حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِذَا وَقَعَتِ الْحُدُودُ وَصُرِّفَتِ الطُّرُقُ فَلاَ شُفْعَةَ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَقَدْ رَوَاهُ بَعْضُهُمْ مُرْسَلاً عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم. مِنْهُمْ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ وَعُثْمَانُ بْنُ عَفَّانَ .
وَبِهِ يَقُولُ بَعْضُ فُقَهَاءِ التَّابِعِينَ . مِثْلُ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ وَغَيْرِهِ . وَهُوَ قَوْلُ أَهْلِ الْمَدِينَةِ . مِنْهُمْ يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الأَنْصَارِىُّ وَرَبِيعَةُ بْنُ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَمَالِكُ بْنُ أَنَسٍ وَبِهِ يَقُولُ الشَّافِعِىُّ وَأَحْمَدُ وَإِسْحَاقُ . لاَ يَرَوْنَ الشُّفْعَةَ إِلاَّ لِلْخَلِيطِ . وَلاَ يَرَوْنَ لِلْجَارِ شُفْعَةً إِذَا لَمْ يَكُنْ خَلِيطًا . وَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمُ : الشُّفْعَةُ لِلْجَارِ . وَاحْتَجُّوا بِالْحَدِيثِ الْمَرْفُوعِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « جَارُ الدَّارِ أَحَقُّ بِالدَّارِ » . وَقَالَ « الْجَارُ أَحَقُّ بِسَقَبِهِ » . وَهُوَ قَوْلُ الثَّوْرِىِّ وَابْنِ الْمُبَارَكِ وَأَهْلِ الْكُوفَةِ .
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ebû Seleme b. Abdurrahman, ona da Cabir b. Abdullah (ra) şöyle demiştir: Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Sınırlar konup yollar açılınca artık şuf’a hakkı yoktur."
Ebû İsa dedi ki: Bu hadis hasen-sahihtir. Bazıları bu hadisi Ebû Seleme vasıtasıyla Rasûlullah'dan (sav) mürsel olarak da rivayet etmiştir. Rasûlullah’ın (sav) ashabından Ömer b. el-Hattab ve Osman b. Affan gibi bazı ilim adamlarının uygulaması da bu şekildedir. Tâbiîlerden Ömer b. Abdülaziz ve benzeri bazı fakihler de bu kanâattedirler. Medine alimleri de aynı görüştedirler; Yahya b. Saîd el-Ensârî, Rabîa b. Ebî Abdurrahman ve Malik b. Enes bunlar arasındadır. Şâfii, Ahmed ve İshak da aynı görüştedirler. Onlar şuf'a hakkını sadece ortaklar için öngörürler, ortak olmayanlara şuf'a hakkını tanımazlar. Rasûlullah’ın (sav) ashabından ve diğer ulemadan bazıları ise: “Şüf’a komşu için geçerlidir” demekte ve Rasûlullah’dan (sav) merfu olarak rivayet edilen şu hadisleri delil göstermektedirler: “Evin komşusu olan kişi, o evi almaya başkalarından daha çok hak sahibidir." "Komşu, komşu olduğu şeyi satın almaya başkalarından daha layıktır.” es-Sevrî, İbnu'l-Mübarek ve Kûfeliler bu görüştedirler.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18571, T001370
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِذَا وَقَعَتِ الْحُدُودُ وَصُرِّفَتِ الطُّرُقُ فَلاَ شُفْعَةَ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَقَدْ رَوَاهُ بَعْضُهُمْ مُرْسَلاً عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم. مِنْهُمْ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ وَعُثْمَانُ بْنُ عَفَّانَ .
وَبِهِ يَقُولُ بَعْضُ فُقَهَاءِ التَّابِعِينَ . مِثْلُ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ وَغَيْرِهِ . وَهُوَ قَوْلُ أَهْلِ الْمَدِينَةِ . مِنْهُمْ يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الأَنْصَارِىُّ وَرَبِيعَةُ بْنُ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَمَالِكُ بْنُ أَنَسٍ وَبِهِ يَقُولُ الشَّافِعِىُّ وَأَحْمَدُ وَإِسْحَاقُ . لاَ يَرَوْنَ الشُّفْعَةَ إِلاَّ لِلْخَلِيطِ . وَلاَ يَرَوْنَ لِلْجَارِ شُفْعَةً إِذَا لَمْ يَكُنْ خَلِيطًا . وَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمُ : الشُّفْعَةُ لِلْجَارِ . وَاحْتَجُّوا بِالْحَدِيثِ الْمَرْفُوعِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « جَارُ الدَّارِ أَحَقُّ بِالدَّارِ » . وَقَالَ « الْجَارُ أَحَقُّ بِسَقَبِهِ » . وَهُوَ قَوْلُ الثَّوْرِىِّ وَابْنِ الْمُبَارَكِ وَأَهْلِ الْكُوفَةِ .
Tercemesi:
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ebû Seleme b. Abdurrahman, ona da Cabir b. Abdullah (ra) şöyle demiştir: Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Sınırlar konup yollar açılınca artık şuf’a hakkı yoktur."
Ebû İsa dedi ki: Bu hadis hasen-sahihtir. Bazıları bu hadisi Ebû Seleme vasıtasıyla Rasûlullah'dan (sav) mürsel olarak da rivayet etmiştir. Rasûlullah’ın (sav) ashabından Ömer b. el-Hattab ve Osman b. Affan gibi bazı ilim adamlarının uygulaması da bu şekildedir. Tâbiîlerden Ömer b. Abdülaziz ve benzeri bazı fakihler de bu kanâattedirler. Medine alimleri de aynı görüştedirler; Yahya b. Saîd el-Ensârî, Rabîa b. Ebî Abdurrahman ve Malik b. Enes bunlar arasındadır. Şâfii, Ahmed ve İshak da aynı görüştedirler. Onlar şuf'a hakkını sadece ortaklar için öngörürler, ortak olmayanlara şuf'a hakkını tanımazlar. Rasûlullah’ın (sav) ashabından ve diğer ulemadan bazıları ise: “Şüf’a komşu için geçerlidir” demekte ve Rasûlullah’dan (sav) merfu olarak rivayet edilen şu hadisleri delil göstermektedirler: “Evin komşusu olan kişi, o evi almaya başkalarından daha çok hak sahibidir." "Komşu, komşu olduğu şeyi satın almaya başkalarından daha layıktır.” es-Sevrî, İbnu'l-Mübarek ve Kûfeliler bu görüştedirler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 33, 3/652
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Komşuluk, Ticaret, şuf'a hakkı
Bize Kuteybe, ona Ebu Avâne, ona Katâde, ona da Enes'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Eğer bir Müslüman bir ağaç diker yahut ekin eker de, ondan bir kuş veya insan yahut hayvan yerse, bundan dolayı ona mutlaka sadaka (sevabı) olur.".
Tirmizî der ki: Bu konuda Ebu Eyyûb, Câbir, Ümmü Mübeşşir ve Zeyd b. Hâlid’den de hadis rivayet edilmiştir.
Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Enes hadisi hasen sahihtir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18905, T001382
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْسًا أَوْ يَزْرَعُ زَرْعًا فَيَأْكُلُ مِنْهُ إِنْسَانٌ أَوْ طَيْرٌ أَوْ بَهِيمَةٌ إِلاَّ كَانَتْ لَهُ صَدَقَةٌ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى أَيُّوبَ وَجَابِرٍ وَأُمِّ مُبَشِّرٍ وَزَيْدِ بْنِ خَالِدٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَنَسٍ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Ebu Avâne, ona Katâde, ona da Enes'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Eğer bir Müslüman bir ağaç diker yahut ekin eker de, ondan bir kuş veya insan yahut hayvan yerse, bundan dolayı ona mutlaka sadaka (sevabı) olur.".
Tirmizî der ki: Bu konuda Ebu Eyyûb, Câbir, Ümmü Mübeşşir ve Zeyd b. Hâlid’den de hadis rivayet edilmiştir.
Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Enes hadisi hasen sahihtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 40, 3/666
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18902, T001379
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ وَهْبِ بْنِ كَيْسَانَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ أَحْيَا أَرْضًا مَيِّتَةً فَهِىَ لَهُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Abdülvehhab, ona Eyüb, ona Hişam b. Urve, ona Vehb b. Keysân ona da Câbir b. Abdullah Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ederek dedi:
“Kim işlenmeyen ölü bir toprağı ekip dikerek canlandırırsa o toprak parçası artık onundur.” Tirmizî, bu hadisin hasen sahih olduğunu söylemiştir.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
مَنْ أَحْيَا أَرْضًا مَيِّتَةً فَهْىَ لَهُ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 38, 3/663
Senetler:
()
Konular:
Arazi, boş olanı ihya edenin durumu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18573, T001371
Hadis:
حَدَّثَنَا يُوسُفُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى عَنْ أَبِى حَمْزَةَ السُّكَّرِىِّ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ رُفَيْعٍ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الشَّرِيكُ شَفِيعٌ وَالشُّفْعَةُ فِى كُلِّ شَىْءٍ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ لاَ نَعْرِفُهُ مِثْلَ هَذَا إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ أَبِى حَمْزَةَ السُّكَّرِىِّ . وَقَدْ رَوَى غَيْرُ وَاحِدٍ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ رُفَيْعٍ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مُرْسَلاً وَهَذَا أَصَحُّ . حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ رُفَيْعٍ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ بِمَعْنَاهُ { قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الشَّرِيكُ شَفِيعٌ وَالشُّفْعَةُ فِى كُلِّ شَىْءٍ »} وَلَيْسَ فِيهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ وَهَكَذَا رَوَى غَيْرُ وَاحِدٍ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ رُفَيْعٍ مِثْلَ هَذَا . لَيْسَ فِيهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ وَهَذَا أَصَحُّ مِنْ حَدِيثِ أَبِى حَمْزَةَ . وَأَبُو حَمْزَةَ ثِقَةٌ . يُمْكِنُ أَنْ يَكُونَ الْخَطَأُ مِنْ غَيْرِ أَبِى حَمْزَةَ . حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ رُفَيْعٍ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَ حَدِيثِ أَبِى بَكْرِ بْنِ عَيَّاشٍ . وَقَالَ أَكْثَرُ أَهْلِ الْعِلْمِ إِنَّمَا تَكُونُ الشُّفْعَةُ فِى الدُّورِ وَالأَرَضِينَ وَلَمْ يَرَوُا الشُّفْعَةَ فِى كُلِّ شَىْءٍ . وَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ الشُّفْعَةُ فِى كُلِّ شَىْءٍ . وَ الأَوَّلُ أَصَحُّ .
Tercemesi:
Bize Yusuf b. İsa, ona Fadl b. Musa, ona Ebu Hamza es-Sükkerî, ona Abdulaziz b. Rüfey', ona İbn Ebu Müleyke, ona da (Abudullah) İbn Abbâs (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Ortak şüf'a hakkına sahiptir ve şüf'a hakkı her şeyde vardır.
Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demektedir: Bu hadisi bu şekliyle sadece Ebu Hamza es-Sükkerî'nin rivayeti ile bilmekteyiz. Pek çok kimse bu hadisi Abdulaziz b. Rüfey', İbn Ebu Müleyke kanalıyla peygamberden (sav) mürsel olarak rivayet etmişlerdir ki bu rivayet daha sahihtir.
Bize Hennâd, ona Ebu Bekir b. Ayyaş, ona Abdulaziz b. Rüfey', ona da İbn Ebu Müleyke mana olarak bu hadisin benzerini (Ortak şüf'a hakkına sahiptir ve şüf'a hakkı her şeyde vardır.) rivayet etmiş ancak bu rivayette İbn Abbas yer almamıştır.
Aynı şekilde pek çok kimse Abdulaziz b. Rüfey'den benzeri şekilde rivayet etmiş ancak bu rivayetlerde de İbn Abbâs yer almamıştır.
Bu rivayet ise Ebu Hamza'nın rivayetinden daha sahihtir. Ebu Hamza güvenilir (sika) bir kimsedir yapılan hatanın Ebu Hamza dışında başka birisinden kaynaklanması mümkündür.
Bize Hennâd, ona Ebu'l-Ahvas, ona Abdulaziz b. Rüfey', ona İbn Ebu Müleyke, ona da Ebu Bekir b. Ayyaş hadisinin bir benzerini aktarmıştır.
İlim adamlarının çoğunluğu şüf'a ancak evlerde ve arazilerde olur demişlerdir. Her şeyde şüf'a olduğu görüşüne katılmamışlardır. Bazı ilim adamları ise, 'Her şeyde şüf'a vardır' görüşündedirler. Ancak birinci görüş daha sahihtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 34, 3/654
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Abdullah b. Ebu Müleyke el-Kureşî (Abdullah b. Ubeydullah b. Züheyr b. Abdullah)
3. Ebu Abdullah Abdulaziz b. Rufey' el-Esedî (Abdulaziz b. Rufey')
4. Ebu Hamza Muhammed b. Meymun el-Mervezî (Muhammed b. Meymun)
5. Ebu Abdullah Fadl b. Musa es-Sînani (Fadl b. Musa)
6. Yusuf b. İsa ez-Zührî (Yusuf b. İsa b. Dinar)
Konular:
Komşuluk, Ticaret, şuf'a hakkı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18602, T001377
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْعَجْمَاءُ جُرْحُهَا جُبَارٌ وَالْبِئْرُ جُبَارٌ وَالْمَعْدِنُ جُبَارٌ وَفِى الرِّكَازِ الْخُمُسُ » . حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَأَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ. {قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْعَجْمَاءُ جُرْحُهَا جُبَارٌ وَالْبِئْرُ جُبَارٌ وَالْمَعْدِنُ جُبَارٌ وَفِى الرِّكَازِ الْخُمُسُ »} قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ جَابِرٍ وَعَمْرِو بْنِ عَوْفٍ الْمُزَنِىِّ وَعُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى هُرَيْرَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . حَدَّثَنَا الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنَا مَعْنٌ قَالَ أَخْبَرَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ وَتَفْسِيرُ حَدِيثِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « الْعَجْمَاءُ جُرْحُهَا جُبَارٌ » . يَقُولُ هَدَرٌ لاَ دِيَةَ فِيهِ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَمَعْنَى قَوْلِهِ « الْعَجْمَاءُ جُرْحُهَا جُبَارٌ » . فَسَّرَ ذَلِكَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ قَالُوا الْعَجْمَاءُ الدَّابَّةُ الْمُنْفَلِتَةُ مِنْ صَاحِبِهَا فَمَا أَصَابَتْ فِى انْفِلاَتِهَا فَلاَ غُرْمَ عَلَى صَاحِبِهَا . « وَالْمَعْدِنُ جُبَارٌ » . يَقُولُ إِذَا احْتَفَرَ الرَّجُلُ مَعْدِنًا فَوَقَعَ فِيهَا إِنْسَانٌ فَلاَ غُرْمَ عَلَيْهِ . وَكَذَلِكَ الْبِئْرُ إِذَا احْتَفَرَهَا الرَّجُلُ لِلسَّبِيلِ فَوَقَعَ فِيهَا إِنْسَانٌ فَلاَ غُرْمَ عَلَى صَاحِبِهَا . « وَفِى الرِّكَازِ الْخُمُسُ » . وَالرِّكَازُ مَا وُجِدَ فِى دَفْنِ أَهْلِ الْجَاهِلِيَّةِ . فَمَنْ وَجَدَ رِكَازًا أَدَّى مِنْهُ الْخُمُسَ إِلَى السُّلْطَانِ . وَمَا بَقِىَ فَهُوَ لَهُ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Meni‘, ona Süfyan, ona ez-Zührî, ona Saîd b. el-Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav): “Hayvanın yaralaması hederdir (cezası yoktur), kuyuya düşmekten dolayı da bir ceza gerekmez, maden ocaklarından dolayı da bir ceza gerekmez, rikâzda (definelerde) beşte bir (zekât) vardır.”
Bize Kuteybe, ona el-Leys b. Şihâb, ona Saîd b. el-Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre, Nebi’den (sav) hadisi buna yakın olarak rivayet etmiştir. [Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Hayvanın yaralaması hederdir (bundan dolayı ceza söz konusu olmaz), kuyuya düşmekten dolayı da ceza gerekmez, madene düşmekten dolayı da ceza gerekmez, rikâz (definede de) beşte bir (zekât) vardır.”]
(Tirmizi) dedi ki: Bu hususta Câbir, Amr b. Avf el-Müzenî ve Ubade b. es-Sâmit’ten de gelmiş rivayetler vardır.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği hadis hasen sahih bir hadistir. Bize el-Ensari, ona Ma‘n dedi ki: Bize Mâlik b. Enes rivayet etti: Nebi’nin hadisinin tefsiri (açıklaması) şudur: “Hayvanın yaralaması hederdir (karşılığında ceza verilmez)” yani bundan dolayı bir diyet yoktur, hederdir.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: “Hayvanın yaralaması hederdir” buyruğunun manasına gelince bunu, kimi ilim adamı açıklayarak şöyle demiştir: Acmâ (hayvan)dan kasıt sahibinden bir şekilde kurtulup kaçmış hayvandır. Bu kaçışı esnasında bir şeylere zarar verecek olursa onun sahibinin herhangi bir tazminat ödemesi söz konusu olmaz.
“Maden de hederdir.” Bununla da şunu söylemektedir: Bir kimse bir maden ocağı kazsa ve oraya bir insan düşse bundan dolayı ona tazminat düşmez. Aynı şekilde bir kimse giden gelen herkesin yararlanması için bir kuyu kazsa ve oraya bir insan düşse, o kuyu sahibine bir tazminat yükümlülüğü olmaz.
“Rikâzda (definede) da beşte bir vardır. Buradaki rikâz’dan kasıt cahiliye dönemi gömüleri arasında bulunan değerli şeylerdir. Her kim bir rikâz bulacak olursa onun beşte birini sultana (İslam devletine) öder, geri kalanı da ona aittir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 37, 3/661
Senetler:
()
Konular:
Zaruret, sorumluluğu, düşüren mazeretler
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, yeraltından çıkarılan şeylerde
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18906, T001383
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم عَامَلَ أَهْلَ خَيْبَرَ بِشَطْرِ مَا يَخْرُجُ مِنْهَا مِنْ ثَمَرٍ أَوْ زَرْعٍ . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ أَنَسٍ وَابْنِ عَبَّاسٍ وَزَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ وَجَابِرٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمْ . لَمْ يَرَوْا بِالْمُزَارَعَةِ بَأْسًا عَلَى النِّصْفِ وَالثُّلُثِ وَالرُّبُعِ . وَاخْتَارَ بَعْضُهُمْ أَنْ يَكُونَ الْبَذْرُ مِنْ رَبِّ الأَرْضِ . وَهُوَ قَوْلُ أَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ . وَكَرِهَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ الْمُزَارَعَةَ بِالثُّلُثِ وَالرُّبُعِ . وَلَمْ يَرَوْا بِمُسَاقَاةِ النَّخِيلِ بِالثُّلُثِ وَالرُّبُعِ بَأْسًا . وَهُوَ قَوْلُ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ وَالشَّافِعِىِّ . وَلَمْ يَرَ بَعْضُهُمْ أَنْ يَصِحَّ شَىْءٌ مِنَ الْمُزَارَعَةِ إِلاَّ أَنْ يَسْتَأْجِرَ الأَرْضَ بِالذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ .
Tercemesi:
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.): “Hayber halkı ile Hayber topraklarında yetişen ürünlerin yarısı kendilerine ait olmak üzere ekincilik anlaşması yaptı.” Tirmizî: Bu konuda Enes, İbn Abbâs, Zeyd b. Sabit ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup yarı yarıya üçte bir, dörtte bir nispetinde ziraat ortaklığı yapmakta bir sakınca görmezler. Bazı ilim adamları tohumun toprak sahibinden olmasını tercih etmişlerdir. Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise üçte bir, dörtte bir şeklindeki ziraat ortaklığını hoş karşılamayıp hurmada üçte bir, dörtte bir müsakatta bir sakınca görmüyorlar.
Mâlik b. Enes ve Şâfii bu görüştedir. Bazı ilim adamları ise ziraat ortaklığının hiçbir şeklinin caiz olmadığını toprağın altın ve gümüş karşılığında kiraya verilebileceğini söylerler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 41, 3/666
Senetler:
()
Konular:
Arazi, ekilmek üzere kiraya verilmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18903, T001380
Hadis:
قَالَ قُلْتُ لِقُتَيْبَةَ بْنِ سَعِيدٍ حَدَّثَكُمْ مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ قَيْسٍ الْمَأْرِبِىُّ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ ثُمَامَةَ بْنِ شُرَاحِيلَ عَنْ سُمَىِّ بْنِ قَيْسٍ عَنْ شُمَيْرٍ عَنْ أَبْيَضَ بْنِ حَمَّالٍ أَنَّهُ وَفَدَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَاسْتَقْطَعَهُ الْمِلْحَ فَقَطَعَ لَهُ . فَلَمَّا أَنْ وَلَّى قَالَ رَجُلٌ مِنَ الْمَجْلِسِ : أَتَدْرِى مَا قَطَعْتَ لَهُ إِنَّمَا قَطَعْتَ لَهُ الْمَاءَ الْعِدَّ . قَالَ فَانْتَزَعَهُ مِنْهُ . قَالَ وَسَأَلَهُ عَمَّا يُحْمَى مِنَ الأَرَاكِ قَالَ « مَا لَمْ تَنَلْهُ خِفَافُ الإِبِلِ » . فَأَقَرَّ بِهِ قُتَيْبَةُ وَقَالَ نَعَمْ . حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عمرو حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ قَيْسٍ الْمَأْرِبِىُّ بِهَذَا الإِسْنَادِ نَحْوَهُ . الْمَأْرِبُ نَاحِيَةٌ مِنَ الْيَمَنِ . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ وَائِلٍ وَأَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِى بَكْرٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبْيَضَ حَدِيثٌ غَرِيبٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمْ فِى الْقَطَائِعِ . يَرَوْنَ جَائِزًا أَنْ يُقْطِعَ الإِمَامُ لِمَنْ رَأَى ذَلِكَ .
Tercemesi:
(Bize) Kuteybe b. Said, ona Muhammed b. Yahya b. Kays el-Meâ'ribî, ona babası, ona Sümâme b. Şurâhıl, ona Sümmî b. Kays, ona Şümeyr ona da Ebyad b. Hammâl rivayet etti ki kendisi Resulullah'ın (sav) yanına gitti ve ondan tuz çıkan bölgeyi kendisine tahsis etmesini istedi ve Resulullah da ona tahsis etti. Ebyâd dönüp gidince orada bulunanlardan biri; “Ona neyi bağışladığını biliyor musun? Kesintisiz devamlı akan bir su bağışladın” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav), bu bölgeyi ondan geri aldı. Bu sefer Ebyâd, misvak ağaçlarının bulunduğu yerden toprak bağışında bulunmasını istedi. Rasûlullah (sav) da: “Deve toynaklarının erişemediği araziler olursa olabilir” buyurdu. Kuteybe bu hadisi tasdik etti ve evet (doğrudur) dedi. Bu hadisin benzerini bu isnadla bize İbn Ebu Amr ona da Muhammed b. Yahya b. Kays el Meâ'ribî rivayet etmiştir. El Meâ'rib, Yemende bir bölgedir. Tirmizî, bu konuda Vâil ve Esma bt. Ebubekir’in de rivayette bulunduğunu söylemiştir. Tirmizî, Ebyâd hadisinin garib hadis olduğunu belirtmiştir. Rasûlullah'ın (sav) ashabının ve ilim adamlarının bazısı, arazi tahsis etme konusunda bu hadisle amel edilerek devlet başkanının uygun gördüğü kimseye arazi tahsis etmesini caiz görmektedirler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 39, 3/664
Senetler:
()
Konular:
Arazi, boş olanı ihya edenin durumu
Bağış, bağıştan vazgeçmek
Doğal kaynaklar, yeraltı kaynaklarının kullanımı
Hz. Peygamber, cömertliği
Kamu hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18907, T001384
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ عَنْ أَبِى حَصِينٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ قَالَ نَهَانَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَنْ أَمْرٍ كَانَ لَنَا نَافِعًا . إِذَا كَانَتْ لأَحَدِنَا أَرْضٌ أَنْ يُعْطِيَهَا بِبَعْضِ خَرَاجِهَا أَوْ بِدَرَاهِمَ وَقَالَ « إِذَا كَانَتْ لأَحَدِكُمْ أَرْضٌ فَلْيَمْنَحْهَا أَخَاهُ أَوْ لِيَزْرَعْهَا » .
Tercemesi:
Bize Hennad, ona Ebu Bekir b. 'Ayyaş, ona Ebu Hasîn, ona Mücahid ona da Râfi’ b. Hadîc (ra) şöyle demiştir:
Allah Rasulü (sav) yarar sağladığımız bir şeyi bize yasakladı. Birimizin bir toprağı olduğunda mahsulün bir kısmı veya bir miktar para karşılığında orayı icara vermesini (yasakladı) ve şöyle buyurdu:
"Birinizin yeri olduğunda onu ya (ekip dikecek) bir kardeşine bağışlasın ya da kendi eksin."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 42, 3/667
Senetler:
()
Konular:
Arazi, ekilmek üzere kiraya verilmesi
Hz. Peygamber, emrettiği ve yasakladığı bazı hususlar
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِىٍّ قَالاَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى عَوْنٍ عَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَمْرٍو ابْنُ أَخٍ لِلْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ عَنْ أُنَاسٍ مِنْ أَهْلِ حِمْصٍ عَنْ مُعَاذٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ . {نَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ مُعَاذًا إِلَى الْيَمَنِ فَقَالَ « كَيْفَ تَقْضِى » . فَقَالَ أَقْضِى بِمَا فِى كِتَابِ اللَّهِ . قَالَ « فَإِنْ لَمْ يَكُنْ فِى كِتَابِ اللَّهِ » . قَالَ فَبِسُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ « فَإِنْ لَمْ يَكُنْ فِى سُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم » . قَالَ أَجْتَهِدُ رَأْيِى . قَالَ « الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى وَفَّقَ رَسُولَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم » .} قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ وَلَيْسَ إِسْنَادُهُ عِنْدِى بِمُتَّصِلٍ . وَأَبُو عَوْنٍ الثَّقَفِىُّ اسْمُهُ مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18300, T001328
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِىٍّ قَالاَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى عَوْنٍ عَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَمْرٍو ابْنُ أَخٍ لِلْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ عَنْ أُنَاسٍ مِنْ أَهْلِ حِمْصٍ عَنْ مُعَاذٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ . {نَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ مُعَاذًا إِلَى الْيَمَنِ فَقَالَ « كَيْفَ تَقْضِى » . فَقَالَ أَقْضِى بِمَا فِى كِتَابِ اللَّهِ . قَالَ « فَإِنْ لَمْ يَكُنْ فِى كِتَابِ اللَّهِ » . قَالَ فَبِسُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قَالَ « فَإِنْ لَمْ يَكُنْ فِى سُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم » . قَالَ أَجْتَهِدُ رَأْيِى . قَالَ « الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى وَفَّقَ رَسُولَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم » .} قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ وَلَيْسَ إِسْنَادُهُ عِنْدِى بِمُتَّصِلٍ . وَأَبُو عَوْنٍ الثَّقَفِىُّ اسْمُهُ مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ .
Tercemesi:
Muhammed b. Beşşâr (r.a.), Muhammed b. Cafer, Abdurrahman b. mehdî vasıtasıyla, Şu’be’den, Ebû Avn’dan, Hâris b. Amr’dan, Şu’be oğlu Muğîre kardeşinin oğlundan ve Hımıs halkından bir kimseden ve Muâz’dan bu hadisin bir benzerini bize naklettiler.
Tirmizî: Bu hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Bana göre bu hadisin senedi muttasıl değildir. Ebû Avn es Sekafî’nin ismi Muhammed b. Ubeydullah’tır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 3, 3/616
Senetler:
()
Konular:
İctihad
İctihad, takip edilecek sıra
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18908, T001385
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ أَخْبَرَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى الشَّيْبَانِىُّ أَخْبَرَنَا شَرِيكٌ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَمْ يُحَرِّمِ الْمُزَارَعَةَ وَلَكِنْ أَمَرَ أَنْ يَرْفُقَ بَعْضُهُمْ بِبَعْضٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَحَدِيثُ رَافِعٍ فِيهِ اضْطِرَابٌ . يُرْوَى هَذَا الْحَدِيثُ عَنْ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ عَنْ عُمُومَتِهِ وَيُرْوَى عَنْهُ عَنْ ظُهَيْرِ بْنِ رَافِعٍ وَهُوَ أَحَدُ عُمُومَتِهِ وَقَدْ رُوِىَ هَذَا الْحَدِيثُ عَنْهُ عَلَى رِوَايَاتٍ مُخْتَلِفَةٍ . وَفِى الْبَابِ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ وَجَابِرٍ رضى الله عنهما .
Tercemesi:
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.): “Ziraat ortaklığını haram kılmadı fakat ortakların birbirlerine karşı toleranslı davranmalarını emretti.” Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Rafi’in hadisinde karışıklık vardır. Bu hadis, Rafi’ b. Hadîç’in amcalarından rivâyet edildi ve yine onun vasıtasıyla amcalarından biri olan Zuheyr b. Rafi’den de rivâyet edilmiştir. Böylece bu hadis Rafi’den değişik şekillerde rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu konuda Zeyd b. Sabit ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 42, 3/668
Senetler:
()
Konular:
KİRALAMA
Ticaret, Ortaklık