Giriş

Sonra o kederin arkasından Allah size bir güven indirdi ki, (bu güvenin yol açtığı) uyuklama hali bir kısmınızı kaplıyordu. Kendi canlarının kaygısına düşmüş bir grup da, Allah'a karşı haksız yere cahiliye devrindekine benzer düşüncelere kapılıyorlar, "Bu işten bize ne!" diyorlardı. De ki: İş (zafer, yardım, her şeyin karar ve buyruğu) tamamen Allah'a aittir. Onlar, sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar. "Bu işten bize bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik" diyorlar. Şöyle de: Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, öldürülmesi takdir edilmiş olanlar, öldürülüp düşecekleri yerlere kendiliklerinden çıkıp giderlerdi. Allah, içinizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekileri temizlemek için (böyle yaptı). Allah içinizde ne varsa hepsini bilir.


    Öneri Formu
53433 KK3/154 Âl-i İmrân, 3, 154

Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Dilediğine rızkı bol verir, dilediğinden de kısar. O, her şeyi bilendir.


    Öneri Formu
57523 KK42/12 Şûrâ, 42, 12

Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir.


    Öneri Formu
57575 KK42/27 Şûrâ, 42, 27

Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız.


    Öneri Formu
59142 KK56/65 Vâkı'a, 56, 65

Dilediği şeyleri mutlaka yapandır.


    Öneri Formu
59307 KK85/16 Burûc, 85, 16

Gökleri, yeri ve bunların içine yayıp ürettiği canlıları yaratması da O'nun delillerindendir. O dilediği zaman bunları biraraya toplamaya da kadirdir.


    Öneri Formu
57581 KK42/29 Şûrâ, 42, 29

Dilerse O, rüzgârı durdurur,da onun (denizin) üstünde kalakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.


    Öneri Formu
57591 KK42/33 Şûrâ, 42, 33

Ki böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin nimetini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.


    Öneri Formu
57781 KK43/13 Zuhruf, 43, 13


Açıklama: ''وَرَطْبَكُمْ وَيَابِسَكُمُ'' ifadesinin, ''gencinin ve yaşlınız'' olarak tercüme edilebileceğine ve başka tercümelerin (''aliminiz ve cahiliniz,'' ''itaatkarınız ve isyankarınız'') de mümkün olabileceğine dair bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VII, 166. ''...إِنَّمَا أَمْرِى لِشَىْءٍ...'' ifadesinin ''عَطَائِى كَلاَمٌ وَعَذَابِى كَلاَمٌ'' ifadenin tefsiri olduğu bildirildiğinden (Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VII, 167) tercümede '';'' kullanılmıştır

    Öneri Formu
14378 T002495 Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 48


    Öneri Formu
183596 MK22173 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, XXV,266