351 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Harun b. Abdullah ve Haccâc b. eş-Şâir, o ikisine Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona Ebu Zübeyr'in rivayet ettiğine göre o, Cabir b. Abdullah'ı Rasulullah'tan (sav) şu hadisi naklederken dinlemiştir: "(Rasulullah'tan (sav)) Bir gün bir hutbe verdi ve ashabından bir adamın vefat ettiğinden, pek yeterli gelmeyen bir kefen ile kefenlenip, geceleyin gömüldüğünden söz edildi. Nebi (sav) de bir kimsenin -buna insanın mecbur kalması hali müstesna- namazı kılınmadıkça geceleyin kabre konulmamasını ve defnedilmemesini emretti. Ayrıca Nebi (sav): "Sizden biriniz kardeşini kefenlediği zaman onu güzel bir şekilde kefenlesin/kefenini güzel tutsun" buyurdu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Abdussamed, ona babası (Abddülvaris b. Said), ona da Yahya b. Ebu İshak şöyle rivayet etti: Salim b. Abdullah bana “İstebrak nedir?” dedi. Ben de “Dîbâc denilen ipek kumaşın kalın ve sert olan türüdür” dedim. O da ben, babam Abdullah b. Ömer’den işittim, şöyle diyordu dedi: Hz. Ömer, bir adamın üzerinde istebrak kumaştan yapılmış bir takım elbise gördü ve o takım elbiseyi Hz. Peygamber’e getirdi de “Yâ Rasûlallah! Bu takım elbiseyi satın al da insanların hey’etleri senin huzuruna geldikleri zaman onu giy! dedi.” Hz. Peygamber: “ipek elbiseyi ancak (ahiretten) nasibi olmayan kimse giyer” buyurdu. Aradan bir süre geçti. Sonra Hz. Peygamber (sav) Hz. Ömer’e (istebrak türünden ipek) bir takım elbise gönderdi. Hz. Ömer hemen bu elbiseyi Peygamber'e getirdi ve “(Yâ Rasulallah!) Bunun benzeri olan takım elbise hakkında o söylediklerin ortada dururken bunu bana gönderdin?” dedi. Hz. Peygamber: “Ben bunu sana ancak (satılıp da) karşılığında bir mal elde edesin diye gönderdim” dedi. [(Ravi) “İbn Ömer bu hadisten dolayı kumaşta (ipek) nişan olmasından hoşlanmazdı” demiştir.]
Açıklama: Sahihu'l-buhârî ravilerinden Müstemli ve Hamevî لِتُصِيبَ بِهَا şeklinde مَالاً temyizi zikretmeden nakletmişlerdir. bkz. Kastallânî, Ahmed b. Muhammed b. Ebî Bekr b. Abdilmelik, İrşâdü's-sârî li şerhi sahihi'l-Buhârî (Mısır: el-Matbaatü'l-Kübrâ el-Emiriyye, 1323), 9/55.
Bize Yahya b. Yahya, ona Halid b. Abdullah, ona Mutarrif, ona da Amir (eş-Şa'bî), Bera (b. Azib)'in (ra) şöyle dediğini rivayet etti: "Dayım Ebu Bürde namazdan önce kurban kesti. Rasulullah (sav) 'bu et koyunundan ibarettir' buyurdu. Dayım 'ey Allah'ın Rasulü! Bende bir keçi oğlağı var' dedi. 'Senden başkası için uygun olmamakla beraber sen kes' buyurdu. Sonra da 'Her kim namazdan önce kurban keserse, ancak kendi için kesmiş olur. Kim namazdan sonra keserse onun kurbanı tamam olmuş ve Müslümanların sünnetine isabet etmiştir' buyurdu."
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Şihab, ona Salim, ona da babası (abdullah b. Ömer) şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), Üsame b. Zeyd, Bilal ve Osman b. Talha Kâbe'ye girerek kapıyı kapattılar. Rasulullah (sav) kapıyı açtığı zaman içeriye ilk giren ben oldum. Bilal ile karşılaştım ve “Rasulullah (sav), Kâbe içerisinde namaz kıldı mı?” diye sordum. O da “Evet şu iki yemen sütunu veya sağdaki iki sütun arasında namaz kıldı” cevabını verdi."
Bize Ebu Velîd, ona Şu'be, ona Humeyd b. Hilal, ona da Abdullah b. Muğaffel (ra) şöyle söylemiştir: "Bizler Hayber kuşatmasındaydık. Bir insan, içinde yağ bulunan bir tulum attı. Ben onu almak için hemen ileri atıldım. Arkama döndüğümde birden Hz. Peygamber'i (sav) görünce utandım."
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Şihab, ona Salim, ona da babası (abdullah b. Ömer) şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), Üsame b. Zeyd, Bilal ve Osman b. Talha Kâbe'ye girerek kapıyı kapattılar. Rasulullah (sav) kapıyı açtığı zaman içeriye ilk giren ben oldum. Bilal ile karşılaştım ve “Rasulullah (sav), Kâbe içerisinde namaz kıldı mı?” diye sordum. O da “Evet şu iki yemen sütunu veya sağdaki iki sütun arasında namaz kıldı” cevabını verdi."