حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ عَمْرِو بْنِ يَحْيَى الْمَازِنِىِّ عَنْ أَبِيهِ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا سَعِيدٍ الْخُدْرِىَّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "لَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ ذَوْدٍ صَدَقَةٌ مِنَ الإِبِلِ ، وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ أَوَاقٍ صَدَقَةٌ ، وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسَةِ أَوْسُقٍ صَدَقَةٌ" . حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ قَالَ حَدَّثَنِى يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عَمْرٌو سَمِعَ أَبَاهُ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ - رضى الله عنه - سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم بِهَذَا .
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Amr b. Yahya el-Mâzinî, ona babası, ona da Ebu Said el-Hudrî'nin söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Beş deveden daha az devenin zekatı olmaz. Beş ukiyeden (yani iki yüz dirhem) daha az gümüşün zekatı olmaz. Beş ölçekten daha az ürünün (hurma, üzüm ve tahıl mahsullerinde) zekatı olmaz."
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhab, ona Yahya b. Said, ona Amr'ın söylediğine göre babası babası Ebu Said el-Hudrî (ra) bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav) dinlemiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9766, B001447
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ عَمْرِو بْنِ يَحْيَى الْمَازِنِىِّ عَنْ أَبِيهِ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا سَعِيدٍ الْخُدْرِىَّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "لَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ ذَوْدٍ صَدَقَةٌ مِنَ الإِبِلِ ، وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسِ أَوَاقٍ صَدَقَةٌ ، وَلَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسَةِ أَوْسُقٍ صَدَقَةٌ" . حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ قَالَ حَدَّثَنِى يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عَمْرٌو سَمِعَ أَبَاهُ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ - رضى الله عنه - سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم بِهَذَا .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Amr b. Yahya el-Mâzinî, ona babası, ona da Ebu Said el-Hudrî'nin söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Beş deveden daha az devenin zekatı olmaz. Beş ukiyeden (yani iki yüz dirhem) daha az gümüşün zekatı olmaz. Beş ölçekten daha az ürünün (hurma, üzüm ve tahıl mahsullerinde) zekatı olmaz."
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhab, ona Yahya b. Said, ona Amr'ın söylediğine göre babası babası Ebu Said el-Hudrî (ra) bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav) dinlemiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 32, 1/474
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Yahya b. Umare el-Ensarî (Yahya b. Umare b. Temim b. Abd)
3. Amr b. Yahya el-Ensarî (Amr b. Yahya b. Umare b. Ebu Hasan b. Abduamr)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Kila'î (Abdullah b. Yusuf)
Konular:
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Bize Ahmed b. Meni, ona Süfyan, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Hayvanın, yaralamasından dolayı bir ceza yoktur (tazmin edilmez). Kuyuya düşmekten dolayı (ortaya çıkan zarar) tazmin edilmez. Maden ocaklarına (düşmekten) dolayı da bir ceza gerekmez. Definelerde beşte bir (zekat) vardır."
[Bize Kuteybe, ona Leys b. Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) benzer rivayette bulunmuştur.]
[(Tirmizi) der ki: Bu hususta Câbir, Amr b. Avf el-Müzenî ve Ubade b. Sâmit’ten de rivayet vardır. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği hadis hasen sahih bir hadistir. Bize el-Ensari, ona Ma‘n, ona da Mâlik b. Enes şöyle haber vermiştir: Hz. Peygamber'in (sav) "Hayvanın yaralaması hederdir" sözünün açıklaması şudur: Yani bundan dolayı bir diyet yoktur. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: "Hayvanın yaralaması hederdir" buyruğunu açıklamak üzere kimi ilim adamı şöyle demiştir: Acmâ (hayvan)dan kasıt sahibinden bir şekilde kurtulup kaçmış hayvandır. Bu kaçışı esnasında bir şeylere zarar verecek olursa onun sahibinin herhangi bir tazminat ödemesi söz konusu olmaz.]
["Maden de hederdir" buyruğu ile şu ifade edilmektedir: Bir kimse bir maden ocağı kazsa ve oraya bir insan düşse bundan dolayı ona tazminat düşmez. Aynı şekilde bir kimse giden gelen herkesin yararlanması için bir kuyu kazsa ve oraya bir insan düşse, o kuyu sahibine bir tazminat yükümlülüğü olmaz.]
["Rikâzda (definede) da beşte bir vardır". Buradaki rikâz’dan kasıt cahiliye dönemi gömüleri arasında bulunan değerli şeylerdir. Her kim bir define bulacak olursa onun beşte birini sultana (İslam devletine) öder, geri kalanı da ona aittir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18602, T001377
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْعَجْمَاءُ جُرْحُهَا جُبَارٌ وَالْبِئْرُ جُبَارٌ وَالْمَعْدِنُ جُبَارٌ وَفِى الرِّكَازِ الْخُمُسُ » . حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَأَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ. قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ جَابِرٍ وَعَمْرِو بْنِ عَوْفٍ الْمُزَنِىِّ وَعُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى هُرَيْرَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . حَدَّثَنَا الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنَا مَعْنٌ قَالَ أَخْبَرَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ وَتَفْسِيرُ حَدِيثِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « الْعَجْمَاءُ جُرْحُهَا جُبَارٌ » . يَقُولُ هَدَرٌ لاَ دِيَةَ فِيهِ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَمَعْنَى قَوْلِهِ « الْعَجْمَاءُ جُرْحُهَا جُبَارٌ » . فَسَّرَ ذَلِكَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ قَالُوا الْعَجْمَاءُ الدَّابَّةُ الْمُنْفَلِتَةُ مِنْ صَاحِبِهَا فَمَا أَصَابَتْ فِى انْفِلاَتِهَا فَلاَ غُرْمَ عَلَى صَاحِبِهَا . « وَالْمَعْدِنُ جُبَارٌ » . يَقُولُ إِذَا احْتَفَرَ الرَّجُلُ مَعْدِنًا فَوَقَعَ فِيهَا إِنْسَانٌ فَلاَ غُرْمَ عَلَيْهِ . وَكَذَلِكَ الْبِئْرُ إِذَا احْتَفَرَهَا الرَّجُلُ لِلسَّبِيلِ فَوَقَعَ فِيهَا إِنْسَانٌ فَلاَ غُرْمَ عَلَى صَاحِبِهَا . « وَفِى الرِّكَازِ الْخُمُسُ » . وَالرِّكَازُ مَا وُجِدَ فِى دَفْنِ أَهْلِ الْجَاهِلِيَّةِ . فَمَنْ وَجَدَ رِكَازًا أَدَّى مِنْهُ الْخُمُسَ إِلَى السُّلْطَانِ . وَمَا بَقِىَ فَهُوَ لَهُ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Meni, ona Süfyan, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Hayvanın, yaralamasından dolayı bir ceza yoktur (tazmin edilmez). Kuyuya düşmekten dolayı (ortaya çıkan zarar) tazmin edilmez. Maden ocaklarına (düşmekten) dolayı da bir ceza gerekmez. Definelerde beşte bir (zekat) vardır."
[Bize Kuteybe, ona Leys b. Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) benzer rivayette bulunmuştur.]
[(Tirmizi) der ki: Bu hususta Câbir, Amr b. Avf el-Müzenî ve Ubade b. Sâmit’ten de rivayet vardır. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği hadis hasen sahih bir hadistir. Bize el-Ensari, ona Ma‘n, ona da Mâlik b. Enes şöyle haber vermiştir: Hz. Peygamber'in (sav) "Hayvanın yaralaması hederdir" sözünün açıklaması şudur: Yani bundan dolayı bir diyet yoktur. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: "Hayvanın yaralaması hederdir" buyruğunu açıklamak üzere kimi ilim adamı şöyle demiştir: Acmâ (hayvan)dan kasıt sahibinden bir şekilde kurtulup kaçmış hayvandır. Bu kaçışı esnasında bir şeylere zarar verecek olursa onun sahibinin herhangi bir tazminat ödemesi söz konusu olmaz.]
["Maden de hederdir" buyruğu ile şu ifade edilmektedir: Bir kimse bir maden ocağı kazsa ve oraya bir insan düşse bundan dolayı ona tazminat düşmez. Aynı şekilde bir kimse giden gelen herkesin yararlanması için bir kuyu kazsa ve oraya bir insan düşse, o kuyu sahibine bir tazminat yükümlülüğü olmaz.]
["Rikâzda (definede) da beşte bir vardır". Buradaki rikâz’dan kasıt cahiliye dönemi gömüleri arasında bulunan değerli şeylerdir. Her kim bir define bulacak olursa onun beşte birini sultana (İslam devletine) öder, geri kalanı da ona aittir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 37, 3/661
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ahmed b. Meni' el-Begavî (Ahmed b. Meni' b. Abdurrahman)
Konular:
Zaruret, sorumluluğu, düşüren mazeretler
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, yeraltından çıkarılan şeylerde
Öneri Formu
Hadis Id, No:
288900, T001377-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْعَجْمَاءُ جُرْحُهَا جُبَارٌ وَالْبِئْرُ جُبَارٌ وَالْمَعْدِنُ جُبَارٌ وَفِى الرِّكَازِ الْخُمُسُ » . حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَأَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ. قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ جَابِرٍ وَعَمْرِو بْنِ عَوْفٍ الْمُزَنِىِّ وَعُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى هُرَيْرَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . حَدَّثَنَا الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنَا مَعْنٌ قَالَ أَخْبَرَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ وَتَفْسِيرُ حَدِيثِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « الْعَجْمَاءُ جُرْحُهَا جُبَارٌ » . يَقُولُ هَدَرٌ لاَ دِيَةَ فِيهِ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَمَعْنَى قَوْلِهِ « الْعَجْمَاءُ جُرْحُهَا جُبَارٌ » . فَسَّرَ ذَلِكَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ قَالُوا الْعَجْمَاءُ الدَّابَّةُ الْمُنْفَلِتَةُ مِنْ صَاحِبِهَا فَمَا أَصَابَتْ فِى انْفِلاَتِهَا فَلاَ غُرْمَ عَلَى صَاحِبِهَا . « وَالْمَعْدِنُ جُبَارٌ » . يَقُولُ إِذَا احْتَفَرَ الرَّجُلُ مَعْدِنًا فَوَقَعَ فِيهَا إِنْسَانٌ فَلاَ غُرْمَ عَلَيْهِ . وَكَذَلِكَ الْبِئْرُ إِذَا احْتَفَرَهَا الرَّجُلُ لِلسَّبِيلِ فَوَقَعَ فِيهَا إِنْسَانٌ فَلاَ غُرْمَ عَلَى صَاحِبِهَا . « وَفِى الرِّكَازِ الْخُمُسُ » . وَالرِّكَازُ مَا وُجِدَ فِى دَفْنِ أَهْلِ الْجَاهِلِيَّةِ . فَمَنْ وَجَدَ رِكَازًا أَدَّى مِنْهُ الْخُمُسَ إِلَى السُّلْطَانِ . وَمَا بَقِىَ فَهُوَ لَهُ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Meni, ona Süfyan, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Hayvanın, yaralamasından dolayı bir ceza yoktur (tazmin edilmez). Kuyuya düşmekten dolayı (ortaya çıkan zarar) tazmin edilmez. Maden ocaklarına (düşmekten) dolayı da bir ceza gerekmez. Definelerde beşte bir (zekat) vardır."
[Bize Kuteybe, ona Leys b. Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) benzer rivayette bulunmuştur.]
[(Tirmizi) der ki: Bu hususta Câbir, Amr b. Avf el-Müzenî ve Ubade b. Sâmit’ten de rivayet vardır. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği hadis hasen sahih bir hadistir. Bize el-Ensari, ona Ma‘n, ona da Mâlik b. Enes şöyle haber vermiştir: Hz. Peygamber'in (sav) "Hayvanın yaralaması hederdir" sözünün açıklaması şudur: Yani bundan dolayı bir diyet yoktur. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: "Hayvanın yaralaması hederdir" buyruğunu açıklamak üzere kimi ilim adamı şöyle demiştir: Acmâ (hayvan)dan kasıt sahibinden bir şekilde kurtulup kaçmış hayvandır. Bu kaçışı esnasında bir şeylere zarar verecek olursa onun sahibinin herhangi bir tazminat ödemesi söz konusu olmaz.]
["Maden de hederdir" buyruğu ile şu ifade edilmektedir: Bir kimse bir maden ocağı kazsa ve oraya bir insan düşse bundan dolayı ona tazminat düşmez. Aynı şekilde bir kimse giden gelen herkesin yararlanması için bir kuyu kazsa ve oraya bir insan düşse, o kuyu sahibine bir tazminat yükümlülüğü olmaz.]
["Rikâzda (definede) da beşte bir vardır". Buradaki rikâz’dan kasıt cahiliye dönemi gömüleri arasında bulunan değerli şeylerdir. Her kim bir define bulacak olursa onun beşte birini sultana (İslam devletine) öder, geri kalanı da ona aittir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 37, 2/661
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Zaruret, sorumluluğu, düşüren mazeretler
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, yeraltından çıkarılan şeylerde
Öneri Formu
Hadis Id, No:
288901, T001377-3
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْعَجْمَاءُ جُرْحُهَا جُبَارٌ وَالْبِئْرُ جُبَارٌ وَالْمَعْدِنُ جُبَارٌ وَفِى الرِّكَازِ الْخُمُسُ » . حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَأَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ. قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ جَابِرٍ وَعَمْرِو بْنِ عَوْفٍ الْمُزَنِىِّ وَعُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى هُرَيْرَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . حَدَّثَنَا الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنَا مَعْنٌ قَالَ أَخْبَرَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ وَتَفْسِيرُ حَدِيثِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « الْعَجْمَاءُ جُرْحُهَا جُبَارٌ » . يَقُولُ هَدَرٌ لاَ دِيَةَ فِيهِ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَمَعْنَى قَوْلِهِ « الْعَجْمَاءُ جُرْحُهَا جُبَارٌ » . فَسَّرَ ذَلِكَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ قَالُوا الْعَجْمَاءُ الدَّابَّةُ الْمُنْفَلِتَةُ مِنْ صَاحِبِهَا فَمَا أَصَابَتْ فِى انْفِلاَتِهَا فَلاَ غُرْمَ عَلَى صَاحِبِهَا . « وَالْمَعْدِنُ جُبَارٌ » . يَقُولُ إِذَا احْتَفَرَ الرَّجُلُ مَعْدِنًا فَوَقَعَ فِيهَا إِنْسَانٌ فَلاَ غُرْمَ عَلَيْهِ . وَكَذَلِكَ الْبِئْرُ إِذَا احْتَفَرَهَا الرَّجُلُ لِلسَّبِيلِ فَوَقَعَ فِيهَا إِنْسَانٌ فَلاَ غُرْمَ عَلَى صَاحِبِهَا . « وَفِى الرِّكَازِ الْخُمُسُ » . وَالرِّكَازُ مَا وُجِدَ فِى دَفْنِ أَهْلِ الْجَاهِلِيَّةِ . فَمَنْ وَجَدَ رِكَازًا أَدَّى مِنْهُ الْخُمُسَ إِلَى السُّلْطَانِ . وَمَا بَقِىَ فَهُوَ لَهُ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Meni, ona Süfyan, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Hayvanın, yaralamasından dolayı bir ceza yoktur (tazmin edilmez). Kuyuya düşmekten dolayı (ortaya çıkan zarar) tazmin edilmez. Maden ocaklarına (düşmekten) dolayı da bir ceza gerekmez. Definelerde beşte bir (zekat) vardır."
[Bize Kuteybe, ona Leys b. Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) benzer rivayette bulunmuştur.]
[(Tirmizi) der ki: Bu hususta Câbir, Amr b. Avf el-Müzenî ve Ubade b. Sâmit’ten de rivayet vardır. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği hadis hasen sahih bir hadistir. Bize el-Ensari, ona Ma‘n, ona da Mâlik b. Enes şöyle haber vermiştir: Hz. Peygamber'in (sav) "Hayvanın yaralaması hederdir" sözünün açıklaması şudur: Yani bundan dolayı bir diyet yoktur. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: "Hayvanın yaralaması hederdir" buyruğunu açıklamak üzere kimi ilim adamı şöyle demiştir: Acmâ (hayvan)dan kasıt sahibinden bir şekilde kurtulup kaçmış hayvandır. Bu kaçışı esnasında bir şeylere zarar verecek olursa onun sahibinin herhangi bir tazminat ödemesi söz konusu olmaz.]
["Maden de hederdir" buyruğu ile şu ifade edilmektedir: Bir kimse bir maden ocağı kazsa ve oraya bir insan düşse bundan dolayı ona tazminat düşmez. Aynı şekilde bir kimse giden gelen herkesin yararlanması için bir kuyu kazsa ve oraya bir insan düşse, o kuyu sahibine bir tazminat yükümlülüğü olmaz.]
["Rikâzda (definede) da beşte bir vardır". Buradaki rikâz’dan kasıt cahiliye dönemi gömüleri arasında bulunan değerli şeylerdir. Her kim bir define bulacak olursa onun beşte birini sultana (İslam devletine) öder, geri kalanı da ona aittir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 37, 3/661
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Zaruret, sorumluluğu, düşüren mazeretler
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, yeraltından çıkarılan şeylerde
Bize Süveyd b. Said, ona Hafs İbn Meysere es-Sanânî, ona Zeyd b. Eslem, ona Ebu Salih Zekvan, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) 'Altın ve gümüşe sahip olan bir kimse, onların hakkını (zekatını) vermezse, kıyamet günü, bu altın ve gümüş ateşten levhalar haline getirilir, cehennem ateşinde kızdırılır ve o kişinin böğrü, alnı ve sırtı bunlarla dağlanır. Bunlar soğudukça, süresi elli bin yıl olan, bir gün içerisinde, bu işlem tekrar edilir ve bu durum, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme giden yolunu göreceği vakte kadar devam eder' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya develerin durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Develere sahip olan bir kimse, o develerin hakkını (zekatını) -ki suya geldikleri gün onları sağmak da onlardaki haklardandır- ödemezse, o kimse kıyamet gününde, onların önünde, düz, sert ve taşsız bir araziye yatırılır, sonra develer en semiz ve en eksiksiz halleriyle getirilir; hiçbir yavrusu eksik olmaz. Sonra o develer, o kişiyi ayaklarıyla ezer, ağızlarıyla ısırır. İlk gelenleri üzerinden geçtikten sonra, son gelenleri ona geri döndürülür ve bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya sığırlar ve koyunlar ne olacak?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Sığır ve koyun sahibi olan kimse, onların hakkını (zekatını) ödemezse, mutlaka kıyamet gününde, onların önünde, geniş bir düzlükte yatırılır, sonra sığır ve koyunlar eksiksiz olarak getirilir. İçlerinde çarpık boynuzlu, boynuzsuz ve kırık boynuzlu bulunmaz. Bunlar boynuzlarıyla ona toslar, toynaklarıyla onu çiğnerler. Onların ilkleri, onun üzerinden her geçtikçe bu sefer sonlardakiler de gelip tekrar onun üzerinden geçerler. Bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya atların durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Atlar üç türlüdür; bir adam için vebal, bir adam için bir örtü, bir adam için de bir ecirdir. Atların kendisi için vebal olduğu kişi, riyakârlık, övünmek ve İslam ehline karşı düşmanlık olarak at bağlayıp besleyen kişidir. Bu adam için at bir vebaldir. Kendisi için atların örtü olduğu kimse ise onları Allah yolunda bağlamakla birlikte, onların sırtlarında ve kendilerinde Allah’ın hakkını da unutmayan kimsedir. İşte bu kişi için at bir örtüdür. Atların kendisi için ecir olduğu kimselere gelince; atı Allah yolunda İslam ehli için bir merada yahut bir bahçede bağlayıp besleyen kişidir. O mera yahut bahçeden her ne yerse mutlaka onun yedikleri sayısınca o kimseye hasenat yazılır, pislikleri ve sidikleri sayısınca da ona hasenat yazılır. At, yularını koparıp da bir ya da iki yüksek tepeyi aşsa da mutlaka bıraktığı izleri ve pislikleri sayısınca, ona hasenat yazılır. Sahibi onu alıp, sulama niyeti olmaksızın, bir ırmağın kenarına götürse, at da oradan içse, mutlaka Allah ona içtiği kadar hasenat yazar' buyurdu."
"Kendisine 'Peki, ey Allah'ın Rasulü! Ya eşekler?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah eşekler hakkında, bana şu biricik ve oldukça geniş anlamlı ayetten başka bir şey indirmemiştir: 'Kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyorsa onu görecektir, kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yapıyorsa onu görecektir'(Zilzal, 99/7-8). buyurdu."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3803, M002290
Hadis:
وَحَدَّثَنِى سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا حَفْصٌ - يَعْنِى ابْنَ مَيْسَرَةَ الصَّنْعَانِىَّ - عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ أَنَّ أَبَا صَالِحٍ ذَكْوَانَ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "مَا مِنْ صَاحِبِ ذَهَبٍ وَلاَ فِضَّةٍ لاَ يُؤَدِّى مِنْهَا حَقَّهَا إِلاَّ إِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ صُفِّحَتْ لَهُ صَفَائِحَ مِنْ نَارٍ فَأُحْمِىَ عَلَيْهَا فِى نَارِ جَهَنَّمَ فَيُكْوَى بِهَا جَنْبُهُ وَجَبِينُهُ وَظَهْرُهُ كُلَّمَا بَرَدَتْ أُعِيدَتْ لَهُ فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ حَتَّى يُقْضَى بَيْنَ الْعِبَادِ فَيُرَى سَبِيلُهُ إِمَّا إِلَى الْجَنَّةِ وَإِمَّا إِلَى النَّارِ." قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَالإِبِلُ قَالَ "وَلاَ صَاحِبُ إِبِلٍ لاَ يُؤَدِّى مِنْهَا حَقَّهَا وَمِنْ حَقِّهَا حَلَبُهَا يَوْمَ وِرْدِهَا إِلاَّ إِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ بُطِحَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ أَوْفَرَ مَا كَانَتْ لاَ يَفْقِدُ مِنَهَا فَصِيلاً وَاحِدًا تَطَؤُهُ بِأَخْفَافِهَا وَتَعَضُّهُ بِأَفْوَاهِهَا كُلَّمَا مَرَّ عَلَيْهِ أُولاَهَا رُدَّ عَلَيْهِ أُخْرَاهَا فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ حَتَّى يُقْضَى بَيْنَ الْعِبَادِ فَيُرَى سَبِيلُهُ إِمَّا إِلَى الْجَنَّةِ وَإِمَّا إِلَى النَّارِ." قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَالْبَقَرُ وَالْغَنَمُ قَالَ "وَلاَ صَاحِبُ بَقَرٍ وَلاَ غَنَمٍ لاَ يُؤَدِّى مِنْهَا حَقَّهَا إِلاَّ إِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ بُطِحَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ لاَ يَفْقِدُ مِنْهَا شَيْئًا لَيْسَ فِيهَا عَقْصَاءُ وَلاَ جَلْحَاءُ وَلاَ عَضْبَاءُ تَنْطِحُهُ بِقُرُونِهَا وَتَطَؤُهُ بِأَظْلاَفِهَا كُلَّمَا مَرَّ عَلَيْهِ أُولاَهَا رُدَّ عَلَيْهِ أُخْرَاهَا فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ حَتَّى يُقْضَى بَيْنَ الْعِبَادِ فَيُرَى سَبِيلُهُ إِمَّا إِلَى الْجَنَّةِ وَإِمَّا إِلَى النَّارِ." قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَالْخَيْلُ قَالَ "الْخَيْلُ ثَلاَثَةٌ هِىَ لِرَجُلٍ وِزْرٌ وَهِىَ لِرَجُلٍ سِتْرٌ وَهِىَ لِرَجُلٍ أَجْرٌ فَأَمَّا الَّتِى هِىَ لَهُ وِزْرٌ فَرَجُلٌ رَبَطَهَا رِيَاءً وَفَخْرًا وَنِوَاءً عَلَى أَهْلِ الإِسْلاَمِ فَهِىَ لَهُ وِزْرٌ وَأَمَّا الَّتِى هِىَ لَهُ سِتْرٌ فَرَجُلٌ رَبَطَهَا فِى سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ لَمْ يَنْسَ حَقَّ اللَّهِ فِى ظُهُورِهَا وَلاَ رِقَابِهَا فَهِىَ لَهُ سِتْرٌ وَأَمَّا الَّتِى هِىَ لَهُ أَجْرٌ فَرَجُلٌ رَبَطَهَا فِى سَبِيلِ اللَّهِ لأَهْلِ الإِسْلاَمِ فِى مَرْجٍ وَرَوْضَةٍ فَمَا أَكَلَتْ مِنْ ذَلِكَ الْمَرْجِ أَوِ الرَّوْضَةِ مِنْ شَىْءٍ إِلاَّ كُتِبَ لَهُ عَدَدَ مَا أَكَلَتْ حَسَنَاتٌ وَكُتِبَ لَهُ عَدَدَ أَرْوَاثِهَا وَأَبْوَالِهَا حَسَنَاتٌ وَلاَ تَقْطَعُ طِوَلَهَا فَاسْتَنَّتْ شَرَفًا أَوْ شَرَفَيْنِ إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ لَهُ عَدَدَ آثَارِهَا وَأَرْوَاثِهَا حَسَنَاتٍ وَلاَ مَرَّ بِهَا صَاحِبُهَا عَلَى نَهْرٍ فَشَرِبَتْ مِنْهُ وَلاَ يُرِيدُ أَنْ يَسْقِيَهَا إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ لَهُ عَدَدَ مَا شَرِبَتْ حَسَنَاتٍ." قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَالْحُمُرُ قَالَ "مَا أُنْزِلَ عَلَىَّ فِى الْحُمُرِ شَىْءٌ إِلاَّ هَذِهِ الآيَةُ الْفَاذَّةُ الْجَامِعَةُ ( فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ* وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ)."
Tercemesi:
Bize Süveyd b. Said, ona Hafs İbn Meysere es-Sanânî, ona Zeyd b. Eslem, ona Ebu Salih Zekvan, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) 'Altın ve gümüşe sahip olan bir kimse, onların hakkını (zekatını) vermezse, kıyamet günü, bu altın ve gümüş ateşten levhalar haline getirilir, cehennem ateşinde kızdırılır ve o kişinin böğrü, alnı ve sırtı bunlarla dağlanır. Bunlar soğudukça, süresi elli bin yıl olan, bir gün içerisinde, bu işlem tekrar edilir ve bu durum, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme giden yolunu göreceği vakte kadar devam eder' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya develerin durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Develere sahip olan bir kimse, o develerin hakkını (zekatını) -ki suya geldikleri gün onları sağmak da onlardaki haklardandır- ödemezse, o kimse kıyamet gününde, onların önünde, düz, sert ve taşsız bir araziye yatırılır, sonra develer en semiz ve en eksiksiz halleriyle getirilir; hiçbir yavrusu eksik olmaz. Sonra o develer, o kişiyi ayaklarıyla ezer, ağızlarıyla ısırır. İlk gelenleri üzerinden geçtikten sonra, son gelenleri ona geri döndürülür ve bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya sığırlar ve koyunlar ne olacak?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Sığır ve koyun sahibi olan kimse, onların hakkını (zekatını) ödemezse, mutlaka kıyamet gününde, onların önünde, geniş bir düzlükte yatırılır, sonra sığır ve koyunlar eksiksiz olarak getirilir. İçlerinde çarpık boynuzlu, boynuzsuz ve kırık boynuzlu bulunmaz. Bunlar boynuzlarıyla ona toslar, toynaklarıyla onu çiğnerler. Onların ilkleri, onun üzerinden her geçtikçe bu sefer sonlardakiler de gelip tekrar onun üzerinden geçerler. Bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya atların durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Atlar üç türlüdür; bir adam için vebal, bir adam için bir örtü, bir adam için de bir ecirdir. Atların kendisi için vebal olduğu kişi, riyakârlık, övünmek ve İslam ehline karşı düşmanlık olarak at bağlayıp besleyen kişidir. Bu adam için at bir vebaldir. Kendisi için atların örtü olduğu kimse ise onları Allah yolunda bağlamakla birlikte, onların sırtlarında ve kendilerinde Allah’ın hakkını da unutmayan kimsedir. İşte bu kişi için at bir örtüdür. Atların kendisi için ecir olduğu kimselere gelince; atı Allah yolunda İslam ehli için bir merada yahut bir bahçede bağlayıp besleyen kişidir. O mera yahut bahçeden her ne yerse mutlaka onun yedikleri sayısınca o kimseye hasenat yazılır, pislikleri ve sidikleri sayısınca da ona hasenat yazılır. At, yularını koparıp da bir ya da iki yüksek tepeyi aşsa da mutlaka bıraktığı izleri ve pislikleri sayısınca, ona hasenat yazılır. Sahibi onu alıp, sulama niyeti olmaksızın, bir ırmağın kenarına götürse, at da oradan içse, mutlaka Allah ona içtiği kadar hasenat yazar' buyurdu."
"Kendisine 'Peki, ey Allah'ın Rasulü! Ya eşekler?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah eşekler hakkında, bana şu biricik ve oldukça geniş anlamlı ayetten başka bir şey indirmemiştir: 'Kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyorsa onu görecektir, kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yapıyorsa onu görecektir'(Zilzal, 99/7-8). buyurdu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2290, /382
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Amr Hafs b. Meysere el-Ukaylî (Hafs b. Meysere)
5. Ebu Muhammed Süveyd b. Saîd el-Herevî (Süveyd b. Saîd b. Sehl b. Şehriyâr)
Konular:
Hayvanlar, At Beslemek, etinden, sütünden vs. faydalanmak
Hayvanlar, Eşek ile ilgili her şey
KTB ZAMAN FENOMENİ
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, vermemenin cezası
Zekat, vermeyenin hali