حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثني محمد بن جعفر بن أبي كثير عن يعقوب بن زيد التيمي عن سعيد المقبري عن أبي هريرة : أن رجلا مر على رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو في مجلس فقال السلام عليكم فقال عشر حسنات فمر رجل آخر فقال السلام عليكم ورحمة الله فقال عشرون حسنة فمر رجل آخر فقال السلام عليكم ورحمة الله وبركاته فقال ثلاثون حسنة فقام رجل من المجلس ولم يسلم فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم ما أوشك ما نسي صاحبكم إذا جاء أحدكم المجلس فليسلم فإن بدا له أن يجلس فليجلس وإذا قام فليسلم ما الأولى بأحق من الآخرة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165686, EM000986
Hadis:
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثني محمد بن جعفر بن أبي كثير عن يعقوب بن زيد التيمي عن سعيد المقبري عن أبي هريرة : أن رجلا مر على رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو في مجلس فقال السلام عليكم فقال عشر حسنات فمر رجل آخر فقال السلام عليكم ورحمة الله فقال عشرون حسنة فمر رجل آخر فقال السلام عليكم ورحمة الله وبركاته فقال ثلاثون حسنة فقام رجل من المجلس ولم يسلم فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم ما أوشك ما نسي صاحبكم إذا جاء أحدكم المجلس فليسلم فإن بدا له أن يجلس فليجلس وإذا قام فليسلم ما الأولى بأحق من الآخرة
Tercemesi:
Bize Abdülaziz b. Abdullah ona Muhammed b. Cafer b. Ebu Kesir ona Yakup b. Zeyd et-Teymî ona Said el-Makburi ona
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, bir adam, bir mecliste oturmakta olan Resûlüllah (SaUatlahüAleyhiveSellem)'e uğrayıp:
— ESSELÂMU ALEYKÜM dedi. Bunun üzerine Peygamber: «— (Bu selâm kargılığı olarak) On sevab vardır.» buyurdu. Sonra başka bir adam gelip:
— ESSELÂMU ALEYKÜM VE RAHMETÜLLAH, dedi. Peygamber buna : «Yirmi sevab vardır.» buyurdu. Daha sonra başka bir adam gelip:
— ESSELÂMU ALEYKÜM VE RAHMETULLAHİ VE BEREKATÜH, dedi. Buna da: «Otuz sevab vardır.» buyurdu. Sonra meclisten (ayrılmak üzere) bir adam kalkıp selâm vermedi. Bunun üzerine de Resûlüllah (SaiiaUahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
«— Arkadaşınız unuttuğunu (selâmını) ne çabuk unuttu! Sizden biriniz meclise geldiği vakit selâm versin de, eğer oturmayı uygun görürse otursun. Meclisten de (ayrılmak üzere) kalktığı zaman (yine) selâm versin. Evvelki selâm, son selâmdan daha lâyık değildir.»696
Karşılaşma halinde selâm vermek sünnet olup, buna karşılık vermek vacibdir. Yalnız «Etselâmu aleyküm» demekle bu sünnet yerine getirilmiş olur. Ancak bundan sonra ziyade edilen «Ve rahmetullahı ile ve berekâiüh sözlerinin her biri karşılığında ayrıca onar mükâfat vardır.» Selâm verenin bu ziyadelerine ayniyle mukabele edİlîr. Bu miktardan noksonıyle selâm verenlere ise, ziyadesiyle mukabelede bulunmak müstahabdır.
İşte karşılaşma halinde bu şekilde verilen selâm, bîr meclisten ayrılma halinde de aynen verilir. Bu da sünnettir ve alınması vacibdir. Böylece bir hasene karşılığında 10'dan 3Ö'a kadar mükâfat vardır.697
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 986, /777
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Ebu Yusuf Yakub b. Zeyd el-Kuraşî (Yakub b. Zeyd b. Talha b. Abdullah b. Ebu Müleyke)
4. Muhammed b. Cafer el-Ensari (Muhammed b. Cafer b. Ebu Kesir)
5. Abdulaziz b. Abdullah el-Üveysi (Abdulaziz b. Abdullah b. Yahya b. Amr b. Üveys)
Konular:
Adab, Selam, selamlaşma adabı
KTB, ADAB
KTB, SELAM