Bize Ali b. Ahmed b. Abdan, ona Ahmed b. Ubeyd es-Saffar, ona Osman b. Ömer ed-Dabbî, ona Müsedded, ona Ebu'l-Ahvas, ona Eş'as b. Süleym, ona da Muaviye b. Suveyd b. Mukarrin, Bera b. Azib'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı. Hasta ziyaret etmeyi, cenazelere katılmayı, aksırana rahmet dilemeyi ('yerhamükallah (Allah sana rahmet etsin)' demeyi), yemini yerine getirmeyi [birisi 'yemin ederim ki, sen bunu yapacaksın/yapmalısın' dediğinde sırf onun yeminini boşa çıkarmamak için o işi yapmayı], mazluma yardım etmeyi, selamı yaymayı ve davet edene (çağırdığı yere) gitmeyi emretti. Altın yüzükleri, gümüş kapları (kullanmayı), elbisenin üzerine giyilen (şal, pelerin vb.) ipek üstlüğü, ipek şeritli pamuk kumaşı, kalın atlası (elbise olarak), atlası ve ipeği (biz erkeklere) yasakladı."
[Buhari bu hadisi, Sahih'inde 'Ebu'r-Rebî, ona da Ebu'l-Ahvas' tarikiyle rivayet etti. Müslim ise, bu hadisi Eş'as'tan farklı vecihlerle (tariklerle, farklı raviler vasıtasıyla) rivayet etmiştir.]
Açıklama: Rivayette geçen yasaklı kıyafetleri ifade eden kelimelerin anlamları şu şekildedir:
الْمَيَاثِرِ (el-Meyasir): el-Mîysire kelimesinin çoğuludur. Elbisenin üstüne giyilen şal, pelerin vb. üstlük anlamına gelmektedir. At, deve vb. binek hayvanların eyeri yahut palanı üzerine konulan mindere de denir. Hz. Peygamber (kibir alameti taşıdığı için) bu pelerinin kırmızı olanını yasaklamıştır.
الْقَسِّيَّةِ (el-Kasiyye): Üzerinde kalın dalgalı, şeritli ipek bulunan, Mısır yapımı ipek karışımı pamuk bir kumaştır.
الإِسْتَبْرَقِ (el-İstebrak): Sırma ile dokunmuş iyi cins kalın ipek anlamına gelir. Dîbâc denilen ipekli kumaşın kalın ve kaba olanı; kalın atlas anlamına gelir
وَالدِّيبَاج (ed-Dîbâc): Altın veya gümüşle karışık olarak dokunmuş ipekli ve renkli birçok çeşidi bulunan kumaş; sırmalı ipek kumaş anlamına gelir. Atlas, atlasa veya canfese de denir. İpek kumaşlar içinde en değerlisi ve en güzeli olarak kabul edilir.
وَالْحَرِيرِ (el-Harîr) Halis ipek demektir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
151632, BS014643
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ عَبْدَانَ أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عُبَيْدٍ الصَّفَّارُ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ الضَّبِّىُّ حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ حَدَّثَنَا أَشْعَثُ بْنُ سُلَيْمٍ عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ سُوَيْدِ بْنِ مُقَرِّنٍ قَالَ: قَالَ الْبَرَاءُ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ:
"أَمَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِسَبْعٍ، وَنَهَانَا عَنْ سَبْعٍ. أَمَرَنَا: بِعِيَادَةِ الْمَرِيضِ، وَاتِّبَاعِ الْجَنَائِزِ، وَتَشْمِيتِ الْعَاطِسِ، وَإِبْرَارِ الْقَسَمِ، وَنَصْرِ الْمَظْلُومِ، وَإِفْشَاءِ السَّلاَمِ، وَإِجَابَةِ الدَّاعِى. وَنَهَانَا: عَنْ خَوَاتِيمِ الذَّهَبِ، وَعَنِ آنِيَةِ الْفِضَّةِ، وَعَنِ الْمَيَاثِرِ، وَالْقَسِّيَّةِ، وَالإِسْتَبْرَقِ، وَالدِّيبَاجِ، وَالْحَرِيرِ."
[رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنْ أَبِى الرَّبِيعِ عَنْ أَبِى الأَحْوَصِ. وَأَخْرَجَهُ مُسْلِمٌ مِنْ أَوْجُهٍ عَنْ أَشْعَثَ.]
Tercemesi:
Bize Ali b. Ahmed b. Abdan, ona Ahmed b. Ubeyd es-Saffar, ona Osman b. Ömer ed-Dabbî, ona Müsedded, ona Ebu'l-Ahvas, ona Eş'as b. Süleym, ona da Muaviye b. Suveyd b. Mukarrin, Bera b. Azib'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı. Hasta ziyaret etmeyi, cenazelere katılmayı, aksırana rahmet dilemeyi ('yerhamükallah (Allah sana rahmet etsin)' demeyi), yemini yerine getirmeyi [birisi 'yemin ederim ki, sen bunu yapacaksın/yapmalısın' dediğinde sırf onun yeminini boşa çıkarmamak için o işi yapmayı], mazluma yardım etmeyi, selamı yaymayı ve davet edene (çağırdığı yere) gitmeyi emretti. Altın yüzükleri, gümüş kapları (kullanmayı), elbisenin üzerine giyilen (şal, pelerin vb.) ipek üstlüğü, ipek şeritli pamuk kumaşı, kalın atlası (elbise olarak), atlası ve ipeği (biz erkeklere) yasakladı."
[Buhari bu hadisi, Sahih'inde 'Ebu'r-Rebî, ona da Ebu'l-Ahvas' tarikiyle rivayet etti. Müslim ise, bu hadisi Eş'as'tan farklı vecihlerle (tariklerle, farklı raviler vasıtasıyla) rivayet etmiştir.]
Açıklama:
Rivayette geçen yasaklı kıyafetleri ifade eden kelimelerin anlamları şu şekildedir:
الْمَيَاثِرِ (el-Meyasir): el-Mîysire kelimesinin çoğuludur. Elbisenin üstüne giyilen şal, pelerin vb. üstlük anlamına gelmektedir. At, deve vb. binek hayvanların eyeri yahut palanı üzerine konulan mindere de denir. Hz. Peygamber (kibir alameti taşıdığı için) bu pelerinin kırmızı olanını yasaklamıştır.
الْقَسِّيَّةِ (el-Kasiyye): Üzerinde kalın dalgalı, şeritli ipek bulunan, Mısır yapımı ipek karışımı pamuk bir kumaştır.
الإِسْتَبْرَقِ (el-İstebrak): Sırma ile dokunmuş iyi cins kalın ipek anlamına gelir. Dîbâc denilen ipekli kumaşın kalın ve kaba olanı; kalın atlas anlamına gelir
وَالدِّيبَاج (ed-Dîbâc): Altın veya gümüşle karışık olarak dokunmuş ipekli ve renkli birçok çeşidi bulunan kumaş; sırmalı ipek kumaş anlamına gelir. Atlas, atlasa veya canfese de denir. İpek kumaşlar içinde en değerlisi ve en güzeli olarak kabul edilir.
وَالْحَرِيرِ (el-Harîr) Halis ipek demektir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Sadak 14643, 15/7
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu Süveyd Muaviye b. Süveyd el-Müzenî (Muaviye b. Süveyd b. Mukarrin b. Âiz)
3. Eşas b. Ebu Şa'sâ el-Muharibî (Eşas b. Süleym b. Esved)
4. Ebu Ahvas Sellâm b. Süleym el-Hanefî (Sellâm b. Süleym)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
6. Osman b. Ömer ed- Dabbî (Osman b. Ömer)
7. Ahmed b. Ubeyd es-Saffâr (Ahmed b. Ubeyd b. İsmail)
8. Ali b. Ahmed eş-Şîrâzî (Ali b. Ahmed b. Abdân b. Muhammed b. el-Ferec b. Said)
Konular:
Adab, Davet, davete icabet etmek gerek
Adab, hapşıran kişiye hayır duada bulunulmalı
Cenaze, takip etme ve taşıma
Cenaze, törenine katılmak
Hasta, ziyareti
Hz. Peygamber, emrettiği ve yasakladığı bazı hususlar
KTB, ADAB
KTB, HASTA, HASTALIK
KTB, SELAM
Selam, selamı yaymak
Tebliğ, İslam'a Davet
Yardım, mazluma yardım etmek
Yardımseverlik, yardımlaşma
Yemin, yeminle istenileni vermek
Bize Abdussamed, ona Hammâd, ona da Sâbit, Enes’in şöyle anlattığını rivayet etmiştir:
"Hz. Peygamber (sav), Neccâroğullarından bir hastayı ziyaret etmek üzere yanına girdi ve 'Dayı bey! Lâ ilâhe illallah de' dedi. Adam 'Ben dayı mıyım amca mı?' diye sorduğunda, Hz. Peygamber 'Bilakis, dayısın' buyurdu. Adam 'Benim için en hayırlı olanı Lâ ilâhe illallah sözü müdür?' deyince, Hz. Peygamber 'Evet' cevabını verdi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
60768, HM012571
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ حَدَّثَنَا ثَابِتٌ عَنْ أَنَسٍ:
"أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ دَخَلَ عَلَى رَجُلٍ مِنْ بَنِي النَّجَّارِ يَعُودُهُ، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَا خَالُ قُلْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ فَقَالَ أَوَخَالٌ أَنَا أَوْ عَمٌّ؟ فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا بَلْ خَالٌ. فَقَالَ لَهُ قَوْلُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ هُوَ خَيْرٌ لِي، قَالَ نَعَمْ."
Tercemesi:
Bize Abdussamed, ona Hammâd, ona da Sâbit, Enes’in şöyle anlattığını rivayet etmiştir:
"Hz. Peygamber (sav), Neccâroğullarından bir hastayı ziyaret etmek üzere yanına girdi ve 'Dayı bey! Lâ ilâhe illallah de' dedi. Adam 'Ben dayı mıyım amca mı?' diye sorduğunda, Hz. Peygamber 'Bilakis, dayısın' buyurdu. Adam 'Benim için en hayırlı olanı Lâ ilâhe illallah sözü müdür?' deyince, Hz. Peygamber 'Evet' cevabını verdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Enes b. Malik 12571, 4/392
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
4. Ebu Sehl Abdussamed b. Abdulvâris et-Temimî (Abdussamed b. Abdulvâris b. Saîd b. Zekvân)
Konular:
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
KTB, ADAB
KTB, HASTA, HASTALIK
Tebliğ, İslam'a Davet
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7331, M006223
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ - يَعْنِى ابْنَ أَبِى حَازِمٍ - عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ سَهْلٍ ح
وَحَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ - وَاللَّفْظُ هَذَا - حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ - يَعْنِى ابْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ - عَنْ أَبِى حَازِمٍ أَخْبَرَنِى سَهْلُ بْنُ سَعْدٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ يَوْمَ خَيْبَرَ
"لأُعْطِيَنَّ هَذِهِ الرَّايَةَ رَجُلاً يَفْتَحُ اللَّهُ عَلَى يَدَيْهِ يُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيُحِبُّهُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ." قَالَ فَبَاتَ النَّاسُ يَدُوكُونَ لَيْلَتَهُمْ أَيُّهُمْ يُعْطَاهَا - قَالَ - فَلَمَّا أَصْبَحَ النَّاسُ غَدَوْا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كُلُّهُمْ يَرْجُونَ أَنْ يُعْطَاهَا فَقَالَ:
"أَيْنَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ." فَقَالُوا هُوَ يَا رَسُولَ اللَّهِ يَشْتَكِى عَيْنَيْهِ - قَالَ - فَأَرْسَلُوا إِلَيْهِ فَأُتِىَ بِهِ فَبَصَقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى عَيْنَيْهِ وَدَعَا لَهُ فَبَرَأَ حَتَّى كَأَنْ لَمْ يَكُنْ بِهِ وَجَعٌ فَأَعْطَاهُ الرَّايَةَ فَقَالَ عَلِىٌّ يَا رَسُولَ اللَّهِ أُقَاتِلُهُمْ حَتَّى يَكُونُوا مِثْلَنَا. فَقَالَ:
"انْفُذْ عَلَى رِسْلِكَ حَتَّى تَنْزِلَ بِسَاحَتِهِمْ ثُمَّ ادْعُهُمْ إِلَى الإِسْلاَمِ وَأَخْبِرْهُمْ بِمَا يَجِبُ عَلَيْهِمْ مِنْ حَقِّ اللَّهِ فِيهِ فَوَاللَّهِ لأَنْ يَهْدِىَ اللَّهُ بِكَ رَجُلاً وَاحِدًا خَيْرٌ لَكَ مِنْ أَنْ يَكُونَ لَكَ حُمْرُ النَّعَمِ."
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülaziz (yani İbn Ebu Hazim), ona Ebu Hazim, ona Sehl; (T)
Bize Kuteybe b. Said, ona Yakub (yani İbn Abdurrahman), ona Ebu Hazim, ona da Sehl b. Sa'd şöyle haber verdi: Hayber günü Rasulullah (sav); "bu sancağı Öyle bir adama vereceğim ki, Allah onun elinde fethi müyesser kılacak. Allah'ı ve Rasulünü sever, Allah ve Rasulü de onu sever." buyurdu. Sehl demiş ki: Artık insanlar o gece sancağı kime verecek diye konuşarak gecelediler. Sabahlayınca erken erken Rasulullah'ın (sav) yanma vardılar. Her biri sancağın kendine verilmesini umuyordu. Derken Rasulullah (sav); "Ali b. Ebu Talib nerede" diye sordu. Ashab; ya Rasulullah! O gözlerinden rahatsızdır dediler.
"Hemen ona haber gönderin" buyurdu. Arka çığından Ali'yi getirdiler. Rasulullah (sav) onun gözlerine tükürdü ve kendisine dua etti. Ali derhal düzeldi. Hatta hiç ağrısı yokmuş gibi oldu. Rasulullah (sav) sancağı ona yerdi. Ali; ya Rasulullah! Onlarla ta bizim gibi oluncaya kadar mı harp edeceğim diye sordu. Şöyle buyurdu:
"Yavaşça gir. Ta onların sahasına İn, sonra kendilerini İslam'a davet et! İslam'da kendilerine vacip olan Allah hakkını onlara haber ver. Vallahi senin sayende Allah'ın bir adama hidayet vermesi, senin için kırmızı develerin senin olmasından daha hayırlıdır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6223, /1007
Senetler:
()
Konular:
Cihad, fazileti
Hidayet, Hidayete vesile olmanın mükafaatı
Tebliğ, dine davet ve tebliğde metot
Tebliğ, İslam'a Davet