Giriş

Bize Ömer b. Hafs b. Ğiyâs, ona babası (Hafs b. Ğiyâs), ona A'meş, ona Amr b. Mürre, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: "Sen en yakın akrabanı uyar" ayeti indiği zaman Peygamber (sav) Safa Tepesi üzeri­ne çıkıp "Ey Fihr oğulları! Ey Adiyy oğulları!" diye oymak oymak bütün Kureyş soylarını, yanına toplanıncaya kadar, çağırmaya başladı. Çağrılanlardan herhangi biri oraya gitmeye güç yetiremediği zaman, ne olduğunu öğrenmek üzere yerine bir elçi gönderirdi. Ebu Leheb ve Kureyş geldi. Hz. Peygamber (sav) "ben size şu vadide birtakım düşman süvarileri vardır, sizin üzerinize baskın yapmak istiyorlar diye haber versem, ne dersiniz? Bana inanır mısınız?" dedi. Topluluk “evet inanırız. Çünkü biz senden bu güne kadar sadece doğruluk gördük” dediler. Hz. Peygamber "öyleyse ben, şiddetli bir azabın öncesinde sizleri uyaran bir uyarıcıyım" dedi. Bunun Ebu Leheb “Yazık sana! kalan ömrün hüsranla geçsin. Bizleri bunun için mi burada topladın?” dedi. Bu sözleri üzerine şu sure indi: "Ebu Leheb'in iki eli kurusun. Kendisi de kurudu (helak oldu). Ona ne malı, ne kazandığı fayda vermedi... " (Tebbet Suresi, 1-5)


    Öneri Formu
32722 B004770 Buhari, Tefsir, (Şuarâ) 2

Bize Ali b. Abdullah, ona Muahmmed b. Hazım, ona A'meş, ona Amr b. Mürra, ona Said b. Cübeyr, ona İbn Abbas şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bir gün Safâ Tepe'sine çıktı ve "Yâ sabâhâh! (uyanın ey Kureyş)" diye seslendi. Kureyşliler onun yanına toplandılar ve “ne oldu” dediler. Hz. Peygamber (sav) onlara "Ben düşmanın size sabah yada akşam baskın yapacağını haber versem ne dersiniz? Bana inanır mısınız?" buyurdu. Onlar da “evet” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Öyleyse ben şiddetli bir azabın öncesinde sizleri uyaran kişiyim" buyurdu. Ebu Leheb “Yazık sana! Bizi buraya bunun için mi topladın!” dedi. Bunun üzerine "Tebbet yedâ Ebî Leheb" suresi nazil oldu.


    Öneri Formu
32914 B004801 Buhari, Tefsir, (Sebe) 2

Bize Kuteybe, ona Cerîr, ona A'meş, ona Ebu Duhâ, ona da Mesrûk şöyle demiştir: Abdullah'ın yanına girdik. O bize şöyle dedi: Ey insanlar, Kim bir şey biliyorsa söylesin, bilmiyorsa “Allah en bilendir” desin. Çünkü insanın bilmediği şey için “Allah en bilendir” demesi de ilimdendir. Aziz ve Celil olan Allah, kendi Peygamberine hitaben "Tebliğime karşılık sizden hiç bir ücret istemiyorum. Ben kendiliğimden peygamberlik iddiasında da bulunmuyorum." (Sâd, 86) demesini emir buyur­muştur. Şimdi ben size Duhân hadisesini anlatacağım: Rasulullah (sav) Kureyş'i İslam'a davet etti, onlar ağırdan alıp geciktiler. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Allah'ım, onlara karşı bana Yusuf'un yedi yılı gibi bir yedi yıl (kıtlık) ile yardım et" diye dua etti. Ardından onları öyle bir kıtlık ya­kaladı ki, her şeyi kökünden giderip yok etti ve onlar leş ve deri yemek zorunda kaldılar. Hatta bir insan, açlıktan dolayı, kendisiyle gök arasında bir duman görmeğe başladı. Aziz ve Celil Allah şöyle buyurdu: "Öyleyse sen, göğün âşikâr bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bütün insanları her yönden saracak bir duman! Bu, gerçekten can yakıcı bir azaptır." (Duhân, 10-11). Râvî der ki: Bunun üzerine Kureyşliler "Rabbimiz, bu azabı üzerimizden kaldır. Biz gerçekten iman ediyoruz" diye dua ettiler. Ama "Onlar nerede, düşünüp ibret almak nerede? Halbuki onlara doğruluğu besbelli ve gerçeği apaçık ortaya koyan bir peygamber gelmişti. Fakat ondan yüz çevirdiler ve “bu peygamber değil, kendisine başkası tarafından bir kısım şeyler belletilmiş delinin biri!” dediler. Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine inkâra döneceksiniz." (Duhân, 12-15). (İbn Mesud der ki): Azap, kıyamet gününde (olsa idi) onlardan kaldırılır mıydı?. (İbn Mesud) der ki: Kureyş'ten azap kaldırıldıktan sonra onlar yine küfürlerine geri döndüler. Allah da onları Bedir günü tekrar yakaladı. Yüce Allah: "o büyük ve karşı konulamaz çarpışla onları amansız bir şekilde yakalayacağımız gün, onlardan kesinlikle intikamımızı almış oluruz." buyurmuştur.


    Öneri Formu
32922 B004809 Buhari, Tefsir, (Sâd) 3

Bize Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Amr b. Mürra, ona Said b. Cübeyr, ona İbn Abbas şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Safâ Tepe'sine çıktı ve "Yâ sabâhâh! Yâ sabâhâh! (uyanın ey Kureyş)" diye seslendi. Kureyşliler onun yanına toplandı ve O'na “ne oldu, neyin var?” dediler. Hz. Peygamber (sav) onlara "Ben size düşman size sabah yada akşam baskın yapacak diye haber versem, bana inanır mısınız?" buyurdu. Onlar da “evet” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Öyleyse ben şiddetli bir azabın öncesinde sizleri uyaran kişiyim" buyurdu. Ebu Leheb “bizi buraya bunun için mi topladın, yazık sana!” dedi. Bunun üzerine Aziz ve Celil Allah Tebbet Suresi'ni indirdi: "Ebu Leheb’in iki eli kurusun! Zâten kurudu ve kendisi helâk olup gitti. Ne malı bir fayda verdi ona, ne de kazandıkları. Yakında o, yanıp kavrulmak üzere alevli bir ateşe girecek. Karısı da beraber girecek. Hem de o ateşe odun taşıyıcı olarak. Boynunda sağlam bükülmüş bir ip olduğu halde."


    Öneri Formu
37767 HM002544 İbn Hanbel, I, 282


Açıklama: isnadı Rabia b. Naciz'in cehaletinden dolayı zayıftır.

    Öneri Formu
38232 HM001371 İbn Hanbel, I, 159


    Öneri Formu
51275 HM010736 İbn Hanbel, II, 520


    Öneri Formu
205204 BH1/457 Halebî, es-Sîretu’l-Halebiyye, I, 457