Bize Muhammed b. Abdül'a'lâ, ona Muhammed b. Sevr, ona Ma'nmer, ona Asım, ona Ebû Vâil, ona da Muâz b. Cebel (ra) şöyle rivâyet etmiştir:
"Bir yolculukta Rasûlullah’la (sav) beraberdim. Seyahat esnasında bir gün O’nun yakınında bulundum. Bunu fırsat bilerek;
"- Ey Allah’ın elçisi; beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel söyle!" dedim.
"- Benden büyük bir şey istedin. Ama bu, şüphesiz Allah’ın kolaylaştırdığı kimse için kolaydır: Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan orucunu tutar, Kâbe’yi haccedersin!" dedi. Sonra Hz. Peygamber;
"- Şimdi sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır. Su ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da hataları söndürür. Bir de gece karanlığında namaz kılmak" buyurdu. Sonra da, "Onlar, yataklarından kalkıp korku ve ümit içinde Rablerine ibâdet ederler…" (Secde, 32/16-19) meâlindeki âyeti okudu. Sonra da;
"- Sana işin başını, direğini ve zirvesini söyleyeyim mi?" diye sordu. Ben de;
"- Buyur, ey Allah’ın Rasûlü!" dedim. Şöyle devam etti:
"- İşin başı İslâm’dır. Direği namazdır, zirvesi de cihâddır." Müteakiben,
"- Sana, bütün bunların can damarını haber vereyim mi?" dedi. Ben yine;
"- Buyur, ey Allah’ın Rasûlü!" dedim. Hz. Peygamber dilini göstererek;
"- Buna sahip ol!" buyurdu. Ben;
"- Ey Allah’ın Rasûlü; konuştuklarımızdan dolayı da muâheze edilecek miyiz?" diye sordum.
"- Anası ağlayasıca Muâz! İnsanları yüz üstü –veya burunları üzerinde, dedi- cehenneme sürükleyen, dillerinin hasâdından başka bir şey midir?" buyurdu.
Açıklama: Muâz’ın sözünü ettiği sefer, Tebük seferidir.
"Oruç kalkandır" ifâdesi, oruç cehenneme karşı koruyucudur veya günah işlemeye mani olucudur anlamındadır.
"İşin aslı İslâm’dır" cümlesi, dinin aslı İslâm’dır anlamındadır. Bundan maksat da tevhid inancıdır. Nasıl ki başsız vücut olmazsa, tevhidsiz İslâm da olmaz demektir.
"Direği namazdır" ifâdesinde bir benzetme yapılmaktadır. Nasıl ki evleri ayakta tutan direkler ise, İslâm dinini ayakta tutan en temel ibadet de namazdır anlamındadır. Direksiz ev ayakta duramayacağı gibi, namazsız İslâm da yaşayamaz demektir.
"Zirvesi cihâddır" cümlesi de; cihâdın zorluğunu ve onun diğer amellere olan üstünlüğünü göstermektedir. Cihâd sayesinde insan dinini hem de kendini yüceltir ve kuvvetlendirir.
"İnsanların dilleri yüzünden cehenneme sürüklenmeleri" cümlesi teşbihî bir ifadedir; insanların pek çok günahı dilleriyle işlediklerini göstermektedir. Küfür, hakaret, iftirâ, yalan gibi pek çok büyük günahı dil ile işlenmektedir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
256433, NS11330
Hadis:
11330 - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْأَعْلَى، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ ثَوْرٍ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنْ عَاصِمٍ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ، عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ، قَالَ: كُنْتُ مَعَ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَصْبَحْتُ قَرِيبًا مِنْهُ وَنَحْنُ نَسِيرُ، فَقُلْتُ: يَا نَبِيَّ اللهِ، أَخْبِرْنِي بِعَمَلٍ يُدْخِلُنِي الْجَنَّةَ، وَيُبْعِدُنِي عَنِ النَّارِ، قَالَ: «لَقَدْ سَأَلْتَ عَنْ عَظِيمٍ، وَإِنَّهُ لَيَسِيرٌ عَلَى مَنْ يَسَّرَهُ اللهُ عَلَيْهِ، تُقِيمُ الصَّلَاةَ، وَتُؤْتِي الزَّكَاةَ، وَتَصُومُ رَمَضَانَ، وَتَحُجُّ الْبَيْتَ» , ثُمَّ قَالَ: «أَلَا أَدُلُّكَ عَلَى أَبْوَابِ الْخَيْرِ؟ الصَّوْمُ جُنَّةٌ، وَالصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ، وَصَلَاةُ الرَّجُلِ مِنْ جَوْفِ اللَّيْلِ» , ثُمَّ تَلَا {تَتَجَافَى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ} [السجدة: 16] حَتَّى {يَعْمَلُونَ} [السجدة: 17] ثُمَّ قَالَ: «أَلَا أُخْبِرُكَ بِرَأْسِ الْأَمْرِ وَعَمُودِهِ وَذِرْوَةِ سَنَامِهِ؟» , قُلْتُ: بَلَى يَا رَسُولَ اللهِ، قَالَ: «رَأْسُ الْأَمْرِ الْإِسْلَامُ، وَعَمُودُهُ الصَّلَاةُ، وَذِرْوَةُ سَنَامِهِ الْجِهَادُ» , ثُمَّ قَالَ: «أَلَا أُخْبِرُكَ بِمِلَاكِ ذَلِكَ كُلِّهِ؟» , قُلْتُ: بَلَى يَا رَسُولَ اللهِ، فَأَخَذَ بِلِسَانِهِ فَقَالَ: «كُفَّ عَلَيْكَ هَذَا» , قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللهِ، وَإِنَّا لَمُؤَاخَذُونَ بِمَا نَتَكَلَّمُ بِهِ؟ , قَالَ: " ثَكِلَتْكَ أُمُّكَ يَا مُعَاذُ، وَهَلْ يَكُبُّ النَّاسَ فِي النَّارِ عَلَى وُجُوهِهِمْ - أَوْ قَالَ: عَلَى مَنَاخِرِهِمْ - إِلَّا حَصَائِدُ أَلْسِنَتِهِمْ؟ "
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdül'a'lâ, ona Muhammed b. Sevr, ona Ma'nmer, ona Asım, ona Ebû Vâil, ona da Muâz b. Cebel (ra) şöyle rivâyet etmiştir:
"Bir yolculukta Rasûlullah’la (sav) beraberdim. Seyahat esnasında bir gün O’nun yakınında bulundum. Bunu fırsat bilerek;
"- Ey Allah’ın elçisi; beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel söyle!" dedim.
"- Benden büyük bir şey istedin. Ama bu, şüphesiz Allah’ın kolaylaştırdığı kimse için kolaydır: Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan orucunu tutar, Kâbe’yi haccedersin!" dedi. Sonra Hz. Peygamber;
"- Şimdi sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır. Su ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da hataları söndürür. Bir de gece karanlığında namaz kılmak" buyurdu. Sonra da, "Onlar, yataklarından kalkıp korku ve ümit içinde Rablerine ibâdet ederler…" (Secde, 32/16-19) meâlindeki âyeti okudu. Sonra da;
"- Sana işin başını, direğini ve zirvesini söyleyeyim mi?" diye sordu. Ben de;
"- Buyur, ey Allah’ın Rasûlü!" dedim. Şöyle devam etti:
"- İşin başı İslâm’dır. Direği namazdır, zirvesi de cihâddır." Müteakiben,
"- Sana, bütün bunların can damarını haber vereyim mi?" dedi. Ben yine;
"- Buyur, ey Allah’ın Rasûlü!" dedim. Hz. Peygamber dilini göstererek;
"- Buna sahip ol!" buyurdu. Ben;
"- Ey Allah’ın Rasûlü; konuştuklarımızdan dolayı da muâheze edilecek miyiz?" diye sordum.
"- Anası ağlayasıca Muâz! İnsanları yüz üstü –veya burunları üzerinde, dedi- cehenneme sürükleyen, dillerinin hasâdından başka bir şey midir?" buyurdu.
Açıklama:
Muâz’ın sözünü ettiği sefer, Tebük seferidir.
"Oruç kalkandır" ifâdesi, oruç cehenneme karşı koruyucudur veya günah işlemeye mani olucudur anlamındadır.
"İşin aslı İslâm’dır" cümlesi, dinin aslı İslâm’dır anlamındadır. Bundan maksat da tevhid inancıdır. Nasıl ki başsız vücut olmazsa, tevhidsiz İslâm da olmaz demektir.
"Direği namazdır" ifâdesinde bir benzetme yapılmaktadır. Nasıl ki evleri ayakta tutan direkler ise, İslâm dinini ayakta tutan en temel ibadet de namazdır anlamındadır. Direksiz ev ayakta duramayacağı gibi, namazsız İslâm da yaşayamaz demektir.
"Zirvesi cihâddır" cümlesi de; cihâdın zorluğunu ve onun diğer amellere olan üstünlüğünü göstermektedir. Cihâd sayesinde insan dinini hem de kendini yüceltir ve kuvvetlendirir.
"İnsanların dilleri yüzünden cehenneme sürüklenmeleri" cümlesi teşbihî bir ifadedir; insanların pek çok günahı dilleriyle işlediklerini göstermektedir. Küfür, hakaret, iftirâ, yalan gibi pek çok büyük günahı dil ile işlenmektedir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Kübra, Tefsîr 11330, 10/214
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Asım b. Ebu Necûd el-Esedî (Âsım b. Behdele)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Sevr es-San'ai (Muhammed b. Sevr)
6. Muhammed b. Abdüla'la el-Kaysî (Muhammed b. Abdüla'la)
Konular:
Adab, sohbet adabı
Dil, Konuşma, dilin korunması
Oruç, zedelenmediği sürece oruç kalkandır
Sadaka, hataları yok eder
Açıklama: es-Sehavi, el-Mekâsidü'l-hasene'de [SMH000266] bu sözü rivayet etmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
285137, KHA000800
Hadis:
إن كان الكلام من فضة, فالصمت من ذهب
Tercemesi:
Söz gümüş ise, sükût altındır.
Açıklama:
es-Sehavi, el-Mekâsidü'l-hasene'de [SMH000266] bu sözü rivayet etmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, Harfu'l-Hemze me'a'n-Nûn 800, 1/304
Senetler:
()
Konular:
Dil, Konuşma, dilin korunması
Söz, sözün sorumluluğu
Susmak / sakin kalmak, hükmetmektir. Ancak bunu yapabilen azdır.
Açıklama: "الصَّمْتُ حُكْمٌ وَقَلِيلٌ فَاعِلُهُ، وَمَنْ كَثرَ كَلامُهُ فِيمَا لَا يَعْنِيِه كَثُرَتْ خَطَايَاهُ"
Suyutî, Camiu'l-Kebir'de, Ebu Hureyre'den şu haberi rivayet etmiştir:
"Susmak, hükmetmektir. Kim boş yere fazla söz sarf ederse, çok hata yapar." (c.4, s.19 H.No: 11234)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
286340, ŞKMŞ0239
Hadis:
الصَّمْتُ حُكْمٌ وَقَلِيلٌ فَاعِلُهُ
Tercemesi:
Susmak / sakin kalmak, hükmetmektir. Ancak bunu yapabilen azdır.
Açıklama:
"الصَّمْتُ حُكْمٌ وَقَلِيلٌ فَاعِلُهُ، وَمَنْ كَثرَ كَلامُهُ فِيمَا لَا يَعْنِيِه كَثُرَتْ خَطَايَاهُ"
Suyutî, Camiu'l-Kebir'de, Ebu Hureyre'den şu haberi rivayet etmiştir:
"Susmak, hükmetmektir. Kim boş yere fazla söz sarf ederse, çok hata yapar." (c.4, s.19 H.No: 11234)
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kudâî, Müsnedü'ş-Şihâb, Hadisler , 1/168
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, hayır söylemek ya da susmak
Dil, Konuşma, dilin korunması
Konuşmak, konuştuğunda hayır söyle