Bize Abdülmelik b. Şuayb b. Leys, ona babası (Şuayb b. Leys), ona dedesi (Leys b. Sa'd), ona Halid b. Yezid, ona Said b. Ebu Hilal, ona Umare b. Gaziyye, ona Muhammed b. İbrahim, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Aişe (r. anha) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav); "Kureyş'i hicvedin, çünkü bu onlara (seri bir şekilde iyi) ok atmaktan daha ağır gelir" buyurdu ve Abdullah b. Revâha'ya haber gönderip; "onları hicvet" dedi. O da Kureyş'i hicvetti ama Hz. Peygamber (sav) bunu yeterli görmeyip Ka'b b. Malik'e, daha sonra Hassan b. Sabit'e haber gönderdi. Hassan Hz. peygamber'in (sav) yanına girince, sizin için dili (kuyruğu) ile çarpan bu arslana (haber) gönderme zamanı gelmiştir dedi, ardından dilini çıkararak oynatmaya başlamış ve seni Hak (din) ile gönderen Allah'a yemin ederim ki onları dilimle deri parçalar gibi parçalayacağım dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "acele etme! Çünkü Ebu Bekir Kureyş'in neseblerini en iyi bilendir. -Benim de onlar arasında nesebim var.- önce benim nesebimi ortaya çıkarsın" buyurdu. Hassan hemen Ebu Bekir'e gitti sonra dönüp geldi ve ey Allah'ın Rasulü! Ebu Bekir senin nesebini ortaya çıkararak (kimlerle akraba olduğunu belirledi). Seni hak (din) ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, seni onlardan, tereyağından kıl çeker, gibi çekip çıkaracağım dedi. Hz. Aişe der ki: Rasulullah'ı (sav) Hassan'a hitaben; "sen Allah ve Rasulü adına müdafaada bulundukça hiç şüphesiz Ruhu'l-Kudüs seni desteklemeye devam edecektir" buyururken işittim. Hz. Aişe şunu da söyledi: Ben Rasulullah'ı (sav); "Hassan onları hicvetti ve hem şifa verdi hem şifa buldu" buyururken işittim. Hassan müşrikleri yermek üzere şöyle dedi: Sen Muhammed'i (sav) hicvettin, ben de sana cevabını verdim. Allah katında bunun bir mükâfatı vardır. Sen nezih, muttaki ve ahlakı vefa olan Allah'ın Rasulü Muhammed'e dil uzattın. Babam, ceddim ve şerefim, Muhammed'in (sav) şerefini size karşı korumak için bir kalkandır. Eğer atlarımızı Kedâ yolunun iki tarafından toz kaldırırken görmezseniz kızcağızımı kaybedeyim. Ve atlarımızı (süvarilerinin emirlerini duymak istercesine) başlarını sağa sola kıvırarak, gemlerini çekiştirirken (görmezseniz). Üstlerinde de (kana) susamış mızraklar vardır. Safkanlarımız birbirini geçmek için sürekli yarışırlar. Kadınlar -geri çevirmek için- başörtüleriyle onlara vurur. Şayet, başımızdan savuşup giderseniz umremizi yaparız. Böylece, fetih gerçekleşmiş ve perde açılmış olur. Aksi takdirde, bekleyin vuruşmanın olacağı günü, ben gerçeği dile getiren (gizli bırakmayan) bir kulu elçi gönderdim buyuran Allah o günde dilediğine yardımcı olacaktır. Allah der ki: Ben bir orduyu harekete geçirdim. Onlar Ensâr'dır, onların tek derdi düşmanla buluşmaktır. Biz Ensâr her gün Ma'ad Kabilesi (Kureyş) ile sövüşür veya vuruşur ya da hicvederiz. Hiç bir olur mu Allah Rasulüne dil uzatan kişi ile, onu metheden ve yardımcısı olanlar! Hem de Allah'ın elçisi Cebrail bizim aramızdadır. Rûhu'l-Kudüs'ün (Cebrail'in) asla bir dengi yoktur (sizin aranızda).
Açıklama: الأَسَدِ الضَّارِبِ بِذَنَبِهِ "Hadisteki aslanın kuyruğu ile dövmesi" anlamında bir teşbih vardır. Aslan öfkelendiğinde nasıl ki kuyruğuyla intikam alrı, saldırırsa, şair Hassan b. Sabit dil ile yapacağı hicvi alanın kuyruğuyla yaptığı saldırıya benzetmiştir. bkz. Kevkebü'l-Vehhâc, 24/84.
كَمَا تُسَلُّ الشَّعَرَةُ مِنَ الْعَجِينِ "hamurdan kıl çekme" deyimi Türkçe'de "tereyağından kıl çekme" olarak kullanılmaktadır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7910, M006395
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ شُعَيْبِ بْنِ اللَّيْثِ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ جَدِّى حَدَّثَنِى خَالِدُ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنِى سَعِيدُ بْنُ أَبِى هِلاَلٍ عَنْ عُمَارَةَ بْنِ غَزِيَّةَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"اهْجُوا قُرَيْشًا فَإِنَّهُ أَشَدُّ عَلَيْهَا مِنْ رَشْقٍ بِالنَّبْلِ." فَأَرْسَلَ إِلَى ابْنِ رَوَاحَةَ فَقَالَ:
"اهْجُهُمْ." فَهَجَاهُمْ فَلَمْ يُرْضِ فَأَرْسَلَ إِلَى كَعْبِ بْنِ مَالِكٍ ثُمَّ أَرْسَلَ إِلَى حَسَّانَ بْنِ ثَابِتٍ فَلَمَّا دَخَلَ عَلَيْهِ قَالَ حَسَّانُ قَدْ آنَ لَكُمْ أَنْ تُرْسِلُوا إِلَى هَذَا الأَسَدِ الضَّارِبِ بِذَنَبِهِ ثُمَّ أَدْلَعَ لِسَانَهُ فَجَعَلَ يُحَرِّكُهُ فَقَالَ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لأَفْرِيَنَّهُمْ بِلِسَانِى فَرْىَ الأَدِيمِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لاَ تَعْجَلْ فَإِنَّ أَبَا بَكْرٍ أَعْلَمُ قُرَيْشٍ بِأَنْسَابِهَا - وَإِنَّ لِى فِيهِمْ نَسَبًا - حَتَّى يُلَخِّصَ لَكَ نَسَبِى." فَأَتَاهُ حَسَّانُ ثُمَّ رَجَعَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ لَخَّصَ لِى نَسَبَكَ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لأَسُلَّنَّكَ مِنْهُمْ كَمَا تُسَلُّ الشَّعَرَةُ مِنَ الْعَجِينِ. قَالَتْ عَائِشَةُ فَسَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ لِحَسَّانَ
"إِنَّ رُوحَ الْقُدُسِ لاَ يَزَالُ يُؤَيِّدُكَ مَا نَافَحْتَ عَنِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ." وَقَالَتْ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ:
"هَجَاهُمْ حَسَّانُ فَشَفَى وَاشْتَفَى." قَالَ حَسَّانُ هَجَوْتَ مُحَمَّدًا فَأَجَبْتُ عَنْهُ وَعِنْدَ اللَّهِ فِى ذَاكَ الْجَزَاءُ هَجَوْتَ مُحَمَّدًا بَرًّا تَقِيًّا رَسُولَ اللَّهِ شِيمَتُهُ الْوَفَاءُ فَإِنَّ أَبِى وَوَالِدَهُ وَعِرْضِى لِعِرْضِ مُحَمَّدٍ مِنْكُمْ وِقَاءُ ثَكِلْتُ بُنَيَّتِى إِنْ لَمْ تَرَوْهَا تُثِيرُ النَّقْعَ مِنْ كَنَفَىْ كَدَاءِ يُبَارِينَ الأَعِنَّةَ مُصْعِدَاتٍ عَلَى أَكْتَافِهَا الأَسَلُ الظِّمَاءُ تَظَلُّ جِيَادُنَا مُتَمَطِّرَاتٍ تُلَطِّمُهُنَّ بِالْخُمُرِ النِّسَاءُ فَإِنْ أَعْرَضْتُمُو عَنَّا اعْتَمَرْنَا وَكَانَ الْفَتْحُ وَانْكَشَفَ الْغِطَاءُ وَإِلاَّ فَاصْبِرُوا لِضِرَابِ يَوْمٍ يُعِزُّ اللَّهُ فِيهِ مَنْ يَشَاءُ وَقَالَ اللَّهُ قَدْ أَرْسَلْتُ عَبْدًا يَقُولُ الْحَقَّ لَيْسَ بِهِ خَفَاءُ وَقَالَ اللَّهُ قَدْ يَسَّرْتُ جُنْدًا هُمُ الأَنْصَارُ عُرْضَتُهَا اللِّقَاءُ لَنَا فِى كُلِّ يَوْمٍ مِنْ مَعَدٍّ سِبَابٌ أَوْ قِتَالٌ أَوْ هِجَاءُ فَمَنْ يَهْجُو رَسُولَ اللَّهِ مِنْكُمْ وَيَمْدَحُهُ وَيَنْصُرُهُ سَوَاءُ وَجِبْرِيلٌ رَسُولُ اللَّهِ فِينَا وَرُوحُ الْقُدْسِ لَيْسَ لَهُ كِفَاءُ.
Tercemesi:
Bize Abdülmelik b. Şuayb b. Leys, ona babası (Şuayb b. Leys), ona dedesi (Leys b. Sa'd), ona Halid b. Yezid, ona Said b. Ebu Hilal, ona Umare b. Gaziyye, ona Muhammed b. İbrahim, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Aişe (r. anha) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav); "Kureyş'i hicvedin, çünkü bu onlara (seri bir şekilde iyi) ok atmaktan daha ağır gelir" buyurdu ve Abdullah b. Revâha'ya haber gönderip; "onları hicvet" dedi. O da Kureyş'i hicvetti ama Hz. Peygamber (sav) bunu yeterli görmeyip Ka'b b. Malik'e, daha sonra Hassan b. Sabit'e haber gönderdi. Hassan Hz. peygamber'in (sav) yanına girince, sizin için dili (kuyruğu) ile çarpan bu arslana (haber) gönderme zamanı gelmiştir dedi, ardından dilini çıkararak oynatmaya başlamış ve seni Hak (din) ile gönderen Allah'a yemin ederim ki onları dilimle deri parçalar gibi parçalayacağım dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "acele etme! Çünkü Ebu Bekir Kureyş'in neseblerini en iyi bilendir. -Benim de onlar arasında nesebim var.- önce benim nesebimi ortaya çıkarsın" buyurdu. Hassan hemen Ebu Bekir'e gitti sonra dönüp geldi ve ey Allah'ın Rasulü! Ebu Bekir senin nesebini ortaya çıkararak (kimlerle akraba olduğunu belirledi). Seni hak (din) ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, seni onlardan, tereyağından kıl çeker, gibi çekip çıkaracağım dedi. Hz. Aişe der ki: Rasulullah'ı (sav) Hassan'a hitaben; "sen Allah ve Rasulü adına müdafaada bulundukça hiç şüphesiz Ruhu'l-Kudüs seni desteklemeye devam edecektir" buyururken işittim. Hz. Aişe şunu da söyledi: Ben Rasulullah'ı (sav); "Hassan onları hicvetti ve hem şifa verdi hem şifa buldu" buyururken işittim. Hassan müşrikleri yermek üzere şöyle dedi: Sen Muhammed'i (sav) hicvettin, ben de sana cevabını verdim. Allah katında bunun bir mükâfatı vardır. Sen nezih, muttaki ve ahlakı vefa olan Allah'ın Rasulü Muhammed'e dil uzattın. Babam, ceddim ve şerefim, Muhammed'in (sav) şerefini size karşı korumak için bir kalkandır. Eğer atlarımızı Kedâ yolunun iki tarafından toz kaldırırken görmezseniz kızcağızımı kaybedeyim. Ve atlarımızı (süvarilerinin emirlerini duymak istercesine) başlarını sağa sola kıvırarak, gemlerini çekiştirirken (görmezseniz). Üstlerinde de (kana) susamış mızraklar vardır. Safkanlarımız birbirini geçmek için sürekli yarışırlar. Kadınlar -geri çevirmek için- başörtüleriyle onlara vurur. Şayet, başımızdan savuşup giderseniz umremizi yaparız. Böylece, fetih gerçekleşmiş ve perde açılmış olur. Aksi takdirde, bekleyin vuruşmanın olacağı günü, ben gerçeği dile getiren (gizli bırakmayan) bir kulu elçi gönderdim buyuran Allah o günde dilediğine yardımcı olacaktır. Allah der ki: Ben bir orduyu harekete geçirdim. Onlar Ensâr'dır, onların tek derdi düşmanla buluşmaktır. Biz Ensâr her gün Ma'ad Kabilesi (Kureyş) ile sövüşür veya vuruşur ya da hicvederiz. Hiç bir olur mu Allah Rasulüne dil uzatan kişi ile, onu metheden ve yardımcısı olanlar! Hem de Allah'ın elçisi Cebrail bizim aramızdadır. Rûhu'l-Kudüs'ün (Cebrail'in) asla bir dengi yoktur (sizin aranızda).
Açıklama:
الأَسَدِ الضَّارِبِ بِذَنَبِهِ "Hadisteki aslanın kuyruğu ile dövmesi" anlamında bir teşbih vardır. Aslan öfkelendiğinde nasıl ki kuyruğuyla intikam alrı, saldırırsa, şair Hassan b. Sabit dil ile yapacağı hicvi alanın kuyruğuyla yaptığı saldırıya benzetmiştir. bkz. Kevkebü'l-Vehhâc, 24/84.
كَمَا تُسَلُّ الشَّعَرَةُ مِنَ الْعَجِينِ "hamurdan kıl çekme" deyimi Türkçe'de "tereyağından kıl çekme" olarak kullanılmaktadır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6395, /1038
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. İbrahim et-Teymî el-Kuraşî (Muhammed b. İbrahim b. Hâris b. Hâlid)
4. Umare b. Gaziyye el-Ensari (Umare b. Gaziyye b. Haris b. Amr b. Gaziyye b. Amr)
5. Said b. Ebu Hilal el-Leysi (Said b. Ebu Hilal)
6. Halid b. Yezid el-Cümehî (Halid b. Yezid)
7. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
8. Ebu Abdülmelik Şuayb b. Leys el-Fehmî (Şuayb b. Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
9. Ebu Abdullah Abdulmelik b. Şuayb el-Fehmî (Abdulmelik b. Şuayb b. Leys b. Sa'd)
Konular:
Ahlak, söylenilmemesi gereken söz
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Sövmek, Küfretmek, ölülere
Söz, yerinde ve yeterince olanı güzeldir
SÖZÜN BÜYÜSÜ
حَدَّثَنَا ابْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا ابْنُ مَهْدِىٍّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ حَدَّثَنَا أَبُو سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَصْدَقُ كَلِمَةٍ قَالَهَا الشَّاعِرُ كَلِمَةُ لَبِيدٍ أَلاَ كُلُّ شَىْءٍ مَا خَلاَ اللَّهَ بَاطِلُ » . وَكَادَ أُمَيَّةُ بْنُ أَبِى الصَّلْتِ أَنْ يُسْلِمَ .
Bize İbn Beşşar, ona İbn Mehdi, ona Süfyan, ona Abdülmelik, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Şair zümresinin söylemiş olduğu en doğru söz, Lebîd'in 'İyi bilin ki Allah'tan başka her şey batıldır' sözüdür. Ümeyye b. Ebu Salt Müslüman olmaya çok yaklaşmıştı."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20816, B006147
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا ابْنُ مَهْدِىٍّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ حَدَّثَنَا أَبُو سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَصْدَقُ كَلِمَةٍ قَالَهَا الشَّاعِرُ كَلِمَةُ لَبِيدٍ أَلاَ كُلُّ شَىْءٍ مَا خَلاَ اللَّهَ بَاطِلُ » . وَكَادَ أُمَيَّةُ بْنُ أَبِى الصَّلْتِ أَنْ يُسْلِمَ .
Tercemesi:
Bize İbn Beşşar, ona İbn Mehdi, ona Süfyan, ona Abdülmelik, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Şair zümresinin söylemiş olduğu en doğru söz, Lebîd'in 'İyi bilin ki Allah'tan başka her şey batıldır' sözüdür. Ümeyye b. Ebu Salt Müslüman olmaya çok yaklaşmıştı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Edeb 90, 2/516
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Abdülmelik b. Umeyr el-Lahmî (Abdülmelik b. Umeyr b. Süveyd)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Said Abdurrahman b. Mehdî el-Anberî (Abdurrahman b. Mehdi b. Hassân b. Abdurrahman)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
KTB, ADAB
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَدِىٍّ - وَهُوَ ابْنُ ثَابِتٍ - قَالَ سَمِعْتُ الْبَرَاءَ بْنَ عَازِبٍ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ لِحَسَّانَ بْنِ ثَابِتٍ
"اهْجُهُمْ أَوْ هَاجِهِمْ وَجِبْرِيلُ مَعَكَ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7898, M006387
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَدِىٍّ - وَهُوَ ابْنُ ثَابِتٍ - قَالَ سَمِعْتُ الْبَرَاءَ بْنَ عَازِبٍ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ لِحَسَّانَ بْنِ ثَابِتٍ
"اهْجُهُمْ أَوْ هَاجِهِمْ وَجِبْرِيلُ مَعَكَ."
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası, ona Şube, ona Adî, (bu zat İbn Sabit'tir.), ona da Bera' b. Âzib şöyle rivayet etti: Rasulullah'ı (sav) Hassan b. Sabit'e; "onlara hicvet!" Yahut "Cibril beraberinde olduğu halde, onlara muhacat eyle" buyururken işittim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6387, /1037
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7899, M006388
Hadis:
حَدَّثَنِيهِ زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ ح
وَحَدَّثَنِى أَبُو بَكْرِ بْنُ نَافِعٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ ح
وَحَدَّثَنَا ابْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ كُلُّهُمْ عَنْ شُعْبَةَ بِهَذَا الإِسْنَادِ
[عَنْ عَدِىٍّ - وَهُوَ ابْنُ ثَابِتٍ - قَالَ سَمِعْتُ الْبَرَاءَ بْنَ عَازِبٍ] مِثْلَهُ
[سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ لِحَسَّانَ بْنِ ثَابِتٍ "اهْجُهُمْ أَوْ هَاجِهِمْ وَجِبْرِيلُ مَعَكَ."]
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb, ona Abdurrahman; (T)
Bize Ebu Bekir b. Nafi', ona Gunder; (T)
Bize İbn Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer ve Abdurrahman, onlara da Şube bu isnadla bu hadisin benzerini rivayet etmişlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6388, /1037
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7906, M006393
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ زَكَرِيَّاءَ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ قَالَ حَسَّانُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ائْذَنْ لِى فِى أَبِى سُفْيَانَ قَالَ:
"كَيْفَ بِقَرَابَتِى مِنْهُ." قَالَ وَالَّذِى أَكْرَمَكَ لأَسُلَّنَّكَ مِنْهُمْ كَمَا تُسَلُّ الشَّعَرَةُ مِنَ الْخَمِيرِ.
[فَقَالَ حَسَّانُ وَإِنَّ سَنَامَ الْمَجْدِ مِنْ آلِ هَاشِمٍ بَنُو بِنْتِ مَخْزُومٍ وَوَالِدُكَ الْعَبْدُ قَصِيدَتَهُ هَذِهِ.]
Tercemesi:
Bİze Yahya b. Yahya, ona Yahya b. Zekeriyya, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Aişe şöyle haber verdi: Hassan, ya Rasulullah! Bana Ebu Süfyan hakkında hiciv için izin ver dedi. Rasulullah (sav); "ben akrabası olduğum halde onu nasıl yapacaksın" buyurdu. Hassan, seni kerim kılan Allah'a yemin olsun ki, seni onlardan hamurdan kıl çeker gibi çekip çıkaracağım.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6393, /1038
Senetler:
()
Konular:
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31340, B004100
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو مَعْمَرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ جَعَلَ الْمُهَاجِرُونَ وَالأَنْصَارُ يَحْفِرُونَ الْخَنْدَقَ حَوْلَ الْمَدِينَةِ ، وَيَنْقُلُونَ التُّرَابَ عَلَى مُتُونِهِمْ وَهُمْ يَقُولُونَ نَحْنُ الَّذِينَ بَايَعُوا مُحَمَّدَا عَلَى الإِسْلاَمِ مَا بَقِينَا أَبَدَا قَالَ يَقُولُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَهْوَ يُجِيبُهُمُ "اللَّهُمَّ إِنَّهُ لاَ خَيْرَ إِلاَّ خَيْرُ الآخِرَهْ ، فَبَارِكْ فِى الأَنْصَارِ وَالْمُهَاجِرَهْ." قَالَ يُؤْتَوْنَ بِمِلْءِ كَفَّى مِنَ الشَّعِيرِ فَيُصْنَعُ لَهُمْ بِإِهَالَةٍ سَنِخَةٍ تُوضَعُ بَيْنَ يَدَىِ الْقَوْمِ ، وَالْقَوْمُ جِيَاعٌ ، وَهْىَ بَشِعَةٌ فِى الْحَلْقِ وَلَهَا رِيحٌ مُنْتِنٌ .
Tercemesi:
Bize Ebu Ma‘mer, ona Abdülvâris, ona Abdülaziz, ona da Enes (ra) şöyle demiştir:
Muhacirler ve Ensar, Medine’nin etrafına hendek kazarken toprakları sırtlarında taşıyorlardı ve aralarında şöyle diyerek şiir okuyorlardı: 'Biz, Muhammed’e (sav) sonsuza dek İslam üzere biat edenleriz!'
Rasulullah (sav) da onlara şu şekilde karşılık veriyordu: "Allah’ım! Gerçek hayır, ancak ahiret hayrıdır! Ensar ve Muhacir’e bereket ver!" Enes şöyle devam etti: Onlara bir avuç arpadan yemek yapılır, yemeğe bayat yağ eklenir, sonra da bu yemek insanların önüne konulurdu. Bu sırada insanlar açtı ve yemek ise boğazlarında bir acılık bıraktı ve yemeğin kötü bir kokusu olurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 29, 2/71
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Abdülaziz b. Suheyb el-Bünanî (Abdülaziz b. Suheyb)
3. Ebu Ubeyde Abdulvâris b. Saîd el-Anberî (Abdulvâris b. Saîd b. Zekvân)
4. Ebu Ma'mer Abdullah b. Ömer et-Temimî (Abdullah b. Amr b. Meysera)
Konular:
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
Sahabe, çektikleri sıkıntılar
Sahabe, Peygamber sevgisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
288851, M006384-6
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرٌو النَّاقِدُ وَإِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ وَابْنُ أَبِى عُمَرَ كُلُّهُمْ عَنْ سُفْيَانَ قَالَ عَمْرٌو حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ عُمَرَ مَرَّ بِحَسَّانَ وَهُوَ يُنْشِدُ الشِّعْرَ فِى الْمَسْجِدِ فَلَحَظَ إِلَيْهِ فَقَالَ قَدْ كُنْتُ أُنْشِدُ وَفِيهِ مَنْ هُوَ خَيْرٌ مِنْكَ. ثُمَّ الْتَفَتَ إِلَى أَبِى هُرَيْرَةَ فَقَالَ أَنْشُدُكَ اللَّهَ أَسَمِعْتَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ:
"أَجِبْ عَنِّى اللَّهُمَّ أَيِّدْهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ." قَالَ اللَّهُمَّ نَعَمْ.
Tercemesi:
Bize Amr en-Nakıd, İshak b. İbrahim ve İbn Ebu Ömer, onlara Süfyan, ona Zührî, ona Said, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Hassan mescitte şiir söylerken Ömer yanına uğradı ve (bu durumdan hoşlanmayıp) ona dik dik baktı. Bunun üzerine Hassan; ben bu mescitte senden daha hayırlısı (Hz. Peygamber) varken de şiir okuyordum dedi, sonra da Ebu Hureyre'ye dönerek; Allah aşkına söyle, Hz. peygamber'i (sav); "(Müşriklere) benim adıma sen cevap ver. Allah'ım, onu Ruhu'l-kudûs ile destekle" derken işittin mi diye sordu. Ebu Hureyre de Allah şahit olsun ki evet ' cevabını verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6384, /1037
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Hassan b. Sabit el-Hazrecî (Hassan b. Sabit b. Münzir b. Haram b. Amr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Muhammed b. Ebu Ömer el-Adenî (Muhammed b. Yahya b. Ebu Ömer)
Konular:
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
SÖZÜN BÜYÜSÜ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31953, B004146
Hadis:
حَدَّثَنِى بِشْرُ بْنُ خَالِدٍ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ سُلَيْمَانَ عَنْ أَبِى الضُّحَى عَنْ مَسْرُوقٍ قَالَ دَخَلْنَا عَلَى عَائِشَةَ - رضى الله عنها - وَعِنْدَهَا حَسَّانُ بْنُ ثَابِتٍ يُنْشِدُهَا شِعْرًا ، يُشَبِّبُ بِأَبْيَاتٍ لَهُ وَقَالَ حَصَانٌ رَزَانٌ مَا تُزَنُّ بِرِيبَةٍ وَتُصْبِحُ غَرْثَى مِنْ لُحُومِ الْغَوَافِلِ فَقَالَتْ لَهُ عَائِشَةُ لَكِنَّكَ لَسْتَ كَذَلِكَ . قَالَ مَسْرُوقٌ فَقُلْتُ لَهَا لِمَ تَأْذَنِينَ لَهُ أَنْ يَدْخُلَ عَلَيْكِ . وَقَدْ قَالَ اللَّهُ تَعَالَى ( وَالَّذِى تَوَلَّى كِبْرَهُ مِنْهُمْ لَهُ عَذَابٌ عَظِيمٌ ) . فَقَالَتْ وَأَىُّ عَذَابٍ أَشَدُّ مِنَ الْعَمَى؟ قالَتْ لَهُ إِنَّهُ كَانَ يُنَافِحُ - أَوْ يُهَاجِى - عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Bişr b. Hâlid, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu‘be, ona Süleyman, ona Ebu Duhâ, ona da Mesruk şöyle demiştir:
Âişe’nin (r.anha) yanına girdik. Yanında, Hassân b. Sâbit vardı ve şiir okuyordu. Hassân, bazı beyitlerle kadınları tasvir ediyordu. Şu beyti de okudu:
'İffetli, vakarlı, zanla itham edilemeyecek bir kadın,
Gafil kadınların etlerinden yediği için sabahlara kadar aç kalan biri değildir.'
Bunun üzerine Âişe (r.anha) ona şöyle dedi:
'Ama sen öyle biri değilsin (iftiracılara alet oldun).' Mesruk şöyle dedi: Ben de ona sordum: 'Allah Teâlâ ‘Onlardan iftirayı en çok üstlenen kimse için büyük bir azap vardır.’ (Nûr, 24/11) buyurmuştur. Sen nasıl oluyor da onu yanına alıyorsun?' Âişe (r.anha) dedi ki: 'Körlükten daha ağır bir azap olur mu?' Ve ardından şöyle ekledi: 'O, Rasulullah’ın (sav) adına mücadele ederdi ya da onu savunurdu.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 34, 2/83
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Duhâ Müslim b. Subeyh el-Hemdanî (Müslim b. Subeyh)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
7. Bişr b. Halid el-Askeri (Bişr b. Halid)
Konular:
Hitabet, Şiir ve şairler
Hitabet, Şiir, okumak/ dinlemek/ ezberlemek
Sahabe, Fazileti