204 Kayıt Bulundu.
Osman b. Sâlih'in (bir önceki hadise) ziyade ettiğine göre Abdullah b. Vehb şöyle demiştir: Bana falanca kimse ve Hayve b. Şurayh, onlara da Bekr b. Amr el-Meârifî, ona Bükeyr b. Abdullah, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir: Bir adam İbn Ömer'e geldi ve “Ey Ebu Abdurrahman! Seni, Allah (ac) yolunda cihadı bırakıp da bir yıl hac bir yıl da umre yapmaya teşvik eden şey nedir?” dedi. İbn Ömer “Ey kardeşim oğlu! İslâm beş şey üzerine kuruldu: Allah'a ve Rasulü'ne iman etmek, beş vakit namazı kılmak, ramazan orucu tutmak, zekatı ödemek, hacca gitmek” cevabını verdi. Adam “Ey Ebu Abdurrahman! Allah'ın Kitâb'ında zikrettiği "Mü’minlerden iki grup birbiriyle çarpışacak olursa, derhal müdâhale ederek aralarını düzeltin. Buna rağmen biri ötekine saldırırsa, saldırıda bulunan taraf Allah’ın hükmüne boyun eğinceye kadar onlarla savaşın." (Hucurât, 49/9) ve "bir fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın..." (Bakara, 2/193) ayetlerini işitmedin mi?” dedi. Bunun üzerine İbn Ömer “Biz, Rasulullah (sav) zamanında o savaşı müşriklere karşı yapmıştık. Müslümanlar o zaman sayıca azdı. Kişi dininden dolayı baskıya maruz kalır; Müşrikler onu ya öldürür ya da ona işkence ederlerdi. Nihayet Müslümanlar çoğaldı, artık hiçbir fitne kalmadı” dedi.
Açıklama: Abdullah b. Vehb'e hadis nakleden kişinin Mısır kadısı Abdullah b. Lühey olabileceği ifade edilmiştir. İlgili rivayet bir önceki hadisin [B004513] devamıdır.
Bize Züheyr b. Harb ve Harun b. Abdullah, -Metin Züheyr'e aittir.- onlara Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona İbn Ebu Muleyke, ona da Humeyd b. Abdurrahman b. Avf şöyle rivayet etmiştir:: Mervân b. Hakem, kapıcısı olan Râfi‘e şöyle dedi: Ey Râfi, İbn Abbsa'a git ve ona “eğer, kendisine verilene sevinen ve yapmadığı şeylerle övülmekten hoşlanan herkese azap edilecekse, o zaman hepimiz azap göreceğiz” de. (Mervân bu sözü ile "Kendilerine verdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." [Âl-i İmrân, 3/188] ayetine işaret etmek istemişti). Bunun üzerine İbn Abbas “Sizin bu ayetle ne alakanız var? Bu ayet Ehli Kitap hakkında indirilmiştir.” dedi sonra "Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, onu insanlara açıklayacak, gizlemeyeceksiniz diye söz almıştı." [Âl-i İmrân, 3/187] ayetini, ardından da "Yaptıklarıyla sevinen ve yapmadıklarıyla övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." [Âl-i İmrân, 3/188] ayetini okudu, daha sonra da şöyle dedi: Peygamber (sav), onlara (Ehli Kitap’tan bazılarına) bir şey sordu, onlar da, (sorduğu) o şeyi kendisinden gizleyerek farklı bir cevap verip (Hz. Peygamber'in (sav) huzurundan) çıktılar. Böylece onlar hem Hz. Peygamber (sav) tarafından övülmeyi istediler, hem de gizledikleri bilgiden dolayı içten içe sevinç duydular.
Bize Hasan b. Muhammed ez-Za‘farân, ona Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona İbn Ebu Muleyke, ona da Humeyd b. Abdurrahman b. Avf şöyle rivayet etmiştir:: Mervân b. Hakem, kapıcısı olan Râfi‘e şöyle dedi: Ey Râfi, İbn Abbsa'a git ve ona “eğer, kendisine verilene sevinen ve yapmadığı şeylerle övülmekten hoşlanan herkese azap edilecekse, o zaman hepimiz azap göreceğiz” de. (Mervân bu sözü ile "Kendilerine verdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." [Âl-i İmrân, 3/188] ayetine işaret etmek istemişti). Bunun üzerine İbn Abbas “Sizin bu ayetle ne alakanız var? Bu ayet Ehli Kitap hakkında indirilmiştir.” dedi sonra "Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, onu insanlara açıklayacak, gizlemeyeceksiniz diye söz almıştı." [Âl-i İmrân, 3/187] ayetini, ardından da "Yaptıklarıyla sevinen ve yapmadıklarıyla övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." [Âl-i İmrân, 3/188] ayetini okudu, daha sonra da şöyle dedi: Peygamber (sav), onlara (Ehli Kitap’tan bazılarına) bir şey sordu, onlar da, (sorduğu) o şeyi kendisinden gizleyerek farklı bir cevap verip (Hz. Peygamber'in (sav) huzurundan) çıktılar. Böylece onlar hem Hz. Peygamber (sav) tarafından övülmeyi istediler, hem de gizledikleri bilgiden dolayı içten içe sevinç duydular. [Ebû Îsâ der ki: Bu hadis hasen, sahih ve garip bir hadistir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdülvehhâb, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (ra) şöyle rivayet etmiştir: İbn Zübeyir fitnesinin olduğu sene iki adam İbn Ömer'e geldi ve “İnsanların düzeni bozuldu, sen ki Ömer'in oğlu ve Hz. Peygamber'in sahabisisin, savaşa çıkmanı engelleyen nedir?” diye sordular. Bunun üzerine İbn Ömer “beni engelleyen şey Allah'ın kardeşimin kanını haram kılmasıdır” dedi. O adamlar “Ama Allah "bir fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın..." (Bakara, 2/193) buyurmadı mı?” dediler. İbn Ömer de “Biz onlarla savaştık ve sonunda fitne yok oldu. Şimdi din sadece Allah'a aittir. Ama sizler bir fitne çıksın da din Allah'tan başkasına ait olsun diye savaşmak istiyorsunuz” cevabını verdi.
Bize Âdem, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Abdurrahman b. Yezîd, ona da İbn Mesud (ra) şöyle demiştir: Benû İsrâîl, (İsrâ), Kehf ve Meryem Sureleri, ilk inen ve benim okuyup ezberlediğim ilk surelerdendir. İbn Abbâs der ki: "Feseyunğidûne (فَسَيُنْغِضُونَ )" (İsrâ,51), "Sana başlarını sallayacaklar" manasındadır. Bir başkası der ki: "nağadat sinnuke (نَغَضَتْ سِنُّكَ)", "dişin sallandı" manasındadır.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona Abdullah şöyle demiştir: Biz cahiliye döneminde bir kabilenin nüfusu çoğaldığında "Emira benû fulanin (Fulân oğulları çok oldu)" derdik. Bize Humeydî, ona da Süfyân bu hadisi rivayet etti ve "emira" ifadesini kullandı.
Bana Amr b. Ali, ona Yahya, ona Süfyan, ona Süleyman, ona İbrahim, ona da Ebu Ma'mer şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah “Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesile ararlar” [İsra, 17/57)] buyruğu hakkında der ki: İnsanlardan bazı kimseler cinlerden bazı kimselere ibadet ediyorlardı. Cinler İslam’a girdikleri halde, öbürleri kendi dinlerine sımsıkı bağlı kalmaya devam ettiler." [Eşcaî, Süfyan’dan, onun da A‘meş'ten yaptığı, rivayette “De ki: Onu bırakıp boş yere ilah diye zannettiklerinizi çağırın” [İsra, 17/56] ayetini da ilave etmiştir.]
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona Abdullah şöyle demiştir: Biz cahiliye döneminde bir kabilenin nüfusu çoğaldığında "Emira benû fulanin (Fulân oğulları çok oldu)" derdik. Bize Humeydî, ona da Süfyân bu hadisi rivayet etti ve "emira" ifadesini kullandı.
Bize Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona İbn Ebu Muleyke, ona da Humeyd b. Abdurrahman b. Avf şöyle rivayet etmiştir:: Mervân b. Hakem, kapıcısı olan Râfi‘e şöyle dedi: Ey Râfi, İbn Abbsa'a git ve ona “eğer, kendisine verilene sevinen ve yapmadığı şeylerle övülmekten hoşlanan herkese azap edilecekse, o zaman hepimiz azap göreceğiz” de. (Mervân bu sözü ile "Kendilerine verdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." Âl-i İmrân, 3/188 ayetine işaret etmek istemişti). Bunun üzerine İbn Abbas “Sizin bu ayetle ne alakanız var? Bu ayet Ehli Kitap hakkında indirilmiştir.” dedi sonra "Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, onu insanlara açıklayacak, gizlemeyeceksiniz diye söz almıştı." Âl-i İmrân, 3/187 ayetini, ardından da "Yaptıklarıyla sevinen ve yapmadıklarıyla övülmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş sanma." Âl-i İmrân, 3/188 ayetini okudu, daha sonra da şöyle dedi: Peygamber (sav), onlara (Ehli Kitap’tan bazılarına) bir şey sordu, onlar da, (sorduğu) o şeyi kendisinden gizleyerek farklı bir cevap verip (Hz. Peygamber'in (sav) huzurundan) çıktılar. Böylece onlar hem Hz. Peygamber (sav) tarafından övülmeyi istediler, hem de gizledikleri bilgiden dolayı içten içe sevinç duydular.
Bana Amr b. Ali, ona Yahya, ona Süfyan, ona Süleyman, ona İbrahim, ona da Ebu Ma'mer şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah “Rablerine hangisi daha yakın olacak diye vesile ararlar” [İsra, 17/57] buyruğu hakkında der ki: İnsanlardan bazı kimseler cinlerden bazı kimselere ibadet ediyorlardı. Cinler İslam’a girdikleri halde, öbürleri kendi dinlerine sımsıkı bağlı kalmaya devam ettiler." [Eşcaî, Süfyan’dan, onun da A‘meş'ten yaptığı, rivayette “De ki: Onu bırakıp boş yere ilah diye zannettiklerinizi çağırın” [İsra, 17/56] ayetini da ilave etmiştir.]