387 Kayıt Bulundu.
Bize İbrahim b. Musa, ona İsa, ona Zekeriyya, ona Ebu İshak, ona Asım, ona da Hz. Ali'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Ey ehl-i Kur'an; vitir namazını kılınız, çünkü Allah tektir, dolayısıyla (tek olan) vitri sever."
Açıklama: Vitir kelimesi, bir, tek anlamına gelir. Vitir namazı da rekât sayısı itibariyle tek olan bir namazdır. Hadisteki “Vitri kılın!” emrini Ebu Hanife, vücûba hamleder. Diğer mezhep imamları ile İmâmeyn ise vitri, sünnetten daha güçlü bir müekked sünnet sayarlar. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ وِتْرٌ يُحِبُّ الْوِتْرَ
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Ebu Hafs el-Ebbâr, ona el-A'meş, ona Amr b. Mürre, ona Ebu Ubeyde, ona da Abdullah, (önceki hadisle) aynı manada bir hadisi Rasulullah'tan (sav) rivayet etmiş ve şu ilaveyi yapmıştır: Bir bedevi (Abdullah b. Mesud'a), bu konuda ne diyorsun? diye sormuş, o da "seninle ve arkadaşlarınla bir ilgisi yok" cevabını vermiş.
Açıklama: İbn Mesud'un cevabı, vitir konusunda farklı düşündüğünü gösterir. Bedevîye verdiği cevapta, sana ve senin durumunda olanlara vitir namazı gerekmez anlamı çıkmaktadır. Bir önceki hadiste Hz. Peygamber, “Ey ehl-i Kur'an!” diye belli bir zümreye hitap etmektedir. İbn Mesud, buna dayanarak, Kur'an ehli olmayan bedevîler için vitir namazının gerekli olmadığını düşünmüş olmalıdır. Bu durumda İbn Mesud'a göre vitir namazı, sadece geceleri Kur'an okuyup gece namazı kılanlar için söz konusudur. Ancak bu rivayet, munkatı’dır, delil olmaya elverişli değildir. Çünkü ravi Ebû Ubeyde, İbn Mesud'un oğlu olmakla birlikte ondan Hadis dinlememiştir.
Bize İbnu'l-Müsenna, ona Ebu İshak et-Tâlekânî, ona el-Fadl b. Musa, ona Ubeydullah b. Abdullah el-Atekî, ona Abdullah b. Büreyde, ona da babası, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedi:
"Vitir haktır, vitir kılmayan bizden değildir. Vitir haktır, kılmayan bizden değildir. Vitir haktır vitri kılmayan bizden değildir."
Açıklama: “Haktır” lafzı; vâcibdir, kılınması gereklidir anlamına gelir. “Bizden değildir” cümlesi, müslüman değildir anlamına gelmez. Bizim sünnetimize uygun davranmış olmaz anlamındadır. Bir vâcibin terki ve hatta inkârı, küfrü gerektirmez. Keza bir farzın inkâr edilmeden ihmali dahi, insanı küfre götürmez. Bu rivâyet, vitrin vâcib olduğunu söyleyen Ebû Hanîfe’nin delilidir. Çünkü “hak” lafzı ile “bizden değildir” şeklindeki tehdit ifâde eden sözler, sünnetler için kullanılmaz, asgarî vâcib için kullanılır. Ancak hadîsin râvîlerinden Ubeydullah b. Abdullah el-Atekî’nin sika olup olmadığı tartışmalıdır. Bazı âlimler onun sika olduğunu söylerken bazıları zayıf olduğunu belirtmektedirler.
Bize Abdurrahman b. el-Mübarek, ona Kureyş b. Hayyan el-Icli, ona Bekir b. Vail, ona Ata b. Yezid el-Leysî, ona da Ebu Eyyüb Ensari (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Vitir her müslümanın üzerine haktır. İsteyen onu beş rekât, isteyen üç, isteyen de bir rekât kılsın."
Açıklama: Vitir namazının rekât sayısı konusunda kesin bir netlik yoktur. Hepsi tek olmak kaydıyla bir ile on üç arasında değişen rakamlar rivayet edilmekte ve bunlar uygulamada da görülmektedir. Hanefî fukahası, vitrin, tek selâmla kılınan üç rekâtlı bir namaz olduğunu söyler. İmâm Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’e göre, tek sayıda olmak kaydıyla bir ile on bir rekât arasında istenilen miktarda kılınabilir.
Bize Müemmel b. Hişam, ona İsmail b. İbrahim, ona Mansur b. Abdurrahman, ona Ebu İshak el-Hemdânî, ona da el-Esved b. Yezid'in haber verdiğine göre; "bir gün kendisi Hz. Aişe'nin huzuruna çıkıp Rasulullah'ın (sav) gece namazını sormuş, O da şu cevabı vermiş: Rasulullah (sav) geceleyin on üç rekât namaz kılardı. Sonra iki rekatı terk edip on bir rekat kılmaya başladı. Daha sonra vefat etti. Vefat ettiği sıralarda geceleri dokuz rekât kılmakta idi ve geceleyin kıldığı namazın sonuncusu da vitir olurdu."
Bize Ebu'l-Velid et-Tayâlisî ve Kuteybe b. Said -manen-, onlara el-Leys, ona Yazid b. Ebu Habib, ona Abdullah b. Raşid ez-Zevfi, ona Abdullah b. Ebu Mürre ez-Zevfi, ona da Harice b. Huzafe -ravi Ebu'l-Velid'e Harice'ye el-Adevi dedi- demiştir ki: Rasulullah (sav) yanımıza ve şöyle buyurdu:
"Aziz ve Celil olan Allah size öyle bir namaz lütfetti ki, sizin için kırmızı develerden daha hayırlıdır. O vitir namazıdır. Onu sizin için yatsı ile fecrin doğuşu arasına koydu."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona da Ebu Hafs el-Ebbâr; (T)
Bize İbrahim b. Musa, ona Muhammed b. Enes -bu rivayetteki metin onundur-, ona el-A'meş, ona Talha ve Zeyd, onlara Said b. Abdurrahman b. Ebza, ona babası, ona da Ubeyy b. Kâ'b (ra) demiştir ki:
"Rasulullah (sav) vitir namazında A'lâ, Kâfirûn ve İhlâs sûrelerini okurdu."
Bize Ahmed b. Ebu Şuayb, ona Muhammed b. Seleme, ona Husayf, ona Abdulaziz b. Cüreyc şöyle demiştir:
"Mü'minlerin annesi Hz. Aişe'ye (r.anha), Rasulullah'ın (sav) vitir namazında hangi sureleri okuduğunu sordum. Bir önceki hadisi manen zikrederek, üçüncü rekâtta ve İhlâs ve Muavvizeteyn (Felak ve Nas) surelerini okurdu dedi."
Bize Kuteybe b. Said ile Ahmed b. Cevvâs el-Hanefî, onlara Ebu Ahvas, ona Ebu İshak, ona Büreyd b. Ebu Meryem, ona Ebu Havra, ona Hasan b. Ali (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana vitir namazında, -İbn Cevvâs'ın dediğine göre vitrin kunutunda- şu duayı okumamı öğretti:
"Ey Allah'ım; hidâyete ulaştırdıklarının arasına beni de kat! Âfiyet verdiğin kişiler arasında bana da âfiyet ver! Gözettiğin kişiler arasına beni de dahil eyle! Lütfettiğin her şeyde benim için bereket kıl! Takdir ettiğin kötülüklerden beni koru! Şüphesiz ki sen takdir edersin, senin takdirine asla karşı gelinmez. Senin gözettiğin kişi asla zelil olmaz. Senin düşman olduğunda asla şeref bulmaz. Ey Rabbimiz, sen çok lütfedicisin, çok yücesin!"
Ebû Davud dedi ki: Ebu'l-Havra'nın adı, Rabî'a b. Şeyban'dır.
Açıklama: Metinde geçen يُوتِرُ ifadesi vitir anlamında değil de terk etmek anlamında kullanılmıştır.