176 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ebu Ahmed ez-Zübeyrî, ona Süfyan, ona Abdurrahman b. Hâris b. Ayyâş b. Ebu Rabia, ona Zeyd b. Ali, ona babası (Ali Zeynelâbidîn b. Hüseyin), ona Ubeydullah b. Ebu Râfi, Ali b. Ebu Talib şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) Arafat’ta vakfe yaptı ve 'Burası Arafat’tır, vakfe yapılacak yer de burasıdır. Arafat’ın tamamı vakfe yapılacak yerdir' buyurdu. Daha sonra güneş batınca Arafat’tan ayrıldı. Üsâme b. Zeyd’i terkisine bindirdi. İnsanlar da sağdan soldan koşuştururken, o onlara yönelerek eliyle işaret edip 'Ey insanlar, sükunetinizi koruyun' demeye başladı. Daha sonra Cem’e (Müzdelife’ye) geldi, onlara o iki namazı (akşam ve yatsı) cem etti. Sabah olunca Kuzah tepesine gidip üzerinde vakfe yaptı ve 'İşte bu Kuzah’tır. Burası vakfe yapılacak yerdir, bununla birlikte Müzdelife’nin tamamı vakfe yeridir' buyurdu. Sonra oradan da ayrıldı, Muhassir vadisine varınca devesini kamçıladı, devesi koştu, nihayet vadiyi aşınca orada durup Fadl’ı terkisine bindirdi, sonra da (Büyük) cemreye geldi, cemreye taş attıktan sonra kurban kesim yerine geldi ve 'İşte burası kurban kesim yeridir, bununla birlikte Minâ’nın tamamı kurban kesilecek yerdir' buyurdu. Has’am kabilesinden genç bir kızcağız ondan bir fetva sorarak, 'Babam oldukça yaşlı birisidir, Allah’ın hac farizası ona da erişmiş bulunuyor, benim onun yerine hac etmem geçerli olur mu?' dedi. Rasulullah (sav) 'Baban yerine hac et' buyurdu. (Ali) der ki: Bu arada (genç bir kıza bakana) Fadl’ın boynundan (tutup) çevirdi. Abbas 'Ey Allah’ın Rasulü, amcan oğlunun boynunu niye çevirdin?' deyince, 'Ben genç bir erkek ve genç bir kız gördüğüm için, onlar adına şeytanın onlara kötülük yapacağından emin olamadım' buyurdu. Daha sonra yanına bir başka adam gelerek 'Ey Allah’ın Rasulü, ben tıraş olmadan önce ifada tavafını yapıverdim', dedi. Allah Rasulü 'Tıraş ol ya da saçlarını kısalt bir sakıncası yok' buyurdu. Bir başkası gelerek 'Ey Allah’ın Rasulü, cemreye taş atmadan önce kurbanımı kesiverdim' dedi. Rasulullah (sav) 'Cemre’ye taş at bir sakıncası yok' buyurdu. (Ali) devamla der ki: Sonra Beyt’e gelerek Kâbe’yi tavaf ettikten sonra Zemzem’e geldi ve 'Ey Abdülmuttalib oğulları! İnsanların sizi ondan (su dağıtım işinden) mahrum etmelerinden çekinmeseydim, şüphesiz ben de (kuyudan) su çekerdim' buyurdu." [(Tirmizi) der ki: Bu hususta Câbir’den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Ali’nin rivayet ettiği hadis hasen sahih bir hadistir. Biz bu hadisi, Ali’nin rivayet ettiği bir hadis olarak sadece bu yoldan, Abdurrahman b. Hâris b. Ayyâş’ın bir rivayeti olarak biliyoruz. Bu hadisi Sevrî’den birden fazla kişi bu şekilde rivayet etmiştir. İlim ehli nezdinde buna göre amel edilir. Onların kanaatine göre öğle ve ikindi namazları öğle vaktinde Arafat’ta cem‘ edilerek (birlikte) kılınır. Kimi ilim ehli de şöyle demişlerdir: Bir kişi eğer kendi konakladığı yerde namaz kılar, imam ile birlikte de cemaate katılmazsa, dilerse kendisi tıpkı imamın yaptığı gibi iki namazı birlikte kılabilir. (Tirmizi) der ki: Zeyd b. Ali, Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib’in oğludur.]
Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Züheyr b. Harb ve İbn Nümeyr, onlara Süfyân b. Uyeyne, ona Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Nebî'ye (sav) gelip 'Ya Rasulullah! Helak oldum.' dedi. Hz. Peygamber (sav) "Seni helak eden de nedir?' buyurdu. Adam 'Ramazanda hanımımla beraber oldum' dedi. Rasulullah (sav) adama 'Azat edecek bir köle bulabilir misin?' deyince, 'Hayır' cevabını verdi. Nebî (sav) 'Peki peş peşe iki ay oruç tutabilir misin?' diye sorunca, adam 'Hayır' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Peki altmış fakiri doyuracak yiyeceği bulabilir misin?' dedi. Adam yine 'Hayır' dedi. Ardından adam oturdu. Bir vakit sonra Rasulullah'a (sav) içi hurma dolu bir sepet getirildi. Hz. Peygamber (sav) adama 'Al bunu, sadaka olarak dağıt' buyurdu. Adam 'Medine'nin şu iki siyah tepesi arasında bizden daha ihtiyaç sahibi yoktur' dedi. Bu cevap üzerine Hz. Peygamber (sav) yan dişleri gözükecek kadar güldü, sonra da 'Hadi git, ailene o hurmaları yedir' buyurdu."
Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Züheyr b. Harb ve İbn Nümeyr, onlara Süfyân b. Uyeyne, ona Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Nebî'ye (sav) gelip 'Ya Rasulullah! Helak oldum.' dedi. Hz. Peygamber (sav) "Seni helak eden de nedir?' buyurdu. Adam 'Ramazanda hanımımla beraber oldum' dedi. Rasulullah (sav) adama 'Azat edecek bir köle bulabilir misin?' deyince, 'Hayır' cevabını verdi. Nebî (sav) 'Peki peş peşe iki ay oruç tutabilir misin?' diye sorunca, adam 'Hayır' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Peki altmış fakiri doyuracak yiyeceği bulabilir misin?' dedi. Adam yine 'Hayır' dedi. Ardından adam oturdu. Bir vakit sonra Rasulullah'a (sav) içi hurma dolu bir sepet getirildi. Hz. Peygamber (sav) adama 'Al bunu, sadaka olarak dağıt' buyurdu. Adam 'Medine'nin şu iki siyah tepesi arasında bizden daha ihtiyaç sahibi yoktur' dedi. Bu cevap üzerine Hz. Peygamber (sav) yan dişleri gözükecek kadar güldü, sonra da 'Hadi git, ailene o hurmaları yedir' buyurdu."
Bize Yahya b. Yahya, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Züheyr b. Harb ve İbn Nümeyr, onlara Süfyân b. Uyeyne, ona Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Nebî'ye (sav) gelip 'Ya Rasulullah! Helak oldum.' dedi. Hz. Peygamber (sav) "Seni helak eden de nedir?' buyurdu. Adam 'Ramazanda hanımımla beraber oldum' dedi. Rasulullah (sav) adama 'Azat edecek bir köle bulabilir misin?' deyince, 'Hayır' cevabını verdi. Nebî (sav) 'Peki peş peşe iki ay oruç tutabilir misin?' diye sorunca, adam 'Hayır' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Peki altmış fakiri doyuracak yiyeceği bulabilir misin?' dedi. Adam yine 'Hayır' dedi. Ardından adam oturdu. Bir vakit sonra Rasulullah'a (sav) içi hurma dolu bir sepet getirildi. Hz. Peygamber (sav) adama 'Al bunu, sadaka olarak dağıt' buyurdu. Adam 'Medine'nin şu iki siyah tepesi arasında bizden daha ihtiyaç sahibi yoktur' dedi. Bu cevap üzerine Hz. Peygamber (sav) yan dişleri gözükecek kadar güldü, sonra da 'Hadi git, ailene o hurmaları yedir' buyurdu."