Giriş


    Öneri Formu
13936 İM001348 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 178


    Öneri Formu
37009 DM000296 Darimi, Mukaddime, 29

Bize Kuteybe b. Said, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim, onlara Cerîr -Ebu Bekir tahdisen rivayet edip Cerir b. Abdulhamid demiştir-, ona Musa b. Ebu Aişe, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas, ''dilini onu ezberlemek için hareket ettirme'' ayeti hakkında şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), Cebrail kendisine vahiy getirdiğinde dilini ve dudaklarını (vahyi ezberlemek için) çokça hareket ettirirdi. Zira vahiy ona ağır gelirdi. Bu durum, onun halinden anlaşılıyordu. (Bundan dolayı) Allahu teâlâ, 'Dilini onu -yani aklında tutmayı- hızlandırmak için hareket ettirme, - onu toplamak ve okumak bize aittir -yani onu göğsünde toplamak ve okumak bizim işimizdir. Sen (ancak) daha sonra okuyabilirsin-, biz onu okuduğumuzda okunuşuna tabi ol -yani indirdiğimizde onu dinle-, onu açıklamak bize aittir -yani, onu senin dilin ile açıklamak-'' ayetlerini indirdi. (Bundan sonra) Cebrail, kendisine geldiğinde susar; gittiğinde ise Allah'ın kendisine vaad ettiği üzere onu okurdu.


    Öneri Formu
279269 M001004-2 Müslim, Salât, 147

Bize Kuteybe b. Said, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim, onlara Cerîr -Ebu Bekir tahdisen rivayet edip Cerir b. Abdulhamid demiştir-, ona Musa b. Ebu Aişe, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas, ''dilini onu ezberlemek için hareket ettirme'' ayeti hakkında şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), Cebrail kendisine vahiy getirdiğinde dilini ve dudaklarını (vahyi ezberlemek için) çokça hareket ettirirdi. Zira vahiy ona ağır gelirdi. Bu durum, onun halinden anlaşılıyordu. (Bundan dolayı) Allahu teâlâ, 'Dilini onu -yani aklında tutmayı- hızlandırmak için hareket ettirme, - onu toplamak ve okumak bize aittir -yani onu göğsünde toplamak ve okumak bizim işimizdir. Sen (ancak) daha sonra okuyabilirsin-, biz onu okuduğumuzda okunuşuna tabi ol -yani indirdiğimizde onu dinle-, onu açıklamak bize aittir -yani, onu senin dilin ile açıklamak-'' ayetlerini indirdi. (Bundan sonra) Cebrail, kendisine geldiğinde susar; gittiğinde ise Allah'ın kendisine vaad ettiği üzere onu okurdu.


    Öneri Formu
279270 M001004-3 Müslim, Salât, 147


Açıklama: Hz. Ali’nin sözü olarak rivâyet edilen bu söz, benzer ifadelerle Ebû Musa’l-Eş’arî tarafından merfû olarak Hz. Peygamber’den de rivâyet edilmiştir. Bu rivâyette çeşitli inançtaki insanların Kur’ân ile olan alâkaları güzel bir teşbihle anlatılmaktadır. İnsanlar ya mü’mindirler, ya değildirler. Mü’min olan da, olmayan da Kur’ân’ı ya okuyup anlar ve gereğini uygular, ya okuyup anlamaz ve gereğine de kulak asmazlar. İşte bu hadîste, bu gurupların hepsinin canlı bir tablosu çizilmektedir. Burada iman tad’a, Kur’ân da güzel kokuya benzetilmektedir. İman, mü’mine Kur’ân okumaktan elzemdir. Nitekim yiyeceklerdeki tad vasfı da güzel kokudan elzemdir. İnsan her şeyden önce mü’min olduğu için tadı güzeldir; Kur’ân’a uygun bir hayat yaşayınca da onun güzelliği ve kokusu dışardan da hissedilir. Yani onun iyi biri olduğu, dışarıya yansıyan hizmetleriyle de anlaşılır. Dolayısıyla onun mü’min olduğu için tadı güzel, Kur’ân’a uygun yaşantısıyla da etrafa yayılan kokusu güzeldir.

    Öneri Formu
51682 DM003405 Darimi, Fedailu'l-Kur'an, 8


    Öneri Formu
13935 İM001347 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 178


    Öneri Formu
26674 N005041 Nesai, İman ve Şerâiuhû, 32


    Öneri Formu
31022 İM003784 İbn Mâce, Edeb, 52


    Öneri Formu
31114 B007560 Buhari, Tevhid, 57


    Öneri Formu
100119 MŞ008465 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Salavât, 759