أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ هَاشِمٍ الْبَعْلَبَكِّىُّ قَالَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو عَمْرٍو يَعْنِى الأَوْزَاعِىَّ أَنَّهُ سَأَلَ الزُّهْرِىَّ عَنْ صَلاَةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِمَكَّةَ قَبْلَ الْهِجْرَةِ إِلَى الْمَدِينَةِ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ فَرَضَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ الصَّلاَةَ عَلَى رَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم أَوَّلَ مَا فَرَضَهَا رَكْعَتَيْنِ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ أُتِمَّتْ فِى الْحَضَرِ أَرْبَعًا وَأُقِرَّتْ صَلاَةُ السَّفَرِ عَلَى الْفَرِيضَةِ الأُولَى .
Bize Muhammed b. Haşim el-Ba‘lebekkî, ona da Velid şöyle demiştir: Ebu Amr el-Evzâî, Zührî’ye, Rasulullah’ın Medine’ye hicret etmeden önce Mekke’deki namazına dair soru sordu. (Zührî) der ki: Bana Urve, ona da Âişe şöyle demiştir:
Aziz ve Celil Allah namazı Rasulullah’a (sav) başlangıçta, ikişer rekât olarak farz kıldı, sonra namaz hazarda (ikamet halinde) dörde tamamlandı, yolculuk (sefer) namazı ise ilk farz kılındığı hal üzere kaldı.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21613, N000455
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ هَاشِمٍ الْبَعْلَبَكِّىُّ قَالَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو عَمْرٍو يَعْنِى الأَوْزَاعِىَّ أَنَّهُ سَأَلَ الزُّهْرِىَّ عَنْ صَلاَةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِمَكَّةَ قَبْلَ الْهِجْرَةِ إِلَى الْمَدِينَةِ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ فَرَضَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ الصَّلاَةَ عَلَى رَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم أَوَّلَ مَا فَرَضَهَا رَكْعَتَيْنِ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ أُتِمَّتْ فِى الْحَضَرِ أَرْبَعًا وَأُقِرَّتْ صَلاَةُ السَّفَرِ عَلَى الْفَرِيضَةِ الأُولَى .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Haşim el-Ba‘lebekkî, ona da Velid şöyle demiştir: Ebu Amr el-Evzâî, Zührî’ye, Rasulullah’ın Medine’ye hicret etmeden önce Mekke’deki namazına dair soru sordu. (Zührî) der ki: Bana Urve, ona da Âişe şöyle demiştir:
Aziz ve Celil Allah namazı Rasulullah’a (sav) başlangıçta, ikişer rekât olarak farz kıldı, sonra namaz hazarda (ikamet halinde) dörde tamamlandı, yolculuk (sefer) namazı ise ilk farz kılındığı hal üzere kaldı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Salât 3, /2116
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
5. Ebu Abbas Velid b. Müslim el-Kuraşî (Velid b. Müslim)
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Haşim el-Kuraşi (Muhammed b. Haşim b. Said)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Farziyeti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21619, N000460
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا نُوحُ بْنُ قَيْسٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ قَيْسٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ سَأَلَ رَجُلٌ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ كَمِ افْتَرَضَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَى عِبَادِهِ مِنَ الصَّلَوَاتِ قَالَ « افْتَرَضَ اللَّهُ عَلَى عِبَادِهِ صَلَوَاتٍ خَمْسًا » . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلْ قَبْلَهُنَّ أَوْ بَعْدَهُنَّ شَيْئًا قَالَ « افْتَرَضَ اللَّهُ عَلَى عِبَادِهِ صَلَوَاتٍ خَمْسًا » . فَحَلَفَ الرَّجُلُ لاَ يَزِيدُ عَلَيْهِ شَيْئًا وَلاَ يَنْقُصُ مِنْهُ شَيْئًا قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنْ صَدَقَ لَيَدْخُلَنَّ الْجَنَّةَ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Nuh b. Kays, ona Hâlid b. Kays, ona Katâde, ona da Enes’in şöyle dediğini rivayet etti: Bir adam Rasulullah’a (sav): Ey Allah’ın Rasulü, Aziz ve Celil Allah, kuluna kaç vakit farz namaz kıldı, dedi. O: “Allah kullarına beş vakit namazı farz kıldı” buyurdu. Adam: Ey Allah’ın Rasulü, onlardan önce veya sonra herhangi bir şey var mı, dedi. O: “Allah kullarına beş vakit namaz farz kıldı” buyurdu. Bu sefer adam: Bunlara bir şey eklemeyeceğine ve bir şey eksiltmeyeceğine dair yemin etti. Rasulullah (sav) da: “Eğer sözünde durursa, andolsun, cennete girecektir” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Salât 4, /2116
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Halid b. Kays el-Ezdi (Halid b. Kays b. Rabah)
4. Ebu Ravh Nuh b. Kays el-Huddânî (Nuh b. Kays b. Rabah)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Farziyeti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22097, N002524
Hadis:
أَخْبَرَنَا عِمْرَانُ بْنُ بَكَّارٍ قَالَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَيَّاشٍ قَالَ حَدَّثَنَا شُعَيْبٌ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو الزِّنَادِ مِمَّا حَدَّثَهُ عَبْدُ الرَّحْمَنِ الأَعْرَجُ مِمَّا ذَكَرَ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا هُرَيْرَةَ يُحَدِّثُ بِهِ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَقَالَ « قَالَ رَجُلٌ لأَتَصَدَّقَنَّ بِصَدَقَةٍ فَخَرَجَ بِصَدَقَتِهِ فَوَضَعَهَا فِى يَدِ سَارِقٍ فَأَصْبَحُوا يَتَحَدَّثُونَ تُصُدِّقَ عَلَى سَارِقٍ فَقَالَ اللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ عَلَى سَارِقٍ لأَتَصَدَّقَنَّ بِصَدَقَةٍ فَخَرَجَ بِصَدَقَتِهِ فَوَضَعَهَا فِى يَدِ زَانِيَةٍ فَأَصْبَحُوا يَتَحَدَّثُونَ تُصُدِّقَ اللَّيْلَةَ عَلَى زَانِيَةٍ فَقَالَ اللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ عَلَى زَانِيَةٍ لأَتَصَدَّقَنَّ بِصَدَقَةٍ فَخَرَجَ بِصَدَقَتِهِ فَوَضَعَهَا فِى يَدِ غَنِىٍّ فَأَصْبَحُوا يَتَحَدَّثُونَ تُصُدِّقَ عَلَى غَنِىٍّ قَالَ اللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ عَلَى زَانِيَةٍ وَعَلَى سَارِقٍ وَعَلَى غَنِىٍّ فَأُتِىَ فَقِيلَ لَهُ أَمَّا صَدَقَتُكَ فَقَدْ تُقُبِّلَتْ أَمَّا الزَّانِيَةُ فَلَعَلَّهَا أَنْ تَسْتَعِفَّ بِهِ مِنْ زِنَاهَا وَلَعَلَّ السَّارِقَ أَنْ يَسْتَعِفَّ بِهِ عَنْ سَرِقَتِهِ وَلَعَلَّ الْغَنِىَّ أَنْ يَعْتَبِرَ فَيُنْفِقَ مِمَّا أَعْطَاهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ » .
Tercemesi:
Bize İmran b. Bekkâr (el-Kela'î), ona Ali b. Ayyâş (el-Elhânî), ona Şuayb (b. Ebu Hamza el-Ümevî), ona Ebu Zinâd (Abdullah b. Zekvan el-Kuraşî), ona Abdurrahman (b. Hürmüz) A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Adamın biri; 'Vallahi, mutlaka bir sadaka vereceğim.' dedi ve sadakasını çıkarıp bir hırsızın eline bıraktı. Bilahare sabah olunca insanlar; 'Bu gece bir hırsıza sadaka verilmiş.' diye lâf etmeye başladılar. Bunun üzerine adam şaşkınlığını ifade ederek; 'Allah'ım, hamd sancak sana mahsustur. Bir hırsıza sadaka vermişim! Vallahi, tekrar bir sadaka vereceğim.' dedi. Ardından sadakasını çıkarıp zinakâr bir kadının eline bıraktı. Sabah olunca insanlar, 'Bu gece zinakâr bir kadına sadaka verilmiş!' diye laf etmeye başladılar. Adam da; 'Allah'ım, hamd sancak sana mahsustur. Zinakâr bir kadına sadaka vermişim!' Vallahi, tekrar bir sadaka vereceğim.' dedi ve sadakasını çıkarıp bu sefer de zengin bir adamın eline bıraktı. Sabah oluca bu kez de insanlar; 'Zengin bir adama sadaka verilmiş!' diye laf etmeye başladılar. Buna karşın adam; 'Allah'ım, hamd sancak sana mahsustur. Zinakâr bir kadına, bir hırsıza ve zengin bir adama sadaka verdim!' dedi. Derken (rüyasında) adama gelenler oldu ve kendisine şöyle söylendi: 'Sadakana gelince; sadakan kabul edilmiştir. Zinakâr kadına gelince; umulur ki o kadın da aldığı bu sadaka sebebiyle zinadan vaz geçip iffetli biri olur. Hırsıza olan kişi de umulur ki bu sadaka sebebiyle hırsızlığından vaz geçip iffetli biri olur. Zengin olan adam da umulur ki ibret alır ve Allah azze ve cellenin kendisine lutfettiği maldan infak eder. "
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 47, /2251
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Hasan Ali b. Ayyâş el-Elhânî (Ali b. Ayyâş b. Müslim)
6. İmran b. Bekkar el-Kela'i (İmran b. Bekkar b. Raşid)
Konular:
Zekat, zekat alma veya verme adabı
Zekat, zekat kimlere verilebilir?
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سُلَيْمَانَ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ أَنَّهُ كَانَ ابْنَ عَشْرِ سِنِينَ مَقْدَمَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمَدِينَةَ ، فَخَدَمْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَشْرًا حَيَاتَهُ ، وَكُنْتُ أَعْلَمَ النَّاسِ بِشَأْنِ الْحِجَابِ حِينَ أُنْزِلَ ، وَقَدْ كَانَ أُبَىُّ بْنُ كَعْبٍ يَسْأَلُنِى عَنْهُ ، وَكَانَ أَوَّلَ مَا نَزَلَ فِى مُبْتَنَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِزَيْنَبَ ابْنَةِ جَحْشٍ ، أَصْبَحَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِهَا عَرُوسًا فَدَعَا الْقَوْمَ ، فَأَصَابُوا مِنَ الطَّعَامِ ثُمَّ خَرَجُوا ، وَبَقِىَ مِنْهُمْ رَهْطٌ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَطَالُوا الْمُكْثَ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَخَرَجَ وَخَرَجْتُ مَعَهُ كَىْ يَخْرُجُوا ، فَمَشَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَشَيْتُ مَعَهُ حَتَّى جَاءَ عَتَبَةَ حُجْرَةِ عَائِشَةَ ، ثُمَّ ظَنَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُمْ خَرَجُوا فَرَجَعَ وَرَجَعْتُ مَعَهُ ، حَتَّى دَخَلَ عَلَى زَيْنَبَ فَإِذَا هُمْ جُلُوسٌ لَمْ يَتَفَرَّقُوا ، فَرَجَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَرَجَعْتُ مَعَهُ ، حَتَّى بَلَغَ عَتَبَةَ حُجْرَةِ عَائِشَةَ ، فَظَنَّ أَنْ قَدْ خَرَجُوا ، فَرَجَعَ وَرَجَعْتُ مَعَهُ ، فَإِذَا هُمْ قَدْ خَرَجُوا ، فَأُنْزِلَ آيَةُ الْحِجَابِ ، فَضَرَبَ بَيْنِى وَبَيْنَهُ سِتْرًا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22135, B006238
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سُلَيْمَانَ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ أَنَّهُ كَانَ ابْنَ عَشْرِ سِنِينَ مَقْدَمَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمَدِينَةَ ، فَخَدَمْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَشْرًا حَيَاتَهُ ، وَكُنْتُ أَعْلَمَ النَّاسِ بِشَأْنِ الْحِجَابِ حِينَ أُنْزِلَ ، وَقَدْ كَانَ أُبَىُّ بْنُ كَعْبٍ يَسْأَلُنِى عَنْهُ ، وَكَانَ أَوَّلَ مَا نَزَلَ فِى مُبْتَنَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِزَيْنَبَ ابْنَةِ جَحْشٍ ، أَصْبَحَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِهَا عَرُوسًا فَدَعَا الْقَوْمَ ، فَأَصَابُوا مِنَ الطَّعَامِ ثُمَّ خَرَجُوا ، وَبَقِىَ مِنْهُمْ رَهْطٌ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَطَالُوا الْمُكْثَ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَخَرَجَ وَخَرَجْتُ مَعَهُ كَىْ يَخْرُجُوا ، فَمَشَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَشَيْتُ مَعَهُ حَتَّى جَاءَ عَتَبَةَ حُجْرَةِ عَائِشَةَ ، ثُمَّ ظَنَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُمْ خَرَجُوا فَرَجَعَ وَرَجَعْتُ مَعَهُ ، حَتَّى دَخَلَ عَلَى زَيْنَبَ فَإِذَا هُمْ جُلُوسٌ لَمْ يَتَفَرَّقُوا ، فَرَجَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَرَجَعْتُ مَعَهُ ، حَتَّى بَلَغَ عَتَبَةَ حُجْرَةِ عَائِشَةَ ، فَظَنَّ أَنْ قَدْ خَرَجُوا ، فَرَجَعَ وَرَجَعْتُ مَعَهُ ، فَإِذَا هُمْ قَدْ خَرَجُوا ، فَأُنْزِلَ آيَةُ الْحِجَابِ ، فَضَرَبَ بَيْنِى وَبَيْنَهُ سِتْرًا .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Süleyman, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus b. Yezid, ona da Muhammed b. Şihab ez-Zührî, Enes b. Malik’in -Rasûlullah'ın (sav) Medine'ye geldiği zaman on yaşında olduğunu haber verip -, şöyle dediğini rivayet etti:
Ben Rasulullah'a (sav) hayatının on yılında hizmet ettim. Ben Hicâb ayeti indirildiği zamanki iniş sebebini, insanların en iyi bileniyim. Ubeyy ibn Ka'b bile bu vak'ayı bana sorardı. Hicâb'ın inişinin evveli, Rasulullah'ın Zeyneb bt. Cahş ile evlenip zifaf olduğu zamandadır. O gün Rasulullah damat olarak sabaha ulaştı da insanları düğün yemeğine davet etti. İnsanlar gelip yemekten yediler. Sonra çıkıp gittiler. Onlardan bir topluluk gitmeyip, Rasulullah'ın (sav) yanında oturup kaldılar. Ve bu kalışı da epey uzattılar. RasûluIIah onların çıkıp gitmeleri için ayağa kalktı da odadan dışarı çıktı. Ben de O'nunla beraber dışarı çıktım. Rasulullah yürüdü, ben de beraberinde yürüdüm. Rasulullah, Aişe'nin odasının kapısına kadar gitti. Sonra bu oturanların çıkıp gittiklerini sanarak geri döndü. Ben de beraberinde döndüm. Nihayet Zeyneb'in yanına girdi. Baktık ki, konuklar dağılmamış, hala oturmaktalar. Rasulullah yine geri döndü, ben de beraberinde döndüm. Aişe odasının kapısına kadar ulaştı. Sonra onların çıkıp gittiklerini sanarak geri döndü. Ben de beraberinde döndüm. Bu sefer onların çıkıp gittiklerini gördük. Akabinde Hicâb ayeti indirildi de, Rasulullah (sav) benimle kendisi arasına bir perde çekti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, İsti'zân 10, 2/532
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
3. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Yahya b. Süleyman el-Cûfî (Yahya b. Süleyman b. Said)
Konular:
Evlilik, düğün yemeği, velime
Hz. Peygamber, hanımları, Zeyneb bnt. Cahş
Tesettür, örtü ayeti
Tesettür, Tesettür / Hicab Ayetinin nazil olması
Bize Yakub b. İbrahim, ona Yahya b. Said, ona Hişam ed-Destevâî, ona Katade, ona Enes b. Malik, ona da Malik b. Sa‘sa‘nın rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu:
"Ben Kâbe'nin yakınında uyku ile uyanıklık arasında iken, üç tane adamdan biri, ortada olanı geldi. İçi hikmet ve iman ile dolu altın bir leğenin yanına götürüldüm. Adam boğazımdan karnımın alt tarafına kadar yardı. Kalbimi Zemzem suyu ile yıkadıktan sonra hikmet ve iman ile dolduruldu. Sonra bana katırdan alçak, eşekten yüksek bir binek getirildi. Sonra Cebrail (as) ile birlikte yola koyulduk. Dünya semasına geldik, 'o kim?' diye soruldu. 'Cebrail' dedi, 'seninle beraber kim var?' diye soruldu, 'Muhammed' dedi. 'Ona Risâlet de verildi. Merhaba ona, o hoş geldi' diye karşılık verildi. Âdem’in (as) yanından geçtim, ona selam verdim. O 'Merhaba, ey oğul, ey nebi' dedi. Sonra ikinci semaya geldik, 'o kim?' denildi. 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' denildi. 'Muhammed' dedi ve önceki gibi karşılandık. Sonra Yahya ve İsa’nın yanından geçtim, onlara da selam verdim. Her ikisi de 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dediler. Sonra üçüncü semaya gelindi. 'O kim?' diye soruldu. 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' denildi. 'Muhammed' dedi ve önceki gibi konuşmalar geçti. Yusuf’un (as) yanından geçtim, ona selam verdim, o da 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi. Sonra dördüncü semaya geldik, önceki gibi karşılandık, İdris’in (as) yanından geçtim ona da selam verdim, 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi. Sonra beşinci semaya geldik, yine önceki gibi karşılandık, Harun’un (as) yanından geçtim, ona da selam verdim, o da 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi. Sonra altıncı semaya geldik, yine aynı şekilde karşılandık, arkasından Musa’nın (as) yanından geçtim, ona da selam verdim, 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi onun yanından geçip gidince ağladı. 'Neden ağlıyorsun?' diye soruldu. O 'Ey Rabbim, şu benden sonra gönderdiğin bu gencin ümmetinden cennete girecek olanlar benim ümmetimden gireceklerden daha çok ve daha üstün olacaklardır' dedi. Sonra yedinci semaya geldik, aynı şekilde karşılandık. İbrahim’in (as) yanından geçtim, ona da selam verdim, 'Merhaba ey oğul, ey nebi' dedi. Sonra el-Beytü’l-Mâmur’a yükseltildim. Cebrail’e sordum, o da 'Burası, Beytü’l-Mamur’dur. Burada her gün yetmiş bin melek namaz kılar, bu mescitten dışarı çıktıktan sonra onlardan hiçbiri bir daha geri gelmez' dedi. Sonra Sidretü’l-Münteha’ya çıkartıldım, onun meyvelerinin Hecer testileri gibi, yapraklarının da fil kulakları gibi olduğunu gördüm. O ağacın dibinden dört nehir çıkıyordu, İkisi gizli, ikisi açıktı. Cebrail’e sorunca 'Gizli olan o iki nehir cennettedir, açıktan akan iki nehir ise Fırat ve Nil nehirleridir' cevabını verdi. Sonra bana elli vakit namaz farz kılındı. Musa’nın yanından geçince 'Ne yaptın?' dedi. Ben 'bana elli vakit namaz farz kılındı' dedim. Musa 'Ben insanları senden daha iyi bilirim, ben İsrail oğulları ile çok çetin bir mücadele vererek uğraştım. Senin ümmetinin buna gücü yetmez. Rabbine geri dön ve ondan yükünü hafifletmesini dile' dedi. Ben de Rabbime döndüm ve yükümü hafifletmesini dileyince, onları kırk vakte indirdi. Sonra Musa’nın (as) yanına geri döndüm. 'Ne yaptın?' dedi, ben de 'Onları kırk vakit kıldı' dedim. Musa bana önce söylediğinin aynısını söyledi. Ben de Aziz ve Celil Rabbime döndüm, bu sefer onları otuz vakte indirdi. Yine Musa’nın (as) yanından geçtim, ona durumu haber verince tekrar bana ilk söylediğinin aynısını söyledi. Rabbime geri döndüm. Bu sefer onları yirmi vakte, sonra on vakte, sonra beş vakte kadar indirdi. Yine Musa’ya (as) uğradığımda bana ilk söylediğinin aynısını söyledi. Ben 'Aziz ve Celil Rabbimin yanına geri dönmekten hayâ ederim' deyince, bana 'Ben farz kıldığımı yerine getirdim, kullarımın yükünü hafiflettim ve bir iyiliğe on misli ile karşılık veririm' diye seslenildi."
"Ben Kâbe'nin yakınında uyku ile uyanıklık arasında iken, üç tane adamdan biri, ortada olanı geldi. İçi hikmet ve iman ile dolu altın bir leğenin yanına götürüldüm. Adam boğazımdan karnımın alt tarafına kadar yardı. Kalbimi Zemzem suyu ile yıkadıktan sonra hikmet ve iman ile dolduruldu. Sonra bana katırdan alçak, eşekten yüksek bir binek getirildi. Sonra Cebrail (as) ile birlikte yola koyulduk. Dünya semasına geldik, 'o kim?' diye soruldu. 'Cebrail' dedi, 'seninle beraber kim var?' diye soruldu, 'Muhammed' dedi. 'Ona Risâlet de verildi. Merhaba ona, o hoş geldi' diye karşılık verildi. Âdem’in (as) yanından geçtim, ona selam verdim. O 'Merhaba, ey oğul, ey nebi' dedi. Sonra ikinci semaya geldik, 'o kim?' denildi. 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' denildi. 'Muhammed' dedi ve önceki gibi karşılandık. Sonra Yahya ve İsa’nın yanından geçtim, onlara da selam verdim. Her ikisi de 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dediler. Sonra üçüncü semaya gelindi. 'O kim?' diye soruldu. 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' denildi. 'Muhammed' dedi ve önceki gibi konuşmalar geçti. Yusuf’un (as) yanından geçtim, ona selam verdim, o da 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi. Sonra dördüncü semaya geldik, önceki gibi karşılandık, İdris’in (as) yanından geçtim ona da selam verdim, 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi. Sonra beşinci semaya geldik, yine önceki gibi karşılandık, Harun’un (as) yanından geçtim, ona da selam verdim, o da 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi. Sonra altıncı semaya geldik, yine aynı şekilde karşılandık, arkasından Musa’nın (as) yanından geçtim, ona da selam verdim, 'Merhaba ey kardeş, ey nebi' dedi onun yanından geçip gidince ağladı. 'Neden ağlıyorsun?' diye soruldu. O 'Ey Rabbim, şu benden sonra gönderdiğin bu gencin ümmetinden cennete girecek olanlar benim ümmetimden gireceklerden daha çok ve daha üstün olacaklardır' dedi. Sonra yedinci semaya geldik, aynı şekilde karşılandık. İbrahim’in (as) yanından geçtim, ona da selam verdim, 'Merhaba ey oğul, ey nebi' dedi. Sonra el-Beytü’l-Mâmur’a yükseltildim. Cebrail’e sordum, o da 'Burası, Beytü’l-Mamur’dur. Burada her gün yetmiş bin melek namaz kılar, bu mescitten dışarı çıktıktan sonra onlardan hiçbiri bir daha geri gelmez' dedi. Sonra Sidretü’l-Münteha’ya çıkartıldım, onun meyvelerinin Hecer testileri gibi, yapraklarının da fil kulakları gibi olduğunu gördüm. O ağacın dibinden dört nehir çıkıyordu, İkisi gizli, ikisi açıktı. Cebrail’e sorunca 'Gizli olan o iki nehir cennettedir, açıktan akan iki nehir ise Fırat ve Nil nehirleridir' cevabını verdi. Sonra bana elli vakit namaz farz kılındı. Musa’nın yanından geçince 'Ne yaptın?' dedi. Ben 'bana elli vakit namaz farz kılındı' dedim. Musa 'Ben insanları senden daha iyi bilirim, ben İsrail oğulları ile çok çetin bir mücadele vererek uğraştım. Senin ümmetinin buna gücü yetmez. Rabbine geri dön ve ondan yükünü hafifletmesini dile' dedi. Ben de Rabbime döndüm ve yükümü hafifletmesini dileyince, onları kırk vakte indirdi. Sonra Musa’nın (as) yanına geri döndüm. 'Ne yaptın?' dedi, ben de 'Onları kırk vakit kıldı' dedim. Musa bana önce söylediğinin aynısını söyledi. Ben de Aziz ve Celil Rabbime döndüm, bu sefer onları otuz vakte indirdi. Yine Musa’nın (as) yanından geçtim, ona durumu haber verince tekrar bana ilk söylediğinin aynısını söyledi. Rabbime geri döndüm. Bu sefer onları yirmi vakte, sonra on vakte, sonra beş vakte kadar indirdi. Yine Musa’ya (as) uğradığımda bana ilk söylediğinin aynısını söyledi. Ben 'Aziz ve Celil Rabbimin yanına geri dönmekten hayâ ederim' deyince, bana 'Ben farz kıldığımı yerine getirdim, kullarımın yükünü hafiflettim ve bir iyiliğe on misli ile karşılık veririm' diye seslenildi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Salât 1, /2115
Senetler:
1. Malik b. Sa'sa'a el-Mâzinî (Malik b. Sa'sa'a b. Vehb)
2. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
5. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
6. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Abdî (Yakub b. İbrahim b. Kesir b. Zeyd b. Eflah)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Mirac, İsra
Namaz, Farziyeti
Zemzem, suyun hikayesi, özellikleri, vs.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21779, N002442
Hadis:
أَخْبَرَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِىِّ فِى حَدِيثِهِ عَنْ أَبِى مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنِ الْمَعْرُورِ بْنِ سُوَيْدٍ عَنْ أَبِى ذَرٍّ قَالَ جِئْتُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ جَالِسٌ فِى ظِلِّ الْكَعْبَةِ فَلَمَّا رَآنِى مُقْبِلاً قَالَ « هُمُ الأَخْسَرُونَ وَرَبِّ الْكَعْبَةِ » . فَقُلْتُ مَا لِى لَعَلِّى أُنْزِلَ فِىَّ شَىْءٌ قُلْتُ مَنْ هُمْ فَدَاكَ أَبِى وَأُمِّى قَالَ « الأَكْثَرُونَ أَمْوَالاً إِلاَّ مَنْ قَالَ هَكَذَا وَهَكَذَا وَهَكَذَا حَتَّى بَيْنَ يَدَيْهِ وَعَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ شِمَالِهِ » . ثُمَّ قَالَ « وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لاَ يَمُوتُ رَجُلٌ فَيَدَعُ إِبِلاً أَوْ بَقَرًا لَمْ يُؤَدِّ زَكَاتَهَا إِلاَّ جَاءَتْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْظَمَ مَا كَانَتْ وَأَسْمَنَهُ تَطَؤُهُ بِأَخْفَافِهَا وَتَنْطَحُهُ بِقُرُونِهَا كُلَّمَا نَفِدَتْ أُخْرَاهَا أُعِيدَتْ أُولاَهَا حَتَّى يُقْضَى بَيْنَ النَّاسِ » .
Tercemesi:
Bize Hennâd b. Serî, ona Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona el-Ma'rur b. Süveyd, ona da Ebu Zer'den (ra) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasulullah'a (sav) geldim. Kâbe'nin gölgesinde oturuyordu. Beni görünce bana dönerek: "Kâbe'nin Rabbi hakkı için onlar zararda olan kimselerdir," buyurdu. Kendi kendime: 'Eyvah benimle ilgili bir şey mi? indirildi diyerek; Anam-babam senin yoluna feda olsun, kimdir onlar Ey Allah'ın Rasulü!' dedim. O da şöyle buyurdu: "Malı çok olanlar ancak mallarını hayırlara ve iyilikle, sağındaki ve solundaki muhtaç ve fakirlere verenler müstesna," buyurduktan sonra şöyle devam etti: "Canım kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki deve ve sığırlarının zekatını vermeyen bir kimse kıyamet günü getirilir de o hayvanlar daha bakımlı ve semiz olarak o kişiyi ayaklarıyla çiğnerler ve boynuzlarıyla toslarlar. Sığır ve develer bir sefer o kimsenin üzerinden geçtiler mi yeni baştan tekrar çiğnemeye ve toslamaya başlarlar. Bu böylece insanların hesabı görülünceye kadar devam eder gider."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 2, /2244
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Ümeyye Ma'rur b. Süveyd el-Esedî (Ma'rur b. Süveyd)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ebu Serî Hennâd b. Serî et-Temîmî (Hennad b. Serî b. Musab b. Ebu Bekir)
Konular:
Fakir, Yoksul, Fakir ve yoksullar
İnfak, Allah yolunda
Mal, mal - mülk hırsı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21781, N000511
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا أَبُو عَلْقَمَةَ الْمَدَنِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو عَنْ أَبِى سَلَمَةَ قَالَ صَلَّيْنَا فِى زَمَانِ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ ثُمَّ انْصَرَفْنَا إِلَى أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ فَوَجَدْنَاهُ يُصَلِّى فَلَمَّا انْصَرَفَ قَالَ لَنَا أَصَلَّيْتُمْ قُلْنَا صَلَّيْنَا الظُّهْرَ . قَالَ إِنِّى صَلَّيْتُ الْعَصْرَ . فَقَالُوا لَهُ عَجَّلْتَ . فَقَالَ إِنَّمَا أُصَلِّى كَمَا رَأَيْتُ أَصْحَابِى يُصَلُّونَ .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Alkame el-Medenî, ona Muhammed b. Amr, ona da Ebu Seleme'den (ra) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: 'Ömer b. Abdulaziz zamanında öğle namazını kıldık sonra Enes b. Malik'in yanına vardık, namaz kılıyordu. Namazını bitirince bize: 'Namazı kıldınız mı?' dedi. Biz de öğle namazını kıldık dedik. Bu sefer O: 'Ben de ikindi namazını kıldım,' dedi. Kendisine erken kılmışsın denilince; 'Ashabın kıldığı gibi kılıyorum,' dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Mevâkît 8, /2119
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Amr el-Leysî (Muhammed b. Amr b. Alkame b. Vakkas)
4. Ebu Alkame Abdullah b. Ebu Ferve el-Kuraşî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah b. Ebu Ferve)
5. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Namaz, vakti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21837, T001862
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا جَرِيرُ بْنُ عَبْدِ الْحَمِيدِ عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُبَيْدِ بْنِ عُمَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ :قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم :« مَنْ شَرِبَ الْخَمْرَ لَمْ يَقْبَلِ اللَّهُ لَهُ صَلاَةً أَرْبَعِينَ صَبَاحًا فَإِنْ تَابَ تَابَ اللَّهُ عَلَيْهِ فَإِنْ عَادَ لَمْ يَقْبَلِ اللَّهُ لَهُ صَلاَةً أَرْبَعِينَ صَبَاحًا فَإِنْ تَابَ تَابَ اللَّهُ عَلَيْهِ فَإِنْ عَادَ لَمْ يَقْبَلِ اللَّهُ لَهُ صَلاَةً أَرْبَعِينَ صَبَاحًا فَإِنْ تَابَ تَابَ اللَّهُ عَلَيْهِ فَإِنْ عَادَ الرَّابِعَةَ لَمْ يَقْبَلِ اللَّهُ لَهُ صَلاَةً أَرْبَعِينَ صَبَاحًا فَإِنْ تَابَ لَمْ يَتُبِ اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَقَاهُ مِنْ نَهْرِ الْخَبَالِ » . قِيلَ: يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَمَا نَهْرُ الْخَبَالِ؟ قَالَ: نَهْرٌ مِنْ صَدِيدِ أَهْلِ النَّارِ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ وَقَدْ رُوِىَ نَحْوُ هَذَا عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو وَابْنِ عَبَّاسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İçki içen kimsenin kırk gün namazı kabul olmaz. Tövbe ederse Allah tövbesini kabul eder. Yine içki içmeye başlarsa Allah onun kırk gün namazını kabul etmez. Tövbe ederse Allah yine tövbesini kabul eder. Yine içki içmeye başlarsa Allah onun kırk gün namazını kabul etmez. Tövbe ederse yine tövbesini kabul eder. Dördüncü sefer içki içmeye kalkarsa yine o kimsenin kırk gün namazını kabul etmez. Tövbe etse bile tövbesini kabul etmez. Ayrıca ona Cehennem’de içki olarak Habâl Nehrinden içirir. Bunun üzerine 'Ebû Abdurrahman! Habal ırmağı nedir?' diye soruldu. Abdurrahman 'Cehennemliklerin irinlerinden meydana gelen bir ırmaktır' diye cevapladı.
Tirmizî: Bu hadis hasendir. Aynı şekilde Abdullah b. Amr ve İbn Abbâs’tan da rivâyet edilmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Eşribe 1, 4/290
Senetler:
()
Konular:
İçki, haramlığı
İçki, içme cezası
Uyuşturucu, İçki içenin sebep olduğu zararlar ve sonuçları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
21934, N005705
Hadis:
أَخْبَرَنَا سُوَيْدٌ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ السَّعِيدِىِّ قَالَ حَدَّثَتْنِى رُقَيَّةُ بِنْتُ عَمْرِو بْنِ سَعِيدٍ قَالَتْ كُنْتُ فِى حَجْرِ ابْنِ عُمَرَ فَكَانَ يُنْقَعُ لَهُ الزَّبِيبُ فَيَشْرَبُهُ مِنَ الْغَدِ ثُمَّ يُجَفَّفُ الزَّبِيبُ وَيُلْقَى عَلَيْهِ زَبِيبٌ آخَرُ وَيُجْعَلُ فِيهِ مَاءٌ فَيَشْرَبُهُ مِنَ الْغَدِ حَتَّى إِذَا كَانَ بَعْدَ الْغَدِ طَرَحَهُ . وَاحْتَجُّوا بِحَدِيثِ أَبِى مَسْعُودٍ عُقْبَةَ بْنِ عَمْرٍو .
Tercemesi:
Amr b. Said’in kızı Rukayye (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’in evindeyim kendisi için akşamleyin kuru üzüm suya ıslatılıyor sabahleyin de onun şerbetini içiyordu sonra suyu alınan üzüm kurutuluyor üzerine tekrar kuru üzüm ilave ediliyor ve ikisi birlikte suya ıslatılıyor yine ertesi sabah onun şerbetini de içiyordu ertesi gün iki sefer suyu alınan üzümü atıyordu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Eşribe 48, /2450
Senetler:
()
Konular:
İçki, meyve suyunun alkole dönüşmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22056, N005752
Hadis:
أَخْبَرَنَا سُوَيْدٌ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ عَنْ أَبِى عَوَانَةَ عَنْ أَبِى مِسْكِينٍ قَالَ سَأَلْتُ إِبْرَاهِيمَ قُلْتُ إِنَّا نَأْخُذُ دُرْدِىَّ الْخَمْرِ أَوِ الطِّلاَءَ فَنُنَظِّفُهُ ثُمَّ نَنْقَعُ فِيهِ الزَّبِيبَ ثَلاَثًا ثُمَّ نُصَفِّيهِ ثُمَّ نَدَعُهُ حَتَّى يَبْلُغَ فَنَشْرَبُهُ قَالَ يُكْرَهُ .
Tercemesi:
Ebu Miskin (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbrahim’e şöyle sordum: Biz üzüm suyunun tortusunu temizliyoruz sonra kuru üzüm koyup üç sefer tortusunu süzüyoruz sonra da onu ekşiyinceye kadar bekletip içiyoruz. O da şöyle dedi: Mekruh olur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Eşribe 57, /2452
Senetler:
()
Konular:
İçecekler, sarhoşluk vermesi bakımından
İçki, meyve suyunun alkole dönüşmesi