Bize Muhammed b. Cafer, ona Avf, ona Ebu Recâ el-Utâridî, ona da Semure b. Cündüb (ra) şöyle demiştir:
"Rasulullah (sav), ashabına sıkça 'Aranızda rüya gören oldu mu? Bana anlatsın, Allah’ın dilediği gibi yorumlayayım' buyururdu. Bir gün sabah vakti bize kendi gördüğü rüyasını şöyle anlattı: Bu gece bana iki kimse geldi. Onlar beni uyandırdılar ve dediler ki: ‘Haydi çık!’ Ben de onlarla beraber çıktım. Bir adama uğradık, sırtüstü yatıyordu. Başucunda bir başka adam duruyor, elinde büyük bir taş vardı. O taşı adamın başına indirdi, başı parçalandı. Taş yuvarlanıp uzağa gitti. Adam gidip taşı getirinceye kadar, başı eski hâline döndü. Sonra aynı işlemi tekrar yaptı. Ben Sübhanallah! Bunlar da kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Bir diğer adama uğradık; sırtüstü yatıyordu. Başucunda demirden kanca tutan bir adam vardı. Kancayı yüzünün bir yanına geçiriyor; ağzını kulak arkasına, burnunu ve gözünü de ensesine kadar yarıyordu. Sonra öteki tarafa geçiyor, aynı işlemi orada yapıyordu. Bir taraf bitince öteki taraf eski hâline dönüyordu. Ben 'Sübhanallah! Bunlar da kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra tandıra benzer bir yapıya geldik. İçinden sesler ve gürültüler geliyordu. İçine baktık; kadın ve erkek çıplak insanlar vardı. Altlarından alevler yükseliyor, onlara değince bağırıyorlardı. Ben 'Bunlar kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra kan gibi kırmızı bir ırmağa geldik. İçinde bir adam yüzüyordu. Kıyısında ise önünde bir yığın taş bulunan bir adam vardı. Yüzen adam kıyıya geldiğinde ağzını açıyordu, kıyıdaki adam onun ağzına taş koyuyordu. Adam tekrar yüzüyor, yine dönüp geldiğinde ağzına taş koyuyordu. Ben 'Bu da nedir?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra yüzü son derece çirkin bir adama geldik. Yanında bir ateş vardı, ateşi karıştırıyor ve etrafında dolaşıyordu. Ben 'Bu da kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra baharın her çiçeğinden oluşmuş yemyeşil bir bahçeye geldik. Ortasında boyu çok uzun bir adam vardı; başı göğe ulaşıyordu, neredeyes başını göremiyordum. Etrafında görebileceğim en çok ve en güzel çocuklar bulunuyordu. Ben 'Bu kim, bunlar kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra daha önce hiç görmediğim kadar güzel ve büyük bir bahçeye vardık. Bana 'Buraya çık' dediler. Çıktık. Karşımıza altın ve gümüş tuğlalarla yapılmış bir şehir çıktı. Kapısına geldik, izin istedik, kapı açıldı ve içeri girdik. İçeride bedenin yarısı en güzel, yarısı da en çirkin insanlardan oluşan bir topluluk vardı. Onlara 'Şu nehre gidin' denildi. Önlerinde bembeyaz ve enine akan bir nehir vardı. Girdiler, sonra bize geri döndüler, çirkinlikleri gitmiş, en güzel suretle dönmüşlerdi. Onlar bana 'İşte bu Adn cennetidir. Şurası da senin makamındır.” Gözümü yukarı kaldırdım, beyaz bulut gibi bir köşk gördüm. Bana 'İşte orası da senin makamındır' denildi. Ben, 'Allah sizi mübarek kılsın, bırakın gireyim' dedim. Onlar, 'Şimdi değil; fakat sen oraya gireceksin' dediler. Ben 'Bu gece çok acayip şeyler gördüm. Nedir bunlar?' Onlar bana şöyle anlattılar:"
'Bizler Sana haber verelim: İlk gördüğün, başı taşla ezilen adam; Kur’an’ı alıp da onu terk eden ve farz namazı uyuyarak bırakan kişidir. Yüzü demir kancayla yarılan adam, sabah erkenden evinden çıkıp bir yalan söyleyen, sonra yalanı tüm ufuklara yayılan kişidir. Tandırdaki çıplak kadın ve erkekler; zina eden erkek ve kadınlardır. Nehirde yüzen ve taş yutan adam; faiz yiyendir. Çirkin yüzlü, ateş başında duran adam; cehennemin bekçisi Mâlik’tir. Bahçedeki uzun boylu adam; İbrahim'dir (as) Onun etrafındaki çocuklar ise fıtrat üzere ölen bütün çocuklardır. Semure der ki: Bunun üzerine Müslümanlardan bazıları 'Ey Allah’ın Rasulü, müşriklerin çocukları da mı?' dediler. Rasulullah (sav) 'Evet, müşriklerin çocukları da' buyurdu. (Melekler devamla şöyle dediler:) Bedeninin yarısı güzel, yarısı çirkin olanlar ise; amellerini karışık işleyen, iyilik ve kötülüğü birlikte yapan kimselerdir. Allah onları affetmiştir."
Açıklama: Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir.
"Rasulullah (sav), ashabına sıkça 'Aranızda rüya gören oldu mu? Bana anlatsın, Allah’ın dilediği gibi yorumlayayım' buyururdu. Bir gün sabah vakti bize kendi gördüğü rüyasını şöyle anlattı: Bu gece bana iki kimse geldi. Onlar beni uyandırdılar ve dediler ki: ‘Haydi çık!’ Ben de onlarla beraber çıktım. Bir adama uğradık, sırtüstü yatıyordu. Başucunda bir başka adam duruyor, elinde büyük bir taş vardı. O taşı adamın başına indirdi, başı parçalandı. Taş yuvarlanıp uzağa gitti. Adam gidip taşı getirinceye kadar, başı eski hâline döndü. Sonra aynı işlemi tekrar yaptı. Ben Sübhanallah! Bunlar da kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Bir diğer adama uğradık; sırtüstü yatıyordu. Başucunda demirden kanca tutan bir adam vardı. Kancayı yüzünün bir yanına geçiriyor; ağzını kulak arkasına, burnunu ve gözünü de ensesine kadar yarıyordu. Sonra öteki tarafa geçiyor, aynı işlemi orada yapıyordu. Bir taraf bitince öteki taraf eski hâline dönüyordu. Ben 'Sübhanallah! Bunlar da kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra tandıra benzer bir yapıya geldik. İçinden sesler ve gürültüler geliyordu. İçine baktık; kadın ve erkek çıplak insanlar vardı. Altlarından alevler yükseliyor, onlara değince bağırıyorlardı. Ben 'Bunlar kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra kan gibi kırmızı bir ırmağa geldik. İçinde bir adam yüzüyordu. Kıyısında ise önünde bir yığın taş bulunan bir adam vardı. Yüzen adam kıyıya geldiğinde ağzını açıyordu, kıyıdaki adam onun ağzına taş koyuyordu. Adam tekrar yüzüyor, yine dönüp geldiğinde ağzına taş koyuyordu. Ben 'Bu da nedir?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra yüzü son derece çirkin bir adama geldik. Yanında bir ateş vardı, ateşi karıştırıyor ve etrafında dolaşıyordu. Ben 'Bu da kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra baharın her çiçeğinden oluşmuş yemyeşil bir bahçeye geldik. Ortasında boyu çok uzun bir adam vardı; başı göğe ulaşıyordu, neredeyes başını göremiyordum. Etrafında görebileceğim en çok ve en güzel çocuklar bulunuyordu. Ben 'Bu kim, bunlar kim?' dedim. Onlar bana 'Yürü, yürü' dediler. Sonra daha önce hiç görmediğim kadar güzel ve büyük bir bahçeye vardık. Bana 'Buraya çık' dediler. Çıktık. Karşımıza altın ve gümüş tuğlalarla yapılmış bir şehir çıktı. Kapısına geldik, izin istedik, kapı açıldı ve içeri girdik. İçeride bedenin yarısı en güzel, yarısı da en çirkin insanlardan oluşan bir topluluk vardı. Onlara 'Şu nehre gidin' denildi. Önlerinde bembeyaz ve enine akan bir nehir vardı. Girdiler, sonra bize geri döndüler, çirkinlikleri gitmiş, en güzel suretle dönmüşlerdi. Onlar bana 'İşte bu Adn cennetidir. Şurası da senin makamındır.” Gözümü yukarı kaldırdım, beyaz bulut gibi bir köşk gördüm. Bana 'İşte orası da senin makamındır' denildi. Ben, 'Allah sizi mübarek kılsın, bırakın gireyim' dedim. Onlar, 'Şimdi değil; fakat sen oraya gireceksin' dediler. Ben 'Bu gece çok acayip şeyler gördüm. Nedir bunlar?' Onlar bana şöyle anlattılar:"
'Bizler Sana haber verelim: İlk gördüğün, başı taşla ezilen adam; Kur’an’ı alıp da onu terk eden ve farz namazı uyuyarak bırakan kişidir. Yüzü demir kancayla yarılan adam, sabah erkenden evinden çıkıp bir yalan söyleyen, sonra yalanı tüm ufuklara yayılan kişidir. Tandırdaki çıplak kadın ve erkekler; zina eden erkek ve kadınlardır. Nehirde yüzen ve taş yutan adam; faiz yiyendir. Çirkin yüzlü, ateş başında duran adam; cehennemin bekçisi Mâlik’tir. Bahçedeki uzun boylu adam; İbrahim'dir (as) Onun etrafındaki çocuklar ise fıtrat üzere ölen bütün çocuklardır. Semure der ki: Bunun üzerine Müslümanlardan bazıları 'Ey Allah’ın Rasulü, müşriklerin çocukları da mı?' dediler. Rasulullah (sav) 'Evet, müşriklerin çocukları da' buyurdu. (Melekler devamla şöyle dediler:) Bedeninin yarısı güzel, yarısı çirkin olanlar ise; amellerini karışık işleyen, iyilik ve kötülüğü birlikte yapan kimselerdir. Allah onları affetmiştir."
Açıklama:
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Semure b. Cündeb 20354, 6/745
Senetler:
()
Konular:
Rüya, anlatılması
Bize Haccac (b. Muhammed el-Mesîsî), ona da Şu'be (b. Haccac), (Ebu Minhal) Seyyar b. Selame'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Babam ile birlikte Ebu Berze el-Eslemî'nin yanına girdik ve ona Rasulullah'ın (sav) namazlarının vakitlerini sorduk. Ebu Berze şöyle cevap verdi: "Peygamber (sav) öğle namazını güneş (tepe noktasından batıya doğru) meylettiği zaman kılardı. İkindiyi de öyle bir saatte kılardı ki, birisi Medine'nin en uzak yerine gidip dönse bile güneş hala canlılığını koruyacak bir durumda olurdu. Seyyâr: 'Akşam namazı hakkında Ebu Berze'nin ne söylediğini unuttum' demiştir. Rasulullah (sav) yatsı namazını gecenin üçte birine kadar erteledikten sonra kılmakta bir sakınca görmezdi. Yatsı namazını kılmadan uyumayı ve onu kıldıktan sonra konuşmayı sevmezdi. Sabah namazını da, bir kişi namazı tamamladığında yanında oturan kişiyi tanıyabilecek kadar aydınlık olduğu bir vakitte kılardı. Sabah namazında altmış ile yüz (ayet) arası bir miktar okurdu. Seyyar: '(Altmış ila yüz ayet arasındaki miktarı) sadece bir rekâtta mı yoksa iki rekâtın toplamında mı okuduğunu bilmiyorum' dedi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
66995, HM020049
Hadis:
حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ سَيَّارِ بْنِ سَلَامَةَ قَالَ:
دَخَلْتُ أَنَا وَأَبِي عَلَى أَبِي بَرْزَةَ، فَسَأَلْنَاهُ عَنْ وَقْتِ صَلَاةِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَقَالَ: "كَانَ يُصَلِّي الظُّهْرَ، حِينَ تَزُولُ الشَّمْسُ. وَالْعَصْرَ، يَرْجِعُ الرَّجُلُ إِلَى أَقْصَى الْمَدِينَةِ وَالشَّمْسُ حَيَّةٌ. وَالْمَغْرِبَ، قَالَ سَيَّارٌ: ’نَسِيتُهَا’. وَالْعِشَاءَ، لَا يُبَالِي بَعْدَ تَأْخِيرِهَا إِلَى ثُلُثِ اللَّيْلِ، وَكَانَ لَا يُحِبُّ النَّوْمَ قَبْلَهَا، وَالْحَدِيثَ بَعْدَهَا. وَكَانَ يُصَلِّي الصُّبْحَ، فَيَنْصَرِفُ الرَّجُلُ فَيَعْرِفُ وَجْهَ جَلِيسِهِ. وَكَانَ يَقْرَأُ فِيهَا مَا بَيْنَ السِّتِّينَ إِلَى الْمِائَةِ. قَالَ سَيَّارٌ: ’لَا أَدْرِي فِي إِحْدَى الرَّكْعَتَيْنِ أَوْ فِي كِلْتَيْهِمَا’."
Tercemesi:
Bize Haccac (b. Muhammed el-Mesîsî), ona da Şu'be (b. Haccac), (Ebu Minhal) Seyyar b. Selame'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Babam ile birlikte Ebu Berze el-Eslemî'nin yanına girdik ve ona Rasulullah'ın (sav) namazlarının vakitlerini sorduk. Ebu Berze şöyle cevap verdi: "Peygamber (sav) öğle namazını güneş (tepe noktasından batıya doğru) meylettiği zaman kılardı. İkindiyi de öyle bir saatte kılardı ki, birisi Medine'nin en uzak yerine gidip dönse bile güneş hala canlılığını koruyacak bir durumda olurdu. Seyyâr: 'Akşam namazı hakkında Ebu Berze'nin ne söylediğini unuttum' demiştir. Rasulullah (sav) yatsı namazını gecenin üçte birine kadar erteledikten sonra kılmakta bir sakınca görmezdi. Yatsı namazını kılmadan uyumayı ve onu kıldıktan sonra konuşmayı sevmezdi. Sabah namazını da, bir kişi namazı tamamladığında yanında oturan kişiyi tanıyabilecek kadar aydınlık olduğu bir vakitte kılardı. Sabah namazında altmış ile yüz (ayet) arası bir miktar okurdu. Seyyar: '(Altmış ila yüz ayet arasındaki miktarı) sadece bir rekâtta mı yoksa iki rekâtın toplamında mı okuduğunu bilmiyorum' dedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Berze el-Eslemî 20049, 6/672
Senetler:
1. Ebu Berze Nadle b. Amr el-Eslemî (Nadle b. Ubeyd b. Hâris b. Hammâl)
2. Ebu Minhal Seyyar b. Selame er-Riyâhi (Seyyar b. Selame)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
Konular:
Adab, yatma-kalkma adabı
Hz. Peygamber, namazdaki okuyuşu
Namaz, vakti
Uyku, uykunun mekruh olduğu vakitler
Yatsı Namazı, yatsı namazının tehiri
Açıklama: Zayıf hadistir. Bu isnadda Davud b. Ebî Hind hakkında ihtilaf edilmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
67424, HM019233
Hadis:
حَدَّثَنَا سُرَيْجُ بْنُ النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ قَالَ أَخْبَرَنَا دَاوُدُ بْنُ أَبِي هِنْدٍ قَالَ حَدَّثَنِي أَبُو حَرْبِ بْنُ أَبِي الْأَسْوَدِ عَنْ فَضَالَةَ اللَّيْثِيِّ قَالَ
أَتَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَسْلَمْتُ وَعَلَّمَنِي حَتَّى عَلَّمَنِي الصَّلَوَاتِ الْخَمْسَ لِمَوَاقِيتِهِنَّ قَالَ فَقُلْتُ لَهُ إِنَّ هَذِهِ لَسَاعَاتٌ أُشْغَلُ فِيهَا فَمُرْنِي بِجَوَامِعَ فَقَالَ لِي إِنْ شُغِلْتَ فَلَا تُشْغَلْ عَنْ الْعَصْرَيْنِ قُلْتُ وَمَا الْعَصْرَانِ قَالَ صَلَاةُ الْغَدَاةِ وَصَلَاةُ الْعَصْرِ
Tercemesi:
Fadale el-Leysi'den (Radıyallahü anh):
Hz. Peygamber'in (Sallallahü aleyhi ve sellem) yanına geldim, Müslüman
oldum ve bana (İslamı) öğretti, beş vakit namazın vakitlerine kadar (birçok şeyi) öğretti. Ben:
'Bunlar benim meşgul olduğum vakitler. Bana hepsini içine alan bir şeyler söyle!' deyince şöyle buyurdu: "Eğer bunlardan geri kalırsan, kesinlikle iki asır (namazından) geri kalma!"
'İki asır (namazı) nedir?'
"Sabah ve ikindi namazı.
Açıklama:
Zayıf hadistir. Bu isnadda Davud b. Ebî Hind hakkında ihtilaf edilmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Fadale el-Leysî 19233, 6/462
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, eğitim metodu
Hz. Peygamber, öğreticiliği
İbadet, Namaz
KTB, NAMAZ,
Namaz, Sabah ve İkindi namazlarının fazileti
Tebliğ, tebliğde tedric
Açıklama: İsnadı zayıftır. el-Hâris b. Vehb "et-Ta'cîl" ricalindedndir ve meçhulu'l-hâl'dir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
67536, HM019277
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا الصَّلْتُ يَعْنِي ابْنَ الْعَوَّامِ قَالَ حَدَّثَنِي الْحَارِثُ بْنُ وَهْبٍ عَنْ أَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ الصُّنَابِحِيِّ قَالَ
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَنْ تَزَالَ أُمَّتِي فِي مَسَكَةٍ مَا لَمْ يَعْمَلُوا بِثَلَاثٍ مَا لَمْ يُؤَخِّرُوا الْمَغْرِبَ بِانْتِظَارِ الْإِظْلَامِ مُضَاهَاةَ الْيَهُودِ وَمَا لَمْ يُؤَخِّرُوا الْفَجْرَ إِمْحَاقَ النُّجُومِ مُضَاهَاةَ النَّصْرَانِيَّةِ وَمَا لَمْ يَكِلُوا الْجَنَائِزَ إِلَى أَهْلِهَا
Tercemesi:
Ebû Abdurrahman b. Sunâbihî'den (Radıyallahu anh): Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Ümmetim şu üç şeyi yapmadıkça hayır üzerinde kalmaya devam
edecektir:
Yahudilere benzeyerek karanlığın bastığı vakte kadar beklemek
suretiyle akşam namazını geciktirmedikçe.
Hristiyanlara benzeyerek sabah namazını yıldızların kaybolma vaktine kadar geciktirmedikçe,
Cenaze işlemlerini de (sadece) ailesine bırakmadıkça, (yardım etmeyi terk etmedikleri sürece)."
Açıklama:
İsnadı zayıftır. el-Hâris b. Vehb "et-Ta'cîl" ricalindedndir ve meçhulu'l-hâl'dir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Abdullah es-Sunâbihî 19277, 6/475
Senetler:
1. Ebu Abdullah Abdurrahman b. Useyle es-Sunâbihî (Abdurrahman b. Useyle es-Sunâbihî)
2. Haris b. Vehb (Haris b. Vehb)
3. Salt b. Behram et-Teymî (Salt b. Behram)
4. Ebu Hişam Abdullah b. Nümeyr el-Hemdânî (Abdullah b. Nümeyr b. Abdullah b. Ebu Hayye)
Konular:
Cenaze, yapılacak muamele
Namaz, akşam namazı
Namaz, sabah namazı
Namaz, vakti
Namaz, vaktinde eda etmek, geciktirmemek
Yardımseverlik, Cenaze, ölünün yakınlarına yardımcı olmak
Yardımseverlik, yardımlaşma
Zihin İnşası, ehl-i kitaba muhalefet
Zihin İnşası, Yahudilere ve Hristiyanlara muhalefet
Açıklama: ..أَيَنْهَاكُمْ رَبُّكُمْ ifadesi dışında sahihtir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
67585, HM020206
Hadis:
حَدَّثَنَا يَزِيدُ قَالَ أَخْبَرَنَا هِشَامٌ (ح) وَرَوْحٌ قَالَ ثَنَا هِشَامٌ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ قَالَ
سَرَيْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلَمَّا كَانَ مِنْ آخِرِ اللَّيْلِ عَرَّسْنَا فَلَمْ نَسْتَيْقِظْ حَتَّى أَيْقَظَنَا حَرُّ الشَّمْسِ فَجَعَلَ الرَّجُلُ مِنَّا يَقُومُ دَهِشًا إِلَى طَهُورِهِ قَالَ فَأَمَرَهُمْ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ يَسْكُنُوا ثُمَّ ارْتَحَلْنَا فَسِرْنَا حَتَّى إِذَا ارْتَفَعَتْ الشَّمْسُ تَوَضَّأَ ثُمَّ أَمَرَ بِلَالًا فَأَذَّنَ ثُمَّ صَلَّى الرَّكْعَتَيْنِ قَبْلَ الْفَجْرِ ثُمَّ أَقَامَ فَصَلَّيْنَا فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَلَا نُعِيدُهَا فِي وَقْتِهَا مِنْ الْغَدِ قَالَ أَيَنْهَاكُمْ رَبُّكُمْ تَبَارَكَ وَتَعَالَى عَنْ الرِّبَا وَيَقْبَلُهُ مِنْكُمْ
Tercemesi:
İmran b. Husayn (Radıyallahu anh) anlattı:
Rasûlullah'la (Sallallahu aleyhi ve sellem) beraber yolculuktaydık ve gece sonunda (bir yerde) konakladık. (Ancak) uykudan uyanamadık, ta ki bizi güneşin ısısı uyandırdı. Bizden (her) biri şaşkın bir halde suyuna doğru koştu, Rasûlullah onlara sakin olmalarını söyledi. Sonra oradan ayrıldık ve yürümeye devam ettik. Güneş (biraz) yükselince Rasûlullah abdest aldı ve Bilal' e emretti, o da ezan okudu. Sonra Rasûlullah sabah namazından önce iki rekat kıldı ve kamet etti, (sabah) namazını kıldık. Oradakiler:
'Ey Allah'ın Rasulü! Ertesi günü bu namazı kendi vaktinde (yeniden)
iade edelim mi?' deyince şöyle buyurdu: "Yüce Rabbiniz size faizi (karşılıksız fazlalığı) yasaklar da sizin (böyle yapmanızı) kabul eder mi?"
Açıklama:
..أَيَنْهَاكُمْ رَبُّكُمْ ifadesi dışında sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, İmran b. Husayn 20206, 6/711
Senetler:
()
Konular:
Faiz, Riba
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, eğitim metodu
Hz. Peygamber, kıyas yoluyla ikna metodu,
İnsan, Uyku, mahiyeti ve uyku halinde sorumluluk/sorumsuzluk
İslam, kolaylık dinidir
Namaz, Kametten Sonra
Namaz, kaza etmek
Namaz, mekruh vakitler
Namaz, seferde kılmak, cemaatle yetişmiş olmak vs
Namaz, seferde namazları kısaltmak
Namaz, uyuyarak geçirmek,
Namaz, vakti geçmiş namazı cemaatle kılmak
Namaz, vakti geçtikten sonra kılmak
Namaz,seferde Sünnet namazlar, nafile, vs
Öneri Formu
Hadis Id, No:
66800, HM020005
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا عَوْفٌ حَدَّثَنِي أَبُو الْمِنْهَالِ قَالَ
انْطَلَقْتُ مَعَ أَبِي إِلَى أَبِي بَرْزَةَ الْأَسْلَمِيِّ فَقَالَ لَهُ أَبِي حَدِّثْنَا كَيْفَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُصَلِّي الْمَكْتُوبَةَ قَالَ كَانَ يُصَلِّي الْهَجِيرَ وَهِيَ الَّتِي تَدْعُونَهَا الْأُولَى حِينَ تَدْحَضُ الشَّمْسُ وَيُصَلِّي الْعَصْرَ وَيَرْجِعُ أَحَدُنَا إِلَى رَحْلِهِ بِالْمَدِينَةِ وَالشَّمْسُ حَيَّةٌ قَالَ وَنَسِيتُ مَا قَالَ فِي الْمَغْرِبِ وَكَانَ يَسْتَحِبُّ أَنْ يُؤَخِّرَ الْعِشَاءَ وَكَانَ يَكْرَهُ النَّوْمَ قَبْلَهَا وَالْحَدِيثَ بَعْدَهَا وَكَانَ يَنْفَتِلُ مِنْ صَلَاةِ الْغَدَاةِ حِينَ يَعْرِفُ أَحَدُنَا جَلِيسَهُ وَكَانَ يَقْرَأُ بِالسِّتِّينَ إِلَى الْمِائَةِ
Tercemesi:
Bize Yahya b. Said (el-Kattan), ona Avf (b. Ebu Cemîle), ona da Ebu Minhal (Seyyar b. Selame) şöyle haber vermiştir: Babamla birlikte Ebu Berze el-Eslemî'nin yanına gittik. Babam ona Hz. Peygamber (sav) farz namazları nasıl kılardı? diye sordu. Ebu Berze de şöyle dedi. Hz. Peygamber (sav) öğle namazını (hecîr yani şiddetli sıcaklıkta kılınan namazı) sizin güneşin zevalinden sonraki ilk vakit olarak isimlendirdiğiniz zaman ilk kılardı. İkindi namazını kıldırdığında bizden birisi Medine'deki konaklama yerine döner ve güneş hala canlı olurdu. Akşam namazında ne dediğini unuttum. Yatsı namazını ise geciktirmeyi severdi. Yatsıdan önce uyumayı ve sonrasında konuşmayı da sevmezdi. Sabah namazını kıldırdığında bizden birisi yanında oturan kişiyi (sabahın aydınlığından dolayı) tanırdı. Sabah namazında da altmış ila yüz ayet arasında okurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Berze el-Eslemî 20005, 6/658
Senetler:
1. Ebu Berze Nadle b. Amr el-Eslemî (Nadle b. Ubeyd b. Hâris b. Hammâl)
2. Ebu Minhal Seyyar b. Selame er-Riyâhi (Seyyar b. Selame)
3. Ebu Sehl Avf b. Ebu Cemîle el-A'râbî (Avf b. Ebu Cemîle)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
Konular:
Adab, yatma-kalkma adabı
Namaz, akşam namazı
Namaz, ikindi namazı
Namaz, kıraat
Namaz, namaz vakitleri
Namaz, sabah namazı
Namaz, vakti
Namaz, yatsı namazı
Uyku, uykunun mekruh olduğu vakitler
Yatsı Namazı, yatsı namazının tehiri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
66951, HM020038
Hadis:
حَدَّثَنَا يُونُسُ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ سَيَّارِ بْنِ سَلَامَةَ عَنْ أَبِي بَرْزَةَ الْأَسْلَمِيِّ
أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يُؤَخِّرُ الْعِشَاءَ الْآخِرَةَ إِلَى ثُلُثِ اللَّيْلِ وَكَانَ يَكْرَهُ النَّوْمَ قَبْلَهَا وَالْحَدِيثَ بَعْدَهَا وَكَانَ يَقْرَأُ فِي الْفَجْرِ مَا بَيْنَ الْمِائَةِ إِلَى السِّتِّينَ وَكَانَ يَنْصَرِفُ حِينَ يَنْصَرِفُ وَبَعْضُنَا يَعْرِفُ وَجْهَ بَعْضٍ
Tercemesi:
Bize Yunus (b. Muhammed), ona Hammad b. Seleme, ona (Ebu Minhal) Seyyar b. Selame, ona da Ebu Berze (Nadle b. Amr) el-Eslemî şöyle haber vermiştir: Hz. Peygamber (sav) günün son (kılınan) yatsı namazını gecenin ilk üçte birine kadar geciktiriyordu. Yatsı namazından önce uyumayı sonrasında da konuşmayı hoş görmüyordu. Sabah namazının kıraatında altmış ila yüz ayet arasında bir miktarda okuyordu. Sabah namazının tamamladığında ise (aydınlıktan dolayı) biz birbirimizin yüzüne görüp tanıyabiliyorduk.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Berze el-Eslemî 20038, 6/668
Senetler:
1. Ebu Berze Nadle b. Amr el-Eslemî (Nadle b. Ubeyd b. Hâris b. Hammâl)
2. Ebu Minhal Seyyar b. Selame er-Riyâhi (Seyyar b. Selame)
3. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
4. Ebu Muhammed Yunus b. Muhammed el-Müeddib (Yunus b. Muhammed b. Müslim)
Konular:
Adab, yatma-kalkma adabı
Namaz, namazdan çıkış
Namaz, yatsı namazı
Uyku, uykunun mekruh olduğu vakitler
Yatsı Namazı, yatsı namazının tehiri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
66932, HM020034
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا عَوْفٌ عَنْ أَبِي الْمِنْهَالِ قَالَ
قَالَ لِي أَبِي انْطَلِقْ إِلَى أَبِي بَرْزَةَ الْأَسْلَمِيِّ فَانْطَلَقْتُ مَعَهُ حَتَّى دَخَلْنَا عَلَيْهِ فِي دَارِهِ وَهُوَ قَاعِدٌ فِي ظِلِّ عُلْوٍ مِنْ قَصَبٍ فَجَلَسْنَا إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ شَدِيدِ الْحَرِّ فَسَأَلَهُ أَبِي حَدِّثْنِي كَيْفَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُصَلِّي الْمَكْتُوبَةَ قَالَ كَانَ يُصَلِّي الْهَجِيرَ الَّتِي تَدْعُونَهَا الْأُولَى حِينَ تَدْحَضُ الشَّمْسُ وَكَانَ يُصَلِّي الْعَصْرَ ثُمَّ يَرْجِعُ أَحَدُنَا إِلَى رَحْلِهِ فِي أَقْصَى الْمَدِينَةِ وَالشَّمْسُ حَيَّةٌ قَالَ وَنَسِيتُ مَا قَالَ فِي الْمَغْرِبِ قَالَ وَكَانَ يَسْتَحِبُّ أَنْ يُؤَخِّرَ الْعِشَاءَ الَّتِي تَدْعُونَهَا الْعَتَمَةَ قَالَ وَكَانَ يَكْرَهُ النَّوْمَ قَبْلَهَا وَالْحَدِيثَ بَعْدَهَا قَالَ وَكَانَ يَنْفَتِلُ مِنْ صَلَاةِ الْغَدَاةِ حِينَ يَعْرِفُ أَحَدُنَا جَلِيسَهُ وَكَانَ يَقْرَأُ بِالسِّتِّينَ إِلَى الْمِائَةِ
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Cafer, ona Avf (b. Ebu Cemîle), ona da Ebu Minhal (Nadle b. Amr) şöyle haber vermiştir: Babam bana (benimle beraber) Ebu Berze el-Eslemî'ye git dedi. Ben de babamla birlikte çıktım ve Ebu Berze'nin evine girdim. Ebu Berze kamıştan bir yüksek gölgelikte oturuyordu. Biz de yanına oturduk. Şiddetli bir sıcak gündü. Babam ona Hz. Peygamber'in (sav) farz namazları nasıldı? bize anlat dedi. Ebu Berze şöyle dedi: Sizin ilk vakit dediğiniz hecîr (öğle) namazını güneş en tepeden batıya meyledince kılardı. İkindi namazını kıldırdığında ise bizden birisi Medine'nin en uzağındaki konaklama yerine giderdi de güneş hala canlı olurdu. Akşam namazında ne dediğini unuttum. Sizin ateme dediğini yatsı namazını da geciktirmeyi severdi. Yatsıdan önce uyumayı sonrasında da konuşmayı hoş karşılamazdı. Sabah namazını bitirdiğinde bizden birisi (sabahın aydınlığından) yanındaki arkadaşını tanıyabilirdi. Sabah namazında altmış ila yüz ayet arasındaki miktar kadar kıraat ederdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Berze el-Eslemî 20034, 6/667
Senetler:
1. Ebu Berze Nadle b. Amr el-Eslemî (Nadle b. Ubeyd b. Hâris b. Hammâl)
2. Ebu Minhal Seyyar b. Selame er-Riyâhi (Seyyar b. Selame)
3. Ebu Sehl Avf b. Ebu Cemîle el-A'râbî (Avf b. Ebu Cemîle)
4. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
Konular:
Adab, yatma-kalkma adabı
Hadis Rivayeti
Hz. Peygamber, namaz kılış şekli
Hz. Peygamber, namazdaki okuyuşu
Uyku, uykunun mekruh olduğu vakitler
Yatsı Namazı, yatsı namazının tehiri