Öneri Formu
Hadis Id, No:
28756, B002846
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ عَنْ جَابِرٍ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَنْ يَأْتِينِى بِخَبَرِ الْقَوْمِ يَوْمَ الأَحْزَابِ » . قَالَ الزُّبَيْرُ أَنَا . ثُمَّ قَالَ « مَنْ يَأْتِينِى بِخَبَرِ الْقَوْمِ » . قَالَ الزُّبَيْرُ أَنَا . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ لِكُلِّ نَبِىٍّ حَوَارِيًّا ، وَحَوَارِىَّ الزُّبَيْرُ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyân, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Câbir (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav), "Ahzab günü düşmanın haberini bana kim getirir?" buyurdu. Zübeyr, "Ben!" dedi. Ardından Hz. Peygamber (sav) "Düşmanın haberini bana kim getirir?" buyurdu. Zübeyr, "Ben!" dedi. (Bunun üzerine) Nebî (sav), "Her peygamberin havarisi vardır. Benim havarim de Zübeyr'dir!" buyurdu.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
لِكُلِّ نَبِىٍّ حَوَارِىٌّ وَحَوَارِىَّ الزُّبَيْرُ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 40, 1/765
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Münkedir el-Kuraşî (Muhammed b. Münkedir b. Abdullah b. Hüdeyr)
3. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
4. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Yönetim, istihbaratın gerekliliği, savaş için
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2680, M004640
Hadis:
حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ وَإِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ جَمِيعًا عَنْ جَرِيرٍ قَالَ زُهَيْرٌ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ التَّيْمِىِّ عَنْ أَبِيهِ قَالَ كُنَّا عِنْدَ حُذَيْفَةَ فَقَالَ رَجُلٌ لَوْ أَدْرَكْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَاتَلْتُ مَعَهُ وَأَبْلَيْتُ فَقَالَ حُذَيْفَةُ أَنْتَ كُنْتَ تَفْعَلُ ذَلِكَ لَقَدْ رَأَيْتُنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَيْلَةَ الأَحْزَابِ وَأَخَذَتْنَا رِيحٌ شَدِيدَةٌ وَقُرٌّ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أَلاَ رَجُلٌ يَأْتِينِى بِخَبَرِ الْقَوْمِ جَعَلَهُ اللَّهُ مَعِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ." فَسَكَتْنَا فَلَمْ يُجِبْهُ مِنَّا أَحَدٌ ثُمَّ قَالَ:
"أَلاَ رَجُلٌ يَأْتِينَا بِخَبَرِ الْقَوْمِ جَعَلَهُ اللَّهُ مَعِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ." فَسَكَتْنَا فَلَمْ يُجِبْهُ مِنَّا أَحَدٌ ثُمَّ قَالَ:
"أَلاَ رَجُلٌ يَأْتِينَا بِخَبَرِ الْقَوْمِ جَعَلَهُ اللَّهُ مَعِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ." فَسَكَتْنَا فَلَمْ يُجِبْهُ مِنَّا أَحَدٌ فَقَالَ:
"قُمْ يَا حُذَيْفَةُ فَأْتِنَا بِخَبَرِ الْقَوْمِ." فَلَمْ أَجِدْ بُدًّا إِذْ دَعَانِى بِاسْمِى أَنْ أَقُومَ قَالَ:
"اذْهَبْ فَأْتِنِى بِخَبَرِ الْقَوْمِ وَلاَ تَذْعَرْهُمْ عَلَىَّ." فَلَمَّا وَلَّيْتُ مِنْ عِنْدِهِ جَعَلْتُ كَأَنَّمَا أَمْشِى فِى حَمَّامٍ حَتَّى أَتَيْتُهُمْ فَرَأَيْتُ أَبَا سُفْيَانَ يَصْلِى ظَهْرَهُ بِالنَّارِ فَوَضَعْتُ سَهْمًا فِى كَبِدِ الْقَوْسِ فَأَرَدْتُ أَنْ أَرْمِيَهُ فَذَكَرْتُ قَوْلَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"وَلاَ تَذْعَرْهُمْ عَلَىَّ. وَلَوْ رَمَيْتُهُ لأَصَبْتُهُ فَرَجَعْتُ وَأَنَا أَمْشِى فِى مِثْلِ الْحَمَّامِ فَلَمَّا أَتَيْتُهُ فَأَخْبَرْتُهُ بِخَبَرِ الْقَوْمِ وَفَرَغْتُ قُرِرْتُ فَأَلْبَسَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ فَضْلِ عَبَاءَةٍ كَانَتْ عَلَيْهِ يُصَلِّى فِيهَا فَلَمْ أَزَلْ نَائِمًا حَتَّى أَصْبَحْتُ فَلَمَّا أَصْبَحْتُ قَالَ
"قُمْ يَا نَوْمَانُ."
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim, onlara Cerir, ona Züheyr, ona el-A'meş, ona İbrahim et-Teymî, ona da babası (Yezid b. Şerik) şöyle rivayet etmiştir: Huzeyfe'nin yanındaydık da biri, Rasulullah'a (sav) yetişseydim onun safında savaşır ve kendimi ona adardım dedi. Huzeyfe, sen mi bunu yapacaktın! Bizler Rasulullah (sav) ile beraber Ahzab gecesi beraberdik (de halimizi ben bilirim)! Bize şiddetli bir rüzgar ve soğuk vurmuştu! Rasulullah (sav); "düşmanın haberini bana getirecek kimse yok mu? Allah, onu Kıyamet günü benimle kılar" buyurdu. Susuverdik! Bizden kimse onu kabul etmedi. Ardından; "düşmanın haberini bana getirecek kimse yok mu? Allah, onu Kıyamet günü benimle kılar" buyurdu. (Yine) susuverdik! Bizden kimse onu kabul etmedi. Nebî (sav); "düşmanın haberini bana getirecek kimse yok mu? Allah, onu Kıyamet günü benimle kılar" buyurdu. (Yine) sustuk, bizden kimse onu kabul etmedi. (Derken) Hz. Peygamber (sav); "ey Huzeyfe! Kalk! Düşmanın haberini bana getir" (demesin mi)! Bir şey de diyemedim (ve) kalktım zira adımla seslenmişti! Hz. Peygamber (sav); "git de bana düşmanın haberini getir! Onları bana karşı kışkırtma" buyurdu. Hz. Peygamber'in (sav) yanından ayrıldığımda sanki hamamda yürümeye başladım! Nihayet onların yanına geldim. Ebu Süfyan'ı sırtını ateşe vermişken gördüm. Yayıma bir ok koyup onu vurmak istedim (ancak) Hz. Peygamber'in (sav); "onları bana karşı kışkırtma" buyruğunu hatırladım. Nitekim atsaydım onu vururdum! (İşimi bitirince) hamamda yürüyormuşçasına döndüm. Hz. Peygamber'in (sav) yanına geldiğimde düşmanın haberini ona anlattım ve olduğum yerde kendimi bırakıp (yorgunluktan) çöktüm! Rasulullah (sav) da beni namaz kıldığı elbisesinin bir kısmı ile sarmaladı. Sabaha erene dek uyumaya devam ettim. Sabahladığımda; "ey uykucu! Kalk (bakalım)" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4640, /763
Senetler:
()
Konular:
HENDEK SAVAŞI
Siyer, Hendek günü
Yönetim, istihbaratın gerekliliği, savaş için
حَدَّثَنَا صَدَقَةُ أَخْبَرَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُنْكَدِرِ سَمِعَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما - قَالَ نَدَبَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم النَّاسَ - قَالَ صَدَقَةُ أَظُنُّهُ - يَوْمَ الْخَنْدَقِ فَانْتَدَبَ الزُّبَيْرُ ، ثُمَّ نَدَبَ فَانْتَدَبَ الزُّبَيْرُ ، ثُمَّ نَدَبَ النَّاسَ فَانْتَدَبَ الزُّبَيْرُ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ لِكُلِّ نَبِىٍّ حَوَارِيًّا ، وَإِنَّ حَوَارِىَّ الزُّبَيْرُ بْنُ الْعَوَّامِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28757, B002847
Hadis:
حَدَّثَنَا صَدَقَةُ أَخْبَرَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُنْكَدِرِ سَمِعَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما - قَالَ نَدَبَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم النَّاسَ - قَالَ صَدَقَةُ أَظُنُّهُ - يَوْمَ الْخَنْدَقِ فَانْتَدَبَ الزُّبَيْرُ ، ثُمَّ نَدَبَ فَانْتَدَبَ الزُّبَيْرُ ، ثُمَّ نَدَبَ النَّاسَ فَانْتَدَبَ الزُّبَيْرُ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ لِكُلِّ نَبِىٍّ حَوَارِيًّا ، وَإِنَّ حَوَارِىَّ الزُّبَيْرُ بْنُ الْعَوَّامِ » .
Tercemesi:
Bize Sadaka, ona İbn Uyeyne, ona İbn Münkedir, ona da Câbir (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav) Hendek günü insanlardan -(Hocam) Sadaka, "'Nebd' ibaresinin zikredildiğini zannediyorum" demiştir- bir talepte bulundu da Zübeyr icabet etti. Ardından (tekrar) talepte bulundu, (yine) Zübeyr icabet etti. (Bunun üzerine) Nebî (sav), "Her peygamber'in havarisi vardır. Benim havarim de Zübeyr b. Avvâm'dır!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 41, 1/766
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Münkedir el-Kuraşî (Muhammed b. Münkedir b. Abdullah b. Hüdeyr)
3. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
4. Ebu Fadl Sadaka b. Fadl el-Mervezî (Sadaka b. Fadl)
Konular:
Yönetim, istihbaratın gerekliliği, savaş için
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31324, B004093
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ هِشَامٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتِ اسْتَأْذَنَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم أَبُو بَكْرٍ فِى الْخُرُوجِ حِينَ اشْتَدَّ عَلَيْهِ الأَذَى ، فَقَالَ لَهُ " أَقِمْ " . فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَتَطْمَعُ أَنْ يُؤْذَنَ لَكَ ، فَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ: " إِنِّى لأَرْجُو ذَلِكَ " قَالَتْ فَانْتَظَرَهُ أَبُو بَكْرٍ فَأَتَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ يَوْمٍ ظُهْرًا فَنَادَاهُ فَقَالَ:" أَخْرِجْ مَنْ عِنْدَكَ " . فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ إِنَّمَا هُمَا ابْنَتَاىَ . فَقَالَ: " أَشَعَرْتَ أَنَّهُ قَدْ أُذِنَ لِى فِى الْخُرُوجِ " . فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ الصُّحْبَةُ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم " الصُّحْبَةُ" . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ عِنْدِى نَاقَتَانِ قَدْ كُنْتُ أَعْدَدْتُهُمَا لِلْخُرُوجِ . فَأَعْطَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم إِحْدَاهُمَا وَهْىَ الْجَدْعَاءُ ، فَرَكِبَا فَانْطَلَقَا حَتَّى أَتَيَا الْغَارَ ، وَهْوَ بِثَوْرٍ ، فَتَوَارَيَا فِيهِ ، فَكَانَ عَامِرُ بْنُ فُهَيْرَةَ غُلاَمًا لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ الطُّفَيْلِ بْنِ سَخْبَرَةَ أَخُو عَائِشَةَ لأُمِّهَا ، وَكَانَتْ لأَبِى بَكْرٍ مِنْحَةٌ ، فَكَانَ يَرُوحُ بِهَا وَيَغْدُو عَلَيْهِمْ ، وَيُصْبِحُ فَيَدَّلِجُ إِلَيْهِمَا ثُمَّ يَسْرَحُ ، فَلاَ يَفْطُنُ بِهِ أَحَدٌ مِنَ الرِّعَاءِ ، فَلَمَّا خَرَجَ خَرَجَ مَعَهُمَا يُعْقِبَانِهِ حَتَّى قَدِمَا الْمَدِينَةَ ، فَقُتِلَ عَامِرُ بْنُ فُهَيْرَةَ يَوْمَ بِئْرِ مَعُونَةَ . وَعَنْ أَبِى أُسَامَةَ قَالَ قَالَ هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ فَأَخْبَرَنِى أَبِى قَالَ لَمَّا قُتِلَ الَّذِينَ بِبِئْرِ مَعُونَةَ وَأُسِرَ عَمْرُو بْنُ أُمَيَّةَ الضَّمْرِىُّ قَالَ لَهُ عَامِرُ بْنُ الطُّفَيْلِ مَنْ هَذَا فَأَشَارَ إِلَى قَتِيلٍ ، فَقَالَ لَهُ عَمْرُو بْنُ أُمَيَّةَ هَذَا عَامِرُ بْنُ فُهَيْرَةَ . فَقَالَ لَقَدْ رَأَيْتُهُ بَعْدَ مَا قُتِلَ رُفِعَ إِلَى السَّمَاءِ حَتَّى إِنِّى لأَنْظُرُ إِلَى السَّمَاءِ بَيْنَهُ وَبَيْنَ الأَرْضِ ، ثُمَّ وُضِعَ . فَأَتَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم خَبَرُهُمْ فَنَعَاهُمْ فَقَالَ: " إِنَّ أَصْحَابَكُمْ قَدْ أُصِيبُوا ، وَإِنَّهُمْ قَدْ سَأَلُوا رَبَّهُمْ ، فَقَالُوا رَبَّنَا أَخْبِرْ عَنَّا إِخْوَانَنَا بِمَا رَضِينَا عَنْكَ وَرَضِيتَ عَنَّا . فَأَخْبَرَهُمْ عَنْهُمْ " . وَأُصِيبَ يَوْمَئِذٍ فِيهِمْ عُرْوَةُ بْنُ أَسْمَاءَ بْنِ الصَّلْتِ ، فَسُمِّىَ عُرْوَةُ بِهِ ، وَمُنْذِرُ بْنُ عَمْرٍو سُمِّىَ بِهِ مُنْذِرًا .
Tercemesi:
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsame, ona Hişâm, ona babası (Urve), ona Aişe (ra) şöyle söyledi: Ebubekir (ra) müşriklerin kendisine yaptıkları eziyet (baskı) şiddetlendiği zaman Mekke'den Medine'ye hicret için Hz. Peygamber'den (sav) izin istedi. Hz. Peygamber de (sav) ona " Yerinde dur, bekle" buyurdu. Bunun üzerine Ebubekir: 'Ya Rasulallah! Sana Medine'ye hicret hususunda izin verilmesini ümit ediyor musun?' dedi. Rasulullah (sav) buna: "Ben bunu kuvvetle ümit etmekteyim" diye cevap verdi. Aişe dedi ki, Ebubekir bu iznin verilmesini bekledi, durdu. Derken bir gün öğle vaktinde Rasulullah (sav) geldi ve "Ya Ebubekir! diye seslendi. (Evimize girince): Yanında kim varsa dışarı çıkar" buyurdu. Ebubekir 'yanımda sadece iki kızım' var dedi. Hz Peygamber (sav): "Mekke'den çıkmak için bana izin verildiğini hissettin mi" buyurdu. Ebubekir 'Ya Resulallah! (Yolculukta) Beraberinde olmak isterim' dedi. Hz. Peygamber (sav) : "Benimle berabersin" dedi. Ebubekir, 'Ya Rasulallah! Hicret için hazırladığım iki tane dişi binek devem var' dedi ve onlardan birisini ismi Ced'â olanı Hz. Peygamber'e (sav) verdi.
Hz. Peygamber'le (sav) Ebubekir develere binip hareket ettiler, Sevr Dağına geldiklerinde oradaki mağaraya gizlendiler.
Amir b. Füheyre, Abdullah b. Tufeyl b. Sahbere'nin kölesi idi. Abdullah b. Tufeyl ise Hz. Aişe'nin ana bir kardeşiydi. Ebubekir'in sağmal hayvanları vardı. Amir b. Füheyre, o sağmal hayvanları öğleden sonra ve daha evvel onların yakınına doğru otlatmaya götürürdü. Bir de gecenin sonunda yine sürüyü Hz. Peygamber (sav) ile Ebubekir'in yakınına doğru yürütür, sonra da kuşluk vakti meraya sürerdi. Onun bu işini çobanlardan hiçbiri bilmezdi. Hz. Peygamber'le (sav) Ebubekir mağaradan çıktıkları zaman Amir de onların beraberinde Medine'ye doğru yola çıktı. Hz. Peygamber (sav) ile Ebû Bekr yolda Amir'i nöbetleşe bineklerinin arkasına bindiriyorlardı. Bu şekilde nihayet Medine'ye geldiler. İşte bu Amir b. Füheyre Maûne kuyusu günü şehit edilmiştir.
Ebu Üsame, ona Hişâm b. Urve, ona babası Urve b. Zübeyr şöyle söylemiştir: Mâune kuyusu yakınında sahâbîlerin şehit edildiği ve Amr b. Umeyye ed-Damrî'nin esîr edildiği zaman, Amir b. Tufeyl, Amr'a maktullerden birini işaret edip göstererek: Bu kimdir? diye sormuş, Amr b. Ümeyye de ona, 'Bu, Amir b. Füheyre'dir (niye sordun)? deyince: 'Onun öldürüldükten sonra göğe yükseltildiğini ve gök onunla yer arasında kaldıktan sonra tekrar yere indirildiğini gördüm' dedi. Maûne kuyusu faciasının haberi Hz. Peygamber'e (sav) geldi. Hz. Peygamber de (sav) onların öldürüldüklerini sahâbîlerine bildirdi ve şöyle buyurdu:
"Arkadaşlarınız şehit edildiler ve onlar Rablerinden istekte bulunarak şöyle dediler: Ey Rabbimiz! Bizim senden razı olduğumuzu, Sen'in de bizden razı olduğunu kardeşlerimize haber ver. Rabbleri de onların halini haber verdi."
Maûne kuyusu günü şehit edilen sahâbîler içinde Urve b.Esma b. es-Salt da vardı. Urve b. Zübeyr onun ismiyle isimlendirildi. O şehitlerin içinde Münzir b. Amr da vardı. Zübeyr'in oğlu Münzir de onun ismiyle isimlendirildi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 28, 2/70
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Abdullah b. İsmail el-Hebari (Ubeyd b. İsmail)
Konular:
Şehit, Kurra hafızların şehit edilmeleri
Siyer, Hicret
Siyer, Hicret Medine'ye
Yönetim, istihbaratın gerekliliği, savaş için
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18697, B005807
Hadis:
حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى أَخْبَرَنَا هِشَامٌ عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ هَاجَرَ إِلَى الْحَبَشَةِ نَاسٌ مِنَ الْمُسْلِمِينَ ، وَتَجَهَّزَ أَبُو بَكْرٍ مُهَاجِرًا ، فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « عَلَى رِسْلِكَ ، فَإِنِّى أَرْجُو أَنْ يُؤْذَنَ لِى » . فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ أَوَ تَرْجُوهُ بِأَبِى أَنْتَ قَالَ « نَعَمْ » . فَحَبَسَ أَبُو بَكْرٍ نَفْسَهُ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لِصُحْبَتِهِ ، وَعَلَفَ رَاحِلَتَيْنِ كَانَتَا عِنْدَهُ وَرَقَ السَّمُرِ أَرْبَعَةَ أَشْهُرٍ . قَالَ عُرْوَةُ قَالَتْ عَائِشَةُ فَبَيْنَا نَحْنُ يَوْمًا جُلُوسٌ فِى بَيْتِنَا فِى نَحْرِ الظَّهِيرَةِ فَقَالَ قَائِلٌ لأَبِى بَكْرٍ هَذَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُقْبِلاً مُتَقَنِّعًا ، فِى سَاعَةٍ لَمْ يَكُنْ يَأْتِينَا فِيهَا . قَالَ أَبُو بَكْرٍ فِدًا لَهُ بِأَبِى وَأُمِّى ، وَاللَّهِ إِنْ جَاءَ بِهِ فِى هَذِهِ السَّاعَةِ إِلاَّ لأَمْرٍ . فَجَاءَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَاسْتَأْذَنَ ، فَأَذِنَ لَهُ فَدَخَلَ ، فَقَالَ حِينَ دَخَلَ لأَبِى بَكْرٍ « أَخْرِجْ مَنْ عِنْدَكَ » . قَالَ إِنَّمَا هُمْ أَهْلُكَ بِأَبِى أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « فَإِنِّى قَدْ أُذِنَ لِى فِى الْخُرُوجِ » . قَالَ فَالصُّحْبَةُ بِأَبِى أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « نَعَمْ » . قَالَ فَخُذْ بِأَبِى أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِحْدَى رَاحِلَتَىَّ هَاتَيْنِ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « بِالثَّمَنِ » . قَالَتْ فَجَهَّزْنَاهُمَا أَحَثَّ الْجِهَازِ ، وَضَعْنَا لَهُمَا سُفْرَةً فِى جِرَابٍ ، فَقَطَعَتْ أَسْمَاءُ بِنْتُ أَبِى بَكْرٍ قِطْعَةً مِنْ نِطَاقِهَا ، فَأَوْكَتْ بِهِ الْجِرَابَ ، وَلِذَلِكَ كَانَتْ تُسَمَّى ذَاتَ النِّطَاقِ ، ثُمَّ لَحِقَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَأَبُو بَكْرٍ بِغَارٍ فِى جَبَلٍ يُقَالُ لَهُ ثَوْرٌ ، فَمَكُثَ فِيهِ ثَلاَثَ لَيَالٍ يَبِيتُ عِنْدَهُمَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى بَكْرٍ ، وَهْوَ غُلاَمٌ شَابٌّ لَقِنٌ ثَقِفٌ ، فَيَرْحَلُ مِنْ عِنْدِهِمَا سَحَرًا ، فَيُصْبِحُ مَعَ قُرَيْشٍ بِمَكَّةَ كَبَائِتٍ ، فَلاَ يَسْمَعُ أَمْرًا يُكَادَانِ بِهِ إِلاَّ وَعَاهُ ، حَتَّى يَأْتِيَهُمَا بِخَبَرِ ذَلِكَ حِينَ يَخْتَلِطُ الظَّلاَمُ ، وَيَرْعَى عَلَيْهِمَا عَامِرُ بْنُ فُهَيْرَةَ مَوْلَى أَبِى بَكْرٍ مِنْحَةً مِنْ غَنَمٍ ، فَيُرِيحُهَا عَلَيْهِمَا حِينَ تَذْهَبُ سَاعَةٌ مِنَ الْعِشَاءِ ، فَيَبِيتَانِ فِى رِسْلِهَا حَتَّى يَنْعِقَ بِهَا عَامِرُ بْنُ فُهَيْرَةَ بِغَلَسٍ ، يَفْعَلُ ذَلِكَ كُلَّ لَيْلَةٍ مِنْ تِلْكَ اللَّيَالِى الثَّلاَثِ .
Tercemesi:
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona da Urve'nin bildird,iğine göre Aişe (ra) şöyle anlatmıştır:
'Müslümanlardan birçok kişi Habeşistan'a muhacir olarak gittiler. Ebû Bekr de muhacir olmak üzere hazırlık yapmıştı. Bu sırada Peygamber (sav) ona:
"Sabret, çünkü ben, bana da (hicret için) izin verileceğini ümîd etmekteyim" buyurdu.
Bunun üzerine Ebû Bekr (ra):
'(Yâ Rasûlallah!) Babam anam Sana feda olsun! Böyle bir izin gelmesini umuyor musunuz? diye sordu.
Rasûlullah da:
"Evet" diye cevâp verdi.
Bu sebeble Ebû Bekr de Peygamber'e hicrette yoldaşlık etmek • üzere hemen hareket etmekten vazgeçip beklemeye koyuldu. Bu arada Ebû Bekr, evinde bulunan kuvvetli iki binek devesini dört ay ağaç yapraklarıyla besledi.
Râvî Urve dedi ki: Âişe şöyle dedi: Bir gün biz güneşin en sıcak anında Ebû Bekr'in evinde oturuyorduk. Ev halkından biri Ebû Bekr'e:
'İşte Rasûlullah, bize gelmesine alışık olmadığımız bir saatte, başına bir sargı sarıp yüzünü örtmüş olarak geliyor!' dedi.
Ebû Bekr de:
'Babam anam O'na feda olsun! Vallahi O'nu bu saatte buraya muhakkak mühim bir iş getirmiştir' dedi.
Akabinde Peygamber (sav) geldi, içeri girmeye izin istedi, Ebû Bekr
O'na izin verip buyurun, dedi. Bunun üzerine içeriye girdi. Girdiği zaman Ebû Bekr'e:.
"Yanında kim varsa dışarı çıkar!" buyurdu, Ebû Bekr de:
'Babam Sana feda olsun yâ Rasûlallah! Onlar ancak Sen'in ehlin ve mahremindir (yabancı yoktur)' dedi.
Rasûlullah:
"Bana Mekke'den çıkmak hususunda izin verilmiştir"buyurdu.
Ebû Bekr de:
'Yâ Rasûlallah! Babam Sana feda olsun! Ben de sana refakat etmek, seninle birlikte bulunmak isterim' dedi.
Rasûlullah:
"Evet (sen de benimle birlikte olacaksın)" buyurdu.
Ebû Bekr:
'Babam sana feda olsun, yâ Rasûlallah! Şu iki binitten birini al' dedi.
Peygamber:
"Ancak bedeliyle alırım" buyurdu.
Âişe dedi ki: Biz Rasûlullah ile Ebû Bekr'in sefer malzemelerini çabucak hazırladık. Her ikisi için bir dağarcık içinde bir mikdâr azık hazırlayıp bir sofra olarak koyduk. Ağzı bağlanacağı sıra Ebû Bekr'in kızı kardeşim Esma, belinin kuşağından bir parça kesip ayırdı ve onunla dağarcığın ağzını bağladı. İşte bundan dolayı Esmâ'ya "Zâtu'n-Nitâkayn = İki Kuşaklı" diye isim verildi. Sonra Rasûlullah ile Ebû Bekr Sevr denilen dağdaki bir mağaraya ulaştılar. Ve orada üç gece kaldılar. Her gece yanlarında Ebû Bekr'in oğlu Abdullah gecelerdi. Abdullah kıvrak zekâlı ve becerikli bir gençti. Seher vakti onların yanlarından ayrılır, Mekke'de Kureyş ile geceyi geçirmiş gibi sabaha uyanırdı. Abdullah Rasûlullah ile Ebû Bekr hakkında Kureyş müşriklerinin hilelerinden duyduğu şeyleri akılında tutar, sonunda karanlık basınca gelir, Rasûlullah ile babası Ebû Bekr'e olup bitenleri haber verirdi. Ebû Bekr'in kölesi Âmir ibn Fuheyre (o civarda) bol sütlü sağmal koyun otlatır ve akşam bir süre geçince Rasûlullah ile Ebû Bekr'e getirirdi. Onlar da taze süt içerek gecelerlerdi. Nihayet gecenin sonunda Âmir ibn Fuheyre (mağaranın önüne gelir) sağmal koyuna seslenirdi (ve alır, otlatmaya götürürdü). Rasûlullah ile Ebû Bekr'in mağarada bulundukları üç gecenin hepsinde Âmir bu şekilde davranırdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Libâs 16, 2/463
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Abdurrahman Hişam b. Yusuf el-Ebnâvî (Hişam b. Yusuf)
6. İbrahim b. Musa et-Temîmî (İbrahim b. Musa b. Yezid b. Zâzân)
Konular:
İHANET
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Siyer, Hicret
Siyer, Hicret Medine'ye
Yönetim, istihbaratın gerekliliği, savaş için
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31778, B004113
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنِ ابْنِ الْمُنْكَدِرِ قَالَ سَمِعْتُ جَابِرًا يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ الأَحْزَابِ « مَنْ يَأْتِينَا بِخَبَرِ الْقَوْمِ؟ » . فَقَالَ الزُّبَيْرُ أَنَا . ثُمَّ قَالَ « مَنْ يَأْتِينَا بِخَبَرِ الْقَوْمِ؟ » . فَقَالَ الزُّبَيْرُ أَنَا . ثُمَّ قَالَ « مَنْ يَأْتِينَا بِخَبَرِ الْقَوْمِ؟ » . فَقَالَ الزُّبَيْرُ أَنَا . ثُمَّ قَالَ « إِنَّ لِكُلِّ نَبِىٍّ حَوَارِيًّا ، وَإِنَّ حَوَارِىَّ الزُّبَيْرُ » .
Tercemesi:
-.......Muhammed ibnu'l-Munkedir şöyle demiştir: Ben Câbir(R)'den işittim, şöyle diyordu: Ahzâb harbi günü Rasûlullah (S):
— "Kurayza oğulları topluluğunun haberini bana kim getirir?" diye sordu.
ez-Zubeyr:
— Ben (getiririm), dedi. Sonra Rasûlullah yine:
— "O kavmin haberini bana kim getirir?" diye sordu. Yine Zubeyr:
— Ben (getiririm), diye cevâb verdi. Sonra Rasûlullah tekrar:
— "O kavmin haberini bana kim getirir?" diye sordu. Yine Zubeyr:
— Ben, diye cevâb verdi. Bunun üzerine Rasûlullah:
— "Her peygamberin bir havarisi (yânî hâlis yardımcısı) vardır; benim havarim de ez-Zubeyr'dir" buyurdu
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 29, 2/74
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Münkedir el-Kuraşî (Muhammed b. Münkedir b. Abdullah b. Hüdeyr)
3. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
4. Muhammed b. Kesîr el-Abdî (Muhammed b. Kesir)
Konular:
Yönetim, istihbaratın gerekliliği, savaş için
Öneri Formu
Hadis Id, No:
48640, HM005878
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ وَسَمِعْتُهُ أَنَا مِنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ أَخْبَرَنَا عُمَرُ بْنُ حَمْزَةَ أَخْبَرَنِي سَالِمٌ أَخْبَرَنِي ابْنُ عُمَرَ
أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أُتِيَ بِحَاطِبِ بْنِ أَبِي بَلْتَعَةَ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْتَ كَتَبْتَ هَذَا الْكِتَابَ قَالَ نَعَمْ أَمَا وَاللَّهِ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا تَغَيَّرَ الْإِيمَانُ مِنْ قَلْبِي وَلَكِنْ لَمْ يَكُنْ رَجُلٌ مِنْ قُرَيْشٍ إِلَّا وَلَهُ جِذْمٌ وَأَهْلُ بَيْتٍ يَمْنَعُونَ لَهُ أَهْلَهُ وَكَتَبْتُ كِتَابًا رَجَوْتُ أَنْ يَمْنَعَ اللَّهُ بِذَلِكَ أَهْلِي فَقَالَ عُمَرُ ائْذَنْ لِي فِيهِ قَالَ أَوَ كُنْتَ قَاتِلَهُ قَالَ نَعَمْ إِنْ أَذِنْتَ لِي قَالَ وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ قَدْ اطَّلَعَ اللَّهُ إِلَى أَهْلِ بَدْرٍ فَقَالَ اعْمَلُوا مَا شِئْتُمْ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Ömer b. el-Hattab 5878, 2/476
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ömer b. Hamza el-Adevi (Ömer b. Hamza b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Yönetim, istihbaratın gerekliliği, savaş için