حدثنا محمد بن عبد الله الأسدي عن حماد بن سلمة عن برد أبي العلاء عن مكحول في القوم يقتلون الرجل قال على كل رجل منهم كفارة وعليهم جميعا الدية
Öneri Formu
Hadis Id, No:
108138, MŞ012603
Hadis:
حدثنا محمد بن عبد الله الأسدي عن حماد بن سلمة عن برد أبي العلاء عن مكحول في القوم يقتلون الرجل قال على كل رجل منهم كفارة وعليهم جميعا الدية
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Ebî Şeybe, Musannef-i İbn Ebû Şeybe, Eymân ve'n-Nuzûr 12603, 7/594
Senetler:
()
Konular:
Yargı, adam öldürmek
Yargı, keffaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36158, HM003854
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ يَحْيَى مِنْ أَهْلِ مَرْوٍ حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى عَنْ سُفْيَانَ الثَّوْرِيِّ عَنْ سِمَاكٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ
جَاءَ رَجُلٌ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي أَصَبْتُ مِنْ امْرَأَةٍ كُلَّ شَيْءٍ إِلَّا أَنِّي لَمْ أُجَامِعْهَا قَالَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ
{ أَقِمْ الصَّلَاةَ طَرَفَيْ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِنْ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ }
Tercemesi:
Açıklama:
Hadis mütabileriyle birlikte sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Mes'ud 3854, 2/81
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abdurrahman b. Yezid en-Nehâi (Abdurrahman b. Yezid b. Kays b. Abdullah)
3. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
4. Simak b. Harb ez-Zühlî (Simak b. Harb b. Evs b. Halid)
5. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
6. Ebu Abdullah Fadl b. Musa es-Sînani (Fadl b. Musa)
7. Hasan b. Yahya el-Mervezî (Hasan b. Yahya)
Konular:
Namaz, günahların affına vesile olması
Yargı, keffaret
Zina, zina çeşitleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20588, B006074
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ حَدَّثَنِى عَوْفُ بْنُ مَالِكِ بْنِ الطُّفَيْلِ - هُوَ ابْنُ الْحَارِثِ وَهْوَ ابْنُ أَخِى عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لأُمِّهَا - أَنَّ عَائِشَةَ حُدِّثَتْ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ الزُّبَيْرِ قَالَ فِى بَيْعٍ أَوْ عَطَاءٍ أَعْطَتْهُ عَائِشَةُ وَاللَّهِ لَتَنْتَهِيَنَّ عَائِشَةُ ، أَوْ لأَحْجُرَنَّ عَلَيْهَا . فَقَالَتْ أَهُوَ قَالَ هَذَا قَالُوا نَعَمْ . قَالَتْ هُوَ لِلَّهِ عَلَىَّ نَذْرٌ ، أَنْ لاَ أُكَلِّمَ ابْنَ الزُّبَيْرِ أَبَدًا . فَاسْتَشْفَعَ ابْنُ الزُّبَيْرِ إِلَيْهَا ، حِينَ طَالَتِ الْهِجْرَةُ فَقَالَتْ لاَ وَاللَّهِ لاَ أُشَفِّعُ فِيهِ أَبَدًا ، وَلاَ أَتَحَنَّثُ إِلَى نَذْرِى . فَلَمَّا طَالَ ذَلِكَ عَلَى ابْنِ الزُّبَيْرِ كَلَّمَ الْمِسْوَرَ بْنَ مَخْرَمَةَ وَعَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ الأَسْوَدِ بْنِ عَبْدِ يَغُوثَ ، وَهُمَا مِنْ بَنِى زُهْرَةَ ، وَقَالَ لَهُمَا أَنْشُدُكُمَا بِاللَّهِ لَمَّا أَدْخَلْتُمَانِى عَلَى عَائِشَةَ ، فَإِنَّهَا لاَ يَحِلُّ لَهَا أَنْ تَنْذُرَ قَطِيعَتِى . فَأَقْبَلَ بِهِ الْمِسْوَرُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ مُشْتَمِلَيْنِ بِأَرْدِيَتِهِمَا حَتَّى اسْتَأْذَنَا عَلَى عَائِشَةَ فَقَالاَ السَّلاَمُ عَلَيْكِ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ ، أَنَدْخُلُ قَالَتْ عَائِشَةُ ادْخُلُوا . قَالُوا كُلُّنَا قَالَتْ نَعَمِ ادْخُلُوا كُلُّكُمْ . وَلاَ تَعْلَمُ أَنَّ مَعَهُمَا ابْنَ الزُّبَيْرِ ، فَلَمَّا دَخَلُوا دَخَلَ ابْنُ الزُّبَيْرِ الْحِجَابَ ، فَاعْتَنَقَ عَائِشَةَ وَطَفِقَ يُنَاشِدُهَا وَيَبْكِى ، وَطَفِقَ الْمِسْوَرُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ يُنَاشِدَانِهَا إِلاَّ مَا كَلَّمَتْهُ وَقَبِلَتْ مِنْهُ ، وَيَقُولاَنِ إِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم نَهَى عَمَّا قَدْ عَلِمْتِ مِنَ الْهِجْرَةِ ، فَإِنَّهُ لاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِ لَيَالٍ . فَلَمَّا أَكْثَرُوا عَلَى عَائِشَةَ مِنَ التَّذْكِرَةِ وَالتَّحْرِيجِ طَفِقَتْ تُذَكِّرُهُمَا نَذْرَهَا وَتَبْكِى وَتَقُولُ إِنِّى نَذَرْتُ ، وَالنَّذْرُ شَدِيدٌ . فَلَمْ يَزَالاَ بِهَا حَتَّى كَلَّمَتِ ابْنَ الزُّبَيْرِ ، وَأَعْتَقَتْ فِى نَذْرِهَا ذَلِكَ أَرْبَعِينَ رَقَبَةً . وَكَانَتْ تَذْكُرُ نَذْرَهَا بَعْدَ ذَلِكَ فَتَبْكِى ، حَتَّى تَبُلَّ دُمُوعُهَا خِمَارَهَا .
Tercemesi:
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Avf b. Malik b. et-Tufeyl ki o el-Haris'in oğlu ve Rasulullah'ın (sav) eşi Aişe'nin ana bir erkek kardeşinin oğludur. O şöyle demiştir: Aişe'ye bir satış veya vermiş olduğu bir hediye sebebiyle Abdullah b. Zübeyr'in :' Ya Aişe bundan vazgeçer ya da ben onu bundan men ederim' dediği iletildi. Bunun üzerine Aişe: 'Abdullah böyle mi söyledi?' dediğinde, oradakiler 'Evet' dediler. Aişe: Öyleyse, Abdullah b. Zübeyr ile ebediyyen konuşmamak üzere kendimi Allah'a adıyorum.' (İkisi arasındaki) ayrılık uzun sürdü (Abdullah b. Zübeyr barışmak istedi) fakat Aişe: 'Allah'a yemin olsun ki, hayır. Onun için aracı kabul etmem, Allah'a olan yeminimden da dönmem' dedi. Abdullah b. Zübeyr için bu süre iyice uzayınca, Zühre oğullarından Misver b. Mahreme ile Abdurrahman b. Esved b. Abdüyeğus ile konuştu ve onlara: 'Allah için ikinizden şunu istiyorum: Beni muhakkak Aişe'nin huzuruna götüreceksiniz. Gerçekten de Aişe'nin benden uzak durması için kendisini Allah'a yemin etmesi onun için helal olmaz' dedi. Bunun üzerine Misver ve Abdurrahman örtülerine bürünerek (yanlarına Abdullah'ı da alıp) Aişe'nin yanına vardılar ve ondan içeri girmek için izin isteyerek şöyle dediler: 'Allah'ın selamı ve bereketi senin üzerine olsun. Huzuruna gelebilir miyiz?' Aişe de: 'Geliniz' diye izin verdi. Onlar: 'Hepimiz mi gelelim' dediklerinde, Aişe: 'Evet, hepiniz geliniz' dedi. Aişe onların yanında Abdullah b. Zübeyr'in olduğunu bilmiyordu. Onlar içeri girerken Abdullah b. Zübeyr'de onlarla birlikte girdi. Aişe'ye sarıldı, ondan kendisini affetmesini istemeye ve ağlamaya başladı. Bu arada Misver ve Abdurrahman ısrarla Aişe'den onunla konuşmasını ve onu affetmesini istemeye başladılar ve: "Rasulullah (sav) senin yapmış olduğun bu ayrılığı yasakladı. O (sav):'Şüphesiz bir müslümanın, mümin bir kardeşine üç geceden fazla küsmesi helal olmaz' buyurmuştur, dediler." Onlar Aişe'ye (bu hadisi) hatırlatmaya ve böylece baskı ısrar etmeyi arttırınca, Aişe de onlara yeminini hatırlatmaya ve ağlamaya başladı ve onlara:'Ben onunla konuşmayacağıma dair kendimi Allah'a yemin ettim. Bu yemin ise çok şiddetlidir' diyordu. Onlar da Abdullah b. Zübeyr ile konuşuncaya kadar ısrar ettiler. Nihayet Aişe, İbn Zübeyr ile konuştu ve yeminin kefareti olarak kırk tane köleyi azat etti. Bundan sonra da devamlı bu yeminini anar ve gözyaşları başörtüsünü ıslatıncaya kadar ağlardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 62, 2/504
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
Konular:
Adak, Nezir, geçerliliği
Dargınlık, Küsmek, caiz olmaması, üç günden fazla
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
KTB, ADAB
KTB, ADAK
Toplumsal Barış, kavgalı ve küskünleri barıştırmak, barışmak
Yargı, keffaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28195, N003449
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الصَّمَدِ بْنِ عَلِىٍّ الْمَوْصِلِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا مَخْلَدٌ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ سَالِمٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ أَتَاهُ رَجُلٌ فَقَالَ إِنِّى جَعَلْتُ امْرَأَتِى عَلَىَّ حَرَامًا . قَالَ كَذَبْتَ لَيْسَتْ عَلَيْكَ بِحَرَامٍ ثُمَّ تَلاَ هَذِهِ الآيَةَ ( يَا أَيُّهَا النَّبِىُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكَ ) عَلَيْكَ أَغْلَظُ الْكَفَّارَةِ عِتْقُ رَقَبَةٍ .
Tercemesi:
İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, kendisine bir adam geldi ve: Ben karımı kendime haram kıldım dedi. İbn Abbas: Yalan söylüyorsun karın sana haram olmaz dedi. Ve şu ayeti okudu: (Tahrim sûresi 1. ayet ) “Ey Peygamber eşlerinden herhangi birini memnun etmek için neden Allah’ın sana helâl kıldığı şeyleri kendine haram kılıyorsun? Ve sana büyük keffaret olan köle azâd etmen gerekir” dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Talak 16, /2312
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Sâlim b. Aclan el-Eftas (Sâlim b. Aclan)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Yahya Mahled b. Yezid el-Harranî (Mahled b. Yezid)
6. Ebu Yahya Abdullah b. Abdussamed el-Esedî (Abdullah b. Abdussamed b. Ali)
Konular:
İman, İnanç, helalı haram, haramı helal sayma
Yargı, keffaret
عبد الرزاق عن الثوري عن ليث عن مجاهد أنه كان يكره عتق النصراني .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
86074, MA016841
Hadis:
عبد الرزاق عن الثوري عن ليث عن مجاهد أنه كان يكره عتق النصراني .
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Müdebber 16841, 9/180
Senetler:
()
Konular:
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Yargı, keffaret
Zıhar, keffareti
عبد الرزاق عن معمر قال : سألت الزهري عن عتق اليهودي والنصراني ، هل فيه أجر ؟ قال : لا ، وكره عتقه.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
86077, MA016844
Hadis:
عبد الرزاق عن معمر قال : سألت الزهري عن عتق اليهودي والنصراني ، هل فيه أجر ؟ قال : لا ، وكره عتقه.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Müdebber 16844, 9/181
Senetler:
()
Konular:
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Yargı, keffaret
Zıhar, keffareti
عبد الرزاق عن إسرائيل قال : أخبرني سماك بن حرب قال : أخبرني عبد الرحمن بن أبي ليلى عن رجل من هذيل ، وعداده [ في قريش ] ، قال : سمعت عليا يقول : من عمل سوءا فأقيم عليه الحد ، فهو كفارة.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
82145, MA013355
Hadis:
عبد الرزاق عن إسرائيل قال : أخبرني سماك بن حرب قال : أخبرني عبد الرحمن بن أبي ليلى عن رجل من هذيل ، وعداده [ في قريش ] ، قال : سمعت عليا يقول : من عمل سوءا فأقيم عليه الحد ، فهو كفارة.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Talak 13355, 7/328
Senetler:
()
Konular:
Yargı, Hadler-Cezalar
Yargı, keffaret
عبد الرزاق عن ابن جريج قال : قلت لعطاء : الرقبة المؤمنة أيجوز فيها صبي ؟ قال : نعم ، قلت : فكيف ولم يصل ، ولم أدر أمسلم هو أم لا ؟ فقال ذلك ، فراجعته بعد أيام فيه ، فقال : ما أراه إلا مسلما. قال : وقال عمرو بن دينار : ما أراه إلا الذي قد بلغ وأسلم. قلت لعطاء : وإن الذي بلغ دينه دين مسلم ؟ قال : أجل ! ويصلي عليه ، قلت لعطاء فسمى أعجما لم يبلغ الحنث ، قال : من ولد ها هنا أحب إليه ، ولعله أن يقضي.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
86061, MA016836
Hadis:
عبد الرزاق عن ابن جريج قال : قلت لعطاء : الرقبة المؤمنة أيجوز فيها صبي ؟ قال : نعم ، قلت : فكيف ولم يصل ، ولم أدر أمسلم هو أم لا ؟ فقال ذلك ، فراجعته بعد أيام فيه ، فقال : ما أراه إلا مسلما. قال : وقال عمرو بن دينار : ما أراه إلا الذي قد بلغ وأسلم. قلت لعطاء : وإن الذي بلغ دينه دين مسلم ؟ قال : أجل ! ويصلي عليه ، قلت لعطاء فسمى أعجما لم يبلغ الحنث ، قال : من ولد ها هنا أحب إليه ، ولعله أن يقضي.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Müdebber 16836, 9/179
Senetler:
()
Konular:
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Yargı, keffaret
Zıhar, keffareti