117 Kayıt Bulundu.
Bize Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, onlara İbn Uyeyne, -İbn Nümeyr, bize Süfyan tahdis etti, dedi-, ona Amr, ona Nafi' b. Cübeyr, ona Ebu Şurayh el-Huzâî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden komşusuna iyi davransın! Allah'a ve ahiret gününe iman eden misafirine ikram etsin! Allah'a ve ahiret gününe iman eden ya hayır söylesin ya da sussun!"
Bize Muhammed b. Yahya, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Mansur, ona Ebû Vâil, ona Abdullah (b. Mesud) (ra) şöyle rivayet etmiştir: Bir adam Rasulullah'a (sav) şöyle demişti: 'İyilik mi yoksa kötülük mü yaptığımı nasıl bilebilirim?' Hz. Peygamber (sav) şöyle cevap verdi: "Komşularının senin iyilik yaptığını söylediklerini duyduğun zaman iyilik yapmışsındır. Eğer kötülük yaptığını söylüyorlarsa kötülük yapmışsındır."
Bize Yezid, ona Esved b. Şeybân, ona Yezîd b. Ebu’l-Alâ ona da Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şıhhîr şöyle dedi: Ebu Zer’den bana bir hadis ulaştı. Onunla karşılaşmayı istiyordum. Ardından onunla karşılaştım ve ona şöyle dedim: “Ey Ebu Zer! Bana senin rivayet ettiğin bir hadis ulaştı. Seninle karşılaşıp onu sana sormayı istiyordum”. Ebu Zer “İşte benimle buluştun, sor bakalım” diye karşılık verdi. “Bana söylendiğine göre şöyle demişsin: Rasulullah’tan (sav) şöyle işittim: “Üç kimse vardır ki Allah onları sever ve yine üç kimse vardır ki Allah onlara buğzeder”. Ebu Zer “Evet, bunu ben söyledim. Sevgili dostum Muhammed’e (sav) yalan isnat edeceğimi mi sanıyorsun?” diye üç defa söyledi. “Peki Allah’ın sevdiği üç kişi kimdir?” diye sordum. Şöyle cevap verdi: Birincisi Allah yolunda savaşan bir adamdır. Bu kişi mücahid olarak ve (cihadının sevabını sadece Allah'tan (c.c.) alacağını) hesap eserek düşmanla karşılaşmış ve şehit olana kadar savaşmıştır. Allah’ın kitabında şu ayeti bulursunuz: “Şüphesiz ki Allah onun yolunda tek saf halinde savaşanları sever” (Saff, 61/4). İkincisi de şu kimsedir: Bir adamın kendisine eziyet eden bir komşusu vardır. Ölüm veya hayattaki başka bir sebeple ondan ayrılana kadar onun eziyetine sabretmiştir. Üçüncüsü ise şu kişidir: Bir toplulukla birlikte seyahat eden bir adamdır ki gece iyice yorulmuşlar, uykusuzluğa dayanamayacak hale gelmişlerdir. Gecenin sonuna doğru bir yerde konaklarlar. (Herkes uyurken) o adam kalkar, abdest alır ve namazını kılar. “Peki ya Allah’ın sevmediği üç kişi kimdir?” diye sordum. Şöyle cevap verdi: “Onların birincisi övünen kibirli kimsedir. Allah’ın kitabında şu ayeti bulursunuz: “Şüphesiz ki Allah kendini beğenip övünen kimseyi sevmez” (Hadid, 57/23). İkincisi cimri, yaptığı iyiliği başa kakan kimsedir. Üçüncüsü ise “Çok yemin eden tacirdir”. “Ey Ebu Zer, mal nedir (ne kadar malın var)?” diye sordum, “Bize ait biraz koyun ve deve” dedi. “Bunu sormuyorum, sesi olmayan malı yani altın ve gümüşü soruyorum” dedim. “Gece gelen sabaha çıkmıyor, sabah gelen akşamı görmüyor (elimde tutmayıp olanı infak ediyorum)” diye cevap verdi. “Seninle Kureyşli kardeşlerin arasında ne var?” diye sordum. “Vallahi! Allah ve Resulüyle karşılaşıncaya kadar onlardan ne dünyalık bir mal isterim, ne de onlara din konusunda bir şey sorarım” dedi ve bu sözünü üç kez tekrarladı.
Bize Müsedded, ona Hammad, ona Yahyâ b. Saîd, ona Ebu Bekir b. Muhammed, ona Amre, ona da Aişe'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Cebrail, bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, artık komşuyu komşuya mirasçı yapacak dedim."
Bize Muhammed b. İsa, ona Süfyan, ona Beşîr Ebu Süleyman, ona Mücahid, ona da Abdullah b. Amr'ın (ra) rivayet ettiğine göre; Abdullah bir koyun kesmiş, sonra da (hizmetçilerine) şöyle demiş: Bundan Yahudi komşuma da ikram ettiniz mi? Çünkü ben Rasulullah'ın (sav) şöyle söylediğini işittim: "Cebrail bana komşuya iyilikte bulunmayı öyle ısrarla tavsiye etti ki, ben komşuyu komşuya mirasçı yapacak zannettim."
Bize Müsedded b. Müserhed ve Said b. Mansur, ona Haris b. Ubeyd, onlara Ebu İmran el-Cevnî, ona Talha, ona da Hz. Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e (sav) sordum: Ey Allah'ın Rasulü! Benim iki komşum var. İyilik yapmaya ve ikram etmeye önce hangisi ile başlayayım? "Sana kapısı en yakın olanından" buyurdu. [Ebû Davud dedi ki: Şube şöyle demiştir: Bu hadisin senedindeki Talha Kureyşli bir adamdır.]
Bize Abdullah b. Yezîd, ona Hayve ve İbn Lehîa, ona Şürahbîl b. Şerîk, ona Abdurrahman el-Hubulî, ona Abdullah b. Amr b. el-Âs rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Arkadaşlarının en hayırlısı arkadaşlarına en çok iyiliği dokunandır. Komşuların en hayırlısı da komşularına en çok iyiliği dokunandır."
Bize Abdullah b. Yezîd, ona Hayve ve İbn Lehîa, ona Şürahbîl b. Şerîk, ona Abdurrahman el-Hubulî, ona Abdullah b. Amr b. el-Âs rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Arkadaşlarının en hayırlısı arkadaşlarına en çok iyiliği dokunandır. Komşuların en hayırlısı da komşularına en çok iyiliği dokunandır."
Bize Haccâc ve Ebu Kâmil, onlara Leys b. Sa'd, ona Saîd b. Ebu Saîd, ona da Ebu Şureyh el-Adevî şöyle rivayet etmiştir: Ben bizzat kulaklarım ve gözlerimle Rasulullah'ı (sav) şöyle derken işittim ve gördüm: "Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa komşusuna ikram etsin. Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirine ihtimam (câize) göstersin.” (Ashâb) “Ey Allah'ın Rasulü câize nedir?’” diye sordular. Hz. Peygamber (sav) “Bir gün ve bir gece misafire ikramda bulunmakta ihtimam [hassas davranmaktır] göstermektir. Misafirlik ise üç gündür. Bu süreden sonra [kimse ikram hususunda zorlanmaz, günlük yaşantısını giderdiği miktarlar oranında misafire ikramda bulunması] gönüllü olarak yapılan sadaka gibidir. Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun!" buyurdu. Ebu Kâmil, '(Misafir) Ev sahibini zor durumda bırakıncaya kadar orada kalmaz' dedi.