Bize İshâk b. İbrahim el-Hanzalî ile Muhammed b. Ebî Ömer, onlara Abdürrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdillâh b. Ebî Sevr, ona da İbni Abbas şunları söylemiş:
Hz. Peygamber'in (sav) zevcelerinden, haklarında Allah Teâlâ'nın:'İkiniz de Allah’a tövbe ederseniz (çok iyi olur), çünkü kalpleriniz eğrilmişti.' buyurduğu iki kadının kimler olduğunu Ömer'e sormaya arzu eder dururdum. Nihayet Ömer hacca gitti. Onunla birlikte ben de hacca gittim. Biraz yol aldıktan sonra Ömer saptı. Elimde su tulumu olduğu halde onunla birlikte ben de saptım. Ömer (ra) (tuvalet) ihtiyacını giderdi; sonra yanıma geldi. Ellerine su döktüm; abdest aldı. (O zaman): Ey müminlerin emiri, Peygamber'in (sav) zevcelerinden kendilerine yüce Allah'ın 'İkiniz de Allah’a tövbe ederseniz (çok iyi olur), çünkü kalpleriniz eğrilmişti.' buyurduğu iki kadın kimlerdir? dedim. Ömer: Şaşarım sana ey İbn Abbas, Onlar Hafsa ile Aişe'dir; cevabını verdi. (Zührî dedi ki: Vallahi Ömer, İbni Abbâs'ın sorduğu suâlden hoşlanmamış ve (hoşlanmadığını da) gizlememiştir.) Bundan sonra Ömer, hadîsi rivayete başladı, dedi ki:
Biz, Kureyş topluluğu erkekleri kadınlara baskın gelen bir kavim idik. Medine'ye geldiğimizde (orada) kadınları kendilerine baskın gelen bir topluluk bulduk. Az sonra bizim kadınlarımız da onların kadınlarından bu özelliği almaya başladılar. Benim evim Avâlî'deki Benî Ümeyye b. Zeyd mahallesinde idi. Bir gün karıma kızdım. Bir de baktım bana cevap veriyor. Bana karşı söz söylemesinden hoşlanmadım. Karım: Benim sana karşılık vermemden neden hoşlanmıyorsun? Vallahi Hz. Peygamber'in (sav) zevceleri bile ona cevap veriyorlar da (bâzan) biri bütün gün akşama kadar kendisini terk ediyor, dedi. Bunun üzerine oradan ayrılarak (kızım) Hafsa'nın yanına gittim ve ona: Sen Rasulullah'a (sav) cevap mı veriyorsun? dedim. Hafsa: Evet, cevâbını verdi. Sizden biriniz onu bütün gün akşama kadar terk ediyor (konuşmuyor) mu? diye sordum. (Yine) Evet, cevâbını verdi. Dedim ki: Sizden bunu yapan muhakkak kendine yazık etmiştir. Biriniz Resulü Ekrem'in (sav) gazabından dolayı Allah'ın kendisine gazâb etmeyeceğinden emîn olabiliyor mu? Şu halde böylesi helak olmuş demektir. Sen Rasulullah'a (sav) kafa tutma, ondan bir şey de isteme! Aklına geleni benden iste! Sakın ortağının Rasulullah (sav) nezdinde senden daha güzel ve daha sevgili olması seni aldatmasın! (Ömer burada Âişe'yi kasdetmiştir. Sonra devamla) demiştir ki:
Benim Ensardan bir komşum vardı. Rasulullah'ın (sav) yanıma gitmek hususunda onunla nöbetleşirdik. Bir gün o gider, bir gün ben giderdim. Bu suretle bâzan vahiy haberini ve diğer haberleri o bana getirir; bâzan da ben ona getirirdim. Aramızda Gassânlılar bizimle harb etmek için atlarını nallatıyor; diye konuşurduk. Derken dostum Rasulullah'ın (sav) yanına gitti. Sonra yatsı zamanında bana gelerek kapımı çaldı ve bana seslendi. Yanına çıktım. Büyük bir hâdise olmuş dedi. Ben: Ne o? Yoksa Gassânlılar mı gelmiş? diye sordum. Hayır; ondan daha büyük ve uzun!.. Hz. Peygamber (sav) hanımlarını boşamış!.. dedi. Yazık! Hafsa mahvoldu, ben bunun olacağını biliyordum dedim.
Sabah namazını kıldığım gibi elbisemi kuşandım; sonra giderek Hafsa'nın yanma girdim. Hafsa ağlıyordu. Rasulullah (sav) sizi boşadı mı? diye sordum. Bilmiyorum; işte kendisi! Şu yüksekçe odaya çekilmiştir, dedi. Bunun üzerine onun (Hz. Peygamber'in) siyah bir kölesinin yanına gelerek: Ömer için izin iste! dedim. Köle hemen içeri girdi. Sonra benim yanıma çıkarak: Ona senin geldiğini söyledim, ama ses çıkarmadı, dedi. Bunun üzerine oradan çekilerek minberin yanına gittim ve oturdum. Bir de ne göreyim! Orada bir cemaat oturuyorlar; bâzıları da ağlıyor!.. Biraz oturdum. Sonra hislerim bana galebe çaldı ve (tekrar) köleye gelerek: Ömer için izin iste! dedim. Köle içeri girdi. Sonra benim yanıma çıkarak: Ona senin geldiğini söyledim; ama ses çıkarmadı, dedi. Bunun üzerine geri döndüm.
Az sonra baktım köle beni çağırıyor! İçeri gir; sana izin verdiler. dedi. Artık içeri girdim. Ve Rasulullah'a (sav) selâm verdim. Baktım, dokuma bir hasır üzerine yaslanmış: hasır yan tarafında iz bırakmış. Yâ Rasûlâllah. hanımlarını boşadın mı? dedim. Mübarek başını bana doğru kaldırarak "Hayır" cevâbını verdi. Bunun üzerine ben şunları söyledim: Allahü ekber! Bizi bir görse idin yâ Rasûlâllah! Biz Kureyş cemaati kadınlara baskın olan bir kavim idik. Medine'ye geldiğimizde (orada) kadınları kendilerine baskın olan bir kavim bulduk. Az zaman sonra bizim kadınlarımız da onların kadınlarından huy kapmaya başladılar. Derken bir gün karıma kızdım. Bir de baktım, bana kafa tutuyor! Bana karşı söz söylemesinden hoşlanmadım. Karım: Benim sana karşılık vermeme neden kızıyorsun? Vallahi Hz. Peygamber'in (sav) zevceleri bile ona kafa tutuyorlar da (bâzan) birisi bütün gün akşama kadar kendisini terk ediyor; dedi. Onlardan bunu yapan muhakkak kendine yazık etmiştir; hiç biri Rasulullah'ın (sav) gazabından dolayı yüce Allah'ın kendisine gazab etmeyeceğinden emin olabilir mi? O halde muhakkak helak olmuştur, dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) gülümsedi. Ben (sözüme devamla) dedim ki:
Yâ Rasûlâllah, Hafsa'nın yanına girdim de (ona) şunları söyledim: Sakın ortağının Rasulullah (sav) nezdinde senden daha güzel ve daha sevgili olması seni aldatmasın! Rasulullah (sav) bir daha gülümsedi. (Bunun üzerine) Seninle sohbet edebilir (içeri girip oturabilir) miyim yâ Rasûlâllah? dedim."Evet" cevâbını verdi. Ben de oturdum. Müteakiben başımı kaldırarak içeriye bir göz gezdirdim. Vallahi içeride üç deriden başka göze dokunur bir şey göremedim ve: Yâ Rasûlâllah, Allah'a duâ et de ümmetine bol rızık ihsan eylesin. İranlılarla Romalılar Allah'a tapmadıkları halde onlara bol rızklar ihsan eylemiştir, dedim. Bunun üzerine doğrularak oturdu ve: "Sen şüphede misin ey Hattâb'ın oğlu? Onlar iyi amellerinin karşılığı kendilerine dünya hayatında peşin verilen bir kavimdirler." buyurdu. (Bunun üzerine) Benim için mağfiret dile yâ Rasûlâllah, dedim. Rasulullah (sav) zevcelerine pek ziyade gücendiğinden bir ay yanlarına girmemeye yemin etmişti. Nihayet yüce Allah kendisini (sav) (bu konuda) uyardı.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277068, M003695-2
Hadis:
وَحَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الْحَنْظَلِىُّ وَمُحَمَّدُ بْنُ أَبِى عُمَرَ - وَتَقَارَبَا فِى لَفْظِ الْحَدِيثِ - قَالَ ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا وَقَالَ إِسْحَاقُ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى ثَوْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ لَمْ أَزَلْ حَرِيصًا أَنْ أَسْأَلَ عُمَرَ عَنِ الْمَرْأَتَيْنِ مِنْ أَزْوَاجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم اللَّتَيْنِ قَالَ اللَّهُ تَعَالَى ( إِنْ تَتُوبَا إِلَى اللَّهِ فَقَدْ صَغَتْ قُلُوبُكُمَا ) حَتَّى حَجَّ عُمَرُ وَحَجَجْتُ مَعَهُ فَلَمَّا كُنَّا بِبَعْضِ الطَّرِيقِ عَدَلَ عُمَرُ وَعَدَلْتُ مَعَهُ بِالإِدَاوَةِ فَتَبَرَّزَ ثُمَّ أَتَانِى فَسَكَبْتُ عَلَى يَدَيْهِ فَتَوَضَّأَ فَقُلْتُ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ مَنِ الْمَرْأَتَانِ مِنْ أَزْوَاجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم اللَّتَانِ قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لَهُمَا ( إِنْ تَتُوبَا إِلَى اللَّهِ فَقَدْ صَغَتْ قُلُوبُكُمَا ) قَالَ عُمَرُ وَاعَجَبًا لَكَ يَا ابْنَ عَبَّاسٍ - قَالَ الزُّهْرِىُّ كَرِهَ وَاللَّهِ مَا سَأَلَهُ عَنْهُ وَلَمْ يَكْتُمْهُ - قَالَ هِىَ حَفْصَةُ وَعَائِشَةُ . ثُمَّ أَخَذَ يَسُوقُ الْحَدِيثَ قَالَ كُنَّا مَعْشَرَ قُرَيْشٍ قَوْمًا نَغْلِبُ النِّسَاءَ فَلَمَّا قَدِمْنَا الْمَدِينَةَ وَجَدْنَا قَوْمًا تَغْلِبُهُمْ نِسَاؤُهُمْ فَطَفِقَ نِسَاؤُنَا يَتَعَلَّمْنَ مِنْ نِسَائِهِمْ - قَالَ - وَكَانَ مَنْزِلِى فِى بَنِى أُمَيَّةَ بْنِ زَيْدٍ بِالْعَوَالِى فَتَغَضَّبْتُ يَوْمًا عَلَى امْرَأَتِى فَإِذَا هِىَ تُرَاجِعُنِى فَأَنْكَرْتُ أَنْ تُرَاجِعَنِى . فَقَالَتْ مَا تُنْكِرُ أَنْ أُرَاجِعَكَ فَوَاللَّهِ إِنَّ أَزْوَاجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لَيُرَاجِعْنَهُ وَتَهْجُرُهُ إِحْدَاهُنَّ الْيَوْمَ إِلَى اللَّيْلِ . فَانْطَلَقْتُ فَدَخَلْتُ عَلَى حَفْصَةَ فَقُلْتُ أَتُرَاجِعِينَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ نَعَمْ . فَقُلْتُ أَتَهْجُرُهُ إِحْدَاكُنَّ الْيَوْمَ إِلَى اللَّيْلِ قَالَتْ نَعَمْ . قُلْتُ قَدْ خَابَ مَنْ فَعَلَ ذَلِكَ مِنْكُنَّ وَخَسِرَ أَفَتَأْمَنُ إِحْدَاكُنَّ أَنْ يَغْضَبَ اللَّهُ عَلَيْهَا لِغَضَبِ رَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم فَإِذَا هِىَ قَدْ هَلَكَتْ لاَ تُرَاجِعِى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَلاَ تَسْأَلِيهِ شَيْئًا وَسَلِينِى مَا بَدَا لَكِ وَلاَ يَغُرَّنَّكِ أَنْ كَانَتْ جَارَتُكِ هِىَ أَوْسَمَ وَأَحَبَّ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْكِ - يُرِيدُ عَائِشَةَ - قَالَ وَكَانَ لِى جَارٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَكُنَّا نَتَنَاوَبُ النُّزُولَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَيَنْزِلُ يَوْمًا وَأَنْزِلُ يَوْمًا فَيَأْتِينِى بِخَبَرِ الْوَحْىِ وَغَيْرِهِ وَآتِيهِ بِمِثْلِ ذَلِكَ وَكُنَّا نَتَحَدَّثُ أَنَّ غَسَّانَ تُنْعِلُ الْخَيْلَ لِتَغْزُوَنَا فَنَزَلَ صَاحِبِى ثُمَّ أَتَانِى عِشَاءً فَضَرَبَ بَابِى ثُمَّ نَادَانِى فَخَرَجْتُ إِلَيْهِ فَقَالَ حَدَثَ أَمْرٌ عَظِيمٌ . قُلْتُ مَاذَا أَجَاءَتْ غَسَّانُ قَالَ لاَ بَلْ أَعْظَمُ مِنْ ذَلِكَ وَأَطْوَلُ طَلَّقَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم نِسَاءَهُ . فَقُلْتُ قَدْ خَابَتْ حَفْصَةُ وَخَسِرَتْ قَدْ كُنْتُ أَظُنُّ هَذَا كَائِنًا حَتَّى إِذَا صَلَّيْتُ الصُّبْحَ شَدَدْتُ عَلَىَّ ثِيَابِى ثُمَّ نَزَلْتُ فَدَخَلْتُ عَلَى حَفْصَةَ وَهْىَ تَبْكِى فَقُلْتُ أَطَلَّقَكُنَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ لاَ أَدْرِى هَا هُوَ ذَا مُعْتَزِلٌ فِى هَذِهِ الْمَشْرُبَةِ . فَأَتَيْتُ غُلاَمًا لَهُ أَسْوَدَ فَقُلْتُ اسْتَأْذِنْ لِعُمَرَ . فَدَخَلَ ثُمَّ خَرَجَ إِلَىَّ فَقَالَ قَدْ ذَكَرْتُكَ لَهُ فَصَمَتَ فَانْطَلَقْتُ حَتَّى انْتَهَيْتُ إِلَى الْمِنْبَرِ فَجَلَسْتُ فَإِذَا عِنْدَهُ رَهْطٌ جُلُوسٌ يَبْكِى بَعْضُهُمْ فَجَلَسْتُ قَلِيلاً ثُمَّ غَلَبَنِى مَا أَجِدُ ثُمَّ أَتَيْتُ الْغُلاَمَ فَقُلْتُ اسْتَأْذِنْ لِعُمَرَ . فَدَخَلَ ثُمَّ خَرَجَ إِلَىَّ . فَقَالَ قَدْ ذَكَرْتُكَ لَهُ فَصَمَتَ . فَوَلَّيْتُ مُدْبِرًا فَإِذَا الْغُلاَمُ يَدْعُونِى فَقَالَ ادْخُلْ فَقَدْ أَذِنَ لَكَ فَدَخَلْتُ فَسَلَّمْتُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَإِذَا هُوَ مُتَّكِئٌ عَلَى رَمْلِ حَصِيرٍ قَدْ أَثَّرَ فِى جَنْبِهِ فَقُلْتُ أَطَلَّقْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ نِسَاءَكَ فَرَفَعَ رَأْسَهُ إِلَىَّ وَقَالَ " لاَ " . فَقُلْتُ اللَّهُ أَكْبَرُ لَوْ رَأَيْتَنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَكُنَّا مَعْشَرَ قُرَيْشٍ قَوْمًا نَغْلِبُ النِّسَاءَ فَلَمَّا قَدِمْنَا الْمَدِينَةَ وَجَدْنَا قَوْمًا تَغْلِبُهُمْ نِسَاؤُهُمْ فَطَفِقَ نِسَاؤُنَا يَتَعَلَّمْنَ مِنْ نِسَائِهِمْ فَتَغَضَّبْتُ عَلَى امْرَأَتِى يَوْمًا فَإِذَا هِىَ تُرَاجِعُنِى فَأَنْكَرْتُ أَنْ تُرَاجِعَنِى . فَقَالَتْ مَا تُنْكِرُ أَنْ أُرَاجِعَكَ فَوَاللَّهِ إِنَّ أَزْوَاجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لَيُرَاجِعْنَهُ وَتَهْجُرُهُ إِحْدَاهُنَّ الْيَوْمَ إِلَى اللَّيْلِ . فَقُلْتُ قَدْ خَابَ مَنْ فَعَلَ ذَلِكَ مِنْهُنَّ وَخَسِرَ أَفَتَأْمَنُ إِحْدَاهُنَّ أَنْ يَغْضَبَ اللَّهُ عَلَيْهَا لِغَضَبِ رَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم فَإِذَا هِىَ قَدْ هَلَكَتْ فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ دَخَلْتُ عَلَى حَفْصَةَ فَقُلْتُ لاَ يَغُرَّنَّكِ أَنْ كَانَتْ جَارَتُكِ هِىَ أَوْسَمُ مِنْكِ وَأَحَبُّ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْكِ . فَتَبَسَّمَ أُخْرَى فَقُلْتُ أَسْتَأْنِسُ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ " نَعَمْ " . فَجَلَسْتُ فَرَفَعْتُ رَأْسِى فِى الْبَيْتِ فَوَاللَّهِ مَا رَأَيْتُ فِيهِ شَيْئًا يَرُدُّ الْبَصَرَ إِلاَّ أُهُبًا ثَلاَثَةً فَقُلْتُ ادْعُ اللَّهَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَنْ يُوَسِّعَ عَلَى أُمَّتِكَ فَقَدْ وَسَّعَ عَلَى فَارِسَ وَالرُّومِ وَهُمْ لاَ يَعْبُدُونَ اللَّهَ فَاسْتَوَى جَالِسًا ثُمَّ قَالَ " أَفِى شَكٍّ أَنْتَ يَا ابْنَ الْخَطَّابِ أُولَئِكَ قَوْمٌ عُجِّلَتْ لَهُمْ طَيِّبَاتُهُمْ فِى الْحَيَاةِ الدُّنْيَا " . فَقُلْتُ اسْتَغْفِرْ لِى يَا رَسُولَ اللَّهِ . وَكَانَ أَقْسَمَ أَنْ لاَ يَدْخُلَ عَلَيْهِنَّ شَهْرًا مِنْ شِدَّةِ مَوْجِدَتِهِ عَلَيْهِنَّ . حَتَّى عَاتَبَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ .
Tercemesi:
Bize İshâk b. İbrahim el-Hanzalî ile Muhammed b. Ebî Ömer, onlara Abdürrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Ubeydullah b. Abdillâh b. Ebî Sevr, ona da İbni Abbas şunları söylemiş:
Hz. Peygamber'in (sav) zevcelerinden, haklarında Allah Teâlâ'nın:'İkiniz de Allah’a tövbe ederseniz (çok iyi olur), çünkü kalpleriniz eğrilmişti.' buyurduğu iki kadının kimler olduğunu Ömer'e sormaya arzu eder dururdum. Nihayet Ömer hacca gitti. Onunla birlikte ben de hacca gittim. Biraz yol aldıktan sonra Ömer saptı. Elimde su tulumu olduğu halde onunla birlikte ben de saptım. Ömer (ra) (tuvalet) ihtiyacını giderdi; sonra yanıma geldi. Ellerine su döktüm; abdest aldı. (O zaman): Ey müminlerin emiri, Peygamber'in (sav) zevcelerinden kendilerine yüce Allah'ın 'İkiniz de Allah’a tövbe ederseniz (çok iyi olur), çünkü kalpleriniz eğrilmişti.' buyurduğu iki kadın kimlerdir? dedim. Ömer: Şaşarım sana ey İbn Abbas, Onlar Hafsa ile Aişe'dir; cevabını verdi. (Zührî dedi ki: Vallahi Ömer, İbni Abbâs'ın sorduğu suâlden hoşlanmamış ve (hoşlanmadığını da) gizlememiştir.) Bundan sonra Ömer, hadîsi rivayete başladı, dedi ki:
Biz, Kureyş topluluğu erkekleri kadınlara baskın gelen bir kavim idik. Medine'ye geldiğimizde (orada) kadınları kendilerine baskın gelen bir topluluk bulduk. Az sonra bizim kadınlarımız da onların kadınlarından bu özelliği almaya başladılar. Benim evim Avâlî'deki Benî Ümeyye b. Zeyd mahallesinde idi. Bir gün karıma kızdım. Bir de baktım bana cevap veriyor. Bana karşı söz söylemesinden hoşlanmadım. Karım: Benim sana karşılık vermemden neden hoşlanmıyorsun? Vallahi Hz. Peygamber'in (sav) zevceleri bile ona cevap veriyorlar da (bâzan) biri bütün gün akşama kadar kendisini terk ediyor, dedi. Bunun üzerine oradan ayrılarak (kızım) Hafsa'nın yanına gittim ve ona: Sen Rasulullah'a (sav) cevap mı veriyorsun? dedim. Hafsa: Evet, cevâbını verdi. Sizden biriniz onu bütün gün akşama kadar terk ediyor (konuşmuyor) mu? diye sordum. (Yine) Evet, cevâbını verdi. Dedim ki: Sizden bunu yapan muhakkak kendine yazık etmiştir. Biriniz Resulü Ekrem'in (sav) gazabından dolayı Allah'ın kendisine gazâb etmeyeceğinden emîn olabiliyor mu? Şu halde böylesi helak olmuş demektir. Sen Rasulullah'a (sav) kafa tutma, ondan bir şey de isteme! Aklına geleni benden iste! Sakın ortağının Rasulullah (sav) nezdinde senden daha güzel ve daha sevgili olması seni aldatmasın! (Ömer burada Âişe'yi kasdetmiştir. Sonra devamla) demiştir ki:
Benim Ensardan bir komşum vardı. Rasulullah'ın (sav) yanıma gitmek hususunda onunla nöbetleşirdik. Bir gün o gider, bir gün ben giderdim. Bu suretle bâzan vahiy haberini ve diğer haberleri o bana getirir; bâzan da ben ona getirirdim. Aramızda Gassânlılar bizimle harb etmek için atlarını nallatıyor; diye konuşurduk. Derken dostum Rasulullah'ın (sav) yanına gitti. Sonra yatsı zamanında bana gelerek kapımı çaldı ve bana seslendi. Yanına çıktım. Büyük bir hâdise olmuş dedi. Ben: Ne o? Yoksa Gassânlılar mı gelmiş? diye sordum. Hayır; ondan daha büyük ve uzun!.. Hz. Peygamber (sav) hanımlarını boşamış!.. dedi. Yazık! Hafsa mahvoldu, ben bunun olacağını biliyordum dedim.
Sabah namazını kıldığım gibi elbisemi kuşandım; sonra giderek Hafsa'nın yanma girdim. Hafsa ağlıyordu. Rasulullah (sav) sizi boşadı mı? diye sordum. Bilmiyorum; işte kendisi! Şu yüksekçe odaya çekilmiştir, dedi. Bunun üzerine onun (Hz. Peygamber'in) siyah bir kölesinin yanına gelerek: Ömer için izin iste! dedim. Köle hemen içeri girdi. Sonra benim yanıma çıkarak: Ona senin geldiğini söyledim, ama ses çıkarmadı, dedi. Bunun üzerine oradan çekilerek minberin yanına gittim ve oturdum. Bir de ne göreyim! Orada bir cemaat oturuyorlar; bâzıları da ağlıyor!.. Biraz oturdum. Sonra hislerim bana galebe çaldı ve (tekrar) köleye gelerek: Ömer için izin iste! dedim. Köle içeri girdi. Sonra benim yanıma çıkarak: Ona senin geldiğini söyledim; ama ses çıkarmadı, dedi. Bunun üzerine geri döndüm.
Az sonra baktım köle beni çağırıyor! İçeri gir; sana izin verdiler. dedi. Artık içeri girdim. Ve Rasulullah'a (sav) selâm verdim. Baktım, dokuma bir hasır üzerine yaslanmış: hasır yan tarafında iz bırakmış. Yâ Rasûlâllah. hanımlarını boşadın mı? dedim. Mübarek başını bana doğru kaldırarak "Hayır" cevâbını verdi. Bunun üzerine ben şunları söyledim: Allahü ekber! Bizi bir görse idin yâ Rasûlâllah! Biz Kureyş cemaati kadınlara baskın olan bir kavim idik. Medine'ye geldiğimizde (orada) kadınları kendilerine baskın olan bir kavim bulduk. Az zaman sonra bizim kadınlarımız da onların kadınlarından huy kapmaya başladılar. Derken bir gün karıma kızdım. Bir de baktım, bana kafa tutuyor! Bana karşı söz söylemesinden hoşlanmadım. Karım: Benim sana karşılık vermeme neden kızıyorsun? Vallahi Hz. Peygamber'in (sav) zevceleri bile ona kafa tutuyorlar da (bâzan) birisi bütün gün akşama kadar kendisini terk ediyor; dedi. Onlardan bunu yapan muhakkak kendine yazık etmiştir; hiç biri Rasulullah'ın (sav) gazabından dolayı yüce Allah'ın kendisine gazab etmeyeceğinden emin olabilir mi? O halde muhakkak helak olmuştur, dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) gülümsedi. Ben (sözüme devamla) dedim ki:
Yâ Rasûlâllah, Hafsa'nın yanına girdim de (ona) şunları söyledim: Sakın ortağının Rasulullah (sav) nezdinde senden daha güzel ve daha sevgili olması seni aldatmasın! Rasulullah (sav) bir daha gülümsedi. (Bunun üzerine) Seninle sohbet edebilir (içeri girip oturabilir) miyim yâ Rasûlâllah? dedim."Evet" cevâbını verdi. Ben de oturdum. Müteakiben başımı kaldırarak içeriye bir göz gezdirdim. Vallahi içeride üç deriden başka göze dokunur bir şey göremedim ve: Yâ Rasûlâllah, Allah'a duâ et de ümmetine bol rızık ihsan eylesin. İranlılarla Romalılar Allah'a tapmadıkları halde onlara bol rızklar ihsan eylemiştir, dedim. Bunun üzerine doğrularak oturdu ve: "Sen şüphede misin ey Hattâb'ın oğlu? Onlar iyi amellerinin karşılığı kendilerine dünya hayatında peşin verilen bir kavimdirler." buyurdu. (Bunun üzerine) Benim için mağfiret dile yâ Rasûlâllah, dedim. Rasulullah (sav) zevcelerine pek ziyade gücendiğinden bir ay yanlarına girmemeye yemin etmişti. Nihayet yüce Allah kendisini (sav) (bu konuda) uyardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Talak 3695, /605
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
3. Ubeydullah b. Abdullah el-Kuraşi (Abdullah b. Abdullah b. Ebu Sevr)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
6. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
7. Muhammed b. Ebu Ömer el-Adenî (Muhammed b. Yahya b. Ebu Ömer)
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları Hz. Hafsa
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Hz. Peygamber, hanımlarını muhayyer bırakması
Hz. Peygamber, tebessüm etmesi
Kadın, Hz. Peygamber döneminde
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
أَخْبَرَنَا مُوسَى بْنُ حِزَامٍ التِّرْمِذِىُّ وَهَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ - وَاللَّفْظُ لَهُ - قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ قَالَ أَخْبَرَنِى سُفْيَانُ عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ صَالِحٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ نُفَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ أَنَّهُ سَأَلَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم عَنِ الْمُعَوِّذَتَيْنِ قَالَ عُقْبَةُ فَأَمَّنَا بِهِمَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى صَلاَةِ الْفَجْرِ .
Bize Musa b. Hizâm et-Tirmizî ve Harun b. Abdullah, onlara Ebu Usame, ona Süfyân, ona Muâviye b. Salih, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, ona da babası (Cübeyr b. Nüfeyr) şöyle demiştir:
Ukbe b. Amir Peygamber'e (sav) Nâs ve Felâk surelerinden sordu. Ukbe der ki: Rasulullah (sav), bize imam oldu ve sabah namazını bu iki sure ile kıldırdı.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277087, N000953-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُوسَى بْنُ حِزَامٍ التِّرْمِذِىُّ وَهَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ - وَاللَّفْظُ لَهُ - قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ قَالَ أَخْبَرَنِى سُفْيَانُ عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ صَالِحٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ نُفَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ أَنَّهُ سَأَلَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم عَنِ الْمُعَوِّذَتَيْنِ قَالَ عُقْبَةُ فَأَمَّنَا بِهِمَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى صَلاَةِ الْفَجْرِ .
Tercemesi:
Bize Musa b. Hizâm et-Tirmizî ve Harun b. Abdullah, onlara Ebu Usame, ona Süfyân, ona Muâviye b. Salih, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, ona da babası (Cübeyr b. Nüfeyr) şöyle demiştir:
Ukbe b. Amir Peygamber'e (sav) Nâs ve Felâk surelerinden sordu. Ukbe der ki: Rasulullah (sav), bize imam oldu ve sabah namazını bu iki sure ile kıldırdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İftitâh 45, /2149
Senetler:
1. Ebu Amr Ukbe b. Âmir el-Cühenî (Ukbe b. Âmir b. Abs b. Amr b. Adî)
2. Ebu Abdurrahman Cübeyr b. Nüfeyr el-Hadramî (Cübeyr b. Nüfeyr b. Malik b. Âmir)
3. Ebu Humeyd Abdurrahman b. Cübeyr el-Hadrami (Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr b. Malik)
4. Ebu Hamza Muaviye b. Salih el-Hadramî (Muaviye b. Salih b. Hudeyr b. Said)
5. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
6. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
7. Ebu İmran Musa b. Hizam et-Tirmizi (Musa b. Hizam)
Konular:
Namaz, sabah namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277085, N000951-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى - وَاللَّفْظُ لَهُ - قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ زِيَادِ بْنِ عِلاَقَةَ قَالَ سَمِعْتُ عَمِّى يَقُولُ صَلَّيْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الصُّبْحَ فَقَرَأَ فِى إِحْدَى الرَّكْعَتَيْنِ ( وَالنَّخْلَ بَاسِقَاتٍ لَهَا طَلْعٌ نَضِيدٌ ) قَالَ شُعْبَةُ فَلَقِيتُهُ فِى السُّوقِ فِى الزِّحَامِ فَقَالَ ( ق ) .
Tercemesi:
Ziyad b. İlaka (r.a)’dan şöyle demiştir: Amcamdan işittim şunları anlatmıştı: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte sabah namazını kıldım, birinci rekatta Kaf sûresini; onuncu ayetine kadar okudu dedi. Şu’be diyor ki: O rivâyet eden kimseye çarşıda kalabalık arasında rastladım Kaf sûresini okudu dedi
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İftitâh 43, /2149
Senetler:
1. Kutbe b. Malik es-Sa'lebi (Kutbe b. Malik)
2. Ebu Malik Ziyad b. İlâka Sa'lebi (Ziyad b. İlâka b. Malik)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Halid b. Haris el-Hüceymî (Halid b. Haris b. Selim b. Süleyman)
5. İsmail b. Mesud el-Cahderi (İsmail b. Mesud)
Konular:
Namaz, sabah namazı
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبَانَ الْبَلْخِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا وَكِيعُ بْنُ الْجَرَّاحِ عَنْ مِسْعَرٍ وَالْمَسْعُودِىِّ عَنِ الْوَلِيدِ بْنِ سُرَيْعٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ حُرَيْثٍ قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقْرَأُ فِى الْفَجْرِ ( إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ ) .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277086, N000952-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبَانَ الْبَلْخِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا وَكِيعُ بْنُ الْجَرَّاحِ عَنْ مِسْعَرٍ وَالْمَسْعُودِىِّ عَنِ الْوَلِيدِ بْنِ سُرَيْعٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ حُرَيْثٍ قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقْرَأُ فِى الْفَجْرِ ( إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ ) .
Tercemesi:
Amr b.Hureys (r.a) den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) den işittim sabah namazında tekvir sûresini okuyordu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İftitâh 44, /2149
Senetler:
1. Amr b. Hureys el-Kuraşî (Amr b. Hureys b. Amr b. Osman b. Abdullah b. Ömer)
2. Velîd b. Serî' el-Kufî (Velîd b. Serî')
3. Ebu Seleme Misar b. Kidam el-Âmirî (Misar b. Kidam b. Zuheyr b. Ubeyde b. Haris)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
5. Muhammed b. Eban el-Belhi (Muhammed b. Eban b. Vezir)
Konular:
Namaz, sabah namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277088, N000956-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ ح وَأَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ - وَاللَّفْظُ لَهُ - عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَقْرَأُ فِى صَلاَةِ الصُّبْحِ يَوْمَ الْجُمُعَةِ ( الم * تَنْزِيلُ ) وَ ( هَلْ أَتَى )
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, “Rasûlullah (s.a.v), sabah namazında Cum’a sûresini Elif lam mim tenzil (yani secde) sûresini ve Hel eta (yani İnsan = Dehr) sûresini okurdu.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İftitâh 47, /2149
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu İshak Sa'd b. İbrahim el-Kuraşi (Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Namaz, sabah namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277089, N000957-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ ح وَأَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ حُجْرٍ قَالَ أَخْبَرَنَا شَرِيكٌ - وَاللَّفْظُ لَهُ - عَنِ الْمُخَوَّلِ بْنِ رَاشِدٍ عَنْ مُسْلِمٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَقْرَأُ فِى صَلاَةِ الصُّبْحِ يَوْمَ الْجُمُعَةِ ( تَنْزِيلُ ) السَّجْدَةَ وَ ( هَلْ أَتَى عَلَى الإِنْسَانِ ) .
Tercemesi:
İbn Abbas (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Cuma günü sabah namazında Elif lam mim tenzil, (yani Secde) sûresini ve Hel eta alel insan (yani İnsan = Dehr) sûresini okurdu
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İftitâh 47, /2149
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Müslim b. Ebu Abdullah el-Betîn (Müslim b. İmran)
4. Ebu Râşid Muhavvel b. Râşid en-Nehdî (Muhavvel b. Raşid)
5. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
6. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Namaz, sabah namazı
أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ سُفْيَانَ وَشُعْبَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ ح وَأَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ وَسُفْيَانَ قَالاَ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَقْنُتُ فِى الصُّبْحِ وَالْمَغْرِبِ . وَقَالَ عُبَيْدُ اللَّهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277299, N001077-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ سُفْيَانَ وَشُعْبَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ ح وَأَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ وَسُفْيَانَ قَالاَ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَقْنُتُ فِى الصُّبْحِ وَالْمَغْرِبِ . وَقَالَ عُبَيْدُ اللَّهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bera b. Âzib (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) sabah ve akşam namazlarında kunut yapardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Tatbîk 29, /2156
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Said Abdurrahman b. Mehdî el-Anberî (Abdurrahman b. Mehdi b. Hassân b. Abdurrahman)
6. Ebu Kudame Ubeydullah b. Saîd el-Yeşkurî (Ubeydullah b. Saîd b. Yahya)
Konular:
Namaz, kunut duası namazlarda
أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ سُفْيَانَ وَشُعْبَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ ح وَأَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ وَسُفْيَانَ قَالاَ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَقْنُتُ فِى الصُّبْحِ وَالْمَغْرِبِ . وَقَالَ عُبَيْدُ اللَّهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277300, N001077-3
Hadis:
أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ سُفْيَانَ وَشُعْبَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ ح وَأَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ وَسُفْيَانَ قَالاَ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَقْنُتُ فِى الصُّبْحِ وَالْمَغْرِبِ . وَقَالَ عُبَيْدُ اللَّهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bera b. Âzib (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) sabah ve akşam namazlarında kunut yapardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Tatbîk 29, /2156
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Said Abdurrahman b. Mehdî el-Anberî (Abdurrahman b. Mehdi b. Hassân b. Abdurrahman)
6. Ebu Kudame Ubeydullah b. Saîd el-Yeşkurî (Ubeydullah b. Saîd b. Yahya)
Konular:
Namaz, kunut duası namazlarda
أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ سُفْيَانَ وَشُعْبَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ ح وَأَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ وَسُفْيَانَ قَالاَ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَقْنُتُ فِى الصُّبْحِ وَالْمَغْرِبِ . وَقَالَ عُبَيْدُ اللَّهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277301, N001077-4
Hadis:
أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ سُفْيَانَ وَشُعْبَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ ح وَأَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ وَسُفْيَانَ قَالاَ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَقْنُتُ فِى الصُّبْحِ وَالْمَغْرِبِ . وَقَالَ عُبَيْدُ اللَّهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bera b. Âzib (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) sabah ve akşam namazlarında kunut yapardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Tatbîk 29, /2156
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Ebu Said Abdurrahman b. Mehdî el-Anberî (Abdurrahman b. Mehdi b. Hassân b. Abdurrahman)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
6. Ebu Hafs Amr b. Ali el-Fellâs (Amr b. Ali b. Bahr b. Kenîz)
Konular:
Namaz, kunut duası namazlarda
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277307, N001096-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ وَالْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ - وَاللَّفْظُ لَهُ - عَنِ ابْنِ الْقَاسِمِ قَالَ حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ يَزِيدَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْهَادِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ بْنِ الْحَارِثِ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ بَصُرَتْ عَيْنَاىَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى جَبِينِهِ وَأَنْفِهِ أَثَرُ الْمَاءِ وَالطِّينِ مِنْ صُبْحِ لَيْلَةِ إِحْدَى وَعِشْرِينَ . مُخْتَصَرٌ .
Tercemesi:
Ebû Said el Hudrî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ramazan ayının yirmi birinci gecesinin sabah namazından çıkarken Rasûlullah (s.a.v)’in alnında ve burnunda (yağan yağmurdan dolayı çamur olan mescid zemininden) su ve çamur izlerini gözlerimle gördüm.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Tatbîk 42, /2157
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. İbrahim et-Teymî el-Kuraşî (Muhammed b. İbrahim b. Hâris b. Hâlid)
4. Ebu Abdullah Yezid b. Hâd el-Leysî (Yezid b. Abdullah b. Üsame b. Hâd)
5. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
6. Ebu Abdullah Abdurrahman b. Kasım el-Atekî (Abdurrahman b. Kasım b. Halid b. Cünade)
7. Ebu Hâris Muhammed b. Seleme el-Muradî (Muhammed b. Seleme b. Abdullah b. Ebu Fatma)
Konular:
Mescid-i Nebî, Peygamber ve halifeler dönemindeki yapısal durumu