101 Kayıt Bulundu.
Bana Ebu Tahir (Ahmed b. Amr) ile Harun b. Said el-Eylî, o ikisine (Abdullah) b. Vehb, ona Ebu Sahr, ona Zâide'nin azatlısı Ömer b. İshak, ona babası (İshak b. Abdullah), ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kul büyük günahlardan kaçtığı takdirde, beş vakit namaz, iki cuma namazı ve iki Ramazan ayı, aralarındaki (küçük günahlara) kefarettir."
Bize Abdullah b. Berrâd el-Eş'arî, ona Muhammed b. Alâ el-Hemdânî, ona Ebu Üsame (Hammâd b. Üsame), ona Büreyd, ona Ebu Bürde, ona Ebu Musa (ra) şöyle söyledi: Kavmim olan Eşarîler (Tebük seferi hazırlığı sırasında) kendilerine yük devesi istemem için beni Rasulullah'a (sav) gönderdiler. Çünkü onlar Tebük gazasında Rasulullah (sav) ile beraber 'ceyşü'l-usre'de (güçlük ordusu) bulunmak istiyorlardı. Bunun üzerine ben: 'Ey Allah'ın Peygamberi (sav)! Kavmim Eşarîler, yük devesi istemek için beni sana gönderdiler' dedim. Hz. Peygamber (sav): "Vallahi size hiçbir yük hayvanı veremem" buyurdu. Kendisine öfkeli halinde rastlamışım ama bilmiyordum. Beni reddetmesinden dolayı da hüzünlü ve bana karşı gönlünde bir kırgınlık bulunduğu endişesiyle geri döndüm. Kavmimin yanına dönüp geldiğimde Hz. Peygamber'in (sav) söylediklerini onlara haber verdim. Bunun üzerinden çok değil azıcık bir zaman geçmişti ki aniden Bilal'in (ra) Ey Abdullah b. Kays! diye seslendiğini işittim. Hemen ona cevap verdim. Bilal: 'Rasulullah (sav) seni çağırıyor, hemen icabet et' dedi. Ben, Rasulullah'ın (sav) huzuruna varınca, Sa'd b. Ubâde'den henüz satın aldığı altı deveyi bana göstererek: "Şu çifti al, şu çifti al, şu çifti de al! Bunları kavmine götür ve de ki; size bu yük develerini Allah verdi (yahut Rasulullah (sav) verdi) artık bunlara binin!" Ebu Musa sözüne şöyle devam etti: Ben de bu develeri kavmime götürerek 'Rasulullah (sav) bunları binmek için size gönderdi. Lakin sizden biri benimle gelip de Rasulullah'tan (sav) sizin için istekte bulunduğum zaman söylediği sözü işiten ve (ilk defa vermeyişini sonradan verişine şahitlik eden birine) beraber gitmedikçe yakanızı bırakmam! Onun söylemediği bir şeyi benim size söylediğimi zannetmeyin' dedim. Bana dediler ki; 'Vallahi sen bizim yanımızda doğruluğu tasdik edilmiş birisin. Dilediğini elbette yaparız. Bunun üzerine Ebu Musa onlardan birkaç kişi ile yola revan olarak Rasulullah'ın (sav) sözünü işiten ve ona (evvela) bir şey vermeyip sonradan verdiğini gören kişilere gittiler. Onlar da aynen Ebu Musa'nın kendilerine anlattıklarını anlatılar.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu’be, ona Cami’ b. Şeddâd Ebu Sahra, ona Humrân, ona Ebu Bürde mescitte, ona da Osman b. Affan, Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim Allah’ın kendisine emrettiği gibi abdestini (şartlarına ve adaplarına özen göstererek) tam alırsa, (bu abdestle kıldığı )farz namazlar, aralarında işlediği günahlara kefaret olur."
Bize Muâz b. Fedâle, ona Hişâm, ona Yahya, ona İbn Hakîm, ona da Saîd b. Cübeyr şöyle demiştir: İbn Abbas (r.anhuma) “Bir kişi helal olan bir şeyi, kendisine haram kılarsa, kefaretini öder” demiş ardından "Andolsun ki, Rasulullah, sizin için güzel bir örnektir." (Ahzâb, 21) ayetini okumuştur.
Bana Yahya (b. Yahya), ona Mâlik (b. Enes), ona İbn Şihâb, ona Humeyd b. Abdurrahman b. Avf, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam ramazanda orucunu bozmuştu. Rasulullah (sav) da ondan; bir köle azat etmesini veya peş peşe iki ay oruç tutmasını ya da altmış yoksulu doyurmak suretiyle kefaret ödemesini istedi. Adam ise '(Bunları yapacak imkanı) bulamam' dedi. O esnada Rasulullah'a (sav) bir hurma sepeti getirildi. O da adama 'Al bunları, sadaka olarak dağıt' buyurdu. Adam 'Yâ Rasulallah! Bunlara benden daha muhtaç bir kimse yok ki!' deyince, Hz. Peygamber (sav) yan dişleri gözükene dek gülüverdi. Sonra da '(O halde) onu sen ye' buyurdu."