Giriş

Bize Ahmed b. Hanbel, ona Yahya b. Abdülmelik, ona Ata, ona da Cabir b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) döneminde, oğlu İbrahim'in öldüğü gün güneş tutulmuştu. İnsanlar; Güneş ancak, Hz. Peygamber'in (sav) oğlu İbrahim'in ölümü için tutuldu dediler. Hz. Peygamber kalktı, insanlara dört secde ile altı rükûlu bir namaz kıldırdı. Önce tekbir aldı, sonra kıraate başladı. Kıraati uzun yaptı. Sonra rükûu da kıyamı kadar uzattı. Sonra rükûdan başını kaldırdı, ilk kıraatinden daha kısa bir kıraat daha yaptı. Sonra yine bu kıyam kadar bir rükû daha yaptı. Sonra yine başını rükûdan kaldırdı ve ikinci kıyamdaki kıraatinden daha kısa bir kıraat daha yaptı. Sonra bu kıyam kadar bir rükû daha yaptı. Sonra yine başını rükûdan kaldırdı. Sonra secdeye gitti ve iki secde yaptı. Sonra yine kıyama kalktı ve secdeye gitmeden önce yine üç rukû yaptı, ki bunların her biri sonrakinden daha uzundu. Rükûu da takriben kıyamı kadar idi. Sonra geriledi, arkasındaki saflar da geriledi. Böylece kadınlar safına kadar varmıştık. Sonra ilerledi, cemaat da O'nunla birlikte ilerledi. Nihayet Hz. Peygamber, önceki yerinde durdu. Namazdan ayrıldığı zaman güneş de eski haline dönmüştü. Sonra şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Güneş ve ay, ancak Aziz ve Celil olan Allah'ın ayetlerinden iki ayettir. Onlar, insanlardan hiçbir kimsenin ölümünden dolayı tutulmazlar. Siz böyle bir şey gördüğünüzde, tutulma bitinceye kadar namaz kılınız." [(Ravi Ahmed b. Hanbel) bundan sonra hadisin kalanını zikretmiştir.]


Açıklama: Bu rivayette ay ve güneş tutulması esnasında Hz. Peygamber’in, iki rekâtlı bir namaz kıldığı belirtilmektedir. Bu namaz, fukahanın cumhuruna göre sünnettir. Bu namazın kılınış şekli, diğer namazlardan farklıdır. Öncelikle kıyamı, rükûu ve secdeleri çok uzundur. Sonra bazı hadislerde Hz. Peygamber’in her rekâtta iki rükû yaptığı ifade edilmekte, bazılarında ise üç rükû yaptığı söylenmektedir. Rukûlar rukû arasında da uzun bir kırâat yapılır. İmâm Mâlik, Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel, iki rukû ile kılınması gerektiğine kanidirler. Hanefîler’e göre ise diğer namazlar gibi tek rukû ile kılınır. Hanefîler bu konuda Ebû Davud ve Nesâî'de zikredilen Semüre b. Cündüb ve Numan b. Beşir'den gelen rivayetlere dayanırlar. Hz. Peygamber'in bu namazları birden çok defa kıldığı düşünülürse, her seferinde farklı şekilde kıldığı, dolayısıyla bu konudaki farklı rivayetlerin bir ihtilaftan değil, farklı uygulamaların naklinden ibaret olduğu ve böylece bunlardan herhangi birini kılmanın câiz olduğu düşünülebilir. Rivayetlerden anlaşıldığına göre, Hz. Peygamber, sanki tutulmanın sona ermesi ile namazı tamamlamayı birbirine denk getirmeye çalışmaktadır. Bu uygulamada, güneş veya ay tutulması süresince her türlü musibetlerden Allah'a sığınmak, bu süreyi ibadet halinde geçirmek düşüncesi yatmaktadır.

    Öneri Formu
8725 D001178 Ebu Davud, Salatu'l-İstiska, 4

Bize Müsedded, ona Hammad b. Zeyd, ona Abdülaziz b. Suheyb, ona Enes b. Malik ve bize Yunus b. Ubeyd, ona Sabit, ona Enes (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) zamanında Medine halkı kuraklık yaşadı. Bir cuma günü Rasulullah (sav) bize hutbe verirken bir adam ayağa kalktı ve ey Allah'ın Rasulü! At sürüleri helak oldu, davar sürüleri mahvoldu. Allah'a dua etsen de bize yağmur yağdırsa! dedi. Rasulullah (sav) ellerini kaldırıp dua etti. Enes (ra) şöyle dedi: Gökyüzü cam gibi parlak idi. Aniden bir rüzgâr esti, bu­lut oluşturdu. Sonra bulut toplandı. Ardından gökyüzünden bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı. Çıktık, evlerimize gelene kadar suya bata çıka yürüdük. Sonraki cumaya kadar yağmur aralıksız yağdı. Ertesi cu­ma aynı adam -veya bir başkası- ayağa kalktı, ey Allah'ın Rasulü! Evler yıkıldı, Allah'a dua etsen de yağmur kesilse! dedi. Rasulullah (sav) gülümsedi, sonra "(Ey Allah'ım,) Üzerimize değil; çevremize yağdır" diye dua etti. Buluta baktım, parçalanarak Medine'nin semasını taç misali kuşattığını gördüm.


    Öneri Formu
8486 D001174 Ebu Davud, Salatu'l-İstiska, 2

Bize İsa b. Hammad, ona Leys, ona Said el- Makburi, ona Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemr, Enes'i (ra) (bir önceki) Abdülaziz hadisinin benzerini söylerken işittiğini bildirdi: (Rasulullah (sav) zamanında Medine halkı kuraklık yaşadı. Bir cuma günü Rasulullah (sav) bize hutbe verirken bir adam ayağa kalktı ve ey Allah'ın Rasulü! At sürüleri helak oldu, davar sürüleri mahvoldu. Allah'a dua etsen de bize yağmur yağdırsa! dedi. Rasulullah (sav) ellerini kaldırıp dua etti. Enes (ra) şöyle dedi: Gökyüzü cam gibi parlak idi. Aniden bir rüzgâr esti, bu­lut oluşturdu. Sonra bulut toplandı. Ardından gökyüzünden bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı. Çıktık, evlerimize gelene kadar suya bata çıka yürüdük. Sonraki cumaya kadar yağmur aralıksız yağdı. Ertesi cu­ma aynı adam -veya bir başkası- ayağa kalktı, ey Allah'ın Rasulü! Evler yıkıldı, Allah'a dua etsen de yağmur kesilse! dedi. Rasulullah (sav) gülümsedi, sonra "üzerimize değil; çevremize yağdır," diye dua etti. Buluta baktım, parçalanarak Medine'nin semasını taç misali kuşattığını gördüm.) (Farklı olarak Şerik) şöyle dedi: Rasulullah (sav) ellerini yüzünün hizasına kadar kaldırıp; "Ey Allah'ım! Bize yağmur yağdır," diye dua etti. Şerik (bundan sonra) Abdülaziz hadisinin benzerini nakletti.


    Öneri Formu
8487 D001175 Ebu Davud, Salatu'l-İstiska, 2

Bize Müsedded, ona Hammad b. Zeyd, ona Abdülaziz b. Suheyb, ona Enes b. Malik ve bize Yunus b. Ubeyd, ona Sabit, ona Enes (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) zamanında Medine halkı kuraklık yaşadı. Bir cuma günü Rasulullah (sav) bize hutbe verirken bir adam ayağa kalktı ve ey Allah'ın Rasulü! At sürüleri helak oldu, davar sürüleri mahvoldu. Allah'a dua etsen de bize yağmur yağdırsa! dedi. Rasulullah (sav) ellerini kaldırıp dua etti. Enes (ra) şöyle dedi: Gökyüzü cam gibi parlak idi. Aniden bir rüzgâr esti, bu­lut oluşturdu. Sonra bulut toplandı. Ardından gökyüzünden bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı. Çıktık, evlerimize gelene kadar suya bata çıka yürüdük. Sonraki cumaya kadar yağmur aralıksız yağdı. Ertesi cu­ma aynı adam -veya bir başkası- ayağa kalktı, ey Allah'ın Rasulü! Evler yıkıldı, Allah'a dua etsen de yağmur kesilse! dedi. Rasulullah (sav) gülümsedi, sonra "(Ey Allah'ım,) Üzerimize değil; çevremize yağdır" diye dua etti. Buluta baktım, parçalanarak Medine'nin semasını taç misali kuşattığını gördüm.


    Öneri Formu
270917 D001174-2 Ebu Davud, Salatu'l-İstiska, 2


Açıklama: “Tennûme”; çölde yetişen, kendisi ve meyvesi siyahımsı bir bitkidir. Bazı fukaha bu hadisi esas alarak husûf ve küsûf namazlarında kıraatin gizli yapılması gerektiği kanaatini taşırlar. Ancak cumhûr, kıraatin açıktan yapılmasını tercih eder.

    Öneri Formu
8742 D001184 Ebu Davud, Salatu'l-İstiska, 4


    Öneri Formu
8473 D001161 Ebu Davud, Salatu'l-İstiska, 1


    Öneri Formu
8474 D001162 Ebu Davud, Salatu'l-İstiska, 1


    Öneri Formu
270901 D001162-2 Ebu Davud, Salatu'l-İstiska, 1


    Öneri Formu
270902 D001162-3 Ebu Davud, Salatu'l-İstiska, 1


    Öneri Formu
270903 D001162-4 Ebu Davud, Salatu'l-İstiska, 1