Öneri Formu
Hadis Id, No:
7890, M006382
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ عَبَّادِ بْنِ جَبَلَةَ بْنِ أَبِى رَوَّادٍ حَدَّثَنَا حَرَمِىُّ بْنُ عُمَارَةَ حَدَّثَنَا قُرَّةُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ قَالَ قَالَ قَيْسُ بْنُ عُبَادٍ كُنْتُ فِى حَلْقَةٍ فِيهَا سَعْدُ بْنُ مَالِكٍ وَابْنُ عُمَرَ فَمَرَّ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَلاَمٍ فَقَالُوا هَذَا رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْجَنَّةِ . فَقُمْتُ فَقُلْتُ لَهُ إِنَّهُمْ قَالُوا كَذَا وَكَذَا . قَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ مَا كَانَ يَنْبَغِى لَهُمْ أَنْ يَقُولُوا مَا لَيْسَ لَهُمْ بِهِ عِلْمٌ إِنَّمَا رَأَيْتُ كَأَنَّ عَمُودًا وُضِعَ فِى رَوْضَةٍ خَضْرَاءَ فَنُصِبَ فِيهَا وَفِى رَأْسِهَا عُرْوَةٌ وَفِى أَسْفَلِهَا مِنْصَفٌ - وَالْمِنْصَفُ الْوَصِيفُ - فَقِيلَ لِىَ ارْقَهْ . فَرَقِيتُ حَتَّى أَخَذْتُ بِالْعُرْوَةِ فَقَصَصْتُهَا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَمُوتُ عَبْدُ اللَّهِ وَهُوَ آخِذٌ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Amr b. Abbâd b. Cebele b. Ebî Revvâd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Haremi b. Umarc rivayet etli. (Dedi ki) : Bize Kurre b. Hâlid, Muhammed b. Sîrîn'den rivayet etti. (Demiş ki) : Kays b. Ubad şunu söyledi : İçlerinde Sa'd b. Mâlik ile İbnü Ömer de bulunan bir halkada idim. Derken (oraya) Abdullah b. Selâm uğradı. Cemâat:
— Bu cennetliklerden bir zâttır, dediler. Ben hemen kalkarak kendisine :
— Bunlar şöyle şöyle dediler, dedim. Şu karşılığı verdi :
— Sübhanellah! Onlara bilmedikleri bir şeyi söylemek yakışmazdı. Ben sadece rüyamda gördüm kî : Yeşil bir bahçenin içine bir direk konulmuş ve oraya dikilmiş. Tepesinde bir kulp var. Aşağısında da bir min-saf! —Minsaf, hizmete yarayan küçük çocuk demektir.— Bana: Buna çık! denildi. Ben de çıktım. Tâ kulpu tuttum. Bu rü'yayı Resûlüllah (SaiiallahU Aleyhi ve Sellem) anlattım da, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Abdullah Urve-i Vüska'dan tutunmuş olarak Ölecek!» buyurdular.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6382, /1036
Senetler:
()
Konular:
Rüya, rüya ile amel
Rüya, tabirleri, Hz. Peygamber'in
حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ الْعَتَكِىُّ وَخَلَفُ بْنُ هِشَامٍ وَأَبُو كَامِلٍ الْجَحْدَرِىُّ كُلُّهُمْ عَنْ حَمَّادِ بْنِ زَيْدٍ - قَالَ أَبُو الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ - حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ رَأَيْتُ فِى الْمَنَامِ كَأَنَّ فِى يَدِى قِطْعَةَ إِسْتَبْرَقٍ وَلَيْسَ مَكَانٌ أُرِيدُ مِنَ الْجَنَّةِ إِلاَّ طَارَتْ إِلَيْهِ - قَالَ - فَقَصَصْتُهُ عَلَى حَفْصَةَ فَقَصَّتْهُ حَفْصَةُ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَرَى عَبْدَ اللَّهِ رَجُلاً صَالِحًا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7561, M006369
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ الْعَتَكِىُّ وَخَلَفُ بْنُ هِشَامٍ وَأَبُو كَامِلٍ الْجَحْدَرِىُّ كُلُّهُمْ عَنْ حَمَّادِ بْنِ زَيْدٍ - قَالَ أَبُو الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ - حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ رَأَيْتُ فِى الْمَنَامِ كَأَنَّ فِى يَدِى قِطْعَةَ إِسْتَبْرَقٍ وَلَيْسَ مَكَانٌ أُرِيدُ مِنَ الْجَنَّةِ إِلاَّ طَارَتْ إِلَيْهِ - قَالَ - فَقَصَصْتُهُ عَلَى حَفْصَةَ فَقَصَّتْهُ حَفْصَةُ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَرَى عَبْدَ اللَّهِ رَجُلاً صَالِحًا » .
Tercemesi:
Bize Elu'r-Rabî' Ei-Atekî ile Halef b. Hişâm ve Ebû Kâmil El-Cahderî hep birden Hammad b. Zeyd'den rivayet ettiler. Ebu'r-RaM* dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Eyyûb, Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Rü'ya-da gördüm ki, elimde bir kalın İpek parçası varmış. Cennetten bir yer istemeye göreyim, hemen oraya uçuyordu. Ben bunu Iîaîsa'ya anlattım. Hafsa da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Setîem) 'e anlattı da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Ben Abdullah'ı sâlih bir adam olacak görüyorum.» buyurdular.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6369, /1033
Senetler:
()
Konular:
Rüya, tabirleri, Hz. Peygamber'in
Sünnet, Abdullah b. Ömer'in uygulamaları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7892, M006383
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ وَإِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ - وَاللَّفْظُ لِقُتَيْبَةَ - حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ مُسْهِرٍ عَنْ خَرَشَةَ بْنِ الْحُرِّ قَالَ كُنْتُ جَالِسًا فِى حَلْقَةٍ فِى مَسْجِدِ الْمَدِينَةِ - قَالَ - وَفِيهَا شَيْخٌ حَسَنُ الْهَيْئَةِ وَهُوَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَلاَمٍ - قَالَ - فَجَعَلَ يُحَدِّثُهُمْ حَدِيثًا حَسَنًا - قَالَ - فَلَمَّا قَامَ قَالَ الْقَوْمُ مَنْ سَرَّهُ أَنْ يَنْظُرَ إِلَى رَجُلٍ مِنْ أَهْلِ الْجَنَّةِ فَلْيَنْظُرْ إِلَى هَذَا . قَالَ فَقُلْتُ وَاللَّهِ لأَتْبَعَنَّهُ فَلأَعْلَمَنَّ مَكَانَ بَيْتِهِ . قَالَ فَتَبِعْتُهُ فَانْطَلَقَ حَتَّى كَادَ أَنْ يَخْرُجَ مِنَ الْمَدِينَةِ ثُمَّ دَخَلَ مَنْزِلَهُ - قَالَ - فَاسْتَأْذَنْتُ عَلَيْهِ فَأَذِنَ لِى فَقَالَ مَا حَاجَتُكَ يَا ابْنَ أَخِى قَالَ فَقُلْتُ لَهُ سَمِعْتُ الْقَوْمَ يَقُولُونَ لَكَ لَمَّا قُمْتَ مَنْ سَرَّهُ أَنْ يَنْظُرَ إِلَى رَجُلٍ مِنْ أَهْلِ الْجَنَّةِ فَلْيَنْظُرْ إِلَى هَذَا . فَأَعْجَبَنِى أَنْ أَكُونَ مَعَكَ قَالَ اللَّهُ أَعْلَمُ بِأَهْلِ الْجَنَّةِ وَسَأُحَدِّثُكَ مِمَّ قَالُوا ذَاكَ إِنِّى بَيْنَمَا أَنَا نَائِمٌ إِذْ أَتَانِى رَجُلٌ فَقَالَ لِى قُمْ . فَأَخَذَ بِيَدِى فَانْطَلَقْتُ مَعَهُ - قَالَ - فَإِذَا أَنَا بِجَوَادَّ عَنْ شِمَالِى - قَالَ - فَأَخَذْتُ لآخُذَ فِيهَا فَقَالَ لِى لاَ تَأْخُذْ فِيهَا فَإِنَّهَا طُرُقُ أَصْحَابِ الشِّمَالِ - قَالَ - فَإِذَا جَوَادُّ مَنْهَجٌ عَلَى يَمِيِنِى فَقَالَ لِى خُذْ هَا هُنَا . فَأَتَى بِى جَبَلاً فَقَالَ لِى اصْعَدْ - قَالَ - فَجَعَلْتُ إِذَا أَرَدْتُ أَنْ أَصْعَدَ خَرَرْتُ عَلَى اسْتِى - قَالَ - حَتَّى فَعَلْتُ ذَلِكَ مِرَارًا - قَالَ - ثُمَّ انْطَلَقَ بِى حَتَّى أَتَى بِى عَمُودًا رَأْسُهُ فِى السَّمَاءِ وَأَسْفَلُهُ فِى الأَرْضِ فِى أَعْلاَهُ حَلْقَةٌ فَقَالَ لِىَ . اصْعَدْ فَوْقَ هَذَا . قَالَ قُلْتُ كَيْفَ أَصْعَدُ هَذَا وَرَأْسُهُ فِى السَّمَاءِ - قَالَ - فَأَخَذَ بِيَدِى فَزَجَلَ بِى - قَالَ - فَإِذَا أَنَا مُتَعَلِّقٌ بِالْحَلْقَةِ - قَالَ - ثُمَّ ضَرَبَ الْعَمُودَ فَخَرَّ - قَالَ - وَبَقِيتُ مُتَعَلِّقًا بِالْحَلْقَةِ حَتَّى أَصْبَحْتُ - قَالَ - فَأَتَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَصَصْتُهَا عَلَيْهِ فَقَالَ « أَمَّا الطُّرُقُ الَّتِى رَأَيْتَ عَنْ يَسَارِكَ فَهِىَ طُرُقُ أَصْحَابِ الشِّمَالِ - قَالَ - وَأَمَّا الطُّرُقُ الَّتِى رَأَيْتَ عَنْ يَمِينِكَ فَهِىَ طُرُقُ أَصْحَابِ الْيَمِينِ وَأَمَّا الْجَبَلُ فَهُوَ مَنْزِلُ الشُّهَدَاءِ وَلَنْ تَنَالَهُ وَأَمَّا الْعَمُودُ فَهُوَ عَمُودُ الإِسْلاَمِ وَأَمَّا الْعُرْوَةُ فَهِىَ عُرْوَةُ الإِسْلاَمِ وَلَنْ تَزَالَ مُتَمَسِّكًا بِهَا حَتَّى تَمُوتَ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Saîd İle İshâk b. İbrahim rivayet ettiler. Lâfız Kuteybe'nindir. (Dediler ki) : Bize Cerîr, A'meş'den, o da Süleyman b. Müshir'den, o da Haraşa b. Hur'dan naklen rivayet etti, (Şöyle demiş) : Medine'nin mescidinde bir halkada oturuyordum. Halkada güzel kıyafetli bir ihtiyar vardı. Ki bu zat Abdullah b. Selâm'dı... Oradakilere güzel bir şey anlatmaya başladı. O kalktığı vakit cemâat:
— Kim cennetliklerden bir zât görmek isterse şuna bakıversin! dediler. Ben (kendi kendime) : Vallahi bunun peşine takılacağım ve mutlaka evinin yerini öğreneceğim, dedim. Ve peşine düştüm. Yola koyuldu, hattâ az daha Medine'den çıkıyordu. Sonra evine girdi. Ben de yanma girmek için izin istedim. Bana izin verdi. Ve :
— Hacetin nedir ey kardeşim oğlu? diye sordu. Kendisine :
— Cemâati dinledim. Sen kalktığın vakit senin için kim cennetliklerden bir zât görmek isterse şuna bakıversin, dediler. Benim de seninle beraber olmak hoşuma gitti, dedim. Şunu söyledi:
— Cennetlikleri Allah bilir. Ben sana bunu niçin söylediklerini anlatayım. Bir defa ben uyurken anîden bir adam gelerek bana: Halk! dedi ve elimden tuttu. Onunla beraber yürüdüm. Bir de ne göreyim, soluma düşen bir takım caddelerdeyim! O caddeyi tutmaya kalkıştım. Bana : Onu tutma! Çünkü o solcuların yollarıdır, dedi. Baktım sağ tarafımda dosdoğru bir takım caddeler var. Bana : Bu caddeyi tut! dedi. Ve beni bir dağa getirerek (buna) : Çık! dedi. Ben çıkmak istedim mi kıçımın üzerine düşmeye başladım ve bunu defalarca yaptım. Sonra beni götürdü. Nihayet benimle bir direğe vardı ki, başı gökte, alt kısmı yerde idi. Tepesinde bir halka vardı. Bana : Bunun üzerine çık, dedi.
— Ben buna nasıl çıkabilirim; onun başı göktedir, dedim. Bunun üzerine elimden tutarak beni attı. Bir de baktım halkada asılıyım. Sonra direğe vurdu. Direk yıkıldı. Ben sabaha kadar halkada asrlı kaldım. Hemen Peygamber (Sallaliaiıü Aleyhi ve Sellem} 'e gelerek bu rü'yayı ona anlattım. Şöyle buyurdular :
«Solunda gördüğün yollar, solcuların yollarıdır. Sağında gördüğün yollar ise, sağcıların yollandır. Dağ, şehidîerin yeridir. Sen ona asla çıkamazsın. Direk ise, İslâm'ın direğidir. Kulpa gelince, o İslâm'ın kulpudur. Sen ölünceye kadar ona tutunmuş kalacaksın.»
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6383, /1036
Senetler:
()
Konular:
Rüya, tabirleri, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7889, M006381
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى الْعَنَزِىُّ حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ مُعَاذٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَوْنٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ عَنْ قَيْسِ بْنِ عُبَادٍ قَالَ كُنْتُ بِالْمَدِينَةِ فِى نَاسٍ فِيهِمْ بَعْضُ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَجَاءَ رَجُلٌ فِى وَجْهِهِ أَثَرٌ مِنْ خُشُوعٍ فَقَالَ بَعْضُ الْقَوْمِ هَذَا رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْجَنَّةِ هَذَا رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْجَنَّةِ . فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ يَتَجَوَّزُ فِيهِمَا ثُمَّ خَرَجَ فَاتَّبَعْتُهُ فَدَخَلَ مَنْزِلَهُ وَدَخَلْتُ فَتَحَدَّثْنَا فَلَمَّا اسْتَأْنَسَ قُلْتُ لَهُ إِنَّكَ لَمَّا دَخَلْتَ قَبْلُ قَالَ رَجُلٌ كَذَا وَكَذَا قَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ مَا يَنْبَغِى لأَحَدٍ أَنْ يَقُولَ مَا لاَ يَعْلَمُ وَسَأُحَدِّثُكَ لِمَ ذَاكَ رَأَيْتُ رُؤْيَا عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَصَصْتُهَا عَلَيْهِ رَأَيْتُنِى فِى رَوْضَةٍ - ذَكَرَ سَعَتَهَا وَعُشْبَهَا وَخُضْرَتَهَا - وَوَسْطَ الرَّوْضَةِ عَمُودٌ مِنْ حَدِيدٍ أَسْفَلُهُ فِى الأَرْضِ وَأَعْلاَهُ فِى السَّمَاءِ فِى أَعْلاَهُ عُرْوَةٌ . فَقِيلَ لِى ارْقَهْ . فَقُلْتُ لَهُ لاَ أَسْتَطِيعُ . فَجَاءَنِى مِنْصَفٌ - قَالَ ابْنُ عَوْنٍ وَالْمِنْصَفُ الْخَادِمُ - فَقَالَ بِثِيَابِى مِنْ خَلْفِى - وَصَفَ أَنَّهُ رَفَعَهُ مِنْ خَلْفِهِ بِيَدِهِ - فَرَقِيتُ حَتَّى كُنْتُ فِى أَعْلَى الْعَمُودِ فَأَخَذْتُ بِالْعُرْوَةِ فَقِيلَ لِىَ اسْتَمْسِكْ . فَلَقَدِ اسْتَيْقَظْتُ وَإِنَّهَا لَفِى يَدِى فَقَصَصْتُهَا عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « تِلْكَ الرَّوْضَةُ الإِسْلاَمُ وَذَلِكَ الْعَمُودُ عَمُودُ الإِسْلاَمِ وَتِلْكَ الْعُرْوَةُ عُرْوَةُ الْوُثْقَى وَأَنْتَ عَلَى الإِسْلاَمِ حَتَّى تَمُوتَ » . قَالَ وَالرَّجُلُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَلاَمٍ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsennâ Eİ-Anezî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Muâz b. Muâz rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdullah b. Avn, Muhammed b. Sîrîn'den, o da Kays b. Ubâd'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Medine'de bîr takım insanların içinde bulunuyordum. Aralarında Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in ashabından bâzıları da vardı. Derken yüzünde huşu'dan eser bulunan bir zât geldi. Cemaattan bazısı:
— Bu cennetliklerden bir zâttır; bu cennetliklerden bir zâttır, dedi. Bu zât caiz olacak kadar okuyarak iki rek'at namaz kıldı, Sonra çıktı.
Ben de peşine düştüm. Ve evine girdi. Ben de girdim. Biraz konuştuk. Bana kalbi yatışınca kendisine şunu söyledim :
— Biraz önce sen girdiğin vakit bir adam şöyle şöyle dedi. Şunu söyledi :
— Sübhânellah! Hiç bir kimseye bilmediği bir şeyi söylemek yakışmaz. Bunu niçin söylediğini sana anlatayım: Ben Resûlüllah (SallaUahü Aleyhi ve Sellem) zamanında bir rüya gördüm de, onu kendisine anlattım. Kendimi bir bahçede gördüm. —Abdullah burada bahçenin genişliğini, çimenini ve yeşilliğini anlatmış.— Bahçenin içinde demirden bir vardı ki, alt kısmı yerde, üst kısmı gökte idi. Tepesinde bir kulp vardı. Bana : Buna çık! denildi. Ben ona: Yapamam! dedim. Derken lana bir nıinsaf geldi. (İbni Avn : Minsâf, hizmetçidir, demiş.) Ve arkamdan elbisemi tutarak kaldırdı. —Abdullah kendisini arkasından tutarak kaldırdığını eliyle tarif etmiş. — Ben de çıktım. Tâ direğin tepesine vardım ve kulpdan tuttum. Bana : Tutun! denildi. Bir de uyandım ki, kulp elimdedir. Bu rü'-yayı Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Sellem)''e anlattım da:
«O bahçe İslâm'dır. Bu direk de İslâm'ın direğidir. Kulp da Urve-i Vüs-ka'dır. Sen ölünceye kadar İslâmiyet üzere kalacaksın!» buyurdular. Râvi: Bu adam Abdullah b. Selâm'dır, demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6381, /1035
Senetler:
()
Konular:
Rüya, doğru çıkanı
Rüya, tabirleri, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
77195, HM027416
Hadis:
حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ قَالَ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ صَالِحٍ أَبِي الْخَلِيلِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ عَنْ أُمِّ الْفَضْلِ قَالَتْ
أَتَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقُلْتُ إِنِّي رَأَيْتُ فِي مَنَامِي أَنَّ فِي بَيْتِي أَوْ حُجْرَتِي عُضْوًا مِنْ أَعْضَائِكَ قَالَ تَلِدُ فَاطِمَةُ إِنْ شَاءَ اللَّهُ غُلَامًا فَتَكْفُلِينَهُ فَوَلَدَتْ فَاطِمَةُ حَسَنًا فَدَفَعَتْهُ إِلَيْهَا فَأَرْضَعَتْهُ بِلَبَنِ قُثَمَ وَأَتَيْتُ بِهِ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَوْمًا أَزُورُهُ فَأَخَذَهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَوَضَعَهُ عَلَى صَدْرِهِ فَبَالَ عَلَى صَدْرِهِ فَأَصَابَ الْبَوْلُ إِزَارَهُ فَزَخَخْتُ بِيَدِي عَلَى كَتِفَيْهِ فَقَالَ أَوْجَعْتِ ابْنِي أَصْلَحَكِ اللَّهُ أَوْ قَالَ رَحِمَكِ اللَّهُ فَقُلْتُ أَعْطِنِي إِزَارَكَ أَغْسِلْهُ فَقَالَ إِنَّمَا يُغْسَلُ بَوْلُ الْجَارِيَةِ وَيُصَبُّ عَلَى بَوْلِ الْغُلَامِ
Tercemesi:
Ümmü'l-Fadl'dan (Radıyallahu anha):
Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve sellem) yanına geldim ve dedim ki: Ben rüyamda, senden bir parçayı evimde ya da odamda gördüm. (Bir
rivayette: "ve bundan endişelendim.") Hz. Peygamber şöyle dedi:
"İnşallah Fatıma'nın bir oğlu olacak ve sen ona güzelce bakacaksın/büyüteceksin. "
(Bir müddet sonra) Hz. Fatıma Hasan'ı doğurdu ve çocuğu Kusem
(yani İbn Abbas) ile beraber emzirmesi için onu Ümmü'l-Fadl'a verdi.
(Ümmü'l-Fadl anlatmaya devam etti;)
Peygamberimizi ziyaret ettiğim gün, yanına bebeği (Hasan'ı) götürdüm. Hz. Peygamber onu aldı ve göğsüne oturttu, (ancak) bebek idrarını
yaptı, idrar da Peygamberimizin izarına (elbisesine) bulaştı. (Bunun üzerine) elimle bebeğin omzuna vurdum. Peygamberimiz:
"Allah seni ıslah etsin, (ya da Allah sana rahmet etsin,) oğlumun canını acıttın" dedi.
Ben:
'İzarını (elbisesini) ver de yıkayayım' dedim.
O da şöyle buyurdu:
"Kız çocuğunun idrar bulaşığı yıkanır, oğlanın idrar bulaşığı üzerine
ise su dökmek yeterlidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ümmü'l-Fadl b. Abbas 27416, 8/684
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, torunlarına sevgisi ve düşkünlüğü
Rüya, tabirleri, Hz. Peygamber'in
Temizlik, çocuğun idrarı / bevli
Temizlik, çocuk idrarının temizlenmesi