125 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Hüseyin b. Süleyman el-Kûfî, ona Abde, ona da Hişam bu isnad ile benzeri bir nakilde bulunmuştur. Ancak Abde, rivayetinde, '(yarası) o gecesinde patlayıverdi. Vefat edene dek akmaya devam etti' demiş ve hadiste 'bu, şairin dediği gibidir' ifadesiyle şu ilaveyi kaydetmiştir: Kureyza ve Nadîr (yahudilerinin) ne yaptığına bak hele Sa'd, Muâz oğullarının Sa'd'ı, hayatına yemin olsun ki, Muaz oğullarının Sa'd'ı tahammül timsali olup pek sabırlıdır. Müttefikinizi kendi haline bıraktınız, (hâlbuki) topluluğun müttefiki yardıma koşan sıcak bir dosttur. Kerim olan Ebu Hubab (Abdullah b. Übey), 'durun durduğunuz yerde, evlerinizden ayrılmayın' demişti. (Kaldı ki, Kureyza yahudileri) memleketlerinde kayaların Meytâ (denilen yerde) ağır bastıkları gibi söz sahibi idiler.
Açıklama: Şiir, anlaşılabildiği kadarıyla tercümeye yansıtılmıştır.
Bize Abdullah (b. Ahmed b. Hanbel), ona Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Süfyan b. Veki, o ikisine Veki, ona Ebu Cenab , ona Ebu Cemile et-Tuhevî, ona da Hz. Ali şöyle haber vermiştir: "Hz. Peygamber (sav) hacamat yaptırdı ve hacamat yapan kişiye işini bitirince 'ücretin ne kadar?' diye sordu. Adam da 'iki sa' (ölçek)' dedi. Hz. Peygamber (sav) bir sa' ödedi ve bana kalanı ödememi emretti. Ben de bir sa' daha ödedim."
Açıklama: Hasen li gayrihi, bu isnad Ebi Cenabı'ın zayıflığından dolayı zayıftır.
Bize Muhammed b. Vezîr ed-Dımeşkî, ona Yahya b. Hassan, ona Abdurrahman b. Ebu Mevali, ona Faid mevlası Ubeydullah b. Ali b. Ebu Rafi, ona Hz. Peygamber'in (sav) hizmetlisi olan ninesi Selma şöyle nakletmiştir: "Hz. Peygamber (sav), ne zaman baş ağrısından şikâyet eden kimse olursa ona 'hacamat ol', yine ne zaman ayaklarında ağrı olan kimse olursa ona da 'kına yak' derdi."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Vekî, ona Süfyân, ona el-Cüreyrî, ona Ebu Selîl, ona Ebu Mücîbe el-Bâhilî, ona babası ya da amcası şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna gelip 'ey Allah'ın Rasulü! Ben, geçen sene size gelen adamım' dedim. Hz. Peygamber (sav), 'senin bedenini zayıf görüyorum, hayırdır?' buyurdu. O da 'ey Allah'ın Rasulü! (Oruç tuttuğum için) gündüz yemek yemedim. Sadece geceleyin yemek yedim' dedi. Rasulullah (sav) 'bedenine işkence etmeni sana kim emretti ki' buyurdu. Ben 'ey Allah'ın Rasulü! Ben epeyce güçlüyüm' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'sabır ayı (olan Ramazan'ı) ve ondan sonra bir günü oruçlu geçir' buyurdu. Ben 'epeyce güçlüyüm' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'sabır ayı (olan Ramazan'ı) ve ondan sonra iki günü oruçlu geçir' buyurdu. Ben 'epeyce güçlüyüm' dedim. Bunun üzerine 'sabır ayı (olan Ramazan'ı), ondan sonra üç günü ve haram ayları oruçlu geçir' buyurdu."
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Abdürrezzak, ona Akîl b. Ma'kil, ona Vehb b. Münebbih, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a (sav) nuşre (denilen tedavi usulü) soruldu, Hz. Peygamber de 'o şeytan işidir' buyurdu."
Bize İshak b. İsmail, ona İbn Ebu Necah, ona Mücahid, ona da Sa'd'dan (b. Ebu Vakkâs) rivayet olunmuştur; "Bir gün iyice hastalanmıştım. Rasulullah (sav) ziyaretime geldi ve elini göğsümün üzerine koyup 'sen kalp hastası bir adamsın. Sakîf'in kardeşi Haris b. Kelede'nin yanına git. Çünkü o hastalıklara ilaç yapmakla uğraşan bir kimsedir. (Ona söyle) Medine'nin Acve (denilen hurmasından) yedi tane alsın, çekirdekleriyle birlikte dövsün, sonra onları suya koyup sana içirsin' buyurdu."
Bize Ahmed b. Yunus, ona Züheyr, ona Süheyl b. Ebu Salih ona babası (Ebu Salih), ona da Eslem (kabilesin)den bir adam şöyle demiştir: "Rasulullah'ın (sav) yanında oturuyordum. Sahabeden biri gelip 'ey Allah'ın Resulü, bu gece (bir hayvan tarafından) sokuldum, sabaha kadar uyuyamadım' dedi. Hz. Peygamber (sav) ' nedir, (Seni sokan)?' diye sordu. Sahabe 'Akrep' cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Eğer sen gecelediğinde 'yarattığı şeylerin şerrinden Allah'ın tam olan kelimelerine sığınırım' diye dua etmiş olsaydın, Allah dilemedikçe, (o akrep) sana zarar veremezdi."
Bize Züheyr b. harb ve Osman b. Ebu Şeybe, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona Abdirabbih -yani İbn sa'd- ona Amra, ona da Aişe'nin (r.anha) rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav), bir insan hastalandığı zaman (önce) tükrüğü ile (toprağa) bir işaret (çizgi) çizerdi. -(Ravi bu işareti göstermek için kendisi de) tükrükle toprağı çizdi.- Sonra şöyle derdi: "Şu birimizin tükürüğü ile karışmış beldemizin toprağıdır. Rabbimizin izniyle bunlarla hastamız şifalanır."
Açıklama: Ravinin şekki için bk. HM006183-2.
Açıklama: Ravinin şekki için bk. HM006183.