حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ سُلَيْمَانَ الضُّبَعِىُّ عَنِ الْجَعْدِ بْنِ عُثْمَانَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رضى الله عنه قَالَ: تَزَوَّجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَدَخَلَ بِأَهْلِهِ - قَالَ: - فَصَنَعَتْ أُمِّى أُمُّ سُلَيْمٍ حَيْسًا فَجَعَلَتْهُ فِى تَوْرٍ فَقَالَتْ يَا أَنَسُ اذْهَبْ بِهَذَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْ لَهُ بَعَثَتْ إِلَيْكَ بِهَا أُمِّى وَهِىَ تُقْرِئُكَ السَّلاَمَ وَتَقُولُ: إِنَّ هَذَا لَكَ مِنَّا قَلِيلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ فَذَهَبْتُ بِهِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ إِنَّ أُمِّى تُقْرِئُكَ السَّلاَمَ وَتَقُولُ إِنَّ هَذَا مِنَّا لَكَ قَلِيلٌ . فَقَالَ « ضَعْهُ » . ثُمَّ قَالَ: « اذْهَبْ فَادْعُ لِى فُلاَنًا وَفُلاَنًا :وَفُلاَنًا وَمَنْ لَقِيتَ » . فَسَمَّى رِجَالاً قَالَ: فَدَعَوْتُ مَنْ سَمَّى وَمَنْ لَقِيتُ قَالَ: قُلْتُ لأَنَسٍ عَدَدُكُمْ كَمْ كَانُوا؟ قَالَ زُهَاءَ ثَلاَثِمِائَةٍ . قَالَ: وَقَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا أَنَسُ هَاتِ التَّوْرَ » . قَالَ: فَدَخَلُوا حَتَّى امْتَلأَتِ الصُّفَّةُ وَالْحُجْرَةُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: « لِيَتَحَلَّقْ عَشَرَةٌ عَشَرَةٌ وَلْيَأْكُلْ كُلُّ إِنْسَانٍ مِمَّا يَلِيهِ » . قَالَ: فَأَكَلُوا حَتَّى شَبِعُوا قَالَ: فَخَرَجَتْ طَائِفَةٌ وَدَخَلَتْ طَائِفَةٌ حَتَّى أَكَلُوا كُلُّهُمْ . قَالَ: فَقَالَ لِى « يَا أَنَسُ ارْفَعْ » . قَالَ: فَرَفَعْتُ فَمَا أَدْرِى حِينَ وَضَعْتُ كَانَ أَكْثَرَ أَمْ حِينَ رَفَعْتُ قَالَ :وَجَلَسَ مِنْهُمْ طَوَائِفُ يَتَحَدَّثُونَ فِى بَيْتِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم جَالِسٌ وَزَوْجَتُهُ مُوَلِّيَةٌ وَجْهَهَا إِلَى الْحَائِطِ فَثَقُلُوا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَسَلَّمَ عَلَى نِسَائِهِ ثُمَّ رَجَعَ فَلَمَّا رَأَوْا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدْ رَجَعَ ظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ ثَقُلُوا عَلَيْهِ قَالَ: فَابْتَدَرُوا الْبَابَ فَخَرَجُوا كُلُّهُمْ وَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَتَّى أَرْخَى السِّتْرَ وَدَخَلَ وَأَنَا جَالِسٌ فِى الْحُجْرَةِ فَلَمْ يَلْبَثْ إِلاَّ يَسِيرًا حَتَّى خَرَجَ عَلَىَّ وَأُنْزِلَتْ هَذِهِ الآيَاتُ فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَرَأَهُنَّ عَلَى النَّاسِ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِىِّ إِلاَّ أَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَى طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ ) إِلَى آخِرِ الآيَةِ . قَالَ الْجَعْدُ :قَالَ أَنَسٌ :أَنَا أَحْدَثُ النَّاسِ عَهْدًا بِهَذِهِ الآيَاتِ وَحُجِبْنَ نِسَاءُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْجَعْدُ: هُوَ ابْنُ عُثْمَانَ وَيُقَالُ هُوَ ابْنُ دِينَارٍ وَيُكْنَى أَبَا عُثْمَانَ بَصْرِىٌّ وَهُوَ ثِقَةٌ عِنْدَ أَهْلِ الْحَدِيثِ رَوَى عَنْهُ يُونُسُ بْنُ عُبَيْدٍ وَشُعْبَةُ وَحَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ .
Bize Kuteybe b. Saâd, ona Cafer b. Süleyman ed-Duba'î, ona Ca'd b. Osman, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) evlenmiş ve zifaf gerçekleşmişti. Annem Ümmü Süleym, Hays yemeği yapmış ve onu bir kaba koyup “Enes bunu Hz. Peygamber’e (sav) götür ve de ki: Annem sana selam söylüyor, bunu o sana gönderdi. Şunu da söyle ‘Bu bizim yaptığımız azdır!' demişti. Ben de yemeği Hz. Peygamber’e (sav) götürdüm ve “Annem selam söylüyor, bu bizden size az da olsa bir hediyedir” dedim. Hz. Peygamber (sav)
“Onu koy ve gidip falanca, falanca ve karşılaştığın kişileri çağır!” dedi ve bazı kişilerin isimlerini söyledi. Ben söylenenleri ve karşılaştığım kimseleri davet ettim. Enes’e "Kaç kişiydiniz?" diye sordum. “Üç yüze yakındık” dedi. Bana Hz. Peygamber (sav), “Enes, o kabı getir bakalım!” dedi. Sonra davetliler içeri geldiler, suffe ve hücre dolmuştu. Rasulullah (sav) "Onar kişilik halkalar olun, herkes önünden yesin” buyurdu. Herkes yedi ve doydu. Bir grup giriyor diğeri çıkıyordu. Böylece hepsi yediler. Hz. Peygamber (sav) “Enes, kabı kaldır!" buyurdu. Kabı kaldırdığım sırada mı yoksa koyduğumda mı daha çoktu bilemiyorum. Bazıları Rasulullah'ın (sav) evinde oturup sohbet ettiler. Hz. Peygamber (sav) de oturuyordu. Ailesi ise yüzünü duvardan tarafa çevirmişti. Hz. Peygamber'e (sav) onların bu davranışları ağır gelmişti. O (Rasulullah (sav)), çıkıp eşlerinin yanına gitti sonra geri döndü. Rasulullah'ın (sav) geri geldiğini görünce onu üzdüklerini anlayıp kapıya yöneldiler ve çıktılar. Rasululah (sav) geldi ve perdeyi indirdi ve ailesinin yanına girdi. Ben hücrede oturuyordum. Çok geçmeden yanıma geldi. Şu ayetler (Ahzâb 33/53) nazil olmuştu. Onları insanlara okudu: “Ey iman edenler! Peygamber’in evlerine izin verilmeden girmeyin ve yemek için davet edildiğinizde erkenden gidip yemek hazırlanmasını beklemeyin…" Ca'd, Enes'ten şunu nakletti "Ben bu ayetlerin iniş zamanına en yakın olan kişiyim. Bundan sonra Hz. Peygamber’in (sav) hanımları kapandılar ve yabancılardan uzak durmaya başladılar.
Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir.
Ca'd, Osman'ın oğludur. Ona İbn Dînâr da denilir. Künyesi Ebu Osman’dır. Basralıdır. Hadis alimleri tarafından güvenilir bir ravi kabul edilir. Yunus b. Ubeyd, Şu'be ve Hammâd ondan rivayet etmişlerdir.
Açıklama: Ahzâb suresi 53. ayetin meali: "Ey iman edenler! Size izin verilmedikçe Peygamberin evlerine girip de yemeğin hazırlanmasını beklemeyin; fakat yemeye çağırıldığınızda girin; yemeğinizi yiyince de hemen dağılın, söze dalıp oturmayın. Bu davranışınız peygamberi rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez. Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde, onlar perde arkasında iken isteyin; bu sizin kalplerinizin de onların kalplerinin de temiz kalması için en uygunudur. Resûlullah’ı üzmeye hakkınız yoktur, kendisinden sonra ebedî olarak eşleriyle de evlenemezsiniz, sizin bunu yapmanız Allah katında büyük bir günahtır." Ahzâb, 33/53.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19165, T003218
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ سُلَيْمَانَ الضُّبَعِىُّ عَنِ الْجَعْدِ بْنِ عُثْمَانَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رضى الله عنه قَالَ: تَزَوَّجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَدَخَلَ بِأَهْلِهِ - قَالَ: - فَصَنَعَتْ أُمِّى أُمُّ سُلَيْمٍ حَيْسًا فَجَعَلَتْهُ فِى تَوْرٍ فَقَالَتْ يَا أَنَسُ اذْهَبْ بِهَذَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْ لَهُ بَعَثَتْ إِلَيْكَ بِهَا أُمِّى وَهِىَ تُقْرِئُكَ السَّلاَمَ وَتَقُولُ: إِنَّ هَذَا لَكَ مِنَّا قَلِيلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ فَذَهَبْتُ بِهِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ إِنَّ أُمِّى تُقْرِئُكَ السَّلاَمَ وَتَقُولُ إِنَّ هَذَا مِنَّا لَكَ قَلِيلٌ . فَقَالَ « ضَعْهُ » . ثُمَّ قَالَ: « اذْهَبْ فَادْعُ لِى فُلاَنًا وَفُلاَنًا :وَفُلاَنًا وَمَنْ لَقِيتَ » . فَسَمَّى رِجَالاً قَالَ: فَدَعَوْتُ مَنْ سَمَّى وَمَنْ لَقِيتُ قَالَ: قُلْتُ لأَنَسٍ عَدَدُكُمْ كَمْ كَانُوا؟ قَالَ زُهَاءَ ثَلاَثِمِائَةٍ . قَالَ: وَقَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا أَنَسُ هَاتِ التَّوْرَ » . قَالَ: فَدَخَلُوا حَتَّى امْتَلأَتِ الصُّفَّةُ وَالْحُجْرَةُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: « لِيَتَحَلَّقْ عَشَرَةٌ عَشَرَةٌ وَلْيَأْكُلْ كُلُّ إِنْسَانٍ مِمَّا يَلِيهِ » . قَالَ: فَأَكَلُوا حَتَّى شَبِعُوا قَالَ: فَخَرَجَتْ طَائِفَةٌ وَدَخَلَتْ طَائِفَةٌ حَتَّى أَكَلُوا كُلُّهُمْ . قَالَ: فَقَالَ لِى « يَا أَنَسُ ارْفَعْ » . قَالَ: فَرَفَعْتُ فَمَا أَدْرِى حِينَ وَضَعْتُ كَانَ أَكْثَرَ أَمْ حِينَ رَفَعْتُ قَالَ :وَجَلَسَ مِنْهُمْ طَوَائِفُ يَتَحَدَّثُونَ فِى بَيْتِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم جَالِسٌ وَزَوْجَتُهُ مُوَلِّيَةٌ وَجْهَهَا إِلَى الْحَائِطِ فَثَقُلُوا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَسَلَّمَ عَلَى نِسَائِهِ ثُمَّ رَجَعَ فَلَمَّا رَأَوْا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدْ رَجَعَ ظَنُّوا أَنَّهُمْ قَدْ ثَقُلُوا عَلَيْهِ قَالَ: فَابْتَدَرُوا الْبَابَ فَخَرَجُوا كُلُّهُمْ وَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَتَّى أَرْخَى السِّتْرَ وَدَخَلَ وَأَنَا جَالِسٌ فِى الْحُجْرَةِ فَلَمْ يَلْبَثْ إِلاَّ يَسِيرًا حَتَّى خَرَجَ عَلَىَّ وَأُنْزِلَتْ هَذِهِ الآيَاتُ فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَرَأَهُنَّ عَلَى النَّاسِ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِىِّ إِلاَّ أَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَى طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ ) إِلَى آخِرِ الآيَةِ . قَالَ الْجَعْدُ :قَالَ أَنَسٌ :أَنَا أَحْدَثُ النَّاسِ عَهْدًا بِهَذِهِ الآيَاتِ وَحُجِبْنَ نِسَاءُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْجَعْدُ: هُوَ ابْنُ عُثْمَانَ وَيُقَالُ هُوَ ابْنُ دِينَارٍ وَيُكْنَى أَبَا عُثْمَانَ بَصْرِىٌّ وَهُوَ ثِقَةٌ عِنْدَ أَهْلِ الْحَدِيثِ رَوَى عَنْهُ يُونُسُ بْنُ عُبَيْدٍ وَشُعْبَةُ وَحَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Saâd, ona Cafer b. Süleyman ed-Duba'î, ona Ca'd b. Osman, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) evlenmiş ve zifaf gerçekleşmişti. Annem Ümmü Süleym, Hays yemeği yapmış ve onu bir kaba koyup “Enes bunu Hz. Peygamber’e (sav) götür ve de ki: Annem sana selam söylüyor, bunu o sana gönderdi. Şunu da söyle ‘Bu bizim yaptığımız azdır!' demişti. Ben de yemeği Hz. Peygamber’e (sav) götürdüm ve “Annem selam söylüyor, bu bizden size az da olsa bir hediyedir” dedim. Hz. Peygamber (sav)
“Onu koy ve gidip falanca, falanca ve karşılaştığın kişileri çağır!” dedi ve bazı kişilerin isimlerini söyledi. Ben söylenenleri ve karşılaştığım kimseleri davet ettim. Enes’e "Kaç kişiydiniz?" diye sordum. “Üç yüze yakındık” dedi. Bana Hz. Peygamber (sav), “Enes, o kabı getir bakalım!” dedi. Sonra davetliler içeri geldiler, suffe ve hücre dolmuştu. Rasulullah (sav) "Onar kişilik halkalar olun, herkes önünden yesin” buyurdu. Herkes yedi ve doydu. Bir grup giriyor diğeri çıkıyordu. Böylece hepsi yediler. Hz. Peygamber (sav) “Enes, kabı kaldır!" buyurdu. Kabı kaldırdığım sırada mı yoksa koyduğumda mı daha çoktu bilemiyorum. Bazıları Rasulullah'ın (sav) evinde oturup sohbet ettiler. Hz. Peygamber (sav) de oturuyordu. Ailesi ise yüzünü duvardan tarafa çevirmişti. Hz. Peygamber'e (sav) onların bu davranışları ağır gelmişti. O (Rasulullah (sav)), çıkıp eşlerinin yanına gitti sonra geri döndü. Rasulullah'ın (sav) geri geldiğini görünce onu üzdüklerini anlayıp kapıya yöneldiler ve çıktılar. Rasululah (sav) geldi ve perdeyi indirdi ve ailesinin yanına girdi. Ben hücrede oturuyordum. Çok geçmeden yanıma geldi. Şu ayetler (Ahzâb 33/53) nazil olmuştu. Onları insanlara okudu: “Ey iman edenler! Peygamber’in evlerine izin verilmeden girmeyin ve yemek için davet edildiğinizde erkenden gidip yemek hazırlanmasını beklemeyin…" Ca'd, Enes'ten şunu nakletti "Ben bu ayetlerin iniş zamanına en yakın olan kişiyim. Bundan sonra Hz. Peygamber’in (sav) hanımları kapandılar ve yabancılardan uzak durmaya başladılar.
Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir.
Ca'd, Osman'ın oğludur. Ona İbn Dînâr da denilir. Künyesi Ebu Osman’dır. Basralıdır. Hadis alimleri tarafından güvenilir bir ravi kabul edilir. Yunus b. Ubeyd, Şu'be ve Hammâd ondan rivayet etmişlerdir.
Açıklama:
Ahzâb suresi 53. ayetin meali: "Ey iman edenler! Size izin verilmedikçe Peygamberin evlerine girip de yemeğin hazırlanmasını beklemeyin; fakat yemeye çağırıldığınızda girin; yemeğinizi yiyince de hemen dağılın, söze dalıp oturmayın. Bu davranışınız peygamberi rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez. Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde, onlar perde arkasında iken isteyin; bu sizin kalplerinizin de onların kalplerinin de temiz kalması için en uygunudur. Resûlullah’ı üzmeye hakkınız yoktur, kendisinden sonra ebedî olarak eşleriyle de evlenemezsiniz, sizin bunu yapmanız Allah katında büyük bir günahtır." Ahzâb, 33/53.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 33, 5/357
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Osman Ca'd b. Dinar el-Yeşkurî (Ca'd b. Dinar)
3. Ebu Süleyman Cafer b. Süleyman ed-Duba'î (Cafer b. Süleyman)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Adab, oturma adabı
Hz. Peygamber, hanımlarıyla ilişkileri
Hz. Peygamber, mucizeleri
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Kur'an, nuzül sebebi
Misafirlik, kalma müddeti
Yardımseverlik, yardımlaşma
وَحَدَّثَنِى عَمْرٌو النَّاقِدُ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ عَنِ الْجُرَيْرِىِّ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ قَالَ لَمْ نَعْدُ أَنْ فُتِحَتْ خَيْبَرُ فَوَقَعْنَا أَصْحَابَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى تِلْكَ الْبَقْلَةِ الثُّومِ وَالنَّاسُ جِيَاعٌ فَأَكَلْنَا مِنْهَا أَكْلاً شَدِيدًا ثُمَّ رُحْنَا إِلَى الْمَسْجِدِ فَوَجَدَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الرِّيحَ فَقَالَ
"مَنْ أَكَلَ مِنْ هَذِهِ الشَّجَرَةِ الْخَبِيثَةِ شَيْئًا فَلاَ يَقْرَبَنَّا فِى الْمَسْجِدِ." فَقَالَ النَّاسُ حُرِّمَتْ حُرِّمَتْ. فَبَلَغَ ذَاكَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ
"أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّهُ لَيْسَ بِى تَحْرِيمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لِى وَلَكِنَّهَا شَجَرَةٌ أَكْرَهُ رِيحَهَا."
Bize Amr en-Nakıd, ona İsmail b. Uleyye, ona el-Cüreyrî, ona Ebu Nadre, Ebu Said'in şöyle anlattığını rivayet etti: Hayber’in fethinden daha yeni çıkmıştık ki Rasulullah'ın (sav) ashabı olarak bizler, bu bitkiyi –sarımsağı- yemek durumunda kaldık. Halk açtı. Bu sebeple sarımsaklardan patlayasıya yedik; sonra mescide gittik. Rasul-i Ekrem (sav) kokuyu alınca; "her kim bu pis kokulu bitkiden yemişse sakın mescidde bize yaklaşmasın!" buyurdu. Bunun üzerine cemaat; sarımsak haram kılındı, sarımsak haram kılındı dedi. Cemaatin bu sözü, Hz. Peygamber'in (sav) kulağına gidince; "ey insanlar! Allah'ın bana helal kıldığı bir şeyi haram etmek benim elimde değildir. Fakat sarımsak, kokusundan hoşlanmadığım bir bitkidir" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4445, M001256
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَمْرٌو النَّاقِدُ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ عَنِ الْجُرَيْرِىِّ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ قَالَ لَمْ نَعْدُ أَنْ فُتِحَتْ خَيْبَرُ فَوَقَعْنَا أَصْحَابَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى تِلْكَ الْبَقْلَةِ الثُّومِ وَالنَّاسُ جِيَاعٌ فَأَكَلْنَا مِنْهَا أَكْلاً شَدِيدًا ثُمَّ رُحْنَا إِلَى الْمَسْجِدِ فَوَجَدَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الرِّيحَ فَقَالَ
"مَنْ أَكَلَ مِنْ هَذِهِ الشَّجَرَةِ الْخَبِيثَةِ شَيْئًا فَلاَ يَقْرَبَنَّا فِى الْمَسْجِدِ." فَقَالَ النَّاسُ حُرِّمَتْ حُرِّمَتْ. فَبَلَغَ ذَاكَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ
"أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّهُ لَيْسَ بِى تَحْرِيمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لِى وَلَكِنَّهَا شَجَرَةٌ أَكْرَهُ رِيحَهَا."
Tercemesi:
Bize Amr en-Nakıd, ona İsmail b. Uleyye, ona el-Cüreyrî, ona Ebu Nadre, Ebu Said'in şöyle anlattığını rivayet etti: Hayber’in fethinden daha yeni çıkmıştık ki Rasulullah'ın (sav) ashabı olarak bizler, bu bitkiyi –sarımsağı- yemek durumunda kaldık. Halk açtı. Bu sebeple sarımsaklardan patlayasıya yedik; sonra mescide gittik. Rasul-i Ekrem (sav) kokuyu alınca; "her kim bu pis kokulu bitkiden yemişse sakın mescidde bize yaklaşmasın!" buyurdu. Bunun üzerine cemaat; sarımsak haram kılındı, sarımsak haram kılındı dedi. Cemaatin bu sözü, Hz. Peygamber'in (sav) kulağına gidince; "ey insanlar! Allah'ın bana helal kıldığı bir şeyi haram etmek benim elimde değildir. Fakat sarımsak, kokusundan hoşlanmadığım bir bitkidir" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Mesâcid ve Mevâdi'u's-salât 1256, /224
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Nadre Münzir b. Malik el-Avfî (Münzir b. Malik b. Kuta'a)
3. Ebu Mesud Said b. İyâs el-Cüreyrî (Said b. İyâs)
4. Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî (İsmail b. İbrahim b. Miksem)
5. Ebu Osman Amr b. Muhammed en-Nakıd (Amr b. Muhammed b. Bükeyr)
Konular:
Adab, Mescit, mescitte uyulması gereken edeb
Adab, yeme - içme adabı
KTB, ADAB
KTB, NAMAZ,
Kültürel Hayat, yemek kültürü
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سِنَانٍ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ عَنْ قَتَادَةَ قَالَ كُنَّا عِنْدَ أَنَسٍ وَعِنْدَهُ خَبَّازٌ لَهُ فَقَالَ مَا أَكَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم خُبْزًا مُرَقَّقًا وَلاَ شَاةً مَسْمُوطَةً حَتَّى لَقِىَ اللَّهَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16875, B005385
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سِنَانٍ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ عَنْ قَتَادَةَ قَالَ كُنَّا عِنْدَ أَنَسٍ وَعِنْدَهُ خَبَّازٌ لَهُ فَقَالَ مَا أَكَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم خُبْزًا مُرَقَّقًا وَلاَ شَاةً مَسْمُوطَةً حَتَّى لَقِىَ اللَّهَ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Sinan, ona da Hemmam (b. Yahya), Katâde (b. Diâme)'nin şöyle dediğini rivayet etti:
Biz yanında kendisi için ekmek yapan bir kimse varken Enes'in (ra) yanında idik. Enes (ra: Peygamber (sav) Allah'a kavuşuncaya kadar (elenmiş) buğday unundan ekmek ve kızartılmış kuzu kebabı yemedi, dedi
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Et'ime 8, 2/390
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Ebu Abdullah Hemmâm b. Yahya el-Avzî (Hemmâm b. Yahya b. Dinar)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Sinan el-Bahilî (Muhammed b. Sinan)
Konular:
Geçim, Hz. Peygamber, ailesinin geçimini sağlaması
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27262, D003829
Hadis:
حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى أَخْبَرَنَا ح
وَحَدَّثَنَا حَيْوَةُ بْنُ شُرَيْحٍ حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ عَنْ بَحِيرٍ عَنْ خَالِدٍ عَنْ أَبِى زِيَادٍ خِيَارِ بْنِ سَلَمَةَ أَنَّهُ سَأَلَ عَائِشَةَ عَنِ الْبَصَلِ فَقَالَتْ
"إِنَّ آخِرَ طَعَامٍ أَكَلَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم طَعَامٌ فِيهِ بَصَلٌ."
Tercemesi:
Bize İbrahim b. Musa; (T)
Bize Hayve b. Şureyh, ona Bakiyye, ona Bahîr, ona da Ebu Ziyad Hiyar b. Seleme'den rivayet olunduğuna göre "kendisi Aişe'ye (r.anha) soğanı sormuş da (Hz. Aişe): Rasulullah'ın (sav) yediği son yemek, içinde soğan olan bir yemekti cevabını vermiş."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Et'ime 41, /878
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Ziyad Hiyar b. Seleme eş-Şami (Hiyar b. Seleme)
3. Ebu Abdullah Halid b. Ma'dân el-Kilâ'î (Halid b. Ma'dân b. Ebu Küreyb)
4. Ebu Halid Bahîr b. Sa'd es-Suhûlî (Bahîr b. Sa'd)
5. Ebu Muhammed Bakiyye b. Velîd el-Kilâ'î (Bakiyye b. Velîd b. Sâid b. Ka'b b. Harîz)
6. İbrahim b. Musa et-Temîmî (İbrahim b. Musa b. Yezid b. Zâzân)
Konular:
Hz. Peygamber, sevdiği yemekler
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18468, B002488
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ الْحَكَمِ الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبَايَةَ بْنِ رِفَاعَةَ بْنِ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ عَنْ جَدِّهِ قَالَ كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِذِى الْحُلَيْفَةِ فَأَصَابَ النَّاسَ جُوعٌ فَأَصَابُوا إِبِلاً وَغَنَمًا . قَالَ وَكَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى أُخْرَيَاتِ الْقَوْمِ فَعَجِلُوا وَذَبَحُوا وَنَصَبُوا الْقُدُورَ ، فَأَمَرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِالْقُدُورِ فَأُكْفِئَتْ ، ثُمَّ قَسَمَ فَعَدَلَ عَشْرَةً مِنَ الْغَنَمِ بِبَعِيرٍ فَنَدَّ مِنْهَا بَعِيرٌ ، فَطَلَبُوهُ فَأَعْيَاهُمْ ، وَكَانَ فِى الْقَوْمِ خَيْلٌ يَسِيرَةٌ فَأَهْوَى رَجُلٌ مِنْهُمْ بِسَهْمٍ فَحَبَسَهُ اللَّهُ ثُمَّ قَالَ "إِنَّ لِهَذِهِ الْبَهَائِمِ أَوَابِدَ كَأَوَابِدِ الْوَحْشِ فَمَا غَلَبَكُمْ مِنْهَا فَاصْنَعُوا بِهِ هَكَذَا" . فَقَالَ جَدِّى إِنَّا نَرْجُو - أَوْ نَخَافُ - الْعَدُوَّ غَدًا ، وَلَيْسَتْ مَعَنَا مُدًى أَفَنَذْبَحُ بِالْقَصَبِ . قَالَ "مَا أَنْهَرَ الدَّمَ وَذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ ، فَكُلُوهُ ، لَيْسَ السِّنَّ وَالظُّفُرَ ، وَسَأُحَدِّثُكُمْ عَنْ ذَلِكَ ، أَمَّا السِّنُّ فَعَظْمٌ وَأَمَّا الظُّفُرُ فَمُدَى الْحَبَشَةِ".
Tercemesi:
Bize Ali b. Hakem el-Ensârî, ona Ebu Avane, ona Said b. Mesruk, ona Abâye b. Rifâa, dedesi Râfi' b.Hadîc'den (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Biz [Huneyn dönüşünde] Zülhuleyfe'de Peygamber'le birlikte idik. İnsanlara bir açlık isabet etti. Onlar da [Huneyn'de] deve ve koyun ele geçirmişlerdi. Râfi' sözlerine şöyle devam etti: Peygamber (sav) ordunun arkasında kalmıştı. Sahabiler acele edip ganimet develerinden, koyunlarından bir kısmını boğazlamışlar ve [pişirmek için] tencereler hazırlamışlardı. Peygamber gelince emretti, tencereler devrildi. Sonra Peygamber ganimet malını taksim etti. [Taksim ederken] on koyunu bir deveye denk saydı. Bu sırada develerden biri kaçmıştı. Onu takip ettiler, fakat deve takip edenleri yordu. İnsanların takip edebilecekleri at sayısı da az idi. Bu sırada mücahitlerden biri ok ile hayvanı vurdu böylece Allah hayvanın kaçmasını engelledi. Bundan sonra Peygamber, "Vahşî hayvanların kaçanları gibi bu ehil hayvanların kaçanları vardır. Bunlardan birini yakalayamazsanız, vahşî hayvanları avladığınız gibi onları vurunuz" buyurdu.
Dedem dedi ki, Biz yarın [bir gün] muhakkak düşmanla karşılaşmayı umarız ya da düşmandan korkarız. [Bu sebeple kılıçlarımızı kullanmasak] yanımızda da bıçak da bulunmaz ise o zaman kamışla hayvan boğazlayabilir miyiz?
Peygamber, "Bol kan akıtan bir şey ile boğazlanır ve üzerine Allah'ın ismi anılırsa, o kesilen hayvanı yiyiniz. Yalnız diş ve tırnak [ile boğazlamak] müstesnadır. Bunun sebebini size söyleyeceğim. Dişe gelince; o bir kemiktir (kesmez); tırnağa gelince, o da Habeşliler'in kesme âletleridir" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şerike 3, 1/686
Senetler:
1. Ebu Abdullah Râfi' b. Hadîc el-Ensârî (Râfi' b. Hadîc b. Râfi' b. Adî b. Yezid b. Ceşm)
2. Ebu Rifâ'a Abâye b. Rifâ'a ez-Zürakî (Ayâbe b. Rifâ'a b. Râfi' b. Hudeyc)
3. Ebu Süfyan Said b. Mesruk es-Sevrî (Said b. Mesruk b. Hamza)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Hasan Ali b. Hakem el-Ensarî (Ali b. Hakem b. Zabyân)
Konular:
Besmele, her işe besmele ile başlamak
Ganimet, taksim edilmeden kullanımı
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Kültürel hayat, Hayvanların kesiminde kullanılacak aletler
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Siyer, Huneyn gazvesi
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى وَإِسْمَاعِيلُ عَنْ بُرْدِ بْنِ سِنَانٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ قَالَ
"كُنَّا نَغْزُو مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَنُصِيبُ مِنْ آنِيَةِ الْمُشْرِكِينَ وَأَسْقِيَتِهِمْ فَنَسْتَمْتِعُ بِهَا فَلاَ يَعِيبُ ذَلِكَ عَلَيْهِمْ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27297, D003838
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى وَإِسْمَاعِيلُ عَنْ بُرْدِ بْنِ سِنَانٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ قَالَ
"كُنَّا نَغْزُو مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَنُصِيبُ مِنْ آنِيَةِ الْمُشْرِكِينَ وَأَسْقِيَتِهِمْ فَنَسْتَمْتِعُ بِهَا فَلاَ يَعِيبُ ذَلِكَ عَلَيْهِمْ."
Tercemesi:
Bize Osman b. Ebi Şeybe, ona Abdula'la ve İsmail, ona Bürd b. Sinan, ona Ata, ona da Cabir'den (ra) şöyle dediği rivayet olunmuştur:
"Rasulullah (sav) ile savaşa çıkar (ve savaşta) müşriklerin (yemek) kaplarından ve su kaplarından bazılarını ele geçirirdik. (Yemek pişirirken ve su içerken) onlardan yararlandık. Bu hareketimizden dolayı (Hz. Peygamber) bizleri hiç ayıplamadı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Et'ime 46, /880
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
3. Bürd b. Sinan eş-Şami (Bürd b. Sinan eş-Şami)
4. Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî (İsmail b. İbrahim b. Miksem)
5. Ebu Hasan Osman b. Ebu Şeybe el-Absî (Osman b. Muhammed b. İbrahim)
Konular:
Kaplar, Eşyalar, Hz Peygamber döneminde kullanılan kap kacak
Kültürel Hayat, yemek kültürü
حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ وَأَبُو عَامِرٍ - وَهَذَا لَفْظُ أَبِى عَامِرٍ - عَنْ فُلَيْحِ بْنِ سُلَيْمَانَ عَنْ أَيُّوبَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ صَعْصَعَةَ الأَنْصَارِىِّ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ أَبِى يَعْقُوبَ عَنْ أُمِّ الْمُنْذِرِ بِنْتِ قَيْسٍ الأَنْصَارِيَّةِ قَالَتْ دَخَلَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَعَهُ عَلِىٌّ عَلَيْهِ السَّلاَمُ وَعَلِىٌّ نَاقِهٌ وَلَنَا دَوَالِى مُعَلَّقَةٌ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَامَ عَلِىٌّ لِيَأْكُلَ فَطَفِقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ لِعَلِىٍّ
"مَهْ إِنَّكَ نَاقِهٌ." حَتَّى كَفَّ عَلِىٌّ عَلَيْهِ السَّلاَمُ. قَالَتْ وَصَنَعْتُ شَعِيرًا وَسِلْقًا فَجِئْتُ بِهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"يَا عَلِىُّ أَصِبْ مِنْ هَذَا فَهُوَ أَنْفَعُ لَكَ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ قَالَ هَارُونَ: قال ابو داود: الْعَدَوِيَّةِ.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27329, D003856
Hadis:
حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ وَأَبُو عَامِرٍ - وَهَذَا لَفْظُ أَبِى عَامِرٍ - عَنْ فُلَيْحِ بْنِ سُلَيْمَانَ عَنْ أَيُّوبَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ صَعْصَعَةَ الأَنْصَارِىِّ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ أَبِى يَعْقُوبَ عَنْ أُمِّ الْمُنْذِرِ بِنْتِ قَيْسٍ الأَنْصَارِيَّةِ قَالَتْ دَخَلَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَعَهُ عَلِىٌّ عَلَيْهِ السَّلاَمُ وَعَلِىٌّ نَاقِهٌ وَلَنَا دَوَالِى مُعَلَّقَةٌ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَامَ عَلِىٌّ لِيَأْكُلَ فَطَفِقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ لِعَلِىٍّ
"مَهْ إِنَّكَ نَاقِهٌ." حَتَّى كَفَّ عَلِىٌّ عَلَيْهِ السَّلاَمُ. قَالَتْ وَصَنَعْتُ شَعِيرًا وَسِلْقًا فَجِئْتُ بِهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"يَا عَلِىُّ أَصِبْ مِنْ هَذَا فَهُوَ أَنْفَعُ لَكَ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ قَالَ هَارُونَ: قال ابو داود: الْعَدَوِيَّةِ.]
Tercemesi:
Bize Harun b. Abdullah, onu Ebu Davud ve Ebu Âmir, ona Füleyh b. Süleyman, ona Eyyüb b. Abdurrahman b. Sa'sa'a el-Ensari, ona Yakub b. Ebu Yakub, ona da Ümmü Münzir bt. Kays el-Ensariyye'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Rasulullah (sav) (bir gün) yanıma geldi. Henüz hastalıktan yeni kurtulmak üzere olan Ali (ra) beraberindeydi. (O sırada) bizim asılı (hurma) salkımlarımız vardı. Rasulullah (sav) kalkıp onlardan yemeye başladı. Ali de (ra) (onlardan) yemek için ayağa kalktı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) Ali'ye "sakın ha, sen hastalıktan yeni kurtuluyorsun" buyurdu. Ali de (ra) (onlardan yemekten) vazgeçti. Ben (onlara) arpa ve şalgam (yemeği) yapıp getirdim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) (benim hazırladığım bu yemeği göstererek); "Ey Ali, (işte) bundan ye, bu senin için daha faydalıdır" buyurdu.
[Ebû Davud dedi ki; (Bu hadisi rivayet eden) Harun, (hadisi kendisine rivayet eden Ebû Davud'un, Ebû Davud et-Tayâlîsî olmayıp) Ebû Dâvûd el-Adeviyye (olduğunu) söyledi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Tıb 2, /884
Senetler:
1. Ümmü Münzir bt. Kays (Ümmü Münzir bt. Kays b. Amr b. Ubeyd b. Malik)
2. Yakub b. Ebu Yakub el-Medeni (Yakub b. Ebu Yakub)
3. Eyyüb b. Abdurrahman el-Ensari (Eyyüb b. Abdurrahman b. Sa'sa'a)
4. Ebu Yahya Füleyh b. Süleyman el-Eslemi (Abdülmelik b. Süleyman b. Râfi')
5. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
6. Harun b. Abdullah el-Bezzâz (Harun b. Abdullah b. Mervan)
Konular:
Kültürel Hayat, yemek kültürü
SAĞLIK, ÖNEMİ VE KORUNMASI
Sağlık, ve Tedavi (Tıbbu’n-Nebevi)
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى وَإِسْمَاعِيلُ عَنْ بُرْدِ بْنِ سِنَانٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ قَالَ
"كُنَّا نَغْزُو مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَنُصِيبُ مِنْ آنِيَةِ الْمُشْرِكِينَ وَأَسْقِيَتِهِمْ فَنَسْتَمْتِعُ بِهَا فَلاَ يَعِيبُ ذَلِكَ عَلَيْهِمْ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275617, D003838-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى وَإِسْمَاعِيلُ عَنْ بُرْدِ بْنِ سِنَانٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ قَالَ
"كُنَّا نَغْزُو مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَنُصِيبُ مِنْ آنِيَةِ الْمُشْرِكِينَ وَأَسْقِيَتِهِمْ فَنَسْتَمْتِعُ بِهَا فَلاَ يَعِيبُ ذَلِكَ عَلَيْهِمْ."
Tercemesi:
Bize Osman b. Ebi Şeybe, ona Abdula'la ve İsmail, ona Bürd b. Sinan, ona Ata, ona da Cabir'den (ra) şöyle dediği rivayet olunmuştur:
"Rasulullah (sav) ile savaşa çıkar (ve savaşta) müşriklerin (yemek) kaplarından ve su kaplarından bazılarını ele geçirirdik. (Yemek pişirirken ve su içerken) onlardan yararlandık. Bu hareketimizden dolayı (Hz. Peygamber) bizleri hiç ayıplamadı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Et'ime 46, /880
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
3. Bürd b. Sinan eş-Şami (Bürd b. Sinan eş-Şami)
4. Ebu Muhammed Abdula'lâ b. Abdula'lâ el-Kuraşi (Abdula'lâ b. Abdula'lâ b. Muhammed)
5. Ebu Hasan Osman b. Ebu Şeybe el-Absî (Osman b. Muhammed b. İbrahim)
Konular:
Kaplar, Eşyalar, Hz Peygamber döneminde kullanılan kap kacak
Kültürel Hayat, yemek kültürü
حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ وَأَبُو عَامِرٍ - وَهَذَا لَفْظُ أَبِى عَامِرٍ - عَنْ فُلَيْحِ بْنِ سُلَيْمَانَ عَنْ أَيُّوبَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ صَعْصَعَةَ الأَنْصَارِىِّ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ أَبِى يَعْقُوبَ عَنْ أُمِّ الْمُنْذِرِ بِنْتِ قَيْسٍ الأَنْصَارِيَّةِ قَالَتْ دَخَلَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَعَهُ عَلِىٌّ عَلَيْهِ السَّلاَمُ وَعَلِىٌّ نَاقِهٌ وَلَنَا دَوَالِى مُعَلَّقَةٌ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَامَ عَلِىٌّ لِيَأْكُلَ فَطَفِقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ لِعَلِىٍّ
"مَهْ إِنَّكَ نَاقِهٌ." حَتَّى كَفَّ عَلِىٌّ عَلَيْهِ السَّلاَمُ. قَالَتْ وَصَنَعْتُ شَعِيرًا وَسِلْقًا فَجِئْتُ بِهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"يَا عَلِىُّ أَصِبْ مِنْ هَذَا فَهُوَ أَنْفَعُ لَكَ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ قَالَ هَارُونَ: قال ابو داود: الْعَدَوِيَّةِ.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275639, D003856-2
Hadis:
حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ وَأَبُو عَامِرٍ - وَهَذَا لَفْظُ أَبِى عَامِرٍ - عَنْ فُلَيْحِ بْنِ سُلَيْمَانَ عَنْ أَيُّوبَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ صَعْصَعَةَ الأَنْصَارِىِّ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ أَبِى يَعْقُوبَ عَنْ أُمِّ الْمُنْذِرِ بِنْتِ قَيْسٍ الأَنْصَارِيَّةِ قَالَتْ دَخَلَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَعَهُ عَلِىٌّ عَلَيْهِ السَّلاَمُ وَعَلِىٌّ نَاقِهٌ وَلَنَا دَوَالِى مُعَلَّقَةٌ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَامَ عَلِىٌّ لِيَأْكُلَ فَطَفِقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ لِعَلِىٍّ
"مَهْ إِنَّكَ نَاقِهٌ." حَتَّى كَفَّ عَلِىٌّ عَلَيْهِ السَّلاَمُ. قَالَتْ وَصَنَعْتُ شَعِيرًا وَسِلْقًا فَجِئْتُ بِهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"يَا عَلِىُّ أَصِبْ مِنْ هَذَا فَهُوَ أَنْفَعُ لَكَ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ قَالَ هَارُونَ: قال ابو داود: الْعَدَوِيَّةِ.]
Tercemesi:
Bize Harun b. Abdullah, onu Ebu Davud ve Ebu Âmir, ona Füleyh b. Süleyman, ona Eyyüb b. Abdurrahman b. Sa'sa'a el-Ensari, ona Yakub b. Ebu Yakub, ona da Ümmü Münzir bt. Kays el-Ensariyye'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Rasulullah (sav) (bir gün) yanıma geldi. Henüz hastalıktan yeni kurtulmak üzere olan Ali (ra) beraberindeydi. (O sırada) bizim asılı (hurma) salkımlarımız vardı. Rasulullah (sav) kalkıp onlardan yemeye başladı. Ali de (ra) (onlardan) yemek için ayağa kalktı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) Ali'ye "sakın ha, sen hastalıktan yeni kurtuluyorsun" buyurdu. Ali de (ra) (onlardan yemekten) vazgeçti. Ben (onlara) arpa ve şalgam (yemeği) yapıp getirdim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) (benim hazırladığım bu yemeği göstererek); "Ey Ali, (işte) bundan ye, bu senin için daha faydalıdır" buyurdu.
[Ebû Davud dedi ki; (Bu hadisi rivayet eden) Harun, (hadisi kendisine rivayet eden Ebû Davud'un, Ebû Davud et-Tayâlîsî olmayıp) Ebû Dâvûd el-Adeviyye (olduğunu) söyledi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Tıb 2, /884
Senetler:
1. Ümmü Münzir bt. Kays (Ümmü Münzir bt. Kays b. Amr b. Ubeyd b. Malik)
2. Yakub b. Ebu Yakub el-Medeni (Yakub b. Ebu Yakub)
3. Eyyüb b. Abdurrahman el-Ensari (Eyyüb b. Abdurrahman b. Sa'sa'a)
4. Ebu Yahya Füleyh b. Süleyman el-Eslemi (Abdülmelik b. Süleyman b. Râfi')
5. Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî (Süleyman b. Davud b. Cârûd)
6. Harun b. Abdullah el-Bezzâz (Harun b. Abdullah b. Mervan)
Konular:
Kültürel Hayat, yemek kültürü
SAĞLIK, ÖNEMİ VE KORUNMASI
Sağlık, ve Tedavi (Tıbbu’n-Nebevi)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15471, B005297
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا جَرِيرُ بْنُ عَبْدِ الْحَمِيدِ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ الشَّيْبَانِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى أَوْفَى قَالَ كُنَّا فِى سَفَرٍ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا غَرَبَتِ الشَّمْسُ قَالَ لِرَجُلٍ « انْزِلْ فَاجْدَحْ لِى » . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَوْ أَمْسَيْتَ . ثُمَّ قَالَ « انْزِلْ فَاجْدَحْ » . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَوْ أَمْسَيْتَ إِنَّ عَلَيْكَ نَهَارًا . ثُمَّ قَالَ « انْزِلْ فَاجْدَحْ » . فَنَزَلَ فَجَدَحَ لَهُ فِى الثَّالِثَةِ ، فَشَرِبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ أَوْمَأَ بِيَدِهِ إِلَى الْمَشْرِقِ فَقَالَ « إِذَا رَأَيْتُمُ اللَّيْلَ قَدْ أَقْبَلَ مِنْ هَا هُنَا فَقَدْ أَفْطَرَ الصَّائِمُ » .
Tercemesi:
-.......Abdullah ibn Ebî Evfâ (R) şöyle demiştir: Biz bir seferde Rasûlullah'ın beraberinde idik. Güneş battığı zaman bir kimseye:
— "Haydi bineğinden in de bana sevîk bulamacı yap!" buyurdu.
O zât:
— Yâ Rasûlallah! Akşama girseydin! dedi. Sonra Rasûlullah yine:
— "în de bana sevîk karıştır!" buyurdu. O zât yine:
— Yâ Rasûlallah! Akşama girseydin, çünkü üzerinde gündüz aydınlığı vardır! dedi,
Sonra Rasûlullah (S):
— "Haydi in de bana sevîk karıştır!" buyurdu.
Bunun üzerine o zât devesinden indi de üçüncü emirde Rasûlullah için sevîk karıştırdı, Rasûlullah da onu içti. Bundan sonra Rasûlullah eliyle doğu tarafına işaret etti de:
— "Gecenin işte bu taraftan belirip gelmekte olduğunu gördüğünüzde oruçlu orucunu bozar" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Talak 24, 2/373
Senetler:
1. Ebu İbrahim Abdullah b. Ebu Evfâ el-Eslemî (Abdullah b. Alkame b. Halid b. Haris)
2. İshak b. Ebu İshak eş-Şeybani (İshak b. Süleyman b. Feyrûz)
3. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
4. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Oruç, İftar, iftar vakti