حدثنا مخلد بن مالك قال حدثنا عبد الرحمن بن مغراء قال حدثنا مفضل بن مبشر عن سالم بن عبد الله عن أبيه كان عمر يقول لبنيه : إذا اصبحتم فتبددوا ولا تجتمعوا في دار واحدة فإني أخاف عليكم ان تقاطعوا أو يكون بينكم شر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164427, EM000415
Hadis:
حدثنا مخلد بن مالك قال حدثنا عبد الرحمن بن مغراء قال حدثنا مفضل بن مبشر عن سالم بن عبد الله عن أبيه كان عمر يقول لبنيه : إذا اصبحتم فتبددوا ولا تجتمعوا في دار واحدة فإني أخاف عليكم ان تقاطعوا أو يكون بينكم شر
Tercemesi:
Saİjm/JlMii ÂbâuUakİâiı^o'da faâWsındaîı.rivayet-.ettiğine göre, "Hazrefr Ömer oğullarına şöyle buyururdu:
«Sabahleyin kalktığınız zaman (iş icabı) öteye beriye dağılıniz; bir evde toplanmayınız. Ç&ıkü ben, birbirinize darılmanızdan yahut aranızda bir fenalık çıkmasından korkarım.»812
Hz. öm'er' iRadfydilahuvmh) 'dan rivayet-edilen bo'hbber bize şunu öğretiyor:
Sabah öb'nta,Therk'ös bir'rş ve-vazife için evden ayrılıp çalışmalı ve möşgut blmölfdtr. Böyle çalışmaya ve'ise g'Srheyİp' de bîr arada 'bulunan gençler, ya aralarında münakcı'şü ederek birbirlerine köserler; yâ der < bir fenalık düşünürler. Müştereken bir fenalık İşleyebilirler. Bu gibi kötü ihtimalleri ortadan kaldırmak için Hz. Ömer Efendimizin tavsiyeleri ne güzel bir hareket yoludur. Hem zaman değerlendirilmiş olur; hefn.de fenalıklar önlenmiş olur.813
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 415, /338
Senetler:
()
Konular:
Dargınlık, Küsmek, caiz olmaması, üç günden fazla
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Kardeşlik, insanlar arasında kardeşliğe teşvik,
Toplumsal Barış, Huzur ve Güven
Toplumsal Düzen, Cemaatten ayrılmak
Toplumsal Düzen, sosyolojik tespitler
Toplumsal Düzen, toplumsal düzenin muhafazası
حدثنا عمران بن ميسرة قال حدثنا بن فضيل قال حدثنا حصين عن شقيق بن سلمة عن خالد بن الربيع قال : لما ثقل حذيفة سمع بذلك رهطه والأنصار فأتوه في جوف الليل أو عند الصبح قال أي ساعة هذه قلنا جوف الليل أو عند الصبح قال أعوذ بالله من صباح النار ثم قال جئتم بما أكفن به قلنا نعم قال لا تغالوا بالأكفان فإنه إن يكن لي عند الله خير بدلت به خيرا منه وإن كانت الأخرى سلبت سلبا سريعا قال بن إدريس أتيناه في بعض الليل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164697, EM000496
Hadis:
حدثنا عمران بن ميسرة قال حدثنا بن فضيل قال حدثنا حصين عن شقيق بن سلمة عن خالد بن الربيع قال : لما ثقل حذيفة سمع بذلك رهطه والأنصار فأتوه في جوف الليل أو عند الصبح قال أي ساعة هذه قلنا جوف الليل أو عند الصبح قال أعوذ بالله من صباح النار ثم قال جئتم بما أكفن به قلنا نعم قال لا تغالوا بالأكفان فإنه إن يكن لي عند الله خير بدلت به خيرا منه وإن كانت الأخرى سلبت سلبا سريعا قال بن إدريس أتيناه في بعض الليل
Tercemesi:
— (118-<ş.) .Halid İbni Rabi'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir :
— Huzeyfe'nin hastalığı, ağırlaşınca, bunu kendi yakınları ve Ensar duyup gece ortasında, yahut sabah vakti kendisine geldiler. Huzeyfe sordu:
— Hangi vakittir, bu? Şiz:
— Gece yarısı, yahut sabah vakti, dedik. Huzeyfe :
— Kefenlerde aşırı gitmeyin, israf etmeyin, çünkü Allah katında benim bir hayrım olursa, ondan daîıa hayırlısına çevrilir. Eğer başka türlüsü olursa, benden çabuk soyulur ve çürür, dedi.
îbnü îdrîs, rivayetinde:
— Gecenin bir kısmında kendisine geldik, demiştir.967
Fevkalâde hallerde, gece yarısı veya sabah erken hasta ziyaretine gitmede bir beis olmadığını bu eserden öğreniyoruz. Normal haller nazarı itibara alındığı zaman hasta ziyaretinde şu hususlara riayet edebden sayılır:
1— İzin isteyip içeri girmek istendiği zaman kapının karşısında durmamak, kenara çekilmek,
2— Kapıyı yavaşça çalmak,
3— Kimliğini gizlememek,
4— Hastayı yemek-içrnek vakitleri dışında ziyaret etmek,
5— Hastanın yanında az beklemek, hastanın ihtiyaç ve rızası varsa veya hastalığa bir zarar olmayacaksa fazla kalınabilir,
6— Gözü koruyup öfeye beriye bakmamak,
7— Hastaya az soru sormak,
8— Hastaya şefkat ve rikkat hafi göstermek,
9— Hastaya ihlâsla dua etmek,
10— Hastaya maneviyatını yükseltici ve ömtd verici telkinde bulunmak.
Huzeyfe hazretleri bir de kefenlenmode israf edilmemesine işaret etmektedir. Kefen, insanın hayatında giydiği iç elbiseler kıymetinden yüksek vasıfta olmamalıdır. Beyaz bezden erkekler için üç, kadınlar için beş parça olması sünnettir. Zaruret halinde i)u miktar azaltılır. Huzeyfe'-nin hal tercemesi İçin 233 sayılı hadîsin açıklamasına bakılsın.968
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 496, /395
Senetler:
()
Konular:
Cenaze, kefenlemek
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
حدثنا علي قال حدثنا سفيان قال حدثنا محمد بن عبد الرحمن مولى آل طلحة قال سمعت كريبا أبا رشدين عن بن عباس عن جويرية بنت الحارث بن أبي ضرار : أن النبي صلى الله عليه وسلم خرج من عندها وكان اسمها برة فحول النبي صلى الله عليه وسلم اسمها فسماها جويرية فخرج وكره أن يدخل واسمها برة ثم رجع إليها بعد ما تعالى النهار وهي في مجلسها فقال ما زلت في مجلسك لقد قلت بعدك أربع كلمات ثلاث مرات لو وزنت بكلماتك وزنتهن سبحان الله وبحمده عدد خلقه ورضا نفسه وزنة عرشه ومداد أو مدد كلماته
قال محمد حدثنا علي قال حدثنا به سفيان غير مرة قال حدثنا محمد عن كريب عن بن عباس : ان النبي صلى الله عليه وسلم خرج من عند جويرية ولم يقل عند جويرية الا مرة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164920, EM000647
Hadis:
حدثنا علي قال حدثنا سفيان قال حدثنا محمد بن عبد الرحمن مولى آل طلحة قال سمعت كريبا أبا رشدين عن بن عباس عن جويرية بنت الحارث بن أبي ضرار : أن النبي صلى الله عليه وسلم خرج من عندها وكان اسمها برة فحول النبي صلى الله عليه وسلم اسمها فسماها جويرية فخرج وكره أن يدخل واسمها برة ثم رجع إليها بعد ما تعالى النهار وهي في مجلسها فقال ما زلت في مجلسك لقد قلت بعدك أربع كلمات ثلاث مرات لو وزنت بكلماتك وزنتهن سبحان الله وبحمده عدد خلقه ورضا نفسه وزنة عرشه ومداد أو مدد كلماته
قال محمد حدثنا علي قال حدثنا به سفيان غير مرة قال حدثنا محمد عن كريب عن بن عباس : ان النبي صلى الله عليه وسلم خرج من عند جويرية ولم يقل عند جويرية الا مرة
Tercemesi:
— İbnî Abbas, Peygamber (SaUslUshü Aleyhi ve SeUem)'\n zevcesi Cüveyriye binti'l-Haris ibni Ebî Dırar'dan rivayet ettiğine göre, Peygamber (Sallalkıhü Aleyhi ve Sellem). (sabah namazını kıldıktan sonra erkenden Cüveyriye'nin) evinden çıktı. — Cüveyriye'nin adı Berre idi, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun ismini değiştirerek ona Cüveyriye adını vermişti. Berre'nin evinden çıkmıştır, denmesinden hoşlanmadığı için, (Hazreti Peygamber bu isim değişikliğini) yapmıştı—. Sonra, gün yükselince (kuşluk vakti olunca), Cüveyriye'nin yanma döndü. Cü-veyriye ise, aynı yerinde oturuyordu. Peygamber ona:
«— Yerinden ayrılmadın mı? dedi. Ben senden sonra üç defa dört söz söyledim ki, (bu zamana kadar söylediğin) senin sözlerinle onlar tarhlaydı, seninkilerine ağır basardı. Bunlar şu sözlerdir:
— Allah'a ha m d eder olduğum halde onu noksanlıklardan yaratıklarının sayısınca tenzih ve tashih ederim, zatının rızası miktarınca teşbih ederim. Arş'ınm ağırlığınca teşbih ederim, (tükenmez) kelimelerinin sayısınca yahut miktarınca tesbîh ederim...».13
Bu hodis-i şerifi, ravilerden Süfyan, ibni Abbas'a isnad ederek «Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Cüveyriye 'nin evinden çıktı» şeklinde birkaç defo rivayet etmiş, fakat Cüveyriye 'den bir defa nakletmiştir.14
Bu bölüm Peygamber e salât getirmekle ilgili hadîslere oit olduğu halde bu 647 ve bir sonraki hadîslerin bu konu ile İlgisi görülememektedir. Ancak büyük fazilet ve sevablan olduğu anlaşılan Allah'ı tesbîhe dair şu dört kelâmı Öğrenmiş bulunuyoruz :
1— Allah'a hamd ederek yaratıklarının adedince onu teşbih ederim,
2— Allah'ın zatını razı kılacak kadar onu tesbîh ederim,
3— Allah'ı, arş'ının ağırlığınca tesbîh ederim,
4— Allah'ı, tükenmez kelimeleri miktannca tesbîh ederim ve onu bütün noksanlıklardan tenzih ederim.15
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 647, /507
Senetler:
1. Ümmül Müminin Cüveyriye bt. Haris (Cüveyriye bt. Haris b. Ebu Dırar b. Habib b. Âiz)
2. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
3. Ebu Rişdîn Küreyb b. Ebu Müslim el-Kuraşî (Küreyb b. Ebu Müslim)
4. Muhammed b. Abdurrahman el-Kuraşi (Muhammed b. Abdurrahman b. Ubeyd)
5. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
6. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Kültürel hayat, İsim verme kültürü
Zikir, lafızları, şekli
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159605, TŞ000265
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ ، عَنْ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ (ح) وَحَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مُوسَى الأَنْصَارِيُّ ، حَدَّثَنَا مَعْنٌ ، عَنْ مَالِكٍ ، عَنْ مَخْرَمَةَ بْنِ سُلَيْمَانَ ، عَنْ كُرَيْبٍ ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، أَنَّهُ أَخْبَرَهُ ، أَنَّهُ بَاتَ عِنْدَ مَيْمُونَةَ وَهِيَ خَالَتُهُ ، قَالَ : فَاضْطَجَعْتُ فِي عَرْضِ الْوِسَادَةِ ، وَاضْطَجَعَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم فِي طُولِهَا ، فَنَامَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، حَتَّى إِذَا انْتَصَفَ اللَّيْلُ أَوْ قَبْلَهُ بِقَلِيلٍ أَوْ بَعْدَهُ بِقَلِيلٍ ، فَاسْتَيْقَظَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَجَعَلَ يَمْسَحُ النَّوْمَ عَنْ وَجْهِهِ ، ثُمَّ قَرَأَ الْعَشْرَ الآيَاتِ الْخَوَاتِيمَ مِنْ سُورَةِ آلِ عِمْرَانَ ، ثُمَّ قَامَ إِلَى شَنٍّ مُعَلَّقٍ فَتَوَضَّأَ مِنْهَا ، فَأَحْسَنَ الْوُضُوءَ ، ثُمَّ قَامَ يُصَلِّي ، قَالَ عَبْدُ اللهِ بْنُ عَبَّاسٍ : فَقُمْتُ إِلَى جَنْبِهِ فَوَضَعَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، يَدَهُ الْيُمْنَى عَلَى رَأْسِي ثُمَّ أَخَذَ بِأُذُنِي الْيُمْنَى ، فَفَتَلَهَا فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ ، قَالَ مَعْنٌ : سِتَّ مَرَّاتٍ ثُمَّ أَوْتَرَ ، ثُمَّ اضْطَجَعَ حَتَّى جَاءَهُ الْمُؤَذِّنُ ، فَقَامَ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ خَفِيفَتَيْنِ ، ثُمَّ خَرَجَ فَصَلَّى الصُّبْحَ
Tercemesi:
İbn 'Abbâs (r.a) anlatıyor:
Bir gece ben, Resûlullah Efendimiz'in hanımlarından teyzem Meymûne'nin evinde yatmıştım. Bu sırada Peygamber Efendimiz'le aynı yastığı paylaştık. Ben başımı yastığın enine, Resûl-i Ekrem Efendimiz de boyuna koyarak yattık. Tahminen gece yarısından ya biraz önce, ya da biraz sonra idi ki Peygamber Efendimiz uyandılar ve gözlerinden uyku mahmurluğunu atmak için elleri ile gözlerini oğdular ve arkasından da Al-i Imrân sûresinin sondan on âyetini okudular. Bu âyetleri okuduktan sonra kalkıp asılı duran kırbeden güzelce bir abdest aldılar ve namaza durdular. Ben de kalkıp abdest aldım ve Peygamber Efendimiz'in yan tarafında namaza durdum. Bu sırada Resûl-i Ekrem Efendimiz, sağ elini başımın üstüne koydu ve benim sağ kulağımdan hafifçe çekti . Bu arada iki rek'at namaz kıldılar, arkasından iki rek'at daha ve nihayet bir iki rek'at namaz daha kıldılar (Hadîsin râ-vîlerinden olan Ma'n, bu "iki rek'at" ifâdesini altı kere tekrar etmiştir). Yâni ikişer ikişer olmak üzere on iki rek'at namaz kıldılar. Bu 12 rek'ati bitirdikten sonra, vitir namazını da edâ edip yattılar. Nihayet müezzin gelip sabah ezanını okuyunca tekrar kalktılar ve fazla uzatmadan, sabah namazının iki rek'at sünnetini kılarak evden çıktılar. Sabah namazının farzını ise Mescid-i Şerîfde edâ buyurdular.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 265, /446
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Namaz, Teheccüt namazı
Namaz, Vitir Namazı, vitir namazının vakti
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ ،حَدَّثَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُعَاوِيَةَ الْفَزَارِيُّ ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ بُرْقَانَ ، عَنْ مَيْمُونِ بْنِ مِهْرَانَ ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ ، قَالَ : حَفِظْتُ مِنْ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، ثَمَانِيَ رَكَعَاتٍ : رَكْعَتَيْنِ قَبْلَ الظُّهْرِ ، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَهَا ، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الْمَغْرِبِ ، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الْعِشَاءِ ، قَالَ ابْنُ عُمَرَ : وَحَدَّثَتْنِي حَفْصَةُ بِرَكْعَتَيِ الْغَدَاةِ ، وَلَمْ أَكُنْ أَرَاهُمَا مِنَ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159625, TŞ000285
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ ،حَدَّثَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُعَاوِيَةَ الْفَزَارِيُّ ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ بُرْقَانَ ، عَنْ مَيْمُونِ بْنِ مِهْرَانَ ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ ، قَالَ : حَفِظْتُ مِنْ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، ثَمَانِيَ رَكَعَاتٍ : رَكْعَتَيْنِ قَبْلَ الظُّهْرِ ، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَهَا ، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الْمَغْرِبِ ، وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الْعِشَاءِ ، قَالَ ابْنُ عُمَرَ : وَحَدَّثَتْنِي حَفْصَةُ بِرَكْعَتَيِ الْغَدَاةِ ، وَلَمْ أَكُنْ أَرَاهُمَا مِنَ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم
Tercemesi:
Abdullah b. Ömer (r.a) anlatıyor: "Şahsen ben; iki rek'at öğlenin farzından evvel iki rek'at de farzından sonra, iki rek'at akşamın farzından sonra, iki rek'at de yatsının farzından sonra olmak üzere Peygamber Efendimiz'den tam sekiz rek'at namaz görüp belledim. Gerçi kız kardeşim Hafsa, Peygamber Efendimiz'in sabah namazının farzından önce de iki rek'at namaz kıldığını bana söylemişse de, ben, bu namazı, Hazreti Peygamber'in kıldığını görmedim".
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 285, /469
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Namaz, Sünnet namazlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159626, TŞ000286
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو سَلَمَةَ يَحْيَى بْنُ خَلَفٍ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ الْمُفَضَّلِ ، عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ ، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ شَقِيقٍ ، قَالَ : سَأَلتُ عَائِشَةَ ، عَنْ صَلاةِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم ، قَالَتْ : كَانَ يُصَلِّي قَبْلَ الظُّهْرِ رَكْعَتَيْنِ وَبَعْدَهَا رَكْعَتَيْنِ ، وَبَعْدَ الْمَغْرِبِ رَكْعَتَيْنِ ، وَبَعْدَ الْعِشَاءِ رَكْعَتَيْنِ ، وَقَبْلَ الْفَجْرِ ثِنْتَيْنِ
Tercemesi:
Abdullah b. Şakîk rivayet ediyor:
Ben, Hz. Âişe (r.anhâ) validemize Peygamberimiz'in kıldığı namazın rek'atlerini sorduğumda şöyle cevap verdiler: "Resûlullah Efendimiz, öğlenin farzından önce ve sonra ikişer, akşamın farzından sonra iki, yatsının farzından sonra iki ve sabah namazının farzından önce iki rek'at namaz kılardı".
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 286, /471
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Namaz, Sünnet namazlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159715, TŞ000376
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أنبأنا عَفَّانُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا أَبَانُ بْنُ يَزِيدَ الْعَطَّارُ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ : أَنَّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم ، لَمْ يَجْتَمِعْ عِنْدَهُ غَدَاءٌ وَلا عَشَاءٌ مِنْ خُبْزٍ وَلَحْمٍ ، إِلا عَلَى ضَفَفٍ
قَالَ عَبْدُ اللهِ : ، قَالَ بَعْضُهُمْ : هُوَ كَثْرَةُ الأَيْدِي
Tercemesi:
Enes b. Mâlik (r.a) anlatıyor :
Hazreti Peygamber'in sofrasında et ve ekmeğin hem sabah hem de akşam yemeğinde beraberce bulunduğu vâki değildir. Bu ikisi ancak, yiyenlerin (misafirlerin) çok olduğu sıralarda bir araya gelebilirdi.
Tirmizî'nin şeyhi Abdullah b. Abdurrahmân (ö: 255/869): Bâzı âlimler, metinde geçen zafef kelimesi "sofrada ellerin çokluğu" anlamına gelmektedir, demişlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 376, /612
Senetler:
()
Konular:
Geçim, Hz. Peygamber'in geçim sıkıntısı
Hz. Peygamber, sabrı
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
حدثنا حجاج بن منهال قال حدثنا حماد بن سلمة عن على بن زيد عن سعيد بن المسيب وحماد عن حبيب وحميد عن الحسن : أن رجلا أمر غلاما له أن يسنو على بعير له فنام الغلام فجاء بشعلة من نار فالقاه في وجهه فتردى الغلام في بئر فلما أصبح أتى عمر بن الخطاب رضي الله عنه فرأى الذي في وجهه فأعتقه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163973, EM000161
Hadis:
حدثنا حجاج بن منهال قال حدثنا حماد بن سلمة عن على بن زيد عن سعيد بن المسيب وحماد عن حبيب وحميد عن الحسن : أن رجلا أمر غلاما له أن يسنو على بعير له فنام الغلام فجاء بشعلة من نار فالقاه في وجهه فتردى الغلام في بئر فلما أصبح أتى عمر بن الخطاب رضي الله عنه فرأى الذي في وجهه فأعتقه
Tercemesi:
— (44-s) Hasan'dan (Radiyallahu anh) rivayet edildiğine göre;
«Bir adam kendi kölesine, kuyudan su çekip devesine yüklemesini emretti. Köle (bu işi yapmıyarak) uyudu. Adam (bu hali görünce) bir ateş şulesi getirip kölenin yüzüne bıraktı. (Bundan çırpınan) köle kendini kuyuya attı. Sabah olunca, (şikâyet için) Hazreti Ömer (Radiyallahu anh) m yanma gitti de yüzünde olan hali gördü. Hemen onu azad etti.»322
Köieye yapılan zulmü en çabuk şekilde gidermek için, köleye mükâfat olarak ve ona en büyük bir iyilik olarak Hz. Ömer Efendimizin yaptığı hareket, bize en güzel bir örnektir. Suçluyu cezalandırmadan önce, mazlumu kurtarmak ve sevindirmek daha büyük bir haslettir.323
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 161, /170
Senetler:
()
Konular:
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Köle, cariyelere iyi davranmak
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Yargı, belirlenmişin dışında Had uygulama
Yargı, Hadler-Cezalar
حدثنا موسى قال حدثنا أبو عوانة قال حدثنا عمر عن أبيه عن أبى هريرة قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا أصبح قال أصبحنا وأصبح الملك لله والحمد كله لله لا شريك له لا إله إلا الله وإليه النشور وإذا أمسى قال أمسينا وأمسى الملك لله والحمد كله لله لا شريك له لا إله إلا الله وإليه المصير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164877, EM000604
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا أبو عوانة قال حدثنا عمر عن أبيه عن أبى هريرة قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا أصبح قال أصبحنا وأصبح الملك لله والحمد كله لله لا شريك له لا إله إلا الله وإليه النشور وإذا أمسى قال أمسينا وأمسى الملك لله والحمد كله لله لا شريك له لا إله إلا الله وإليه المصير
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir.: — Peygamber, (Saİlaltahü Aleyhi ve Sellem) sabah kalktığı zaman :
«— Sabaha girmiş olduk, bütün mülk de Allah'ın bulunuyor. Bütün hamd ortağı olmıyan Allah'a mahsustur. Allah'dan başka hiç bir ilah yoktu; ve öldükten sonra diriliş O'nadır.» derdi. Gecelediği zaman da :
«— Geceye girmiş olduk, bütün mülk de Allah'ın bulunuyor. Bütün hamd, ortağı olmayan Allah'a mahsustur. Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur ve akıbet dönüş de onadır.» derdi.1171
Peygamber Efendimizden sâdır olan duaların manasını öğrenip metinlerini, ezberlemek ve onları aslî lâfızları ile huzur ve tefekküre bağlı bir inançla söylemekte fazilet vardır. Bununla beraber samimiyet ve güvenle herkes düşünebildiği ve dilinin döndüğü kadar bir ifade ile dua etmesinde herhangi bir mahzur yoktur. Ancak Peygamber Efendimizin duaları en güzel ve makbul dualar olduğundan, onları öğrenip söylemekte başka bir bereket ve sevab vardır.
Dua, davet gibi, çağırma manasınadır. Sonra küçükten büyüğe, aşağı rütbeden büyük rütbeye iletilen istek ve yalvarışa bir isim olmuştur. Dua ettim, dua okudum ve dua işittim şeklinde kullanılır. Duanın hakîkafr, kulun Allah'dan yardım ve inayet istemesidir.
Mülkünde ortağı olmayan, dilediği gibİt asarruf eden ve her şey kendine muhtaç olan Allah Teald nın lütuf ve yardımlarına kullan her an muhtaçtır. Ona yalvarıp dua etmek, hem bir tazim ifadesi, hem de kulluk borcudur. İnsan mükellef bulunduğu vazifeleri yerine getirip zahirî sebeplere baş vurduktan sonra ihlâsla Allah'a dua ederse, böyle dualar makbul oıur. Bakara Sûresi 186. âyetinde Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
— Kullarım sana benden (dualarımızı işitir mi diye) sorarlarsa (bil-sinler ki,) ben (onlara) çok yakınım, (onların şikâyet ve fısıltılarım işitirim ve) bana duâ ettiği zaman duacının duasını ka^ul ederim. O halde, kullar da benim emirlerime koşsunlar ve bana iman etsinler ki, zafere ulaşsınlar.»
Bu âyet-i kerîme ile Cenab-ı Hak, önce bize, kulluk vazifelerimiz olan sahih iman ve salih amelde bulunmayı, ondan sonra kendisine dua etmemizi ve böylece yapılacak duaların makbul olacağını beyan buyuruyor. Bu asıl şartlar yanında duanın bir takım edebleri vardır kİ, şunlardır:
1— Hayırlı ve bereketli zaman oldukları bildirilen arefe günlerinde, ramazan aylarında, mübarek gecelerde, haftanın cuma günlerinde, gecelerin sahur vaktinde tercihan dua etmek,
2— Kıbleye yönelip eller açık ve omuz hizasında yüze doğru dönük oldukları halde, yahut kolları koltuk altlan görülebilecek şekilde yu'ıarı doğru kaldırarak veya elleri birbirine bitiştirerek dua etmek.
3— Duayı kesin bir inançla yapmak ve kabul olunacağına şüphesiz inanmak,
4— Vezin ve kafiye uygunluğuna kendini zorlamadan tabiî bir yalvarış içinde huzurla dua etmek,
5— Allah dan umarak ve ondan korkarak ihlâsla dua etmek,
6— Dua üzerinde ısrar edip üç defa tekrarlamak,
7— Allah'a hamd ederek veya teşbihte bulunarak duaya başlamak,
8— Bağırıp çağırmakstzın hafif bir yalvarışla, gizli ve aşikâr arasında bir sesle dua etmek,
9— Günahlardan tevbe etmiş olmak, zulüm ve haksızlık gibi şeyleri terk etmiş bulunmak. Bu durumda bütün varlığı ile Hakka yönelip tam bir teslimiyet içinde dua edenin er geç muhakkak Allah Tealâ duasını kabul eder.
Hadîs kitaplarında dua ve ezkâr'a dair özel bölümler vardır. Hangi zamanlarda ve yerlerde ne g:bi dualarda bulunacağı tesbit edilmiştir.1172
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 604, /478
Senetler:
()
Konular:
Dua, sabah/akşam okunacak
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا عبد الله قال حدثنا أبو داود قال حدثنا عبد الرحمن بن أبي الزناد عن أبيه عن أبان بن عثمان قال سمعت عثمان قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : من قال صباح كل يوم ومساء كل ليلة ثلاثا ثلاثا بسم الله الذي لا يضر مع اسمه شيء في الأرض ولا في السماء وهو السميع العليم لم يضره شيء وكان أصابه طرف من الفالج فجعل ينظر إليه ففطن له فقال ان الحديث كما حدثتك ولكني لم أقله ذلك اليوم ليمضي قدر الله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164936, EM000660
Hadis:
حدثنا عبد الله قال حدثنا أبو داود قال حدثنا عبد الرحمن بن أبي الزناد عن أبيه عن أبان بن عثمان قال سمعت عثمان قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : من قال صباح كل يوم ومساء كل ليلة ثلاثا ثلاثا بسم الله الذي لا يضر مع اسمه شيء في الأرض ولا في السماء وهو السميع العليم لم يضره شيء وكان أصابه طرف من الفالج فجعل ينظر إليه ففطن له فقال ان الحديث كما حدثتك ولكني لم أقله ذلك اليوم ليمضي قدر الله
Tercemesi:
— Ebân ibni Osman, Hazreti Osman ibni Affan'dan, o da Peygamber {Sa:iaHahü Aleyhi \e SeHemfden şöyle dediğini işitmiştir :
— Kim her günün sabahında ve her günün aksanımda üçer defa: ismi İle beraber, yerde ve gökte hiç bir şey zarar vermiyen Allah adiyle (Allah'a sığınırım). O her şeyi işitir, her şeyi bilir, derse ona hiç bir şey zarar vermez.»41
Eb â n ibni Osman (bu hadîsi anlatırken), yarım felce tutulmuştu. Hadîsi dinleyen adam, ona (hayretle) bakmaya başladı. Ebân Ibnİ Osman adamın maksadını anlayıp, şöyle dedi : Bu hadîs, sana anlattığım gibidir; fakat ben, bugün onu okumadım, Allah'ın kaderi gerçekleşsin diye.
Yapılan açıklamalara göre, bu hadîs-i şerifte geçen sabah vakti fecrin doğuşundan güneşin batışına kadar olan vakittir. Akşam vakti de, güneşin batışından fecre kadar olan zamandır. İşte bu iki vakit içinde kim üçer defa bu duayı okursa, bu kimseden Allah her türlü zararı kaldıracağına hadîs-i şerif delil bulunmaktadır. Ancak kul hakkında gerçekten faydalı veya zararlı olan şeyin ilmi Allah'a mahsustur. Kul, kendi hakkında faydalı görmediği şey, akıbet itibariyle hakkında hayır olabilir. Allah'a teslimiyet ve ihlâs ile bu gibi duaları okumak gerekir. Allah'ın takdiri yerini bulacağı zaman da, insan bu duayı okumayı unutur, daha doğrusu Allah onu unutturur ve böylece mukadder olan iş tahakkuk eder.
Bu son iki hadîs-i şerifin delâlet ettikleri manâ bakımından bu bölümle ilgileri bulunmamaktadır.42
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 660, /517
Senetler:
()
Konular:
Dua, duanın kader ile ilişkisi
Dua, sabah/akşam okunacak