Bize Ebu Ubeyde b. Ebu Sefer Ahmed b. Abdullah el-Hemedânî el-Kûfî, ona Haccac b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona Musa b. Ukbe, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona babası, ona da Ebu Hüreyre Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kim bir mecliste oturup da çokça boş konuşursa o toplantıdan kalkmadan önce: 'Tüm noksanlıklardan münezzeh olan Allah'ım! Sana hamd ederim. Senden başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Senden bağışlanma ister, sana tövbe ederim.' derse o toplantıdaki kusurları bağışlanır."
Tirmizî, bu konuda Ebu Berze ve Aişe'den de hadis rivayet edildiğini söylemektedir.
Tirmizî, bu hadisin bu şekliyle hasen garib sahih olduğunu ve yalnızca Süheyl'in rivayetiyle bilindiğini ifade etmektedir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20370, T003433
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو عُبَيْدَةَ بْنُ أَبِى السَّفَرِ الْكُوفِىُّ - وَاسْمُهُ أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْهَمْدَانِىُّ حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ قَالَ ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِى مُوسَى بْنُ عُقْبَةَ عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: " مَنْ جَلَسَ فِى مَجْلِسٍ فَكَثُرَ فِيهِ لَغَطُهُ فَقَالَ قَبْلَ أَنْ يَقُومَ مِنْ مَجْلِسِهِ ذَلِكَ سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ إِلاَّ غُفِرَ لَهُ مَا كَانَ فِى مَجْلِسِهِ ذَلِكَ " وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى بَرْزَةَ وَعَائِشَةَ قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ صَحِيحٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ لاَ نَعْرِفُهُ مِنْ حَدِيثِ سُهَيْلٍ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ .
Tercemesi:
Bize Ebu Ubeyde b. Ebu Sefer Ahmed b. Abdullah el-Hemedânî el-Kûfî, ona Haccac b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona Musa b. Ukbe, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona babası, ona da Ebu Hüreyre Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kim bir mecliste oturup da çokça boş konuşursa o toplantıdan kalkmadan önce: 'Tüm noksanlıklardan münezzeh olan Allah'ım! Sana hamd ederim. Senden başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Senden bağışlanma ister, sana tövbe ederim.' derse o toplantıdaki kusurları bağışlanır."
Tirmizî, bu konuda Ebu Berze ve Aişe'den de hadis rivayet edildiğini söylemektedir.
Tirmizî, bu hadisin bu şekliyle hasen garib sahih olduğunu ve yalnızca Süheyl'in rivayetiyle bilindiğini ifade etmektedir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Da'vât 38, 5/494
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Yezid Süheyl b. Ebu Salih es-Semmân (Süheyl b. Zekvan)
4. Ebu Muhammed Musa b. Ukbe el-Kuraşî (Musa b. Ukbe b. Ebu Ayyaş)
5. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
6. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
7. Ahmed b. Abdullah el-Hemdanî (Ahmed b. Abdullah b. Muhammed)
Konular:
Adab, toplantının ardından dua etmek
Dua, af sebebi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20717, D003233
Hadis:
حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عَامِرٍ عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ مَرُّوا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِجَنَازَةٍ فَأَثْنَوْا عَلَيْهَا خَيْرًا فَقَالَ "وَجَبَتْ." ثُمَّ مَرُّوا بِأُخْرَى فَأَثْنَوْا عَلَيْهَا شَرًّا فَقَالَ "وَجَبَتْ." ثُمَّ قَالَ "إِنَّ بَعْضَكُمْ عَلَى بَعْضٍ شُهَدَاءُ."
Tercemesi:
Bize Hafs b. Amr, ona Şube, ona İbrahim b. Amir, ona Amir b. Sa'd, ona da Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre o (Ebu Hureyre) şöyle demiştir:
Bir gün Rasulullah'ın (sav) yanından bir cenaze geçmişti. Etraftakiler de onu hayırla yad ettiler. Daha sonra başka bir cenaze geçti. Etraftakiler bu sefer onu kötülükleriyle yad ettiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "(İyi olduğuna şahitlik ettiğiniz kişiye cennete girmek, kötü olduğuna şahitlik ettiğiniz kişiye de cehenneme girmek) vacip oldu!" dedikten sonra "siz birbirinizin şahitlerisiniz" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cenâiz 80, /754
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Amir b. Sa'd el-Beceli (Amir b. Sa'd)
3. İbrahim b. Âmir el-Cumahî (İbrahim b. Âmir b. Mesud b. Ümeyye)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Ömer Hafs b. Ömer el-Ezdî (Hafs b. Ömer b. Hâris b. Sehbera)
Konular:
Cenaze, hakkındaki şahitliğin önemi
Cenaze, hayır ile anmak
Cenaze, Şahitlik, kişinin cemaatte görülmesi imanına şahitliği gerektirir
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ قَالَ حَدَّثَنِى أَخِى عَنْ سُلَيْمَانَ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - أَنَّ نِسَاءَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كُنَّ حِزْبَيْنِ فَحِزْبٌ فِيهِ عَائِشَةُ وَحَفْصَةُ وَصَفِيَّةُ وَسَوْدَةُ ، وَالْحِزْبُ الآخَرُ أُمُّ سَلَمَةَ وَسَائِرُ نِسَاءِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ، وَكَانَ الْمُسْلِمُونَ قَدْ عَلِمُوا حُبَّ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَائِشَةَ ، فَإِذَا كَانَتْ عِنْدَ أَحَدِهِمْ هَدِيَّةٌ يُرِيدُ أَنْ يُهْدِيَهَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَخَّرَهَا ، حَتَّى إِذَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَيْتِ عَائِشَةَ بَعَثَ صَاحِبُ الْهَدِيَّةِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَيْتِ عَائِشَةَ ، فَكَلَّمَ حِزْبُ أُمِّ سَلَمَةَ ، فَقُلْنَ لَهَا كَلِّمِى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُكَلِّمُ النَّاسَ ، فَيَقُولُ مَنْ أَرَادَ أَنْ يُهْدِىَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هَدِيَّةً فَلْيُهْدِهِ إِلَيْهِ حَيْثُ كَانَ مِنْ بُيُوتِ نِسَائِهِ ، فَكَلَّمَتْهُ أُمُّ سَلَمَةَ بِمَا قُلْنَ ، فَلَمْ يَقُلْ لَهَا شَيْئًا ، فَسَأَلْنَهَا . فَقَالَتْ مَا قَالَ لِى شَيْئًا . فَقُلْنَ لَهَا فَكَلِّمِيهِ . قَالَتْ فَكَلَّمَتْهُ حِينَ دَارَ إِلَيْهَا أَيْضًا ، فَلَمْ يَقُلْ لَهَا شَيْئًا ، فَسَأَلْنَهَا . فَقَالَتْ مَا قَالَ لِى شَيْئًا . فَقُلْنَ لَهَا كَلِّمِيهِ حَتَّى يُكَلِّمَكِ . فَدَارَ إِلَيْهَا فَكَلَّمَتْهُ . فَقَالَ لَهَا « لاَ تُؤْذِينِى فِى عَائِشَةَ ، فَإِنَّ الْوَحْىَ لَمْ يَأْتِنِى ، وَأَنَا فِى ثَوْبِ امْرَأَةٍ إِلاَّ عَائِشَةَ » . قَالَتْ فَقَالَتْ أَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مِنْ أَذَاكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . ثُمَّ إِنَّهُنَّ دَعَوْنَ فَاطِمَةَ بِنْتَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَرْسَلْنَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم تَقُولُ إِنَّ نِسَاءَكَ يَنْشُدْنَكَ اللَّهَ الْعَدْلَ فِى بِنْتِ أَبِى بَكْرٍ . فَكَلَّمَتْهُ . فَقَالَ « يَا بُنَيَّةُ ، أَلاَ تُحِبِّينَ مَا أُحِبُّ » . قَالَتْ بَلَى . فَرَجَعَتْ إِلَيْهِنَّ ، فَأَخْبَرَتْهُنَّ . فَقُلْنَ ارْجِعِى إِلَيْهِ . فَأَبَتْ أَنْ تَرْجِعَ ، فَأَرْسَلْنَ زَيْنَبَ بِنْتَ جَحْشٍ ، فَأَتَتْهُ فَأَغْلَظَتْ ، وَقَالَتْ إِنَّ نِسَاءَكَ يَنْشُدْنَكَ اللَّهَ الْعَدْلَ فِى بِنْتِ ابْنِ أَبِى قُحَافَةَ . فَرَفَعَتْ صَوْتَهَا ، حَتَّى تَنَاوَلَتْ عَائِشَةَ . وَهْىَ قَاعِدَةٌ ، فَسَبَّتْهَا حَتَّى إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَيَنْظُرُ إِلَى عَائِشَةَ هَلْ تَكَلَّمُ قَالَ فَتَكَلَّمَتْ عَائِشَةُ تَرُدُّ عَلَى زَيْنَبَ ، حَتَّى أَسْكَتَتْهَا . قَالَتْ فَنَظَرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم إِلَى عَائِشَةَ ، وَقَالَ « إِنَّهَا بِنْتُ أَبِى بَكْرٍ » . قَالَ الْبُخَارِىُّ الْكَلاَمُ الأَخِيرُ قِصَّةُ فَاطِمَةَ يُذْكَرُ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ رَجُلٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ . وَقَالَ أَبُو مَرْوَانَ عَنْ هِشَامٍ عَنْ عُرْوَةَ كَانَ النَّاسُ يَتَحَرَّوْنَ بِهَدَايَاهُمْ يَوْمَ عَائِشَةَ . وَعَنْ هِشَامٍ عَنْ رَجُلٍ مِنْ قُرَيْشٍ ، وَرَجُلٍ مِنَ الْمَوَالِى ، عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ هِشَامٍ قَالَتْ عَائِشَةُ كُنْتُ عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَاسْتَأْذَنَتْ فَاطِمَةُ .
Bize İsmail, ona kardeşi (Abdülhamid b. Ebu Üveys), ona Süleyman, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Hz. Ayeşe (r.anha) şöyle rivayet etti:
Hz. Peygamber'in (sav) eşleri iki gruba ayrılmışlardı. Bir grupta ben, Hafsa, Safiyye ve Sevde bulunuyorduk. Diğer grupta ise Ümmü Seleme ile Hz. Peygamber'in (sav)öteki eşleri bulunuyorlardı. Müslümanlar, Hz.peygamber'in (sav) Ayşe'yi (beni) sevdiğini biliyorlardı. Birisinin yanında Hz. Peygamber'e (sav) vermek istediği bir hediyesi bulunursa, onu erteler ve Hz.peygamber,(sav) Ayşe'nin (benim) evimde iken gönderirdi. Bu nedenle Ümmü Seleme grubu bu konuyu gündeme getirip Ümmü Seleme’ye “Sen Hz. Peygamber'e (sav) söyle insanlarla konuşsun onlara ‘Her kim Hz.peygamber'e (sav) bir hediye vermek isterse Hz. Peygamber (sav) eşlerinden hangisinin evinde bulunursa bulunsun, hediyesini versin!’ diye söylesin” dediler. Ümmü Seleme kadınların kendisine söyledikleri bu sözü Hz. Peygamber’e iletti. Fakat Hz.peygamber (sav) ona hiçbir cevap vermedi. Ümmü Seleme grubundaki kadınlar, Ümmü Seleme’ye vaziyeti sorduklarında, o da “Hz.peygamber bana birşey söylemedi” diye cevap verdi. Onlar da kendisine “Hz. Peygamber ile bir kez daha konuş” dediler. O da Hz. Peygamber'in nöbeti kendisine geldiğinde, meseleyi Rasulullah’a arzetti. Fakat Hz. Peygamber bu sefer de ona bir şey söylemedi. Ümmü Seleme grubundaki kadınlar durumu Ümmü Seleme’ye sordular o da “Hz. Peygamber bana bir şey söylemedi” dedi. Onlar da Ümmü Seleme’ye “Hz. Peygamber sana bir cevap verinceye kadar konuş onunla” dediler. Ümmü Seleme’nin nöbeti gelip de Hz. Peygamber evine girince bu konuyu ona açtı. Bu defa Hz. Peygamber, Ümmü Seleme’ye “Sakın Ayşe hakkında söylenip de bana eziyet etme, bana Ayşe hariç hiç bir kadının örtüsü (yorganı) altında bulunduğum sırada vahiy gelmez” buyurdu. Hz. Ayşe şöyle devam etti: Ümmü Seleme “Yâ Rasûlallah, ben de sana ezâ vermekten Allah'a tevbe ediyorum” dedi. Sonra Ümmü Seleme grubundaki kadınlar Hz. Peygamber'in kızı Fatma’ya müracaat ettiler ve onu Hz. Peygamber'e gönderip “Yâ Rasulullah! Eşlerin Allah adına Ebu Bekir’in kızı hakkında senden adalet istiyorlar” demesini rica ettiler. Fatma da Hz. Peygamber’e bunları söyledi. Hz. Peygamber: “Ey kızcağızım! Benim her sevdiğimi sen sevmez misin?” diye sordu. Fatma da “Evet severim” dedi. Fatma kadınlara geri döndü ve onlara olup biteni haber verdi. Kadınlar “Ona tekrar müracaat et” dedilerse de o buna yanaşmadı. Bunun üzerine Ümmü Seleme grubu Zeyneb bt. Cahş’ı gönderdiler. Zeyneb, Rasulullah’a geldi ve ağır sözler sarf edip “Yâ Rasûlallah! Eşlerin Allah adına İbn Ebu Kuhâfe’nin kızı hakkında senden adalet istiyorlar” dedi. Ve sesini yükselterek, o sırada oturmakta olan Ayşe’ye saldırıya kadar ileri gitti de ona sövdü. Nihayet Rasulullah, karşılık verecek mi diye Ayşe’ye bakmaya başladı. Ravi Urve dedi ki: Bu sırada Ayşe, Zeyneb’e cevap vermek için söze başladı ve neticede onu susturdu. Aşye dedi ki: Bunun üzerine Peygamber (sav) bana baktı ve “Muhakkak ki o, Ebu Bekir’in kızıdır” dedi.
Buhârî şöyle dedi: Fatma’nın kıssası olan son söz, Hişâm b. Urve, bir adam, ez-Zührî senediyle Muhammed b. Abdurrahman’dan zikredilmektedir. Ebu Mervan’ın Hişâm’dan nakline göre Urve “İnsanlar hediyelerini vermek için Ayşe’nin nöbet gününü araştırıyorlardı” demiştir. Ve yine Hişâm’ın, hem Kureyş'ten bir adam, hem de kölelerden bir adam vasıtası ile ez-Zührî’den nakline göre Muhammed b. Abdurrahman b. el-Hâris b. Hişam şöyle demiştir: “Ayşe, ben Hz. Peygamber’in yanında iken Fatma izin istedi dedi.”
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20675, B002581
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ قَالَ حَدَّثَنِى أَخِى عَنْ سُلَيْمَانَ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - أَنَّ نِسَاءَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كُنَّ حِزْبَيْنِ فَحِزْبٌ فِيهِ عَائِشَةُ وَحَفْصَةُ وَصَفِيَّةُ وَسَوْدَةُ ، وَالْحِزْبُ الآخَرُ أُمُّ سَلَمَةَ وَسَائِرُ نِسَاءِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ، وَكَانَ الْمُسْلِمُونَ قَدْ عَلِمُوا حُبَّ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَائِشَةَ ، فَإِذَا كَانَتْ عِنْدَ أَحَدِهِمْ هَدِيَّةٌ يُرِيدُ أَنْ يُهْدِيَهَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَخَّرَهَا ، حَتَّى إِذَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَيْتِ عَائِشَةَ بَعَثَ صَاحِبُ الْهَدِيَّةِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى بَيْتِ عَائِشَةَ ، فَكَلَّمَ حِزْبُ أُمِّ سَلَمَةَ ، فَقُلْنَ لَهَا كَلِّمِى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُكَلِّمُ النَّاسَ ، فَيَقُولُ مَنْ أَرَادَ أَنْ يُهْدِىَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هَدِيَّةً فَلْيُهْدِهِ إِلَيْهِ حَيْثُ كَانَ مِنْ بُيُوتِ نِسَائِهِ ، فَكَلَّمَتْهُ أُمُّ سَلَمَةَ بِمَا قُلْنَ ، فَلَمْ يَقُلْ لَهَا شَيْئًا ، فَسَأَلْنَهَا . فَقَالَتْ مَا قَالَ لِى شَيْئًا . فَقُلْنَ لَهَا فَكَلِّمِيهِ . قَالَتْ فَكَلَّمَتْهُ حِينَ دَارَ إِلَيْهَا أَيْضًا ، فَلَمْ يَقُلْ لَهَا شَيْئًا ، فَسَأَلْنَهَا . فَقَالَتْ مَا قَالَ لِى شَيْئًا . فَقُلْنَ لَهَا كَلِّمِيهِ حَتَّى يُكَلِّمَكِ . فَدَارَ إِلَيْهَا فَكَلَّمَتْهُ . فَقَالَ لَهَا « لاَ تُؤْذِينِى فِى عَائِشَةَ ، فَإِنَّ الْوَحْىَ لَمْ يَأْتِنِى ، وَأَنَا فِى ثَوْبِ امْرَأَةٍ إِلاَّ عَائِشَةَ » . قَالَتْ فَقَالَتْ أَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مِنْ أَذَاكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . ثُمَّ إِنَّهُنَّ دَعَوْنَ فَاطِمَةَ بِنْتَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَرْسَلْنَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم تَقُولُ إِنَّ نِسَاءَكَ يَنْشُدْنَكَ اللَّهَ الْعَدْلَ فِى بِنْتِ أَبِى بَكْرٍ . فَكَلَّمَتْهُ . فَقَالَ « يَا بُنَيَّةُ ، أَلاَ تُحِبِّينَ مَا أُحِبُّ » . قَالَتْ بَلَى . فَرَجَعَتْ إِلَيْهِنَّ ، فَأَخْبَرَتْهُنَّ . فَقُلْنَ ارْجِعِى إِلَيْهِ . فَأَبَتْ أَنْ تَرْجِعَ ، فَأَرْسَلْنَ زَيْنَبَ بِنْتَ جَحْشٍ ، فَأَتَتْهُ فَأَغْلَظَتْ ، وَقَالَتْ إِنَّ نِسَاءَكَ يَنْشُدْنَكَ اللَّهَ الْعَدْلَ فِى بِنْتِ ابْنِ أَبِى قُحَافَةَ . فَرَفَعَتْ صَوْتَهَا ، حَتَّى تَنَاوَلَتْ عَائِشَةَ . وَهْىَ قَاعِدَةٌ ، فَسَبَّتْهَا حَتَّى إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَيَنْظُرُ إِلَى عَائِشَةَ هَلْ تَكَلَّمُ قَالَ فَتَكَلَّمَتْ عَائِشَةُ تَرُدُّ عَلَى زَيْنَبَ ، حَتَّى أَسْكَتَتْهَا . قَالَتْ فَنَظَرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم إِلَى عَائِشَةَ ، وَقَالَ « إِنَّهَا بِنْتُ أَبِى بَكْرٍ » . قَالَ الْبُخَارِىُّ الْكَلاَمُ الأَخِيرُ قِصَّةُ فَاطِمَةَ يُذْكَرُ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ رَجُلٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ . وَقَالَ أَبُو مَرْوَانَ عَنْ هِشَامٍ عَنْ عُرْوَةَ كَانَ النَّاسُ يَتَحَرَّوْنَ بِهَدَايَاهُمْ يَوْمَ عَائِشَةَ . وَعَنْ هِشَامٍ عَنْ رَجُلٍ مِنْ قُرَيْشٍ ، وَرَجُلٍ مِنَ الْمَوَالِى ، عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ هِشَامٍ قَالَتْ عَائِشَةُ كُنْتُ عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَاسْتَأْذَنَتْ فَاطِمَةُ .
Tercemesi:
Bize İsmail, ona kardeşi (Abdülhamid b. Ebu Üveys), ona Süleyman, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Hz. Ayeşe (r.anha) şöyle rivayet etti:
Hz. Peygamber'in (sav) eşleri iki gruba ayrılmışlardı. Bir grupta ben, Hafsa, Safiyye ve Sevde bulunuyorduk. Diğer grupta ise Ümmü Seleme ile Hz. Peygamber'in (sav)öteki eşleri bulunuyorlardı. Müslümanlar, Hz.peygamber'in (sav) Ayşe'yi (beni) sevdiğini biliyorlardı. Birisinin yanında Hz. Peygamber'e (sav) vermek istediği bir hediyesi bulunursa, onu erteler ve Hz.peygamber,(sav) Ayşe'nin (benim) evimde iken gönderirdi. Bu nedenle Ümmü Seleme grubu bu konuyu gündeme getirip Ümmü Seleme’ye “Sen Hz. Peygamber'e (sav) söyle insanlarla konuşsun onlara ‘Her kim Hz.peygamber'e (sav) bir hediye vermek isterse Hz. Peygamber (sav) eşlerinden hangisinin evinde bulunursa bulunsun, hediyesini versin!’ diye söylesin” dediler. Ümmü Seleme kadınların kendisine söyledikleri bu sözü Hz. Peygamber’e iletti. Fakat Hz.peygamber (sav) ona hiçbir cevap vermedi. Ümmü Seleme grubundaki kadınlar, Ümmü Seleme’ye vaziyeti sorduklarında, o da “Hz.peygamber bana birşey söylemedi” diye cevap verdi. Onlar da kendisine “Hz. Peygamber ile bir kez daha konuş” dediler. O da Hz. Peygamber'in nöbeti kendisine geldiğinde, meseleyi Rasulullah’a arzetti. Fakat Hz. Peygamber bu sefer de ona bir şey söylemedi. Ümmü Seleme grubundaki kadınlar durumu Ümmü Seleme’ye sordular o da “Hz. Peygamber bana bir şey söylemedi” dedi. Onlar da Ümmü Seleme’ye “Hz. Peygamber sana bir cevap verinceye kadar konuş onunla” dediler. Ümmü Seleme’nin nöbeti gelip de Hz. Peygamber evine girince bu konuyu ona açtı. Bu defa Hz. Peygamber, Ümmü Seleme’ye “Sakın Ayşe hakkında söylenip de bana eziyet etme, bana Ayşe hariç hiç bir kadının örtüsü (yorganı) altında bulunduğum sırada vahiy gelmez” buyurdu. Hz. Ayşe şöyle devam etti: Ümmü Seleme “Yâ Rasûlallah, ben de sana ezâ vermekten Allah'a tevbe ediyorum” dedi. Sonra Ümmü Seleme grubundaki kadınlar Hz. Peygamber'in kızı Fatma’ya müracaat ettiler ve onu Hz. Peygamber'e gönderip “Yâ Rasulullah! Eşlerin Allah adına Ebu Bekir’in kızı hakkında senden adalet istiyorlar” demesini rica ettiler. Fatma da Hz. Peygamber’e bunları söyledi. Hz. Peygamber: “Ey kızcağızım! Benim her sevdiğimi sen sevmez misin?” diye sordu. Fatma da “Evet severim” dedi. Fatma kadınlara geri döndü ve onlara olup biteni haber verdi. Kadınlar “Ona tekrar müracaat et” dedilerse de o buna yanaşmadı. Bunun üzerine Ümmü Seleme grubu Zeyneb bt. Cahş’ı gönderdiler. Zeyneb, Rasulullah’a geldi ve ağır sözler sarf edip “Yâ Rasûlallah! Eşlerin Allah adına İbn Ebu Kuhâfe’nin kızı hakkında senden adalet istiyorlar” dedi. Ve sesini yükselterek, o sırada oturmakta olan Ayşe’ye saldırıya kadar ileri gitti de ona sövdü. Nihayet Rasulullah, karşılık verecek mi diye Ayşe’ye bakmaya başladı. Ravi Urve dedi ki: Bu sırada Ayşe, Zeyneb’e cevap vermek için söze başladı ve neticede onu susturdu. Aşye dedi ki: Bunun üzerine Peygamber (sav) bana baktı ve “Muhakkak ki o, Ebu Bekir’in kızıdır” dedi.
Buhârî şöyle dedi: Fatma’nın kıssası olan son söz, Hişâm b. Urve, bir adam, ez-Zührî senediyle Muhammed b. Abdurrahman’dan zikredilmektedir. Ebu Mervan’ın Hişâm’dan nakline göre Urve “İnsanlar hediyelerini vermek için Ayşe’nin nöbet gününü araştırıyorlardı” demiştir. Ve yine Hişâm’ın, hem Kureyş'ten bir adam, hem de kölelerden bir adam vasıtası ile ez-Zührî’den nakline göre Muhammed b. Abdurrahman b. el-Hâris b. Hişam şöyle demiştir: “Ayşe, ben Hz. Peygamber’in yanında iken Fatma izin istedi dedi.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hibe ve Fazlihe ve't-Tahrîzi aleyhe 8, 1/703
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Bilal el-Kuraşi (Süleyman b. Bilal)
5. Abdülhamid b. Ebu Üveys el-Esbahî (Abdülhamid b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys)
6. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Fatıma evliliği, miras talebi vs
Hediye, hediyeleşmek muhabbeti artırır
Hz. Peygamber, ailesi
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Hz. Peygamber, hanımlarıyla ilişkileri
Hz. Peygamber, örnekliği
KTB, HEDİYELEŞMEK
Müslüman, peygamber sevgisi
Bize Ahmed b. Abde ed-Dabbî, ona Hammâd b. Zeyd, ona Âsım el-Ahvel, ona Abdullah b. Sercis “Nebi (sav) yolculuğa çıktığı vakit şöyle derdi” demiştir:
"Allahumme ente’s-sâhibu fi’s-sefer, ve’l-halifetu fi’l-ehl. Allahummeshabnâ fi seferinâ vehlufnâ fi’l-ehl. Allahumme innî eûzû bike min va’sâi’s-sefer ve keâbeti’l-munkaleb ve mine’l-havri ba’de’l-kevn ve min da’veti’l-mazlâmi ve min sûi’l-manzari fi’l-ehli ve’l-mal"
"Allah’ım, bu yolculuğumuzda sahibimiz, geride bıraktığımız hane halkımıza vekilimiz Sensin. Allah’ım, bu yolculuğumuzda bize sahip, geride bıraktığımız ailemize vekil ol. Allah’ım, yolculuğun meşakkatinden, dönüşün üzüntüsünden, (dönüşte kötü bir durumla karşılaşmaktan) varlıktan sonra yokluğa düşmekten (iyi giden düzenimizin bozulmasından), mazlumun bedduasından, ailemizde ve malımızda kötü bir manzarayla karşılaşmaktan Sana sığınırım."
Tirmizi der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Hadiste geçen (وَمِنَ الْحَوْرِ بَعْدَ الْكَوْنِ) ifadesi (الْحَوْرِ بَعْدَ الْكَوْرِ) şeklinde de rivayet edilmiştir. Her iki ifade de vücuh (yani lafız farklılığı anlam yakınlığı) söz konusu olup imandan sonra küfre, itaatten sonra mâsiyete dönüşü; yani bir şeyden sonra daha kötü bir şeye dönmeyi anlatır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20394, T003439
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ الضَّبِّىُّ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ عَاصِمٍ الأَحْوَلِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَرْجِسَ قَالَ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم إِذَا سَافَرَ يَقُولُ :« كَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا سَافَرَ يَقُولُ: اللَّهُمَّ أَنْتَ الصَّاحِبُ فِي السَّفَرِ، وَالخَلِيفَةُ فِي الأَهْلِ، اللَّهُمَّ اصْحَبْنَا فِي سَفَرِنَا، وَاخْلُفْنَا فِي أَهْلِنَا، اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ وَعْثَاءِ السَّفَرَ، وَكَآبَةِ الْمُنْقَلَبِ، وَمِنَ الْحَوْرِ بَعْدَ الْكَوْرِ، وَمِنْ دَعْوَةِ الْمَظْلُومِ، وَمِنْ سُوءِ الْمَنْظَرِ فِي الأَهْلِ وَالْمَالِ. » . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . قَالَ : وَيُرْوَى الْحَوْرِ بَعْدَ الْكَوْرِ أَيْضًا قَالَ : وَمَعْنَى قَوْلِهِ الْحَوْرِ بَعْدَ الْكَوْنِ أَوِ الْكَوْرِ وَكِلاَهُمَا لَهُ وَجْهٌ يُقَالُ إِنَّمَا هُوَ الرُّجُوعُ مِنَ الإِيمَانِ إِلَى الْكُفْرِ أَوْ مِنَ الطَّاعَةِ إِلَى الْمَعْصِيَةِ إِنَّمَا يَعْنِى الرُّجُوعَ مِنْ شَىْءٍ إِلَى شَىْءٍ مِنَ الشَّرِّ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Abde ed-Dabbî, ona Hammâd b. Zeyd, ona Âsım el-Ahvel, ona Abdullah b. Sercis “Nebi (sav) yolculuğa çıktığı vakit şöyle derdi” demiştir:
"Allahumme ente’s-sâhibu fi’s-sefer, ve’l-halifetu fi’l-ehl. Allahummeshabnâ fi seferinâ vehlufnâ fi’l-ehl. Allahumme innî eûzû bike min va’sâi’s-sefer ve keâbeti’l-munkaleb ve mine’l-havri ba’de’l-kevn ve min da’veti’l-mazlâmi ve min sûi’l-manzari fi’l-ehli ve’l-mal"
"Allah’ım, bu yolculuğumuzda sahibimiz, geride bıraktığımız hane halkımıza vekilimiz Sensin. Allah’ım, bu yolculuğumuzda bize sahip, geride bıraktığımız ailemize vekil ol. Allah’ım, yolculuğun meşakkatinden, dönüşün üzüntüsünden, (dönüşte kötü bir durumla karşılaşmaktan) varlıktan sonra yokluğa düşmekten (iyi giden düzenimizin bozulmasından), mazlumun bedduasından, ailemizde ve malımızda kötü bir manzarayla karşılaşmaktan Sana sığınırım."
Tirmizi der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Hadiste geçen (وَمِنَ الْحَوْرِ بَعْدَ الْكَوْنِ) ifadesi (الْحَوْرِ بَعْدَ الْكَوْرِ) şeklinde de rivayet edilmiştir. Her iki ifade de vücuh (yani lafız farklılığı anlam yakınlığı) söz konusu olup imandan sonra küfre, itaatten sonra mâsiyete dönüşü; yani bir şeyden sonra daha kötü bir şeye dönmeyi anlatır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Da'vât 41, 5/497
Senetler:
1. Abdullah b. Sercis el-Müzenî (Abdullah b. Sercis)
2. Ebu Abdurrahman Asım el-Ahvel (Asım b. Süleyman)
3. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
4. Ahmed b. Abde ed-Dabbî (Ahmed b. Abde b. Musa)
Konular:
Allah İnancı, kullarının vekilidir
Dua, sefere çıkarken, dönerken, konaklama yerinde
Hz. Peygamber, duaları
KTB, DUA
VEKALET
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20371, N000247
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ أَخْبَرَنَا عُمَرُ بْنُ عُبَيْدٍ عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالَ وَصَفَتْ عَائِشَةُ غُسْلَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِنَ الْجَنَابَةِ قَالَتْ كَانَ يَغْسِلُ يَدَيْهِ ثَلاَثًا ثُمَّ يُفِيضُ بِيَدِهِ الْيُمْنَى عَلَى الْيُسْرَى فَيَغْسِلُ فَرْجَهُ وَمَا أَصَابَهُ - قَالَ عُمَرُ وَلاَ أَعْلَمُهُ إِلاَّ قَالَ يُفِيضُ بِيَدِهِ الْيُمْنَى عَلَى الْيُسْرَى ثَلاَثَ مَرَّاتٍ - ثُمَّ يَتَمَضْمَضُ ثَلاَثًا وَيَسْتَنْشِقُ ثَلاَثًا وَيَغْسِلُ وَجْهَهُ ثَلاَثًا ثُمَّ يُفِيضُ عَلَى رَأْسِهِ ثَلاَثًا ثُمَّ يَصُبُّ عَلَيْهِ الْمَاءَ .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Ömer b. Ubeyd, ona Ata b. es-Saib, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman'dan (ra) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Aişe, Peygamber'in (sav) şöyle guslettiğini anlattı: 'Önce su kabından dökerek ellerini üç kere yıkadı. Sonra sağ eli ile sol eline su döker tenasül organı ve çevresini yıkardı.' Ömer der ki: Bu hadisi ben şöyle biliyorum: 'Sağ eli ile sol eline üç sefer döker sonra ağzına üç kere su verir sonra da burnuna üç kere su vererek yüzünü üç kere yıkardı. Sonra başına üç sefer su döker sonra da tüm vücudunu yıkardı.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Tahâret 155, /2102
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Zeyd Ata b. Saib es-Sekafî (Ata b. Saib b. Malik)
4. Ebu Hafs Ömer b. Ubeyd et-Tenafisi (Ömer b. Ubeyd b. Ebu Ümeyye)
5. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Gusül, alınış şekli
Gusül, Hz. Peygamber'in
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يَزِيدَ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ رضى الله عنها أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يُشَرِّبُ رَأْسَهُ ثُمَّ يَحْثِى عَلَيْهِ ثَلاَثًا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20376, N000250
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يَزِيدَ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ رضى الله عنها أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يُشَرِّبُ رَأْسَهُ ثُمَّ يَحْثِى عَلَيْهِ ثَلاَثًا .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Yezid, ona Süfyan, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Aişe'den (r.anha) rivayet edildiğine göre: 'Rasulullah (sav) cünüplükten dolayı gusledeceği zaman saçlarının diplerine suyu ulaştırdıktan sonra başına üç sefer su dökerdi.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Tahâret 157, /2102
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Muhammed b. Abdullah el-Mukri (Muhammed b. Abdullah b. Yezid)
Konular:
Gusül, alınış şekli
Gusül, Hz. Peygamber'in
أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ مَنْصُورٍ - وَهُوَ ابْنُ صَفِيَّةَ - عَنْ أُمِّهِ عَنْ عَائِشَةَ رضى الله عنها أَنَّ امْرَأَةً سَأَلَتِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم عَنْ غُسْلِهَا مِنَ الْمَحِيضِ فَأَخْبَرَهَا كَيْفَ تَغْتَسِلُ ثُمَّ قَالَ « خُذِى فِرْصَةً مِنْ مِسْكٍ فَتَطَهَّرِى بِهَا » . قَالَتْ وَكَيْفَ أَتَطَهَّرُ بِهَا فَاسْتَتَرَ كَذَا ثُمَّ قَالَ « سُبْحَانَ اللَّهِ تَطَهَّرِى بِهَا » . قَالَتْ عَائِشَةُ رضى الله عنها فَجَذَبْتُ الْمَرْأَةَ وَقُلْتُ تَتَّبِعِينَ بِهَا أَثَرَ الدَّمِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20383, N000252
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ مَنْصُورٍ - وَهُوَ ابْنُ صَفِيَّةَ - عَنْ أُمِّهِ عَنْ عَائِشَةَ رضى الله عنها أَنَّ امْرَأَةً سَأَلَتِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم عَنْ غُسْلِهَا مِنَ الْمَحِيضِ فَأَخْبَرَهَا كَيْفَ تَغْتَسِلُ ثُمَّ قَالَ « خُذِى فِرْصَةً مِنْ مِسْكٍ فَتَطَهَّرِى بِهَا » . قَالَتْ وَكَيْفَ أَتَطَهَّرُ بِهَا فَاسْتَتَرَ كَذَا ثُمَّ قَالَ « سُبْحَانَ اللَّهِ تَطَهَّرِى بِهَا » . قَالَتْ عَائِشَةُ رضى الله عنها فَجَذَبْتُ الْمَرْأَةَ وَقُلْتُ تَتَّبِعِينَ بِهَا أَثَرَ الدَّمِ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed b. Abdurrahman, ona Süfyan, ona Mansur b. Safiyye, ona annesi, ona da Aişe'den (r.anha) rivayet edildiğine göre, bir kadın Rasulullah'a (sav): Hayızdan temizlenmek için nasıl yıkanması gerektiğini sordu. Rasulullah (sav), ona nasıl yıkanacağını anlattı sonra şöyle dedi: "Bir bez parçası al ve onunla temizlen." Bu sefer kadın: 'O bezle nasıl temizleneceğim' diye tekrar sorunca; Rasulullah (sav): "Sübhanallah onunla temizlen işte," buyurdu. Ben kadını bir kenara çekerek vücuduna bulaşan kan bulaşıklarını temizlersin," dedim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Tahâret 159, /2102
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Safiyye bt. Şeybe (Safiyye bt. Şeybe b. Osman b. Ebu Talha b. Abdüluzza)
3. Mansur b. Safiyye el-Kuraşi (Mansur b. Abdurrahman b. Talha b. Haris b. Talha)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Abdullah b. Muhammed el-Kuraşi (Abdullah b. Muhammed b. Abdurrahman b. Misver)
Konular:
Hayız, temizlenme şekli
Hz. Peygamber, kadınlara vaazı
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ يَزِيدَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ الْحَرَّانِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ قَالَ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ أَنَّ أَبَا أُمَيَّةَ الضَّمْرِىَّ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ سَفَرٍ وَهُوَ صَائِمٌ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَلاَ تَنْتَظِرِ الْغَدَاءَ » . قَالَ إِنِّى صَائِمٌ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « تَعَالَ أُخْبِرْكَ عَنِ الصِّيَامِ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ وَضَعَ عَنِ الْمُسَافِرِ الصِّيَامَ وَنِصْفَ الصَّلاَةِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20790, N002274
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ يَزِيدَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ الْحَرَّانِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ قَالَ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ أَنَّ أَبَا أُمَيَّةَ الضَّمْرِىَّ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ سَفَرٍ وَهُوَ صَائِمٌ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَلاَ تَنْتَظِرِ الْغَدَاءَ » . قَالَ إِنِّى صَائِمٌ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « تَعَالَ أُخْبِرْكَ عَنِ الصِّيَامِ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ وَضَعَ عَنِ الْمُسَافِرِ الصِّيَامَ وَنِصْفَ الصَّلاَةِ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ubeydullah b. Yezid b. İbrahim el-Harrânî, ona Osman, ona Muâviye, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Ebu Kilâbe, ona da Ebu Ümeyye ed-Damrî şöyle rivayet etmiştir:
Kendisi oruçlu ilen bir sefer (dönüşü) Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelmiş. Hz. Peygamber (sav) de ona ''yemeği beklemez misin'' buyurmuş. O ''ben oruçluyum'' demiş. (Bunun üzerine) Nebî (sav), ''gel de sana oruç hakkında (bazı şeyler) anlatayım. Allah (ac), yolcudan orucu ve namazın yarısını kaldırdı'' buyurmuş.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Sıyâm 51, /2235
Senetler:
1. Amr b. Ümeyye ed-Damrî (Amr b. Ümeyye b. Huveylid b. Abdullah b. İyas)
2. Ebû Kilabe Abdullah b. Zeyd el-Cermî (Abdullah b. Zeyd b. Amr b. Nâtil b. Malik b. Ubeyd)
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. Ebu Sellam Muaviye b. Sellam el-Habeşî (Muaviye b. Sellam b. Mamtur)
5. Osman b. Abdurrahman et-Tarâifi (Osman b. Abdurrahman b. Müslim)
6. Ebu Cafer Muhammed b. Ubeydullah el-Harranî (Muhammed b. Ubeydullah b. Yezid b. İbrahim)
Konular:
Namaz, seferde kılmak, cemaatle yetişmiş olmak vs
Oruç, seferde
Ruhsat, amellerde
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20451, T003470
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُوسَى الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا دَاوُدُ بْنُ الزِّبْرِقَانِ عَنْ مَطَرٍ الْوَرَّاقِ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ يَوْمٍ لأَصْحَابِهِ « قُولُوا سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ مِائَةَ مَرَّةٍ مَنْ قَالَهَا مَرَّةً كُتِبَتْ لَهُ عَشْرًا وَمَنْ قَالَهَا عَشْرًا كُتِبَتْ لَهُ مِائَةً وَمَنْ قَالَهَا مِائَةً كُتِبَتْ لَهُ أَلْفًا وَمَنْ زَادَ زَادَهُ اللَّهُ وَمَنِ اسْتَغْفَرَ غَفَرَ اللَّهُ لَهُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ .
Tercemesi:
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), günlerden bir gün ashabına şöyle buyurdu: “Günde yüz kere Allah’ı hamdiyle tesbih ederim” deyiniz. Her kim bir sefer söylerse kendisine on sevap yazılır on defa söyleyene yüz sevap yazılır, yüz sefer söyleyene bin sevap yazılır. Kim artırırsa Allah’ta sevap miktarını artırır kim Allah’tan bağışlanma isterse Allah onu bağışlar. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Da'vât 60, 5/513
Senetler:
()
Konular:
Hamd, Allah'a hamdetmek
Hz. Peygamber, tavsiyeleri
Sevap, sevap
Tesbih, parmakla saymak