Giriş

Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr, ona Muhammed b. Bişr, ona Yezid b. Ziyad b. Ebu Ca‘d, ona Zübeyd, ona Abdurrahman b. Ebu Leylâ, ona Ka‘b b. Ucre, ona da Ömer şöyle demiştir:

Muhammed’in (sav) dili ile, sefer namazı, Cuma namazı, Ramazan bayramı ve kurban bayramı namazı, her hangi bir kısaltma söz konusu olmaksızın tam olarak iki rekâttır.


    Öneri Formu
11965 İM001064 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 73


    Öneri Formu
11685 D001999 Ebu Davud, Menasik, 82


    Öneri Formu
11921 T002063 Tirmizi, Tıb, 20

Ebû Davud şöyle dedi: Hüseyin b. Hureys el-Mervezî şu notu yazıp bana gönderdi: Bize el-Fadl b. Musa, ona el-Hüseyin b. Vâkıd, ona Umare b. Ebu Hafsa, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) rivayet etmiştir: Bir adam Hz. Peygamber'e geldi ve karım, kendisine uzanan hiçbir eli geri çevirmiyor dedi. Hz. Peygamber de "boşa onu!" dedi. Bu sefer adam ama nefsimin onun peşinden gidebileceğinden korkuyorum dedi. O zaman Rasulullah (sav);
"Öyleyse ondan faydalan!” buyurdu


Açıklama: “Kendisine uzanan hiçbir eli geri çevirmiyor” cümlesi iki manaya hamledilmiştir. Birine göre; kadın namusunu korumuyor, fuhuş yapıyor. Diğerine göre de kadın ailenin malını yeterince korumuyor, kim isterse veriyor demektir. Bu görüşlerin her ikisi de tenkide açıktır. Kadın eğer fâhişe idiyse, Hz. Peygamber’in “onunla evliliğine devam et” demesi makul değildir. Kaldı ki bu durumda Hz. Peygamber’in ona ya iftira cezasını vermesi ya da mulâane ahkâmını uygulaması gerekirdi. İkinci ihtimale göre kadının çok cömert biri olduğu, ne bulursa dağıttığı, her isteyene verdiği düşünülecek olursa, şüphesiz cömertlik boşanmayı gerektiren bir kusur değildir, aksine bir fazilettir. Dolayısıyla bundan dolayı Hz. Peygamber’in “karını boşa!” demesi de makul değildir. Bu ifâde ile kadında bulunan gayri ciddilik, ahlakî gevşeklik, herkesle senli-benli olabilen yapısının, bir kadında bulunması gereken vakar ve ağırbaşlılığın onda bulunmadığının kastedilmiş olması da muhtemeldir. Bu hadîsi tahric edenlerden biri olan Nesaî, “Râvilerden biri bunu İbn Abbas'a ref' etti, diğeri ref' etmedi. Bu hadîs sâbit değildir” demiştir. Bu değerlendirmenin de ciddiye alınması gerekir.

    Öneri Formu
11877 D002049 Ebu Davud, Nikah, 3, +

Bize Ebu Bekir b. Hallâd, ona Veki, ona Üsâme b. Zeyd şöyle demiştir: Ben Tavus’a yolculuk halindeyken namazın sünnetleri hakkında sordum, -o sırada Hasan b. Müslim b. Yenâk da yanında oturuyordu-, şöyle dedi: Bana Tavus, ona da İbn Abbas şöyle demiştir:

Rasulullah (sav) Hazar (ikamet halinde) ve sefer namazını farz kılmıştır. Biz hem hazarda (ikamet halinde) hem de seferde iken namazın öncesinde de sonrasında sünnet kılardık.


Açıklama: Elbani bu hadisn hasen sahih olduğunu ifade etmiştir

    Öneri Formu
12055 İM001072 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 75

Bize el-Ka'neb, ona Mâlik, ona Nafi', ona da Abdullah b. Ömer'den (ra) rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav); "Ey Allah'ım, traş olanlara merhamet eyle!" diye dua etmişti. Ashâb, Ey Allah'ın Rasulü, saçlarını kısaltanlara da dua etseniz" demişler, ama o yine "Ey Allah'ım, traş olanlara rahmet eyle" demiş. Ashab tekrar, Ya Rasulullah, saçlarını kısaltanlara da dua etseniz demişler. Bu sefer Hz. Peygamber (sav), "saçlarını kısaltanlara da rahmet eyle" demiş.


    Öneri Formu
11600 D001979 Ebu Davud, Menasik, 78

Bize Muhammed b. Beşşar, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu‘be, ona İsmail b. Reca, ona Evs b. Dam‘ac, ona da Ebu Mesud, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Bir topluluğa aralarında Allah'ın Kitabını en iyi bilen kişi imam olur. Eğer (cemaat) Kur'an'ı aynı ölçüde biliyorsa, daha önce hicret etmiş olan imam olsun. Eğer hicret zamanı açısından da eşitseler, bu sefer yaşı en büyük olan imam olsun. Bir kişiye ailesinin yanında yahut evinde imamlık yapılmaz. Evinde, kendisi için ayrılmış özel yere de onun izni olmadan oturulmaz."


    Öneri Formu
11644 İM000980 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 46


    Öneri Formu
12214 T002080 Tirmizi, Tıb, 29


    Öneri Formu
12220 T002084 Tirmizi, Tıb, 33


    Öneri Formu
12300 T002124 Tirmizi, Vesaya, 8