1 Kayıt Bulundu.
Bize Suveyd b. Nasr, ona Abdullah b. el-Mübarek, ona el-Mesudî, ona Ali b. el-Akmer, ona da Ebu’l-Ahvas’ın rivayet ettiğine göre Abdullah (b. Mesud) şöyle demiştir:
Yarın Allah azze ve cellenin huzuruna Müslüman olarak varmak isteyen bir kimse, şu beş vakit namazı, namaz için ezan okunan yerde (yani mescitte) kılmaya devam etsin. Şüphesiz ki, Allah azze ve celle Nebi’sine (sav) hidayet sünnetleri (Sünen-i hüdâ) vermiştir. Bu namazlar da hidayet sünnetlerindendir. Ben öyle zannediyorum ki, sizlerin her birinizin evinde namaz kıldığı bir mescidi (namaz kılacak bir yeri) mutlaka vardır. Eğer namazlarınızı evlerinizde kılar ve mescitlerinizi terk edecek olursanız, Nebinizin (sav) sünnetini terk etmiş olursunuz. Nebi’nizin (sav) sünnetini terk ettiğinizde ise, doğru yoldan şaşarsınız. Müslüman bir kul abdest alır, bu abdestinin güzel olmasına özen gösterirse, sonra da namaza yürüyerek giderse, Allah azze ve celle onun attığı her bir adım için bir iyilik sevabı yazar, onun derecesini bir seviye yükseltir ve ondan bir günahı siler. Ben (namaza giderken) kısa adımlar ile yürümeye çalıştığımızı hatırlarım. Yine aramızda ancak nifakı açıkça bilinen bir münafığın cemaatten geri kaldığını (cemaate katılmadığını) bilirim. Hatta ben bir kişinin iki kişi arasında arasında yürütülmek suretiyle bile olsa (mescide getirilip) nihayet saftaki yerini aldığını görmüşümdür.