933 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ, ona Ebu Usame; (T) Bize Ebubekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, onlara İbn Ebu Ubeyde, ona babası Ebu Ubeyde, her iki râvîye, A’meş, ona Ebu Sâlih, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Hz. Fatıma (ra) Hz. Peygamber’in (sav) yanına gelip bir hizmetçi istemişti. Hz. Peygamber de ona 'Ey yedi kat göklerin Rabbi… diye dua et' buyurdu" demiş ve Süheyl'in babasından rivayet ettiği hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Açıklama: hadisin metni için M006889 numaralı hadise bakınız.
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. el-Alâ, ona Ebu Usame; (T) Bize Ebubekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, onlara İbn Ebu Ubeyde, ona babası Ebu Ubeyde, her iki râvîye, A’meş, ona Ebu Sâlih, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Hz. Fatıma (ra) Hz. Peygamber’in (sav) yanına gelip bir hizmetçi istemişti. Hz. Peygamber de ona 'Ey yedi kat göklerin Rabbi… diye dua et' buyurdu". Böylece Süheyl'in babasından rivayet ettiği hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Açıklama: hadisin metni için M006889 numaralı hadise bakınız.
Bize Yunus, ona Ebu Davud (et-Tayâlisî), ona da Şu'be (b. Haccac), Seyyar b. Selame Ebu Minhâl'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Babam (Selame), Ebu Berze'ye: 'Hz. Peygamber (sav) ile birlikte nasıl namaz kılardınız?' diye sordu. Ebu Berze'nin şöyle cevap verdiğini işittim: "Rasulullah (sav) bize 'hecîri (öğle namazını), siz onu 'Zuhr (öğle namazı)' olarak isimlendiriyorsunuz, güneş tepe noktasından (batıya doğru) meylettiği zaman kıldırırdı. İkindi namazını bize güneş hâlâ canlı iken kıldırırdı. -Akşam için ne dediğini unuttum- Yine bize yatsı namazını kıldırırdı ve namazı gecenin üçte birine kadar ertelemekte bir sakınca görmezdi. Yatsı namazını kılmadan uyumayı ve onu kıldıktan sonra konuşmayı sevmezdi. Sabah namazını, bitirdiğinde yanımızda oturan kişiyi tanıyacağımız (kadar aydınlık olduğu) bir vakitte, bize kıldırırdı. Sabah namazında altmış ile yüz (ayet) arasında okurdu."
Bize Yahya b. Habib el-Harisî, ona Halid b. Haris, ona da Şu'be, Seyyar b. Selame'den şöyle nakletmiştir: 'Babamı, Rasulullah'ın (sav) namazını (namaz vakitlerini) Ebu Berze'ye sorarken işittim.' dedi. (Hadisi ondan dinleyen) Şu'be, Seyyar'a: 'Ebu Berze'nin söylediklerini (babanla birlikte) sen de işittin mi?' diye sordu. O da: 'Şu anda seni duyduğum gibi (duydum)' diye cevap verdi ve konuşmasına şöyle devam etti: 'Babamı, Rasulullah'ın (sav) namazını (namaz vakitlerini) Ebu Berze'ye sorarken işittim. Şöyle cevap verdi: "Rasulullah (sav) -yatsı namazını- yani gecenin yarısına kadar biraz geciktirmekte bir sakınca görmezdi. Yatsı namazından önce uyumayı, sonra da konuşmayı sevmezdi." Şu'be şöyle dedi: Sonra onu (Seyyar b. Selame'yi) tekrar gördüm ve (aynı konuyu) sordum. Bana şöyle cevap verdi: "Rasulullah öğlen namazını güneş tepe noktasından (batıya doğru) meylettiği zaman kılardı. İkindi namazını kıldığında ise, birisi Medine'nin en uzak yerine gidip dönse bile güneş hala canlı bir durumda olurdu. Akşam namazının vakti hakkında (Ebu Berze'nin) ne söylediğini unuttum." Şu'be şöyle dedi: Daha sonra onunla tekrar karşılaştım ve aynı soruyu sordum. Bana şöyle cevap verdi: "Rasulullah, sabah namazını, bir kişi namazı tamamladığında yanında oturan tanıdık kişiyi tanıyabileceği kadar aydınlık olduğu bir vakitte kılardı. Sabah namazında altmış ile yüz ayet arasında okurdu."
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası (Muaz b. Muaz el-Anberî), ona Şu'be, ona da Seyyar b. Selame Ebu Berze'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) yatsı namazını kılmayı gece yarısına kadar ertelemekte bir sakınca görmezdi. Yatsı namazını kılmadan uyumayı ve onu kıldıktan sonra konuşmayı sevmezdi." (Hadisin ravisi) Şu'be şöyle demiştir: Daha sonra onu (Seyyar b. Selame'yi) bir kez daha gördüm. Aynı hadisi naklederken "Gecenin üçte birine (ertelemekte bir sakınca görmezdi)" diyerek hadisi nakletti.
Bize Ebu Küreyb, ona Süveyd b. Amr el-Kelbi, ona Hammad b. Seleme, ona da Seyyar b. Selame Ebu Minhal, Ebu Berze el-Eslemi'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) yatsı namazını gecenin üçte birine kadar ertelerdi. Yatsı namazını kılmadan uyumayı ve onu kıldıktan sonra konuşmayı hoş karşılamazdı. Sabah namazında altmış ile yüz ayet arası kadar (Kur'an) okurdu. Birbirimizin yüzünü tanıyacak kadar aydınlık olduğu zaman (namazdan) çıkardı."
Bize Ahmed b. Menî', ona Hüşeym, ona Avf; (T) Ahmed şöyle demiştir: Bize Abbâd b. Abbâd -el-Mühellebî- ve İsmail b. Uleyye, onlara Avf, ona da Seyyâr b. Selâme -Ebu Minhâl er-Riyâhî- rivayet ettiğine göre, Ebû Berze şöyle demiştir: "Yatsı namazını kılmadan uyumayı ve onu kıldıktan sonra konuşmayı hoş karşılamazdı." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Hz. Âişe, Abdullah b. Mesûd ve Enes'ten de hadis rivayet edilmiştir. Ebû İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ebû Berze'nin bu hadisi, hasen-sahîhtir. Âlimlerin büyük çoğunluğu yatsı namazını kılmadan önce uyumayı ve namazdan sonra konuşmayı hoş karşılamamışlardır. Bazıları ise buna ruhsat vermiştir. Abdullah b. el-Mübârek şöyle demiştir: Bu konudaki hadislerin çoğu, bunların (yatsı namazından önce uyuma, sonra da konuşma) mekruh olduğunu ifade etmektedir. Bazı alimler Ramazan'da yatsıdan önce uyumaya ruhsat vermiştir. (Seneddeki) Seyyâr b. Selâme, Ebu Minhâl er-Riyâhî'dir.]
Bize Haccac (b. Muhammed el-Mesîsî), ona da Şu'be (b. Haccac), (Ebu Minhal) Seyyar b. Selame'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Babam ile birlikte Ebu Berze el-Eslemî'nin yanına girdik ve ona Rasulullah'ın (sav) namazlarının vakitlerini sorduk. Ebu Berze şöyle cevap verdi: "Peygamber (sav) öğle namazını güneş (tepe noktasından batıya doğru) meylettiği zaman kılardı. İkindiyi de öyle bir saatte kılardı ki, birisi Medine'nin en uzak yerine gidip dönse bile güneş hala canlılığını koruyacak bir durumda olurdu. Seyyâr: 'Akşam namazı hakkında Ebu Berze'nin ne söylediğini unuttum' demiştir. Rasulullah (sav) yatsı namazını gecenin üçte birine kadar erteledikten sonra kılmakta bir sakınca görmezdi. Yatsı namazını kılmadan uyumayı ve onu kıldıktan sonra konuşmayı sevmezdi. Sabah namazını da, bir kişi namazı tamamladığında yanında oturan kişiyi tanıyabilecek kadar aydınlık olduğu bir vakitte kılardı. Sabah namazında altmış ile yüz (ayet) arası bir miktar okurdu. Seyyar: '(Altmış ila yüz ayet arasındaki miktarı) sadece bir rekâtta mı yoksa iki rekâtın toplamında mı okuduğunu bilmiyorum' dedi."