785 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Rabî' el-Atekî, ona Füleyh b. Süleyman (T); Bize Hasan b. Ali el-Hülvânî ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysân, o ikisine de (Füleyh b. Süleyman ve Salih b. Keysân'a) Zührî, Yunus ve Mamer'in isnadıyla gelen hadisin benzerini rivayet etmiştir. Füleyh'in hadisinde Mamer'in de aktardığı gibi taassup onu cahilleştirmişti cümlesi vardır. Salih'in hadisinde ise Yunus'un dediği gibi taassup onu kızdırmıştı cümlesi vardır. Salih'in hadisinde su ekleme vardır: Urve der ki, Âişe, yanında Hassan'a sövülmesinden hoşlanmaz ve şöyle derdi: Çünkü Hassan; şüphesiz benim babam, onun babası ve benim ırzım, Muhammed'in ırzını sizden korumak için kalkandır demiştir. Salih rivayetinde şu eklemeyi de yapmıştır: Urve der ki: Aişe; vallahi, hakkında söylentiler dolaşan şu adam sübhanallah! Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ben asla bir kadının elbisesini açmamışımdır diyor dedikten sonra bundan sonra, o Allah yolunda şehit oldu demiştir. Yakub b. İbrahim'in hadisinde mûirîne ifadesini, Abdürrezzâk ise mûğirîne ifadesini kullanmıştır. Abd b. Humeyd der ki: Ben Abdürrezzâk'a mûgirîne sözünün ne anlama geldiğini sordum, o da el-vağretü şiddetli sıcak anlamına geldiğini söyledi.
Açıklama: Hadisin tam metni için M007020 ve B002661 numaralı hadislere bakın.
Bize Yahyâ b. Durust el-Basrî, ona Hammâd b. Zeyd, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyir) ona da Âişe şöyle demiştir: "İnsanlar (Rasulullah'a (sav) bir hediye takdim etmek istediklerinde) Âişe’nin gününü (Rasulullah'ın (sav) onun yanında olduğu günü) gözetirlerdi. Bunun üzerine kumalarım Ümmü Seleme’nin yanına toplanıp 'Ey Ümmü Seleme! İnsanlar, hediyelerini Âişe’nin gününe denk getiriyorlar. Biz de Âişe’nin istediği hayrı istiyoruz. Rasulullah'a (sav) söylesen de, insanlara, nerede bulunursa bulunsunlar hediyelerini getirmelerini emretse' dediler. Ümmü Seleme bunu Rasulullah'a (sav) iletti. Fakat Peygamber (sav) onu dikkate almadı. Sonra tekrar geldi ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Arkadaşlarım bana 'İnsanlar hediyelerini Âişe’nin gününe göre ayarlıyorlar' diye anlattılar. İnsanlara emretsen de, hediyelerini sen nerede olursan oraya getirseler' diyerek talebini tekrarladı. Üçüncü defasında aynı sözü tekrar edince, Rasulullah (sav) 'Ey Ümmü Seleme! Beni Âişe hakkında incitme! Çünkü, aranızdan, yalnızca onun (Âişe’nin) örtüsü altındayken bana vahiy indirildi' buyurdu." [Ebu Îsâ (et-Tirmizî) der ki: Bu, hasen garîb bir hadistir. Bazıları bu hadisi, Hammâd b. Zeyd, ona Hişâm b. Urve, ona babası, ona Nebî (sav) senediyle rivayet etmiştir. Yine Hişâm b. Urve, ona Avf b. Hâris, ona Rumeysa, ona Ümmü Seleme senediyle de benzer bir rivayet aktarılmıştır. Bu hadis, Hişâm b. Urve’den farklı rivayetlerle nakledilmiştir. Süleyman b. Bilâl de, Hişâm b. Urve, ona babası, ona da Âişe senediyle, Hammâd b. Zeyd’in rivayetine yakın bir hadis nakletmiştir.]
“Bize İbn Numeyr, ona Hişâm, ona da babası (Urve b. Zübeyir) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Âişe, Esmâ’dan bir kolye ödünç almıştı. O kolye kayboldu. Bunun üzerine Rasulullah (sav), bazı sahâbîleri kolyeyi aramaları için gönderdi. Onlar kolyeyi ararken, namaz vakti girdi. Yanlarında su yoktu, bu yüzden abdest alamadılar ve abdestsiz olarak namaz kıldılar. Sonra da bu durumu Rasulullah'a (sav) şikâyet ettiler. Bunun üzerine Aziz ve Celil Allah, teyemmüm ayetini indirdi. Üseyd b. Hudayr, Hz. Âişe’ye 'Allah sana hayırlı mükâfatlar versin! Vallahi, senin başına asla hiçbir iş gelmemiştir ki, Allah, sana ondan bir çıkış yolu, Müslümanlar için de bir bereket kılmış olmasın' dedi."