حزن في هذا الحديث فحدثنا عن الحسن فقيل له عن الحسن قال لا يونس بن عبيد عن الحسن قيل له سمعته من يونس قال لا حدثني القاسم بن مطيب عن يونس بن عبيد عن الحسن عن قيس فقلت لأبي النعمان فلم تحمله قال لا ضيعناه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165652, EM000953
Hadis:
حدثنا علي بن عبد الله قال حدثنا المغيرة بن سلمة أبو هشام المخزومي وكان ثقة قال حدثنا الصعق بن حزن قال حدثني القاسم بن مطيب عن الحسن البصري عن قيس بن عاصم السعدي قال أتيت رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال : هذا سيد أهل الوبر فقلت يا رسول الله ما المال الذي ليس علي فيه تبعة من طالب ولا من ضيف فقال رسول الله نعم المال أربعون والكثرة ستون وويل لأصحاب المئين إلا من أعطى الكريمة ومنح الغزيرة ونحر السمينة فأكل وأطعم القانع والمعتر قلت يا رسول الله ما أكرم هذه الأخلاق لا يحل بواد أنا فيه من كثرة نعمي فقال كيف تصنع بالعطية قلت أعطي البكر وأعطي الناب قال كيف تصنع في المنيحة قال إني لأمنح المائة قال كيف تصنع في الطروقة قال يغدو الناس بحبالهم ولا بوزع رجل من جمل يختطمه فيمسك ما بدا له حتى يكون هو يرده فقال النبي صلى الله عليه وسلم فمالك أحب إليك أم مال مواليك قال مالي قال فإنما لك من مالك ما أكلت فأفنيت أو أعطيت فأمضيت وسائره لمواليك فقلت لا جرم لئن رجعت لأقلن عددها فلما حضره الموت جمع بنيه فقال يا بني خذوا عني فإنكم لن تأخذوا عن أحد هو أنصح لكم مني لا تنوحوا علي فإن رسول الله صلى الله عليه وسلم لم ينح عليه وقد سمعت النبي صلى الله عليه وسلم ينهى عن النياحة وكفنوني في ثيابي التي كنت أصلي فيها وسودوا أكابركم فإنكم إذا سودتم أكابركم لم يزل لأبيكم فيكم خليفة وإذا سودتم أصاغركم هان أكابركم على الناس وزهدوا فيكم وأصلحوا عيشكم فان فيه غنى عن طلب الناس وإياكم والمسألة فإنها آخر كسب المرء وإذا دفنتموني فسووا علي قبري فإنه كان يكون شيء بيني وبين هذا الحي من بكر بن وائل خماشات فلا آمن سفيها أن يأتي أمرا يدخل عليكم عيبا في دينكم قال علي فذاكرت أبا النعمان محمد بن الفضل فقال أتيت الصعق بن حزن في هذا الحديث فحدثنا عن الحسن فقيل له عن الحسن قال لا يونس بن عبيد عن الحسن قيل له سمعته من يونس قال لا حدثني القاسم بن مطيب عن يونس بن عبيد عن الحسن عن قيس فقلت لأبي النعمان فلم تحمله قال لا ضيعناه
Tercemesi:
— Kays ibni Asım Es-Sa'd"den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Resûlüllah (Saüallahü Aleyhi ve 5e/fem)'e gittim de, şöyle buyurdu:
«— Bu adam deve sahiplerinin ulusudur.»Bunun üzerine ben de dedim ki:
— Ya Resûlallah! Hangi maldır ki, onda misafirden ve isteyiciden yana benim üzerimde bir hak yoktur?
.Resûlüllah bur*a cevaben şöyle buyurdu:
«— Kırk tane (deve) ne güzeldir! Altmış tane çoktur. Yüzler sahibine azab vardır; ancak şu kimse müstesnadır: Malının kıymetlisini veren, bol sağılan* ariyet veren, semizini kesip 4e yiyen ve dilenci ile muhtaca yediren.»
Dedim ki, ya Resûlallah, bu ne güzel ahlâk!.. Bir vadiye inilmez ki, benim orada en ziyade davarım olmasın. Peygamber (bana) sordu:
«— Bağışı nasıl yaparsın?» Dedim ki:
— Genç deve ile yaşlı deveyi verirjim. Peygamber yine sordu;
«— Ariyet hayvan hususunda nasıî yaparsın?» Dedim ki:
— (Yününden, sütünden ve yapağısından faydalansınlar diye) yüz deve ariyet veririm. Peygamber yine sordu:
«— Yetişkin develer hakkında nasıl yaparsın?» Dedim ki;
— İnsanlar sabahleyin ipleriyle çıkarlar ve hiç bir adam yularlaya-cağı bir deveden alıkonrnaz da, önüne çıkan deveyi tutar ve onu kendisi geri verinceye kadar saklar, (böylece istiyen herkes develerimden faydalanır). Peygamber (SaHaİlâhü Aleyhi ve Seîtem) sordu:
«— Senin analın mı sana daha sevgilidir, yoksa mirasçılarının mah mı?»
— Benim malım, dedim. Peygamber buyurdu:
«— Mahmian sana ait olein, ancak yeyip de harcadığındır yahut verip de geçerh kıldığındır. Malsn diğeri ise mirasçılarının dır.»
— (Ben dedim ki:) Çare yok, eğer geri dönersem, muhakkak develerimin saysıni azaltacağım, (insanlara çok miktarda dağıtacağım ve kendime azım bırakacağım).
Bu adamın ölüm vakti gelince, oğullarını toplayıp onlara şöyle dedi: Evlâdlarım! Benim öğüdümü tutun; çünkü size benden daha iyi öğüt veren bir kimse bulup, ondan öğüt alamazsınız. Ölünce arkamda bağıra çağıra ağlamayınız; çünkü Resûlülkh (SûIisUüM Akyhî veSelletn) üzerine bağıra çağıra ağlanmadı. Gerçekten Peygamber (SaîlalkthU Aîeyhi v« Seİlemyin ölü arkasından bağırarak ağlamayı yasakladığını işittim. Beni, namaz kılmış olduğum elbiselerle kefenleyin. Büyüklerinize hürmet edin, onları başınızda efendi tutun. Eğer siz büyüklerinizi şerefli tutarsanız, sizde babanızın halifesi devamlı olarak bulunur. Küçüklerinizi üzerinizde şerefli yaparsanız, büyükleriniz insanlara karşı hor ve bayağı düşerler ve simden yüz çevirirler. Yaşayışınızı düzeltin; çünkü düzgün yaşayışta, insanlardan istemekten kurtuluş vardır. Dilenmekten sakının; çünkü bu, insan kazancının en bayağısıdır. Benî gömdüğünüz zaman, kabrimin üzerini dümdüz yapın, (belli olmasın); çünkü bu mahalleden Bekir ibni Vail ile aramda bir şey oluyordu da döğüşmeler çıkıyordu. Şimdi hafif akıllı biri çıkıp da sizin dininize br ayıp iş getirmesinden emin değilim, (bu hasımlarımdan biri gelir de mezarımı eşeler, siz de ona bir fenalık edersiniz. Böylece âhiretinizi kaybetmiş olabilirsiniz).»[630]
Bu bölümün başlığı, başkasının başmı tarayıp temizlemek konusu al-mökÎG, bu hadîs-i şerifin-adı geçen bölümle ilgisi anlaşılamamıştır. Hadîste kısaltma yapılarak bölümle ilgili sözler düşmüş olabilir. Burada rivayet edilen kısmı ile bize şu öğütler verilmektedir:
1— İhtiyaçtan fazla mal bîriktirmeyip mühtoçtaro ve hayırlı yerlere harcama olursa, insan kendi matını sevmiş ve ona sahip olmuş olur. Böyle hcrcayomadığı mallar veresenin malı sayılır. Çünkü harcanan malın sevabı âhîrerte sahibini bulur ve ona mevki kazandırır.
Büyük zenginler, mallarının iyisini ve kıymetlisini vermedikçe vebalden kurtulamayacaklarının bilinmesi de gerekir.
2— Büyüklerine ve yaşlılarına saygı gösteren mîlletler, millî şuurlarını geliştirir ve gelecek soylarına aynen aktarırlar. Ahlâk çöküntüsüne maruz kalmazlar. Millî benliklerine sahip olurlar. Çocuklar büyükler yerinde tutulursa, geçmişle ve gelenekle olan bağlar kopar, çöküntü başlar.
3— Ölü arka.smdq çığlıkla, bağırıp çağırarak, el-yüz çırparak ağlamak veya böyle aklayıcılar tutmak İslâm dininde yasaktır Sükûnetle ağlamakta bir beis yoktur.
4— İnsanın kefeni» hayatında giydiği elbiseler kumaşından daha kıymetli olmamalıdır. Kıymetli eşyalara bürünerek gömülmek israfa girer; İsraf
5— Geçim .ve yeşayışî temin etmek ve başkasına İhtiyaç göstermemek her mükellef için farzdır. Dilenci durumuna düşmek, kazancın en kötüsü ve adisidir.
6— İnsanların husumeti öldükten sonra da devam edebilir.Bu hususta bile tedbirli olmak ihitiyatlı bir harekettir.[631]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 953, /745
Senetler:
1. Kays b. Asım et-Temimî (Kays b. Asım b. Sinan b. Halid b. Minkar)
2. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
3. Kasım b. Mutayyeb el-Icli (Kasım b. Mutayyeb)
4. Sa'k b. Hazn el-Bekri (Sa'k b. Hazn b. Kays)
5. Ebu Hişam Muğira b. Seleme el-Mahzumi (Muğira b. Seleme)
6. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Cenaze, arkasından ağlamak, feryat etmek
Cenaze, kefenlemek
Dilencilik, dilencilikten uzak durmak
Dünya, Mülk, Hz. Peygamberin mala-mülke karşı tavrı
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Kabir, üstünün yapılışı
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Vasiyet, İslam'ın ilk zamanlarında
Yönetim, yöneticilikte ehliyet
حدثنا أبو جعفر محمد بن سليمان النعماني ثنا محمد بن عمرو بن حنان ثنا بقية ثنا الأشعث عن يزيد بن يزيد بن جابر عن مكحول عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : الصلاة واجبة عليكم مع كل مسلم برا كان أو فاجرا وإن كان عمل بالكبائر والجهاد واجب عليكم مع كل أمير برا كان أو فاجرا وإن عمل بالكبائر والصلاة واجبة على كل مسلم يموت برا كان أو فاجرا وإن عمل بالكبائر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
185005, DK001764
Hadis:
حدثنا أبو جعفر محمد بن سليمان النعماني ثنا محمد بن عمرو بن حنان ثنا بقية ثنا الأشعث عن يزيد بن يزيد بن جابر عن مكحول عن أبي هريرة قال قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : الصلاة واجبة عليكم مع كل مسلم برا كان أو فاجرا وإن كان عمل بالكبائر والجهاد واجب عليكم مع كل أمير برا كان أو فاجرا وإن عمل بالكبائر والصلاة واجبة على كل مسلم يموت برا كان أو فاجرا وإن عمل بالكبائر
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Darekutni, Sünen-i Darekutni, İydeyn 1764, 2/402
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Mekhul b. Ebu Müslim eş-Şâmî (Mekhul b. Ebu Müslim Şehrab b. Şazel eş-Şamî)
3. Yezid b. Yezid el-Ezdi (Yezid b. Yezid b. Cabir)
4. İbn Ebu Şa'sâ Umare b. Ebu Şa'sâ (Umare b. Ebu Şa'sâ)
5. Ebu Muhammed Bakiyye b. Velîd el-Kilâ'î (Bakiyye b. Velîd b. Sâid b. Ka'b b. Harîz)
6. Muhammed b. Amr el-Kelbî (Muhammed b. Amr b. Hanan)
7. Ebu Cafer Muhammed b. Süleyman en-Numanî (Muhammed b. Süleyman b. Muhammed b. Süleyman b. Amr b. Husayn)
Konular:
İmamet, Namaz, imamette ehliyet
KTB, CİHAD
Namaz, Farziyeti
Yönetim, yöneticilikte ehliyet
ثنا أحمد بن محمد بن أبي شيبة حدثنا محمد بن عمرو بن حنان ثنا بقية ثنا أبو إسحاق القنسريني ثنا فرات بن سليمان عن محمد بن علوان عن الحارث عن علي قال قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : من أصل الدين الصلاة خلف كل بر وفاجر والجهاد مع كل أمير ولك أجرك والصلاة على كل من مات من أهل القبلة وليس فيها شيء يثبت
Öneri Formu
Hadis Id, No:
185006, DK001765
Hadis:
ثنا أحمد بن محمد بن أبي شيبة حدثنا محمد بن عمرو بن حنان ثنا بقية ثنا أبو إسحاق القنسريني ثنا فرات بن سليمان عن محمد بن علوان عن الحارث عن علي قال قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : من أصل الدين الصلاة خلف كل بر وفاجر والجهاد مع كل أمير ولك أجرك والصلاة على كل من مات من أهل القبلة وليس فيها شيء يثبت
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Darekutni, Sünen-i Darekutni, İydeyn 1765, 2/403
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Hâris b. Abdullah el-A'ver (Hâris b. Abdullah b. Ka'b b. Esed)
3. Muhammed b. Ulvan (Muhammed b. Ulvan)
4. Furât b. Süleyman (Furât b. Süleyman)
5. Ebu İshak el-Kınnesrinî (Ebu İshak)
6. Ebu Muhammed Bakiyye b. Velîd el-Kilâ'î (Bakiyye b. Velîd b. Sâid b. Ka'b b. Harîz)
7. Muhammed b. Amr el-Kelbî (Muhammed b. Amr b. Hanan)
8. Ahmed b. Ebu Şeybe el-Bağdadî (Ahmed b. Muhammed b. Şebib)
Konular:
İmamet, Namaz, imamette ehliyet
KTB, CİHAD
Yönetim, yöneticilikte ehliyet
حدثنا محمد بن عبد الله بن إبراهيم الشافعي ثنا محمد بن حماد بن ماهان الدباغ ثنا عيسى بن إبراهيم البركي ثنا الحارث بن نبهان ثنا عتبة بن اليقظان عن أبي سعيد عن مكحول عن وائلة بن الأسقع قال قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : لا تكفروا أهل قبلتكم وإن عملوا الكبائر وصلوا مع كل إمام وجاهدوا مع كل أمير وصلوا على كل ميت أبو سعيد مجهول
Öneri Formu
Hadis Id, No:
185007, DK001766
Hadis:
حدثنا محمد بن عبد الله بن إبراهيم الشافعي ثنا محمد بن حماد بن ماهان الدباغ ثنا عيسى بن إبراهيم البركي ثنا الحارث بن نبهان ثنا عتبة بن اليقظان عن أبي سعيد عن مكحول عن وائلة بن الأسقع قال قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : لا تكفروا أهل قبلتكم وإن عملوا الكبائر وصلوا مع كل إمام وجاهدوا مع كل أمير وصلوا على كل ميت أبو سعيد مجهول
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Darekutni, Sünen-i Darekutni, İydeyn 1766, 2/403
Senetler:
1. Ebu Eska' Vasile b. el-Eska el-Leysî (Vasile b. Eska' b. Abdüluzza b. Abdülyalil b. Naşib)
2. Mekhul b. Ebu Müslim eş-Şâmî (Mekhul b. Ebu Müslim Şehrab b. Şazel eş-Şamî)
3. Ebu Said eş-Şamî (Ebu Said)
4. Ebu Amr Utbe b. Yakzan er-Rasıbi (Utbe b. Yakzan)
5. Haris b. Nebhan el-Cermi (Haris b. Nebhan)
6. İsa b. İbrahim el-Birekî (İsa b. İbrahim b. Seyyar)
7. Muhammed b. Hammad ed-Debbağ (Muhammed b. Hammad b. Mahan)
8. Muhammed b. Abdullah eş-Şafii (Muhammed b. Abdullah b. İbrahim b. Abduyeh b. Musa)
Konular:
Cihad, kelime-i tevhid getirenin öldürülmeyeceği
İmamet, Namaz, imamette ehliyet
KTB, CİHAD
Yönetim, yöneticilikte ehliyet