284 Kayıt Bulundu.
Bize Abdülmelik b. Şuayb b. Leys, ona babası (Şuayb b. Leys), ona dedesi (Leys b. Sa'd), ona Halid b. Yezid, ona Saîd b. Ebu Hilâl, ona Umara b. Gaziyye, ona Muhammed b. İbrahim, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman,ona da Âişe (r. anha) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), 'Kureyş'i hicvedin, çünkü bu onlara (seri bir şekilde iyi) ok atmaktan daha ağır gelir' buyurdu ve Abdullah b. Revâha'ya haber gönderip 'Onları hicvet' dedi. O da Kureyş'i hicvetti ama Hz. Peygamber (sav) bunu yeterli görmeyip Ka'b b. Mâlik'e, daha sonra Hassan b. Sâbit'e haber gönderdi. Hassan Hz. peygamber'in (sav) yanına girince, 'Sizin için dili (kuyruğu) ile çarpan bu arslana (haber) gönderme zamanı gelmiştir' dedi ardından dilini çıkararak oynatmaya başlamış ve 'Seni Hak (din) ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, onları dilimle deri parçalar gibi parçalayacağım' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Acele etme! Çünkü Ebu Bekir Kureyş'in neseblerini en iyi bilendir. -Benim de onlar arasında nesebim var.- önce benim nesebimi ortaya çıkarsın' buyurdu. Hassan hemen Ebu Bekir'e gitti sonra dönüp geldi ve 'ey Allah'ın Rasulü, Ebu Bekir senin nesebini ortaya çıkararak (kimlerle akraba olduğunu belirledi). Seni hak (din) ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, seni onlardan, tereyağından kıl çeker, gibi çekip çıkaracağım' dedi. Hz. Âişe der ki: Rasulullah'ı (sav) Hassân'a hitaben, 'Sen Allah ve Rasulü adına müdafaada bulundukça hiç şüphesiz Ruhu'l-Kudüs seni desteklemeye devam edecektir' buyururken işittim. Hz. Âişe şunu da söyledi: Ben Rasulullah'ı (sav) 'Hassan onları hicvetti ve hem şifa verdi, hem şifa buldu' buyururken işittim. Hassan müşrikleri yermek üzere şöyle dedi:" "Sen Muhammed'i (sav) hicvettin, ben de sana cevabını verdim. Allah katında bunun bir mükâfatı vardır. Sen nezih, Muttaki ve ahlakı vefa olan Allah'ın Rasulü Muhammed'e dil uzattın. Babam, ceddim ve şerefim, Muhammed'in (sav) şerefini size karşı korumak için bir kalkandır. Eğer atlarımızı Kedâ yolunun iki tarafından toz kaldırırken görmezseniz kızcağızımı kaybedeyim. Ve atlarımızı (süvarilerinin emirlerini duymak istercesine) başlarını sağa sola kıvırarak, gemlerini çekiştirirken (görmezseniz). Üstlerinde de (kana) susamış mızraklar vardır. Safkanlarımız birbirini geçmek için sürekli yarışırlar. Kadınlar -geri çevirmek için- başörtüleriyle onlara vurur. Şayet, başımızdan savuşup giderseniz umremizi yaparız. Böylece, fetih gerçekleşmiş ve perde açılmış olur. Aksi takdirde, bekleyin vuruşmanın olacağı günü, 'Ben gerçeği dile getiren (gizli bırakmayan) bir kulu elçi gönderdim' buyuran Allah o günde dilediğine yardımcı olacaktır. Allah der ki: Ben bir orduyu harekete geçirdim. Onlar Ensâr'dır, onların tek derdi düşmanla buluşmaktır. Biz Ensâr her gün Ma'ad Kabilesi (Kureyş) ile sövüşür veya vuruşur ya da hicvederiz. Hiç bir olur mu Allah Rasulüne dil uzatan kişi ile, onu metheden ve yardımcısı olanlar! Hem de Allah'ın elçisi Cebrail bizim aramızdadır. Rûhu'l-Kudüs'ün (Cebrail'in) asla bir dengi yoktur (sizin aranızda)."
Açıklama: الأَسَدِ الضَّارِبِ بِذَنَبِهِ "Hadisteki aslanın kuyruğu ile dövmesi" anlamında bir teşbih vardır. Aslan öfkelendiğinde nasıl ki kuyruğuyla intikam alrı, saldırırsa, şair Hassan b. Sabit dil ile yapacağı hicvi alanın kuyruğuyla yaptığı saldırıya benzetmiştir. bkz. Kevkebü'l-Vehhâc, 24/84. كَمَا تُسَلُّ الشَّعَرَةُ مِنَ الْعَجِينِ "hamurdan kıl çekme" deyimi Türkçe'de "tereyağından kıl çekme" olarak kullanılmaktadır.
Bize Amr en-Nâkıd, İshâk b. İbrahim, ve İbn Ebu Ömer, onlara Süfyân, ona Zührî, ona Saîd, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir: "Hassan mescitte şiir söylerken Ömer yanına uğradı ve (bu durumdan hoşlanmayıp) ona dik dik baktı. Bunun üzerine Hassan 'ben bu mescitte senden daha hayırlısı (Hz. Peygamber) varken de şiir okuyordum' dedi, sonra da Ebu Hureyre'ye dönerek 'Allah aşkına söyle, Hz. peygamber'i (sav) '(Müşriklere) benim adıma sen cevap ver. Allah'ım, onu Ruhu'l-kudûs ile destekle' derken işittin mi?' diye sordu, Ebu Hureyre de 'Allah şahit olsun ki evet' cevâbını verdi."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ أَيِّدْهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ
Bize İshak b. İbrahim, Muhammed b. Râfi ve Abd b. Humeyd, onlara Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona da İbn Müseyyeb “Hassan, içlerinde Ebu Hüreyre'nin bulunduğu bir mecliste 'E y Ebu Hureyre! Allah aşkına söyle, Hz. Peygamber'in ... buyurduğunu işittin mi? diye sordu” diyerek yukarıdaki hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Açıklama: Hadisin metni için M006386 numaralı hadise bakınız.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Muâviye b. Amr, ona Ebu İshak, ona Humeyd, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), hendek kazılan yere çıkageldi ve orada Muhacirler ile Ensâr'ın soğuk bir kuşluk vaktinde hendek kazmakta olduklarını gördü. Onların yanlarında kendileri adına bu işi yapacak köleleri de yoktu. Rasulullah (sav) bunların çektikleri zorluğu ve açlığı görünce 'Allah'ım, gerçek yaşam ahiret yaşamıdır, Sen Ensâr'a ve Muhâcirler'e mağfiret eyle' beytini söyledi. Orada bulunan sahabe de Rasulullah'a (sav) 'bizler hayatta kaldığımız müddetçe daima cihâd etmek üzere Muhammed'e biat edip söz vermiş kimseleriz' diye cevap verdiler."
Bize İbn Ebu Adiy, ona Humeyd, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: (Hz. Peygamber (sav) bir seferde iken) Enceşe isimli bir deve sürücüsü Hz. Peygamber'in hanımlarının develerini sürüyordu. Develeri hızlı yürütünce Hz. Peygamber (sav) ona "ey Enceşe, cam şişelerin (narin kadınların develerini) yavaş sür" buyurdu.
Bize Süfyân, ona et-Teymî, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) (hanımları ile birlikte) bir seferde iken, (hanımların) develerini Enceşe isimli biri sürüyordu. Ümmü Enes de onlarla birlikteydi. Rasulullah (sav) "ey Enceşe, cam şişelerin (narin kadınların) develerini yavaş sür" buyurdu.
Bize İbn Ebu Adiy, ona Humeyd, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle demiştir: "Muhacirler soğuk bir kuşluk vaktinde hendek kazmaktayken Rasulullah (sav) çıkageldi. Enes der ki: Onların (yanlarında kendileri adına bu işi yapacak) hizmetçileri de yoktu. Rasulullah (sav) 'Allah'ım, gerçek hayır ahiret hayrıdır, Sen Ensâr'a ve Muhâcirler'e mağfiret eyle' beytini söyledi. Sahabe de Rasulullah'a (sav) 'bizler hayatta kaldığımız müddetçe daima cihâd etmek üzere Muhammed'e biat edip söz vermiş kimseleriz. kaçmayız, kaçmayız, kaçmayız' diye cevap verdiler."
Bize Ubeyde, ona Humeyd et-Tavîl, ona da Enes şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), soğuk bir kuşluk vaktinde, (hendek kazılan yere) çıkageldi, Muhacirler ile Ensâr hendek kazıyordu. Rasulullah (sav) 'Allah'ım, gerçek hayır ahiret hayrıdır, Sen Ensâr'a ve Muhacirlere mağfiret eyle' beytini söyledi. Sahabe de Rasulullah'a (sav) 'bizler hayatta kaldığımız müddetçe daima cihâd etmek üzere Muhammed'e biat edip söz vermiş kimseleriz' diye cevap verdiler."
Bize Müsedded, ona Hammad, ona Sabit el-Bünânî, ona da Enes b. Malik; (T) Bize Eyyüb, ona Ebu Kilabe, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bir seferdeyken, yanında Enceşe isimli siyah tenli bir kölesi deve kervanını (hızlı) sürüyordu. Rasulullah (sav) ona "Yazık sana ey Enceşe! Cam şişeleri (nazik hanımların develerini) yavaş sür!" buyurdu.
Bize Yahya, ona Süleyman et-Teymî, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: Ümmü Süleym Hz. Peygamber'in hanımları ile birlikte (bir seferde) iken, onların develerini bir sürücü sürüyordu. Hz. Peygamber onların yanına geldi ve "ey Enceşe, cam şişelerin (narin kadınların) develerini yavaş sür" buyurdu.