1720 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Şihab şöyle demiştir: Bir gün Ömer b. Abdülaziz ikindi namazını kıldırmayı biraz geciktirmişti. Bunun üzerine Urve ona hitaben, 'Cebrail, gökten inip Hz. Peygamber'in (sav) önünde namaz kıldı.' dedi. Bunun üzerine Ömer, 'Ne dediğine dikkat et ey Urve!' diye karşılık verdi. Bunun üzerine Urve sözlerine şöyle devam etti: 'Bana Beşir b. Ebu Mesud, ona Ebu Mesud, Hz. Peygamber'i şöyle derken işittiğini rivayet etti: "Cebrail indi ve bana imamlık yaptı. Ben de onunla ilk olarak sabah namazını kıldım. Sonra öğle namazını; sonra ikindi namazını; sonra akşam namazını; sonra da yatsı namazını kıldım." Hz. Peygamber (sav) parmaklarıyla beş vakit namazı sayıyordu.
Açıklama: Ömer b. Abdulaziz idari işleri sebebiyle ikindi namazını vakit biraz geçtikten sonra kıldırma imkanı bulmuş, tabiun neslinden Hz. Aişeʼnin (r.anh) yeğeni ve en yakın öğrencilerinden olan Urve b. ez-Zübeyr ise bu duruma itiraz etmiştir. İtiraz ederken Cebrailʼin Hz. Peygamberʼin (sav) namaz kıldırmak için önüne geçtiğine veya namaz vakitlerini Cebrail'in belirlediğine dair bilgiye Ömer b. Abdulaziz tarafından itiraz edilince Urve bilgisinin kaynağı olan hadisi rivayet etmiştir. (Bkz. İbn ʿAbdilberr, Ebû Ömer Yûsuf b. ʿAbdillâh en-Nemerî (ö.463/1071), et-Temhîd li mâ fī'l-Muvattaʾ mine'l-Meʿânî ve'l-ʾEsânîd (nşr. Muṡṭafā b. ʾAḥmed el-ʿAlevī, Muḥammed ʿAbdulkebīr el-Bekrī), I-XXIV, Maġrib 1387/1967, 8/ 18; İbn Hacer, Ebû'l-Fadl Ahmed b. ʿAlî el-ʿAskalânî (ö. 852/1448), Fethu'l-Bârî Şerhu Sahīh el-Buhârî, I-XIII, Beyrūt 1379/1959, 2/3).
Bize İsmail b. Behram, ona Ubeydullah b. el-Eşcei, ona Süfyan, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona babası (Ebu Salih), ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Akrep sokmasından dolayı bir adam gece sabah kadar uyuyamadı. Sonra Peygamber'e (sav) “falanca adamı bir akrep soktu da adam o gece uyuyamadı” denildi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Eğer o adam akşamladığı zaman 'Yarattıklarının şerrinden Allah'ın mükemmel kelimelerine sığınırım' deseydi sabahlayıncaya kadar hiçbir akrebin sokması ona zarar vermeyecekti."
Açıklama: Anlaşılabildiği kadarıyla rivayet muallaktır; Buhari ile Osman b. Ömer arasında inkıta vardır.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah (b. Mesud) (ra) şöyle demiştir: Rasulullah'ın (sav) yanında sabaha kadar uyuyan (ve böylece sabah namazını kaçıran) bir kimseden bahsedildi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Bu kulaklarına şeytanın işediği bir adamdır."
Ravi dedi ki: Veya "kulağına" (diyerek tekil olarak) demiştir.
Açıklama: Söz konusu rivayette temsilî bir anlatımla sabah namazına kalkamayacak kadar aşırı uykuya dalan kişi için kinayede bulunulmuştur. Rasulullah’ın (sav) sabah namazının kılınmamasına neden olan durumun kötülüğüne vurguda bulunmak üzere İslam inancında kötülüğün sembolü olan şeytana ve onun davranışına dikkat çekmesi, önem arz etmektedir.
Bize Muhammed b. Mukatil, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebuû Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Cennete ilk giren zümrenin yüzleri ayın on dördüncü gecesindeki dolunay gibi parlaktır. Onlar tükürme, sümkürme, ve dışkı çıkarma ihtiyacı duymazlar. Onların cennette kapları altın, tarakları altın ve gümüş, buhurdanlıkları uluvve (Hind udu), terleri misktir. Her bir kişi için, güzelliğinden dolayı etinin arkasından baldır kemiğinin iliği görünen, iki eş vardır. Onların arasında çekişme ve düşmanlık yoktur. Kalpleri bir kalptir. Sabah akşam Allah'ı tesbih ederler."
Bize Ebu Yemân, ona Şuayib, ona Ebu Zinâd, ona A'rac, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Cennete ilk girecek zümre, ayın on dördüncü gecesindeki dolunay gibi parıldayacak, ardından girenler de en parlak yıldız gibi olacaklar. Onların kalbi, bir kişinin kalbi gibi olup aralarında ihtilaf ve kin olmayacak. Her bir kişi için, güzellik ve latifliğinden dolayı etinin ardından baldırının iliği, görülen iki eş vardır. Cennetlikler sabah akşam Allah'ı tesbih ederler. Hasta olmaz, sümkürme ve tükürme ihtiyacı duymazlar. kapları altın ve gümüş, tarakları altın, buhurdanlıklarının yakıtı uluvve -Ebu Yemân der ki: Ûd ağacı-, terleri de misktir."
Mucâhid der ki: "îbkâr" fecrin başlangıcı; "Aşıyy" ise güneşin, batma anında gördüğün meylidir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Muahmmed b. Hazım, ona A'meş, ona Amr b. Mürra, ona Said b. Cübeyr, ona İbn Abbas şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) bir gün Safâ Tepe'sine çıktı ve "Yâ sabâhâh! (uyanın ey Kureyş)" diye seslendi. Kureyşliler onun yanına toplandılar ve “ne oldu” dediler. Hz. Peygamber (sav) onlara "Ben düşmanın size sabah yada akşam baskın yapacağını haber versem ne dersiniz? Bana inanır mısınız?" buyurdu. Onlar da “evet” dediler. Hz. Peygamber (sav) "Öyleyse ben şiddetli bir azabın öncesinde sizleri uyaran kişiyim" buyurdu. Ebu Leheb “Yazık sana! Bizi buraya bunun için mi topladın!” dedi. Bunun üzerine "Tebbet yedâ Ebî Leheb" suresi nazil oldu.