257 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Merhum b. Abdulaziz el-Attâr, ona Ebu Neâme es-Sa'dî, ona da Ebu Osman en-Nehdî, Ebu Musa el Eş'arî’nin (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ile birlikte bir savaşta idik. Savaşı bitip de Medîne’ye dönerken insanlar tekbir getirmeye başladılar ve seslerini de yükselttiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Şüphesiz Rabbiniz sağır veya kayıp değildir. O bindiğiniz hayvanın başıyla sizin aranızda olacak kadar size yakındır (hemen önünüzdedir)' buyurdu. Bana da 'Ey Abdullah b. Kays! Sana cennet hazinelerinden bir hazineyi haber vereyim mi; o, La havle vela kuvvete illa billah zikridir' buyurdu." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu hasen bir hadistir. Ebu Osman en Nehdî’nin ismi Abdurrahman b. Mül’dür. Ebu Neâme es Sa'dî’nin ismi de Amr b. İsa'dır. Bu hadisi bize İshâk b. Mansur, ona Ebu Asım, ona Humeyd b. Ebu Melîh, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber’den (sav) benzer şekilde rivayet etmiştir.]
Bize el-Ensâri, ona Ma‘n, ona Malik, ona İbn Şihâb (ez-Zührî), ona İbn Ezher'in azadlısı Ebu Ubeyd, ona da Ebu Hureyre, Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Dua ettim fakat duam kabul edilmedi diyerek acele etmediği sürece, aranızdan herkesin duasına icabet edilir." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis hasen sahihtir. Ebu Ubeyde’nin ismi Sa'd’dır. Abdurrahman b. Ezher’in azadlı kölesidir. Abdurrahman b. Avf’ın azadlısı olduğu da söylenir. Abdurrahman b. Ezher ise Abdurrahman b. Avf’ın amcaoğludur. Bu konuda Enes’ten (ra) de hadis rivayet edilmiştir.]
Bize Abdullah b. Muaviye el-Cumahî –ki o salih bir kimsedir-, ona Salih el-Mürrî, ona Hişam b. Hassân, ona Muhammed b. Sîrîn, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'a, kabul edileceğine gerçekten inanarak dua edin. Bilin ki Allah, gafil ve ciddiyetten uzak bir kalp ile yapılan duaları kabul etmez." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis garîbdir. Biz bu rivayeti sadece bu senedle bilmekteyiz. Abbas el Anberî’nin 'Abdullah b. Muaviye el-Cumahî’den hadis yazınız, çünkü o güvenilir biridir' dediğini işittim.]
Bize Kuteybe (b. Said), ona Rişdîn b. Sa'd, ona Ebu Hânî el-Havlânî, ona da Ebu Ali el-Cenbî, Fedâle b. Ubeyd'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah'la (sav) birlikte mescidde oturmakta iken, bir adam geldi, namaz kıldı ve 'Allah’ım beni bağışla, bana merhamet et' diye dua etti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Ey namaz kılan! Acele ettin. Namaz kılıp oturduğun vakit, önce Allah’a layık olduğu şekilde hamdet, sonra bana salat ve selam getir sonra da duanı yap' buyurdu. Daha sonra başka biri gelip namaz kıldı. Sonra Allah’a hamdetti ve Peygambere salat getirdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) o kimseye 'Ey namaz kılan! Dua et, duana icabet edilecektir' buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen bir hadistir. Hayve b. Şürayh bu hadisi Ebû Hanî'den rivayet etmiştir. Ebu Hanî'nin ismi Humeyd b. Hânî'dir. Ebu Ali el Cenbî’nin ismi ise Amr b. Mâlik'tir.]
Bize Kesir b. Ubeyd, ona Muhammed b. Harb, ona Zübeydî, ona Zührî, ona Ebu Seleme’nin naklettiğine göre Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) namaz için kalktı. Biz de onunla kalktık. Namazda bir bedevi 'Allah’ım, bana ve Muhammed’e rahmet eyle. Bizimle birlikte başka hiç kimseye merhamet etme' dedi. Rasulullah (sav) selam verdikten sonra, Allah Azze ve Celle’nin rahmetini kastederek, bedeviye 'Geniş olanı daralttın' buyurdu."
Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Abdullah b. Yezid el-Mukrî, ona Hayve b. Şureyh, ona Ebu Hânî el-Havlânî, ona da Amr b. Malik el-Cenbî, Fedâle b. Ubeyd’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Nebi (sav), bir adamın Hz. Peygamber'e (sav) salat ve selam getirmeden namazında dua ettiğini işitti ve 'Bu adam acele etti' buyurdu: Sonra onu çağırarak ona ve başkalarına 'Sizden biriniz namaz kıldığında, önce Allah’a hamd ve sena etsin, ardından Nebi’ye salat ve selam getirsin. Sonra da dilediği şekilde duasını yapsın' buyurdu." [ُEbu İsa (Tirmizî), bu hadisin hasen-sahih olduğunu belirtmiştir.]
Bize Abdürrezzak, ona Mamer, ona Hemmam b. Münebbih Ebu Hureyre'yi şöyle derken işittiğini haber vermiştir: Hz. Peygamber (sav)şöyle buyurdu: "Biriniz 'Allahım dilersen beni affet!' 'Allah'ım dilersen bana rahmet et!' 'Allah'ım dilersen beni rızıklandır!' demesin. Aksine duasında ısrarcı olsun. Çünkü Allah dilediğini yapar, onu zorlayacak hiçbir şey yoktur."
Bize Abdân (Abdullah b. Osman), ona Abdullah (b. Mübarek), ona Yunus (b. Yezid)(T); Bize Leys b. Sa'd, ona Yunus (b. Yezid), ona İbn Şihâb, ona da (Abdurrahman) b. Ka'b b. Malik, Câbir b. Abdullah'ın (r.anhüma) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Babam (Abdullah b. Amr) Uhud günü şehit oldu. Bir süre sonra alacaklıları haklarını istemekte ısrar ettiler. Bunun üzerine Rasulullah'a (sav) geldim ve durumu ona anlattım. Rasulullah (sav) alacaklılardan, hurmalığın olan mahsulünü kabul etmelerini ve babama da geride kalan haklarını helal etmelerini istedi. Fakat alacaklılar bu teklifi kabul etmediler. Rasulullah (sav) da onlara hurmalığımı vermedi ve onlar için mahsulünü de kestirmedi. Bana dönüp 'Yarın kuşluk vakti sana geleceğim' buyurdu. Ertesi günü sabah olunca, kuşluk vakti geldi, hurmalıkta dolaştı, mahsul için bereket duasında bulundu. Sonra da ben bahçenin mahsulünü topladım. Onunla alacaklıların haklarını tas tamam verdiğim gibi, bize de geriye bir şeyler kaldı. Sonra Rasulullah'a (sav) geldim, oturuyordu. Ona olanları haber verdiğimde, yanında oturmakta olan Hz. Ömer'e 'Ey Ömer! Cabir'in söylediğine kulak ver' buyurdu. Hz. Ömer de 'Biz zaten senin Allah’ın Rasulü olduğunu biliyoruz. Vallahi, sen muhakkak Allah’ın peygamberisin!' diye cevap verdi."
Bize Muhammed b. Mesleme, ona (Abdullah) b. Vehb, ona Hayve b. Şurayh, ona Ebu Hâni, ona Ebu Ali el-Cenbî, ona da Fedale b. Ubeyd şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) namazda bir adamın dua ettiğini duydu. Ne Allah’ı yüceltiyor ne de Peygamber'e salevat getiriyordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Acele ettin. Ey namaz kılan' buyurdu, sonra namazda neler okunacağını cemaate öğretti. Yine bir defasında Rasulullah (sav) birinin namazda Allah’ı yücelten dualar okuduğunu, Allah’a hamdettiğini ve Peygamber'e salavat getirdiğini işitti. Bunun üzerine o adama 'Dua et kabul edilir, iste verilir' buyurdu."
Bize Ebu Musa Muhammed b. Müsenna, İbrahim b. Yakup ve diğer pek çok kimse, onlara Hammâd b. İsa el-Cüheni, ona Hanzala b. Ebu Süfyan el-Cümahî, ona Salim b. Abdullah, ona da babası (Abdullah b. Ömer), Ömer b. Hattâb'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), dua ederken ellerini kaldırdığı zaman, onları yüzüne sürmeden indirmezdi." [Muhammed b. Müsenna rivayetinde hadis '...ellerini yüzüne meshetmeden indirmezdi' şeklinde geçmektedir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis sahih-garîbdir. Bu rivayetin sadece Hammâd b. İsa tarikiyle nakledildiğini bilmekteyiz. Hammâd bu hadisinde teferrüd etmiş (hadisi tek başına rivayet etmiş), ayrıca hadis rivayeti de az bir kimsedir. Ondan sadece bazı kimseler hadis rivayet etmiştir. Hanzala b. Ebu Süfyân sika (güvenilir) bir kimsedir. Yahya b. Said el-Kattân onun güvenilir olduğunu söylemiştir.]