Giriş

Bize Ahmed b. Hanbel, ona el-Velîd b. Müslim, ona el-Evzâî, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebû Seleme, ona da Ebu Hureyre (ra) demiştir ki: Allah Teâlâ, Rasulullah'a Mekke'nin fethini nasip edince, Hz. Peygamber (sav) halkın içinde ayağa kalkıp Allah'a hamd ve senada bulundu, sonra şöyle buyurdu:
"Yüce Allah, fili Mekke’ye girmekten menetmişti. Ama Rasulünü ve mü'minleri Mekke’ye hâkim kıldı. Mekke sadece bana mahsusd olmak üzere gündüzün kısa bir vaktinde helâl kılınmıştır. Benden sonra da kiyâmet gününe kadar hiç kimseye helâl değildir. Dolayısıyla Mekke’nin ağacı kesilmez, avı ürkütülmez. Kayıp eşyayı da sahibine vermek isteyenden başkası alamaz." Abbas kalktı ve dedi ki: Yalnız izhir otu müstesnâ olsun, ey Allah’ın Rasûlü! Çünkü biz onu mezarlarımızda ve evlerimizde kullanıyoruz.
"Tamam, izhir müstesnâ!" buyurdu.
[Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi el-Velid'den İbnu'l-Musaffa da rivayet etti ve şu ilaveyi yaptı: Bunun üzerine Yemen'li bir zât olan Ebû Şâh ayağa kalkarak; Ey Allah'ın Rasulü, bunu benim için yazsanız- dedi. Rasulullah da (sav) "bunu Ebu Şah için yazınız" buyurdu.
[Hadisin ravilerinden el-Velîd dedi ki: el-Evzâî'ye, "bunu Ebu Şah için yazınız" sözüyle neyi kastetmişti, diye sordum. Cevaben, Ebû Şâh'ın, Hz. Peygamber'den (sav) dinlemiş olduğu hutbeyi yazmasını dedi.


    Öneri Formu
11777 D002017 Ebu Davud, Menasik, 89