785 Kayıt Bulundu.
Bize Süveyd b. Said, ona Ali b. Müshir, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana nikah kıydığında altı yaşında idim. Ardından Medine’ye hicret edip Hâris b. Hazrec oğullarının yurdunda konakladık. Orada ben sıtmaya tutuldum, saçım döküldü, sonra tekrar gürleşip uzayarak omuzlarıma kadar döküldü. Bir gün, kız arkadaşlarımla beraber salıncakta oynarken annem Ümmü Rûmân gelip beni çağırdı, ben de yanına vardım. Annemin isteğinden habersiz bir şekilde, annem elimi tuttu, nefes nefese kalmış bir şekilde, evin kapısının önüne vardık, annem nefes alışverişim yatışıncaya kadar beni orada durdurdu, sonra biraz su alarak onunla yüzümü ve başımı sildi, ardından beni eve soktu. Evde Ensârdan bir grup kadın ile karşılaştım. Annem “hayır ve bereket üzerine, nasibin en hayırlısına” diyen bu gruba beni teslim etti. Onlar da benim üstümü başımı düzelttiler. Sonra kuşluk vakti birdenbire Rasulullah'ı (sav) karşımda görünce sıkıldım. Kadınlar beni O'na teslim ettiler. O gün ben dokuz yaşında bir kız idim.
Bize Saîd b. Ufeyr, ona Leys, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben Peygamber'in (sav) hanımlarından hiçbirini Hatice kadar kıskanmadım. Oysaki Hatice Peygamber (sav) benimle evlenmeden önce ölmüştü. Bu kıskançlığımın sebebi, Peygamber'i (sav) sürekli Hatice'yi anarken işitmem, Allah'ın, Peygamber'e, Hatice'yi cennette inciden bir evle müjdelemesini emretmesi ve bir de Peygamber (sav) koyun kesip o koyunun etinden ihtiyaçları ölçüsünde Hatice'nin dostlarına hediye etmesiydi.
Bize Ebu Ma'mer, ona Abdülvâris, ona Abdülaziz, ona Enes (ra) şöyle demiştir: Uhud günü (Müslümanlar arasında bozgun) olduğunda, insanlar Peygamberin yanından dağıldı, Ebu Talha ise Peygamber'in (sav) önünde deriden kalkanını siper yaparak O'nu korumaya devam ediyordu. Kirişi gergin iyi bir ok atıcısı olan Ebu Talha, o gün iki yahut üç yay kırmıştı. Hz. Peygamber (sav), sadağı okla dolu olarak yanından geçen her kişiye "sadağındaki okları Ebu Talha'nın önüne boşalt" diyordu. Peygamber (sav) düşman okçularına bakmak için ayağa kalktığında hemen Ebu Talha “ey Allah'ın Rasulü, babam, anam sana feda olsun, sakın yukarı kalkma, ola ki düşman oklarından biri sana isabet eder. Benim göğsüm senin göğsünün siperidir” diyordu. Ben Uhud günü Ebu Bekir'in kızı Âişe ile annem Ümmü Suleym'i, ayaklarındaki halhalları göreceğim kadar eteklerini toplamış, sırtlarında kırbalarla, çevik bir şekilde su taşıyıp yaralıların ağızlarına dökerken görmüşümdür. Kırbalar boşalınca süratle geri dönüp gelerek kırbaları dolduruyorlar, sonra gelip yaralı mücahitlerin ağızlarına döküyorlardı. Yine o gün Ebu Talha'nın elinden iki yahut üç kere kılıç düşmüştü.
Bana Kuteybe b. Saîd, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah'ın (sav) Hatice'yi çok zikretmesinden dolayı, ben hiçbir kadını Hatice kadar kıskanmadım. Rasulullah (sav), Hatice'nin ölümünden üç sene sonra benimle evlendi. Aziz ve Celîl olan Rabbi yahut da Cibril (as), Rasulullah'a, Hatice'yi cennette inciden bir ev ile müjdelemesini emretti.
İsmail b. Halil der ki: Bize Ali b. Mushir, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Bir kere Hatice'nin kız kardeşi Hâle bt. Huveylid Rasulullah'ın (sav) huzuruna girmek için izin istedi. Rasulullah Hatice'nin izin isteyişini hatırladı ve birden hali tavrı değişip "Allah'ım, izin isteyeni Hâle kıl!" diye dua etti. Ben de kıskanıp Rasulullah'a “Ağzının iki tarafında diş etlerinin kızartısından başka bir beyazlık kalmayan ve zaman içinde ölen ihtiyar Kureyş kadınlarından bir kocakarının nesini anarsın? Allah onun yerine sana, ondan daha hayırlısını vermiştir” diye karşılık verdim.
Bana Ömer b. Muhammed b. Hasan, ona Babası (Muhammed b. Hasan) ona Hafs, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ben Peygamber'in kadınlarından hiçbirisini, Hatice kadar kıskanmadım. Hâlbuki ben Hatice'yi görmemiştim, ama Peygamber (sav) adını çok anardı. Çok defa koyun keser, sonra da eti parçalara ayırıp, Hatice'nin arkadaşlarına gönderirdi. Bazen dayanamayarak, Hz. Peygamber'e (sav) hitaben “sanki yeryüzünde hiç kadın yok, bir tek Hatice var” diye söylenirdim. Rasulullah da "Hatice şöyle idi, Hatice böyle idi" der ve "Ondan benim çocuklarım var" buyururdu.