11735 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Müsedded, ona Yahya b. Said, ona Huseym b. Irâk, ona babası, ona da Ebu Hüreyre'nin (ra) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur; (T) Bize Süleyman b. Harb, ona Vüheyb b. Halid, ona Huseym b. Irâk, ona babası, ona da Ebu Hüreyre'nin (ra) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Müslüman kişi, kölesi ve atı için zekat vermez."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik (ra), şöyle demiştir:
Ensar içerisinde mal ve hurma bahçesi en çok olan Ebu Talha idi. Ebu Talha'nın en çok sevdiği malı mescidin karşısındaki Beyruha denilen bahçeydi. Hz. Peygamber (sav) o bahçeye gelir ve içerisindeki temiz sudan içerdi. Enes şöyle devam etmiştir. "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe ulaşamazsınız" (Âl-i İmrân, 3/92) ayet-i kerimesi nazil olunca Ebu Talha, Hz. Peygamber'e gelerek “Ey Allah'ın Rasulü, Allah teâlâ "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe ulaşamazsınız" buyuruyor. Benim de en çok sevdiğim malım Beyruha'dır. O bahçeyi Allah için sadaka olarak veriyorum. Onunla Allah katında iyiliğe ulaşmayı ve benim için ahiret azığı olmasını umuyorum. Ey Allah'ın Rasulü, o bahçeyi Allah'ın uygun gördüğü yerde kullan” dedi. Hz. Peygamber (sav) de "işte kazançlı mal budur" yada "işte sevap kazandıran mal budur" dedikten sonra, "bahçe hakkında senin daha önce söylediklerini duymuştum. Ben onu kendi akrabalarına vermeni uygun görüyorum" dedi. Ebu Talha da “öyle yapacağım Ey Allah'ın Rasulü” dedi. Ebu Talha bahçeyi akrabaları ve amcasının oğulları arasında taksim etti.
Ravh da, bu hadisi rivayet ederek, hadisin ravisine mütabaat etmiştir. Yahya b. Yahya ve İsmail, bu hadisi Malik'ten naklederken (râbıh) kazançlı lafzı yerine (râyıh) ecir kazandıran lafzını kullanmıştır.
Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Gıyas), ona A'meş, ona Şekîk, ona Amr b. Haris, ona Abdullah b. Mesud'un hanımı Zeyneb bint Abdullah (r.anhüma); (T)
A'meş der ki: Ben bu hadisi İbrahim b. Yezid'e söyleyince, bana İbrahim, ona Ebu Ubeyde, ona Amr b. Haris, ona da Abdullah'ın hanımı Zeyneb bt. Abdullah şöyle dedi:
"Ben mescitteydim, Hz. Peygamber'i (sav) gördüm, 'Ziynetlerinizden de olsa sadaka olarak bir şeyler verin' buyurdu. (Ravi der ki) Zeynep ise hem kocası Abdullah hem de evindeki yetimlere infakta bulunurdu. (Rasulullah'tan bunu işitince) kocası Abdullah'a 'Rasulullah'a, sana ve evimdeki yetimlere infakta bulunmam, vermem gereken sadakanın yerine geçer mi? diye bir sorsan ya' dedi. Abdullah ona 'sen kendin sor' dedi. (Zeynep der ki:) Bunun üzerine ben Rasulullah'a (sav) gittim ve kapıda Ensar'dan bir kadın gördüm, o da aynı şeyi sormak istiyordu. O sırada Bilal yanımıza geldi. Biz ona 'Rasulullah'a bir sorsan, benim, kocama ve evimde bulunan yetimlere infakta bulunmam (vermem gereken sadakaya) karşılık olur mu? Ama bizim sorduğumuzu söyleme' dedik. Bilal içeri girip sordu. Hz. Peygamber (sav) 'Soranlar kim?' dedi. Bilal, 'Zeyneb' dedi. 'Hangi Zeyneb?' deyince Bilal 'Abdullah'ın hanımı' diye cevap verdi. Rasulullah (sav) 'Evet olur. Hem de iki ecir kazanır. Birisi akrabasına yardımda bulunma ecri diğeri ise sadaka verme ecri' buyurdu."
Bize Hennâd b. Serî, ona Vekî', ona Süfyân, ona Hakîm b. Cübeyr, ona İbrahim, ona da Esved, Aişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), Ebu Bekir ve Ömer'den başka, öğle namazını (ilk vaktinde) kılma konusunda aşırı aceleci davranan birini görmedim."
Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Câbir b. Abdullah, Habbâb, Ebu Berze, İbn Mesud, Zeyd b. Sâbit, Enes ve Câbir b. Semura'dan da hadis rivayet edilmiştir.
Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Aişe'nin hadisi, hasen bir hadistir.
Nebî'nin (sav) ashabından ve tabiînden ilim ehli olanların tercih de budur.
Ali b. el-Medînî'nin bildirdiğine göre Yahya b. Said (el-Kattân) şöyle demiştir: Şu'be (b. Haccâc), Hakîm b. Cübeyr'i, İbn Mesud vasıtasıyla Hz. Peygamber (sav)'den rivayet ettiği, "İhtiyacı olmadığı halde insanlardan (bir şeyler) isteyen kimse" hakkında rivayet ettiği hadisten dolayı tenkit etmiştir.
Yahya ise: 'Süfyân ve Zâide, Hakîm'den rivayette bulunmuştur.' demiş ve onun hadisinde bir sakınca görmemiştir.
Muhammed (b. İsmail el-Buhârî) şöyle demiştir: Öğle namazının ilk vaktinde (hemen) kılınmasına dair Hakîm b. Cübeyr'den, ona Said b. Cübeyr, Aişe vasıtasıyla Nebî'den (sav) rivayette bulunulmuştur.
Bize Muâz b. Fedâle, ona Hişam, ona Yahya, ona Hilâl b. Ebu Meymune, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebu Saîd el-Hudrî’yi (ra) şunu rivayet etmiştir:
"Nebi (sav) bir gün minbere oturdu, biz de etrafında oturduk. Allah Rasulü (sav) 'Şüphesiz benim, benden sonrası için sizin adınıza korktuğum şeylerden birisi de sizin üzerinize açılacak olan dünya hayatının güzellikleri ve süsleridir' buyurdu. Bir adam 'Ey Allah’ın Rasulü, hayır (mal) kötülük getirir mi ki?' dedi. Nebi (sav) sustu. Adama 'Sana ne oluyor? Nebi (sav) seninle muhatap olmadığı halde ona soru sordun' diye çıkıştılar. Sonra baktık ki Hz. Peygamber'e vahiy iniyor. Üzerindeki teri sildikten sonra soru soranı över gibi 'O soru soran nerede?' buyurdu ve şöyle devam etti: Gerçek şu ki hayır (mal) elbette kötülük getirmez. Ancak baharın bitirdiği otlardan bazıları öldürür ya da zehirler. Ama ot yiyen (hayvanlar) bundan etkilenmez. Onlar, her iki böğrü de genişleyip şişinceye kadar yer, daha sonra güneşe döner, küçük ve büyük pisliğini yapar ve otlamaya devam eder. İşte bu (dünya) malı da yeşildir, tatlıdır. Müslüman zengin kendisine verilen servetten yetime, fakire, yolda kalmışlara infak ederse ne güzeldir! ya da ifade Nebi’nin (sav) buyurduğu gibidir. Ama o malı haksız yere alan bir kimse, yiyip de doymayan kimse gibidir ve bu malı Kıyamet gününde aleyhine bir şahit olacaktır."